Cumartesi Anneleri, aynı aileden kaybedilen üç kişinin akıbetini sordu

  • 13:47 23 Mayıs 2020
  • Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 791’inci haftasında 24 Mayıs 1994’te Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan ve 2003 yılında kemikleri bulunan Hasan Örhan ve Mehmet Selim Örhan kardeşlerle henüz kemikleri bulunamayan yeğenleri Cezayir Örhan’ın akıbetini sordu.
 
Cumartesi Anneleri “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemin 791’incisini koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde, 24 Mayıs 1994’te Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan ve 2003 yılında kemikleri bulunan Hasan Örhan ve Mehmet Selim Örhan kardeşlerle henüz kemikleri bulunamayan yeğenleri Cezayir Örhan’ın akıbetini sordu.
 
‘Zamanaşımı hükümleri bizler nezdinde geçerli değildir’
 
Eylemde ilk olarak konuşan avukat Reyhan Yalçındağ, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararına rağmen iç hukukta hiçbir sonuç alınamayan Hasan, Mehmet ve Cezayir Örhan’ın dosyasına ilişkin bilgi verdi. Kayıp dosyasına zamanaşımı uygulanmaya çalışılarak faillerin korunmak istendiğini söyleyen Reyhan, buna izin vermeyeceklerini kaydetti. Reyhan, “Çünkü gözaltında kayıplar, gözaltında işkence ve failleri gizlenen cinayetler aynı zamanda insanlığa karşı işlenen suçlardır. Zamanaşımına tabi tutulamazlar. Bu nedenle dönemin sorumluları çoktan açığa çıktığı için zamanaşımı hükümlerinin bizler nezdinde geçerli olmadığını bir kez daha hatırlatmak isteriz” dedi.
 
‘Bir mezarımız dahi olmadı’
 
Ardından kayıpların ailesi adına söz alan Mehmet Selim Örhan’ın oğlu Adnan Örhan babasının kaybedildiği Diyarbakır’dan seslendi. Yakınlarının kayıp hikayesini anlatan Adnan, yaptıkları tüm müracaatların sonuçsuz kaldığını dile getirdi. Kendilerine Diyarbakır, Kulp ve İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından kemiklerin kaybolduğu bilgisinin verildiğini söyleyen Adnan, şunları belirtti:“ 2 yıl boyunca aradığımız kemiklerin, daha sonra Kulp Savcılığı tarafından bize tebliğ edilen bir yazıda, kimsesizler mezarlığında olduğu söylendi. Kemiklerimizi almak için tekrar müracaat ettik. Ancak Kulp Savcılığı 8 insanın kemiklerinin bir torbaya konularak bir mezara gömüldüğünü ve bu nedenle mezarın açılmaması kararı aldıklarını söyledi. Bu nedenle bir mezarımız dahi olmadı. Mücadelemizden vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Yıllardır verdiğimiz hak, hukuk mücadelemiz katiller cezalandırılana, adalet sağlanana kadar devam edecek” diye konuştu.
 
‘Tanık beyanları soruşturulmadı’
 
Daha sonra açıklamayı okumak üzere 12 Eylül kayıplarından Hayrettin Eren’in yeğeni Seteney Yarıcı söz aldı. Kayıp hikayesinin 24 Mayıs 1994 günü Bolu Komando Tugayı’na bağlı askerlerin Diyarbakır/ Kulp Deveboyu Mezrası’na baskın yapmasıyla başladığını söyleyen Setenay, bu baskın sırasında askerlerin köylülerden Mehmet Selim Örhan (46), kardeşi Hasan Örhan (40) ve yeğenleri Cezayir Örhan’ı (17) zorla götürdüğünü ifade etti. Setenay, ailenin Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı’na Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular yapmasına rağmen gözaltılarla ilgili bilgi alamadığına dikkat çekti. Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına, önce Serik Karakolu’na ardından Lice Jandarma Karakolu’na götürüldüklerine, son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’nda 20 gün tutulduklarına dair tanıkların olmasına rağmen tanık beyanlarının soruşturulmadığını belirten Setenay, tüm başvuruları sonuçsuz kalan ailenin son olarak ise İHD avukatlarının aracılığıyla davayı AİHM’e taşıdığını ve ihlal kararı alındığını ifade etti.
 
‘8 kişiye ait kemikler aynı mezara gömüldü’
 
Ailenin ve İHD’nin ısrarlı arayışı sonunda 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan’a ait kemiklerin Kulp’a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulunduğunu ancak Cezayir Örhan’a hala ulaşılamadığını  söyleyen Setenay, şu bilgileri paylaştı: “İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda kimliklendirme çalışması yapılan kemikler 16 Temmuz 2004’te postayla Kulp Savcılığı’na gönderildi. Ancak defnetmek için kemikleri isteyen aileye Savcılık kemiklerin kaybolduğu bilgisini verdi. Aile ve İHD bu sefer de kaybedilen kemiklerin peşine düştü. Altı yıllık arayışın ardından kayıplara ait kemiklerin, aynı toplu mezardan çıkan altı kişiyle birlikte topluca kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşıldı. Savcılığa başvuran aile olayın maneviyatları üzerinde yarattığı tahribatlara dikkati çekerek, toplu gömülen sekiz kişiye ait kemiklerin ayrıştırılarak kendilerine teslim edilmesini talep etti. Ancak savcılık bu talebi ‘Ailelerin maneviyatının daha fazla bozulmaması adına’ diyerek reddetti.”
 
‘AİHM’in ihlal kararı verdi, iç hukuk sonuçsuz kaldı’
 
AİHM’in verdiği ihlal kararına rağmen iç hukukta hiçbir  sonuç alınamadığını söyleyen Setenay, “AİHM’in verdiği ihlal kararı üzerinden adli ve idari makamlar hızla harekete geçmeli ve ciddi bir adli sürecin yeniden başlatılması sağlanmalıdır. AİHM kararı doğrultusunda uluslararası hukuka uygun yeni bir karar tesis edilmedir. Mehmet Selim, Hasan ve Cezayir Örhan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz!” dedi.