
TJA'dan 'Dayanışma bizi yaşatır' kampanyasına destek çağrısı
- 12:15 21 Mayıs 2020
- Güncel
DİYARBAKIR- TJA, uluslararası kadın örgütleri ile birlikte başlattığı, aynı zamanda imzacısı olduğu “Dayanışma bizi yaşatır” kampanyasına ilişkin yaptığı açıklamada, kampanyanın amacının özellikle kadın tutsaklar başta olmak üzere tüm tutsakların durumunu ve düşüncelerini toplumda görünür kılmak olduğunu söyledi.
Tevgera Jinên Azad (TJA), uluslarası kadın örgütleri ile birlikte başlattığı "Dayanışma bizi yaşatır" kampanyasına ilişkin Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Genel Merkez Basın irtibat bürosunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen, Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) ve Mezopotamya Beşiğinde Yaşamını Yitirenler Derneği (MEBYA-DER) temsilcileri katıldı. Açıklamayı okuyan TJA Dönem sözcüsü Ayşe Gökkan, tutsaklara ses olmanın her zaman oldukça önemli olduğunu söyleyerek, tutsakların sağlığı ve yaşamının salgın nedeniyle ciddi risk altında olduğu bu günlerde kampanyanın daha da elzem ve acil olduğunu ifade etti.
‘Birçok devlet salgını fırsat bildi’
Ayşe, kapitalist modernite sisteminin doğa, çevre ve toplum yaşamında yarattığı tahribatlar ile bağlantılı olarak günümüzde koronavirüs pandemisinin insan sağlığı ve yaşamı için büyük tehlike olduğunu söyledi. Daha önce de kolera, AİDS, kuş gribi, domuz gribi, Sars I ve SARS II gibi epidemilerin ortaya çıktığını belirten Ayşe, “En son Covid-19 olarak ortaya çıkan virüs kapitalist modernite sisteminin azami kâr elde etmek için doğaya ve topluma yönelttiği saldırının ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Mevcut koronavirüsü birçok devlet fırsat olarak görüp toplumda en savunmasız yani üretim dışında kalan yaşlı ve cezaevlerindeki tutsaklar başta olmak üzere gözden çıkardığı insanlara karşı kullanmaktadır. Özellikle de muhalif ve siyasi tutsaklar, virüsün cezaevlerinde yayılmasını önlemek amacıyla çıkarılan ceza erteleme ve af düzenlemelerinin dışında tutularak, adeta ölüme terk edilmekteler. Yine başta kadın ve çocuklar olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yüzbinleri aşan politik tutsaklar hapishanelerde kötü yaşam ve yetersiz sağlık koşullarında tutulup, salgın karşısında tamamen savunmasız ve korumasız durumdalar. Kimi ülkede koronavirüs gerekçesiyle yapılan düzenlemeler sonucu antidemokratik rejimler tarafından düşman olarak görülen muhalif-siyasi tutsakların adeta virüse yakalanması beklenmesi elbette ki bilinçli bir politikadır” dedi.
‘Muhalif ve siyasi tutsakların sesi kesilmek isteniyor’
Cezaevlerinin kamuoyundan soyutlanmış mekanlar olduğuna dikkat çeken Ayşe, özellikle muhalif ve siyasi tutsakların sesinin kısılması, yüksek duvarlar ve tel örgüler ile tutsakların toplumdan tecrit edilmesinin amaçlandığını kaydetti. Ayşe, tutsaklara ses olmak, içeridekilerin sesini dışarıya ulaştırmanın önemini vurgulayarak, tutsakların sağlığı ve yaşamının salgın nedeniyle ciddi risk altında olduğu bu günlerde daha da elzem ve acil olduğunu ifade etti. Ayşe şöyle devam etti: “Biz dışarıdakiler bu süreçte içerideki direnişçi kız kardeşlerimizi, muhalif, devrimci ve siyasi tutsakları savunmalı, onların hayatını korumalıyız! Ki savunmasız insan hayatını korumak ve kurtarmak bizler açısından bir ahlak ve vicdan meselesidir. Onlar kriz ve kaostan kalıcı çıkış için şart olan özgür yaşamın inşa gücünün önemli bir boyutunu oluşturuyor. Mevcut olan adaletsizlik bize yeniden neden cezalandırma sisteminin kaldırılmasının gerektiğini gösteriyor. Mücadelemizin amacı da cezalandırma sistemsiz ve cezaevisiz yaşamaktır. Sizlerin de böyle düşündüğüne inandığımız için bu çağrımızı sizlerle paylaşıp, yaşam ve sağlıkları ciddi risk altında olan muhalif-siyasi tutsakların serbest bırakılması için kampanyamıza katılmanızı bekliyoruz.”
Ayşe, “Dayanışma bizi yaşatır” kampanyasının hedeflerini şu şekilde sıraladı:
"* Tutsaklar, özellikle kadın tutsaklar, aileleri ve destekçilerin arasında anlamlı temaslar kurmak, tutsakların durumunu ve düşüncelerini toplumda görünür, tutsakların sesini dışarıya ulaştırmak.
* Tüm ülkelerde tutsakları desteklemek ve hükümetlerin cezaevi politikalarına karşı dilekçe kampanyaları başlatmak.
* Birleşmiş Milletler, İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Uluslararası Af Örgütü ve benzeri kuruluşlardan, tüm siyasi tutsakların derhal serbest bırakılması için söz konusu ülkeler üzerinden siyasi ve diplomatik baskı ve kamuoyu oluşturulmalarını talep ediyoruz.
* Bu kampanyayı karşılıklı ve adım adım, uzun vadede başarıya götürmek istiyoruz. İmzalar, raporlar, fotoğraflar, bilgiler ve eylemler solidarityalive@riseup.net e-Mail adresinden paylaşılabilinir.”
Ayşe, kampanyanın bütün etkinliklerinin www.solidaritykeepsusalive.wordpress.com sitesinden paylaşılacağını duyurdu.
Kampanya düzenleyiciler şu şekilde:
“Free Women’s Movement (TJA), Kurdish Women’s Movement – Europe (TJK-E), RONAK, CENÎ - Kurdish Women‘s Office for Peace, International Women’s Alliance (IWA), Women Democratic Front Pakistan (WDF), Ruba odeh Palestine, Abya Yala Feminists, National Front for Egyptian Women, Moroccan Association for Progressive Women, Revolutionary Association of the Women of Afghanistan RAWA, Collective of Support for Women Prisoners in Aragon (C.A.M.P.A.), Leyla Khaled, Janet Biehl, Margaret Owen, Khadija Ryadi, Karima, Hafnawi, Selay Ghaffar, Weeda Ahmad, Dr. Aziz Rhali, Atika Ettaifi."