
TCK 103 Çocuk İstismarı Affına Karşı Kadın Platformu’ndan bildiri
- 11:58 15 Haziran 2020
- Güncel
HABER MERKEZİ - TCK 103 - Çocuk İstismarı Affına Karşı Kadın Platformu, “Çocuk istismarı faillerine yönelik af girişimlerine son verilsin!” başlıklı bildiri yayınladı. Kadınlar, “Çocukların evlendirilmesi suçtur” dedi.
TCK 103 - Çocuk İstismarı Affına Karşı Kadın Platformu, istismar faillerine yönelik affın önünü açacak olan yasal düzenleyeme dair yazılı açıklama yaptı. “Çocuk istismarı faillerine yönelik af girişimlerine son verilsin!” başlıklı bildiride, TCK 103 maddesinin tekrar gündeme getirildiği belirtildi. Henüz Meclis’e getirilmemiş olsa da iktidar milletvekillerinin 15 Temmuz 2020 öncesi yasanın mutlaka çıkarılacağı yönündeki beyanlarının kaygılarını artırdığına işaret edildi.
‘İstismarcılar derhal serbest bırakılacak’
Kamuoyuna yansıyan son af teklifi taslağının içeriğinin de hatırlatıldığı bildirgede, “Çocuk istismarcısı derhal serbest bırakılacak ve bu evlilik beş yıl sürdüğü takdirde hiçbir şekilde cezalandırılmayacaktır. Bu af teklifi, hem çocuk istismarcılarının/tecavüzcülerin cezasını çekmeden serbest bırakılması; hem de onların bu tecavüzlerini beş yıl daha sürdürerek ‘ödüllendirilmeleri’ anlamına gelmektedir. Üstelik bu af çocuk cinsel istismarına/tecavüze iştirak edenleri, azmettirenleri, suçun işlenmesine yardım ve yataklık edenleri de kapsayacak ve bunlar hakkındaki tüm kamu davaları da düşecektir. Bu konudaki en önemli ve olası tehlike ise; Anayasa Mahkemesi’nin, evlilik tarihi, mağdurun yaşı, taraflar arasındaki yaş farkı, olay tarihinde evli olmamak gibi koşulları iptal etmesidir. Bu durumda, ‘geçici’ olduğu iddia edilen af, birdenbire tüm kız çocuklarını ve kadınları her yaştan tecavüz faili ile evlendirilme baskısı altında bırakacak genel bir uygulamaya dönüşecektir” denildi.
Af girişimlerini gündemde tutmanın “evlilik” adı altında 15 yaş altındaki çocukların cinsel istismarını ve tecavüzü, toplum ve yargı nezdinde meşrulaştırma girişimi olarak değerlendiren kadınlar, birçok istismar olayının üzeri yargıya bile taşınmadan, istismar faili ile aile arasında gerçekleşen evlilik pazarlıkları ile örtüldüğünün altı çizildi. Devlete ve tüm ilgililere sorumluluklarının da hatırlatıldığı bildirgede devamla şu ifadelere yer verildi:
“Dünyadaki pek çok devlet, çocukların cinsel istismarı ile mücadele ederken; birçok ülkede çocuk yaşta, erken ve/veya zorla evlendirmeler yasaklanırken ve asgari evlilik yaşı yükseltilirken, çocuklarla cinsel ilişki ve evlilik yaşı konusunda Türkiye’de çocuk istismarına af ve cezasızlık kapısı açan girişimler son derece vahimdir. Çocukları cinsel istismardan korumak için:
*Devletin asli ve öncelikli görevi, çocukların cinsel istismara maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır. İstismar faillerini ve onlara yardım ve yataklık edenleri affetmek/cezasız bırakmak, bu suçların teşvik edilmesi demektir; başka çocukların istismarına zemin hazırlamaktır. Devlet faillere affı değil, çocukları cinsel istismardan koruyacak önlemleri hayata geçirmelidir.
*Çocuk yaşta, erken ve/veya zorla evlendirmeleri ve çocuk istismarını önlemesi gereken ama bunu yapmayan; aksine teşvik eden, kolaylaştıran ya da göz yuman tüm sorumlular cezalandırılmalı, kamu görevlileri ise görevlerinden alınmalıdır. Evlenme ehliyeti olmayan çocuklara dini nikah kıyan din görevlileri, çocuklarını çocuk yaşta evlendiren aileler ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyerek buna göz yuman kişiler ve resmi otoriteler özellikle cezalandırılmalıdır.
*Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirlere ilişkin 2006/17 sayılı 4 Temmuz 2006 tarihli Genelge acilen uygulamaya geçirilmelidir.
*Tüm bakanlıkların, Meclis’teki muhalefet partilerinin, kadın, çocuk ve hak temelli çalışan tüm örgütlerin, akademinin ve ilgili meslek örgütlerinin katılımı ile beş yıllık bir Çocuk Yaşta, Erken ve/veya Zorla Evliliklerle Mücadele Strateji Belgesi ve Eylem Planı çıkartılmalı; daha önce çıkartılan planlar uygulanmalı, ilgili tüm kamu kurumlarının bu planların hayata geçirilmesi konusunda yeterli bütçe ve insan kaynağı tahsis etmesi sağlanmalıdır.
Çocukların ve özellikle de kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi, hemen ve çok sayıda çocuk doğurmalarının teşvik edilmesi, uzun yıllardır bir devlet politikası haline gelmiştir. 4+4+4 parçalı eğitim uygulamasına geçiş, çocuk doğar doğmaz açtırılan çeyiz hesapları, kadının kariyeri anneliğidir vb. söylem ve girişimler, bu politikanın somut ifadeleridir. Oysa, af dahil bütün bu girişim ve söylemler hem Türkiye’nin taraf olduğu çocuk hakları ve kadın hakları ile ilgili uluslararası insan hakları sözleşmelerine hem de Anayasa’ya aykırıdır.
Herkesi çocukların hayatını karartacak bu insan ve çocuk hakları ihlalini durdurmaya çağırıyoruz!
‘Genç evlilik/akran evliliği’ gibi adlar altında çocuk cinsel istismarcılarına, tecavüzcülere af isteyenlerin girişimlerini kaygıyla izliyoruz. Boşanan kadının nafaka hakkına itiraz edenlerin; çocukların velayeti, yasal mal rejimi, kadının boşanma ve miras hakkına, kadını şiddetten koruyan 6284 Sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi’ne karşı kampanya yürütenlerin de aynı kadın düşmanı zihniyetin savunucuları olduğunu biliyoruz.
Tüm devlet otoritelerini ve siyasetçileri, çocuk istismarını aklayacak, cinsel saldırıya uğrayan kadınları ‘namus’ bahanesiyle tecavüz faili ile evlendirme gibi insanlık dışı bir uygulamaya mahkûm etmeye çalışmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz.
Herkesi kadınların ve çocukların kazanılmış haklarına saygı duymaya, bu hakları kâğıt üzerindeki kelime yığınları olmaktan çıkarıp hayatlarımızın ve toplumsal bilincimizin ve varoluşumuzun bir parçası kılmak için çalışmaya, kız çocuklarına/kadınlara evliliğin tek seçenek olarak gösterilmesinin neden olduğu bu hak ihlali ve kötü muameleye dur demeye, çocuk yaşta, erken ve/veya zorla evlilikler ile mücadeleyi devletin en önemli politikalarından biri yapmak için mücadele etmeye davet ediyoruz.
Çocukların evlendirilmesi suçtur
Çocukların yaşama, oyun oynama, eğitim alma, sağlıklı yetişme, iş ve meslek sahibi olma, kendini geliştirme, özgür hareket etme, geleceği üzerinde söz sahibi olma ve korunma haklarını ortadan kaldırmaya yönelik tüm girişimler derhal durdurulmalıdır!
Bırakın çocuklar bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan sağlıklı büyüsün, çocukluklarını yaşasın!”