
‘Pandemi çocuklarda kaygı problemine sebep oluyor’
- 09:05 23 Mayıs 2020
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Rengarenk Umutlar Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesi Düriye Erel, pandemi sürecinde çocukların yaşadığı hak ihlallerine ilişkin rapor hazırlıklarının olduğunu belirterek, “Çocukların süreci anlamlandıramadığı, endişelendiği, kaygı bozukluğu yaşadığı ve bu dönemin travmalarını tetiklediği sonuçlarına ulaştık” dedi.
Rengarenk Umutlar Derneği, 2015 ve 2016 yıllarında Sur ilçesinde yaşanan yoğun çatışmalı süreçlere tanıklık etmiş ve travmaya maruz kalmış çocukların rehabilite süreçlerini hızlandırmak, psiko-sosyal destek çalışmaları yoluyla çocuğun yaşama dair her alanda güçlenmesini sağlamak amacıyla kuruldu. Dernek kurulduğu günden bu yana; erken çocukluk eğitimi oyun odaları, 7-16 yaş sosyal-kültürel atölyeler, etüt çalışmaları yaparak oyuncak, kitap ve bisiklet kütüphaneleri, kadınlara yönelik farkındalık geliştirici eğitimler veriyor. Rengarenk Umutlar Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesi ve Programlar Sorumlusu Düriye Erel, pandemi sürecinde çocukların yaşadıkları sorunları anlatarak, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Çocukların tahliye edilmesine yönelik çalışmalarımız sürüyor’
Çocuk hakları alanında çalışan kişi ve kurumlar olarak çocuk cezaevleri ve cezaevlerinde ailelerinin yanında büyüyen çocukların durumuna ilişkin, pandemiden önce de tartışıp gündemleştirdiklerini dile getiren Düriye, her defasında da çocuğun yüksek yararı doğrultusunda çocukların cezaevinde olmamasını savunduklarını söyledi. Düriye, “Pandemi gibi olağanüstü durumlarda elbette en çok etkilenen grup çocuklar oluyor. Türkiye'de 7 adet çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi bulunmaktadır. 2018'in Kasım ayında yayınlanan son resmi verilere göre cezaevlerinde 3 bin 19 çocuk bulunmaktadır. Ancak Adalet Bakanlığı’nın 2020 yılı performans göstergelerinde yer alan bilgiye göre ise cezaevlerindeki meslek edinme kurslarına katılan çocuk hükümlü ve tutuklu sayısı 7 bin 500 olarak bilinmekte. Bu çocukların sağlığa, hijyene, eğitime, psiko-sosyal desteğe erişimlerinin durumu nedir bunu bilmiyoruz. Dahil olduğumuz Diyarbakır Çocuk Çalışmaları Ağı ile pandemi sürecinde tüm çocukların tahliye edilmesine yönelik çalışmalarımız sürüyor” şeklinde konuştu.
‘Mahalle kültürü ile büyüyen çocuklar daha avantajlı’
Günümüz çocuklarının büyük oranda zamanlarını evde geçirdiklerine değinen Düriye, eğitim sisteminin yarıştırdığı çocukların okuldan sonra evde sürekli yarışa hazırlanır halde olduklarını belirtti. Düriye, “Çalışma aralarında da cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi dönemin modern dijital araçları ile zaman geçiriyorlar. Mahallelerde ve köylerde yaşayan çocuklar için ise koşullar aynı değil. Ancak bu onların dezavantajlı olduğunu göstermez. Hala mahalle kültürü ile büyüyen ve sokakta oynayabilen çocuklar olarak avantajlı sayılırlar. Sokakta oyun oynamak beraberinde sosyalleşmeyi, paylaşmayı ve dayanışmayı getirir. Kazanmayı da kaybetmeyi de sokakta oyun oynayarak öğrenir. Fakat pandemi sürecinde bu durumların tersine döndüğünü söyleyebiliriz. Bilginin, eğitim içeriklerinin, evde oyun alternatiflerinin, aile bireyleri ile yapılabilecek sanat aktivite örneklerinin vb. dijitale aktarıldığı bir süreçte dijital araçlara sahip çocuklar, sahip olmayan çocuklara göre çok daha avantajlı bir dönem yaşıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Kaos senaryoları çocukları çok daha fazla etkiliyor’
Dernek olarak çalışmalarını yürüttükleri Sur ilçesi Ziya Gökalp Mahallesi’nde yaşayan çocuklar için durumun daha zor olduğunu anlatan Düriye, çocukların okuldan uzakta kaldığını ve sokağa çıkma yasağına uymak zorunda bırakıldığını kaydetti. Düriye, bu örüntünün çocuklara 2015 ve 2016 yıllarında maruz bırakıldıkları savaşı hatırlattığını söyleyerek, “Dernek merkezindeki çalışmalara katılım sağlayan 115 çocukla telefon aracılığı ile görüşerek durum tespit çalışması yaptık. Çocukların süreci anlamlandıramadığı, endişelendiği, kaygı bozukluğu yaşadığı ve bu dönemin travmalarını tetiklediği sonuçlarına ulaştık. Zaten son derece gergin ortamlar yaşıyoruz. Evde sürekli pandemi sürecinin konuşulması buna dair haberlerin seyredilmesi ve kaos senaryoları çocukları çok daha fazla etkilemekte, daha gergin yapmakta ve hatta kardeşlerine karşı şiddet uygulamaya başlamasına sebebiyet vermektedir. Ebeveyn ne kadar kaygılı ve gergin olursa çocuk da o derece kaygılı ve gergin olacaktır. Belli zaman diliminde haberlerin izlenmesi, çocuklarla beraber eğlenceli etkinliklerin yapılması ev ortamını daha ılımlı yapacak ve izole dönemi keyifli atlatılabilecektir” dedi.
‘Fırsat eşitsizliğine karşın çalışmalar yapılmalı’
Hak temelli çalışmalar yapan bir sivil toplum örgütü olarak öncelikle çocukların yaşadığı dijital fırsat eşitsizliğine karşı “Çocuklarla Telekonferans yöntemi Psiko-sosyal Çalışma” programını hazırladıklarını ifade eden Düriye, 115 çocuğa telekonferans ile ulaşarak aileleri ile berber daha iyi zaman geçirebilmelerini sağlamaya yönelik çalışmalar yaptıklarını belirtti. Düriye, “Oyun önerileri, evde kolay ulaşabilecekleri malzemeler ile sanatsal çalışma örnekleri, masal anlatma vb. atölyeler düzenliyoruz. Bunlarla beraber 3 gönüllü psikolog ile psikolojik danışmanlık hizmeti sağlayarak süreci en az hasarla atlatmalarına destek oluyoruz. Bu süreçte hak temelli çalışmalar yapan sivil toplum örgütlerinin hedef kitlelerine bir şekliyle ulaşıp, fırsat eşitsizliğine karşın çalışmalar yapması gerektiğini düşünüyoruz. ’Karantina dönemi çocuklarla Telekonferans yöntemi ile psiko-sosyal çalışma’’ programı ile daha detaylı bilgiye ulaşabilir ve bağış yaparak hedeflediğimiz değişimin bir parçası olabilirler” diye konuştu.
‘Pandemi sürecinde çocuğa dönük şiddet arttı’
Düriye son olarak, pandemi sürecinde çocuğa dönük şiddetin arttığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Bu zamana kadar evde çocuklarıyla çok az zaman geçirmiş baba, birden işsiz bir şekilde evde oturmaya başlayınca evde çocuğa da tahammülsüzlük ortaya çıkıyor. Elbette işsizliği, erkek şiddetini meşru göstermek için ya da tüm işsiz kalan babaların şiddet uyguladığını söylemiyoruz. Şiddet uygulayan erkek her fırsatta uyguluyor. Ancak pandemi sürecinde bu durumun daha da sıklaştığını söyleyebiliriz. Çocukların kaygı seviyesinin oldukça üst seviyede olduğu bu dönemde bir de şiddete maruz bırakılmalarının ilerleyen zamanlarda travmatik sonuçlar yaratacağı endişesindeyiz. Ev içi şiddet her zaman izlenmesi çok zor bir konudur. Şiddete maruz bırakılanın beyanı ile ortaya çıktığı için haliyle raporlama gibi çalışmalar da zordur. Şimdiye kadar bizim eriştiğimiz kapsamlı bir rapor yok maalesef. Biz pandemi sürecinde çocuk hakları ihlalleri başlıklı bir rapor hazırlığı çerisindeyiz. Bu konuya da elbette yer vereceğiz ve kamuoyu ile de paylaşacağız.”