
‘Cenazeler ailelere teslim edilmeli'
- 22:40 23 Mayıs 2020
- Güncel
VAN - ÖHD Van Şubesi, Garzan Mezarlığı’nda çıkarılıp Kilyos Mezarlığı’nda kaldırıma defnedilen cenazelere ilişkin paylaştığı raporda, cenazeler konusunda birçok hak kategorisinde ihlal yaşandığını belirtti.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi, Bitlis'in Yukarı Ölek köyündeki Garzan Mezarlığı’nda ailelerden habersiz çıkartılarak İstanbul Adli Tip Kurumu’na gönderilen ve daha sonra Kilyos Mezarlığı’nda kaldırımlara defnedildiği ortaya çıkan cenazelere dair raporunu paylaştı.
Raporda, Bitlis Garzan Mezarlığı’ndan 282 cenazenin ailelerine haber verilmeden mezarlardan çıkartıldığı anımsatılarak, ailelerin bu konuda yasal başvurularda bulunmaları üzerine Bitlis Valiliği’nin 02.01.2018 tarihinde yapmış olduğu basın duyurusuna yer verildi. Raporda yer verilen Bitlis Valiliği’nin duyuru şu şekilde: “Yapılan işlemde; yasadışı sembollerle süslenen (279) mezar açılmış, 268 mezardan çıkan kemikler Cumhuriyet Savcısı ve imam nezaretinde Adli Tıp Uzmanı tarafından tek tek yasal mevzuata uygun muhafaza altına alınarak Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 11.12.2017 gün ve 2017/5596 sayılı soruşturma dosyası kapsamında cesetlerin kime ait olduğunun tespiti maksadıyla DNA testi yapılmak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiştir.”
‘Ahlaka ve vicdana sığmayan görüntülerdi’
Ailelerin ÖHD’nin İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Van şubelerine ailelerin başvurması ardından yerinde tespitlerde bulunmak üzere Bitlis iline gidildiğinin kaydedildiği raporda, şu ifadeler yer aldı: “Mezarlık bölgesine gittiğimizde mezarlığın talan edildiğine şahit olduk. Kepçeyle mezarlar kazılarak tabiri caizse cenazeler çalınmıştı. Gerekçesiz, keyfi bir uygulamanın yanı sıra mezarları olan ailelere haber edilmemiş olmasıydı. Yapılan başvurular üzerine cenazelerin iadesi için talepte bulunup aynı zaman da söz konusu insanlık ayıbı niteliğindeki ihlale karşı suç duyurusunda bulunuldu, bir takım aileye cenazeler iade edildi talepte bulunmayan diğer aileler için ise Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından cenazelerin DNA tespiti yapılan cenazelere ilişkin Kilyos Mezarlığı’na usulüne uygun bir şekilde defnedileceği söylendi. Son olarak basında gördük ki kaçırılan cenazeler Kilyos’ta saklama kabı içinde üst üste kaldırıma defnedilmiş, usulüne uygun defnedilmelerini bir tarafa bırakalım tanık olduğumuz manzara hukuka, ahlaka ve vicdana sığmayan görüntülerdi.”
‘Gayri ahlaki bir uygulama ile karşı karşıya kaldık’
Ulusal ve uluslararası mevzuatlarla düzenlenen ve Türkiye’de sık sık ihlal edilen gömülme hakkının, Yukarı Ölek köyünde bulunan mezarlığın insanlık dışı bir şekilde boşaltılıp Kilyos’ta kaldırıma gömülmesiyle tekrar gündeme geldiğine dikkat çekilen raporda , “Her ne kadar insanlık dışı uygulamanın vardığı son nokta gündem olmuş olsa da cenazelerin Bitlis’ten alınma sürecinin başından sonuna tüm etik değerleri yerle bir edecek gayri ahlaki bir uygulama ile karşı karşıya kaldık. Gömülme hakkının hukuki boyutuna gelecek olursak T.C Anayasası ve AİHS, BM Medeni Haklar Sözleşmesi metinlerinde doğrudan yer verilmemiş olsa da konuya ilişkin yapılan başvurularda farklı farklı kategorilerde ihlal kararı vermektedir. Anayasa’da doğrudan yer verilmese bile Anayasa’nın başlangıç bölümünde insan onurundan, 17. maddesinde işkence ve eziyet yasağından ve 20. maddesinde özel hayatın korunmasından bahsedilmektedir” diye belirtildi.
‘İnanç özgürlüğüne aykırı’
Bu durumun düşman ceza hukuku uygulaması olan “cenazeyi kaçırma” ve “gayri insanı muamele”, “özel yaşamın gizliliği” ve “işkence yasağı” gibi birçok hak kategorisini ihlal ettiğinin vurgulandığı raporda, yakınlarının cenazelerini alamamasının ve insanlık dışı gömüldüğünü görmesinin inanç özgürlüğüne aykırı olduğunu kaydedildi.
Cenevre Sözleşmesi’nin 3. Maddesi’nde yer alan “cenazeye saygı” hususundaki bölüme de yer verilen raporda, ilgili kısımlar ise şu sözlerle ifade edildi: “Cenevre Sözleşmesi’ne göre, ‘anlaşmazlık halinde taraflar ölenlerin, şerefli surette ve mümkün ise mensup bulundukları bir dinin merasimi ile gömülmesi ve mezarlarına hürmet edilmesi hususlarına dikkat edeceklerdir’ diye belirtmektedir. 170 ülke tarafından kabul edilmiş olan ‘Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ Türkiye tarafından 4/6/2003 tarihli ve 4867 sayılı Kanunla beyanlar ve çekince ile onaylanmış; bu sözleşme kapsamında ilkelerin uygulama kılavuzu olan ve 2016 yılında güncellenen Minnesota Protokolün AİHM’in Türkiye kararlarında defalarca atıf yapılarak uygulanması, zorunlu bir kılavuz niteliği kazanmıştır.
Protokolde toplu mezarlarla ilgili olarak,
* gömünün yeniden meydana çıkarılması bilimsel özen ile ele alınmalıdır.
* çalışmaların başlatılması ile danışman, fiziksel antropolog veya arkeolog arasında koordinasyon içinde yürütülmelidir.
* insan, cenaze kalıntıları, sıklıkla adli antropoloji teknikleri hakkında tecrübesi olmayan adli kolluk görevlileri, mezarlık işçileri tarafından mezardan çıkartılmaktadır. Bu yolla, çok değerli bilgiler kaybolacağı gibi, bazen asılsız bilgilerde yaratılabilir. Eğitimsiz kişiler tarafından mezar açma işlemenin yapılması yasaklanmalıdır.', bilgileri yer almaktadır’ der.
‘Bu hak tartışmasız ve doğal bir haktır’
Tüm bunlar bir yana herkesin, ailesinin geleneklerine ve örf adetlerine uygun olarak, onurlu bir şekilde gömülme, akrabası olan veya kendisine çok yakın olan bir kişiyi defnetme, ahlaki görevlerini yerine getirme fırsatına sahip olma ve insan niteliğini gösterme, son yolculuğuna uğurlama, yas tutma ve ölüyü anma hakkı ile toplum ve devlet tarafından nasıl görülürse görülsün, bütün medeniyetlerde kutsal bir değeri ve hatıra sembolü olan bir mezara sahip olma hakkı vardır. Bu hak kanunla yazılı olarak düzenlenmeyi bile gerektirmeyecek kadar doğal ve tartışmasız bir haktır. Bu hak hiçbir yasaya düzenlemeye ihtiyaç duymayacak kadar doğal ve insan özünden doğan bir haktır.”
'Bu utanca son verilsin'
Hükümete, cenazeler üzerinden intikam alma yönteminden vazgeçip bu utanca son verme çağrısının yapıldığı raporda son olarak, “Cenazeler tüm inanç ve ideolojilerde siyasi çıkarlara alet edilmeyecek kadar kutsaldır. Cenazelere ve cenaze yakınlarına yapılan işkenceye bir an önce son verilip cenazelerin ailelerine teslim edilmesi gerekmektedir. Özgürlükçü Hukukçular Derneği olarak mezarlıklara ve cenazelere yapılan muamelelere ilişkin hukuki mücadelemizi sürdüreceğimizi ve ailelerin yanında olacağımızı bir kez daha kamuoyuna duyuruyoruz” denildi.