İSTANBUL - Ankara’da ırkçı saldırı sonucu yaşamını yitiren Barış Çakan’a ilişkin konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Maalesef bizim içimizdeki ırkçılık hiç tartışılmıyor. O nedenle ben Amerika’da yüzbinlerin sokağa çıkmasını çok anlamlı buluyorum” dedi.

 

Ankara’nın Etimesgut ilçesine bağlı Alsancak Mahallesi’nde 31 Mayıs günü Kürt genç Barış Çakan, ırkçı saldırı ile katledildi. Saldırıya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İnsan Hakları Derneği Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD olarak davayı takip edeceklerini söyledi.

 

Irkçılık ve milliyetçiliğin resmi ideoloji olarak çocukluktan itibaren insanlara dayatıldığı bir coğrafyada yaşadıklarını belirten Eren, “Biz ırkçılıkla çok çabuk tanıştık ama ne yazık ki bu coğrafyada yaşayan, resmi ideolojiyi içselleştirmiş birçok insan başka yerdeki ırkçılığı görüyorlar. Ama kendi coğrafyalarındaki ırkçılığı göremiyorlar. Bugün ABD’de yaşanan ırkçı cinayet nedeniyle bütün dünya ‘nefes alamıyoruz’ diye bağırıyor. Bence bu içinde bulunduğumuz durumu çok iyi anlatan bir cümle oldu” dedi. Eren, ABD’de polisin ırkçı saldırı ile George Floyd’u katletmesinden birkaç gün sonra Türkiye’de de “ırkçı cinayet” işlendiğine işaret etti.

 

‘Sadece Amerika’daki ırkçılıkla ilgileniliyor’

 

Değerlendirmesinde, Mardin’de bulunan toplu mezarlara da dikkat çeken Eren, şöyle devam etti: “Buna rağmen bizim yaşadığımız coğrafyadaki insanların sadece Amerika’daki olayla ilgilenip bu coğrafyayla ilgilenmemeleri bana son derece korkunç geliyor. Hakikaten benim de içimden nefes alamıyoruz diye bağırmak geliyor. Bugün Kürtçe müzik dinlediği için genç bir insan öldürüldü. Yarın sadece Diyarbakır plakası olan bir araca el salladığı için öldürülen Şirin Tosun’un duruşması var. Bu insanların duruşmaları izlenmiyor bile. O nedenle içimizdeki ırkçılığa dikkat çekmemiz gerekiyor.”

 

‘İçimizdeki ırkçılık hiç tartışılmıyor’

 

Soykırım coğrafyasında yaşadıklarını söyleyen Eren, “Ama maalesef bizim içimizdeki ırkçılık hiç tartışılmıyor. O nedenle ben Amerika'da yüzbinlerin sokağa çıkmasını çok anlamlı buluyorum. Sadece Türk ve Sunni Müslümanlığı temel alan bir resmi ideoloji var. Bu resmi ideoloji bütün toplumu belirliyor. Kendi dışındaki hiçbir kimliği kabul etmiyor ve düşman olarak görüyor. İnsanlar mezarlara saldırıyorlar. Televizyonlardan insan öldürme çağrıları yapıyorlar ve bu insanlara hiçbir şey olmuyor. Devlet tarafından korunacaklarını biliyorlar. Bu nedenle bizim coğrafyamızda bu tür saldırılar çok rahat yapılabiliyor” şeklinde konuştu.