
'Tutukluların yaşam hakkı riskte'
- 09:30 21 Mayıs 2020
- Güncel
VAN - Van’da Covid-19 salgını nedeniyle kurulan Bölge Kriz Masası, salgın sürecine ilişkin yayımladığı raporda, cezaevlerinde, eğitim alanında, sosyal yaşamda ve çalışma alanında yaşanan hak ihlallerinin yer aldığı raporu yayımladı. Raporda ayrıca HDP’nin başlattığı “Kardeş Aile” kampanyası ile ulaşılan ailelere de dikkat çekildi.
Van’da koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle kurulan ve aralarında siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve meslek örgütlerinin de olduğu Bölge Kriz Masası, salgın kapsamında çalışmalara ve son duruma ilişkin hazırladığı raporu yayınladı.
Raporda Van'ın ilçelerinde koronavirüs ile ilgili belirlemeler şöyle sıralandı:
"* Saray ilçesine bağlı Keçikayası (kawilk) Mahallesi’nde karantina devam etmektedir. 8 vaka hastanede bulunmakta ve durumlarının iyi olduğu bilinmektedir. Kazlıköy (Xocik) Mahallesi’nde karantina devam etmektedir. 4 kişi hastanede bulunmaktadır.
* Gürpınar ilçesine bağlı Taşdönderen (Şikeftan) mahallesi, Umut (körkan) mahallesi ve Özengi (Kanispi) mezrasında karantina devam etmektedir. Pozitif çıkan 5 vaka hastanede bulunmaktadır.
* Başkale ilçesine bağlı Albayrak mahallesinde karantina devam etmektedir. 6 pozitif vaka bulunmaktadır. Örmetaş (Xirabe) mahallesinde ikamet eden ve sonucu pozitif çıkan bir kişi Van merkezde hastanede bulunmaktadır.
* Edremit ilçesine bağlı Çiçekli merkez, Köşk köyü ve Eminpaşa mahallesinde bazı sokaklar karantina devam etmektedir. Mevcut vakaların durumlarının iyi olduğu bilinmektedir."
Bin 800 aile ile dayanışma sağlandı
HDP’nin başlattığı “Kardeş Aile” kampanyasının şimdiye kadarki sonuçlarına yer verilen raporda, 2 bin 600 ihtiyaç sahibi, 269 gönüllü aileye ulaşıldığı belirtilirken, sonuçta bin 801 aileyle dayanışıldığı, 949 aileye ise nakdi dayanışma sağlandığı kaydedildi. Ayrıca kampanya kapsamında ihtiyaç sahiplerine 852 koli ulaştırıldığı belirtildi.
KESK’in koronavirüs sürecine yönelik raporu işe şu şekilde:
"* Ortanca ve Eminpaşa mahallelerinde taziye kurulmasından kaynaklı salgına sebep olanların il dışından geldikleri ve geldikten sonra gerekli tedbirlerin alınmadığı görülmüştür. İki olayın benzer olmasından dolayı İl Hıfzıssıhha Kurulunun önerileri ve İl Pandemi Kurulunun alacağı önlemler ile il dışından gelenlere yönelik daha ciddi önlemlerin alınması gerekir.
* Sağlık bakanlığınca pandemi süresince 3 ayı kapsayan, sağlık emekçilerine tavandan yapılacak ek ödemelerin adaletsizce yapıldığı, bu ödeme yapılırken görev fark etmeksizin canla başla mücadele eden tüm sağlık emekçileri de yararlandırılmalıdır. Söz konusu ödemelerin Üniversite Hastanelerinde yapılmamaktadır. Bu talebimizi bir kez daha yeniliyoruz.
*Uzaktan eğitim amacıyla kullanılan EBA uygulaması bugün geldiğimiz nokta itibari ile öğretmenlere bir baskı aracı olarak kullanılmaya başlandı. Bazı illerde İl veya İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri öğretmenlere mobing uygulayacak düzeye ulaşmıştır. Eğitim kalitesi ile uzaktan yakından alakalı olmayan EBA da puanlama sistemi öğretmenleri anlamsız ve sadece bazı yöneticilerin egolarını tatmin etme yarışına dönüştürüldü.
Sürekli olarak bir reklam yıldızı gibi sosyal medyada boy gösteren Sayın Milli Eğitim Bakanı büyük bir başarıymış gibi gösterdiği uzaktan eğitime ulaşamayan, sessiz çoğunluk olan kırsal kesim ve dezavantajlı bölgelerde yaşayan öğrencilerin sorunları karşısında sessizliğe bürünmüş durumda. Acaba sayın bakan da üyesi olduğu hükümetin en iyi uyguladığı yönetim anlayışı olan ‘düşünmüyorsan yoktur’ anlayışı ile söz konusu dezavantajlı öğrencilerin sorunlarını yok mu sayıyor?
Sayın bakan iyi bilmelidir ki yönettiği bakanlığın sorumluluğunda bulunan eğitimde fırsat eşitliği büyük bir fırsat eşitsizliğine dönüşmüş durumdadır. Sosyoekonomik olarak büyük bir eşitsizliğin olduğu ülkenin eğitim sistemi pandemi sürecinde eşitsizlik uçuruma dönmüş durumda.
* Eğitim Sen’in her fırsatta ısrarla dile getirdiği ataması yapılan fakat göreve başlatılmayan öğretmenlerin bir an önce göreve başlatılmaları ve uğradıkları sosyal ve ekonomik hak kayıplarının giderilmesi konusunda bir kes daha çağrıda bulunuyoruz.
* Uzmanların hala büyük bir risk olarak gördüğü ve uzun bir süre daha büyük risk oluşturmaya devam edeceği öngörülmesine rağmen MEB’in Haziran ayı içerisinde yapmayı planladığı merkezi sınavlar öğrenci ve veliler için büyük risk oluşturmaktadır. Köylerden ve merkezi sınavların yapılmadığı bazı ilçelerde bulunan öğrencilerin sınava girecekleri merkezlere ulaşımı esnasında yaşayacağı riskler göz önünde bulundurulmalı ve yine söz konusu öğrencilerin sınavdan bir gün önce sınava girecekleri merkezlere gelmek zorunda oldukları unutulmamalıdır. Söz konusu sebeplerden dolayı salgının tamamen kontrol altına alınması ve riskin ortadan kalkacağı döneme kadar sınavlar ertelenmelidir. Unutulmamalıdır ki çocuklarımızın sağlığı her şeyden önemlidir.
* Sosyal yaşamda maalesef çeşitli sebeplerle görünmez kılınan Özel Gereksinimli Bireyler 16 Mart 2020 tarihinden beri evlerde hapis hayatı yaşıyor. Özellikle okulların ve rehabilitasyon merkezlerinin kapalı olmasından dolayı Özel Gereksinimli Bireyler ve aileleri büyük sorunlar yaşamaktadır. Özel eğitim, fizik tedavide ve rehabilitasyonda süreklilik esastır. Mevcut durumda bile yetersiz olan eğitim ve tedavi süreleri salgın ile birlikte tamamen ortadan kalkmış durumda. Bu da özellikle kaygı düzeyi yüksek birey ve ailelerinde yeni psikolojik sorunları tetikliyor.
* Hükümetin özel eğitim konusundaki yetersizlikleri salgın sürecinde daha çok hissedilmeye başlanmıştır. Rehabilitasyon merkezlerine yapılan ödemelerin kesilmesiyle bu merkezlerde çalışan emekçileri ve bu merkezlerden faydalanan Özel Gereksinimli Bireyler kendi kaderlerine terk etmiştir.
* Milli Eğitim Bakanlığının bu süreç için özel olarak hazırlayacağı bir planlama, destek ile gerekli tedbirler alınarak Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezlerinde tedavi ve eğitimlerinin devamı sağlanmalıdır.
* Büro iş kolunda çalışan emekçiler için hala yaygın test uygulanmamış, emekçiler cüzi oranda alınan tedbirlerle çalıştırılmaya devam edilmektedir. Hala vatandaşların yoğun bir şekilde uğradığı İŞKUR, SGK, MALİYE, ADLİYE, NÜFUS emekçileri risk altında bırakılarak kaderleri ile baş başa bırakılmamalıdır.
* Özlük hakları gözetilmeksizin, esnek çalıştırma adı altında mesai kavramından yoksun bir şekilde çalıştırma sürerken, şimdi de hükümet normalleşme adı altında kişileri tam mesaiye geçirmeyi hedeflemektedir.
* PTT’nin anonim şirket olması çalışma barışını da olumsuz etkilemiştir. Çünkü PTT emekçileri aynı işi yapmalarına rağmen farklı güvence ve ücretlerle çalıştırılmaktadır. Bu süreçte fedakârlıkla çalışan PTT emekçisine eşit işe eşit ücret verilmeli. Ayrıca pandemi sürecinde haftanın yedi günü fedakârlıkla çalışan PTT emekçilerinin alın terinin karşılığı olarak ek ödeme verilmelidir. Güvence farkları ortadan kaldırılarak kamu emekçisi (devlet memuru) olarak istihdam edilmesi önündeki kanuni engeller kaldırılmalıdır.
* Hakkari il merkezinde PTT dağıtım servisinin fiziki ve çalışma alanının dar ve sosyal mesafe koşullarına uyumlu olmadığı, ihtisas servisinin de aynı şekilde dar ve çok sıkışık olduğu, öyle ki personeller oturmak için yer bile bulamadıkları da dikkate alınarak sosyal yardım olarak fatura ödemesi alan yurttaşların, faturaları doğrudan PTT sistemi üzerinden otomatik ödenmesi durumunda ekstra bir işlem yapmaya gerek kalmayacağından fatura sahibi yurttaşın da PTT’ye gelmesine gerek kalmayacaktır.
* Kovid-19 virüsü dolayısıyla olağanüstü haller yaşadığımız bu günlerde internet üzerinden yapılan alışverişlere kısıtlama getirilmesi, acil ve zaruri olmayan posta, kargo gönderilerinin, virüs salgını kontrol altına alınana kadar kabul edilmemesi çocuk, işsizlik ve sosyal yardımların üç aylığının peşin verilmesi PTT merkezlerinde oluşan kalabalığı azaltmada etkili olabileceği gibi virüsün bulaşma ve yayılımını engellemede etkili olacaktır.
* Bazı basın kuruluşlarının görev edindiği toplumu ayrıştırma, insanları, kurumları hedef gösterme ve nefret söylemleri son dönemlerde iyice artmaya başladı. Ekranlarda ya da köşe yazılarında artık içindeki kini ve nefreti gizleme gereği duymadan toplumun bir kesimini açıkça tehdit etmektedir.
* Tüm emek ve demokrasi güçleri ülkeyi ekseninde yaşanılabilir bir mecraya çıkarmaya çalıştıkça iktidar, nefret tohumlarını ekip bundan nemalanmayı umut etmektedir. Önce medya aracılığıyla yıpratılıp yol açıldıktan sonra seçim ile gelmiş meşru belediye başkanları görevden alınarak, yerlerine kayyım atanmaya devam edilmesi, kendilerince hala zapt edilmeyen Barolar ve Meslek odalarının kanuni değişiklikle ele geçirilmeye çalışılması eski zamanlarda yürütülen antidemokratik uygulamaların yeniden sahneye alındığının göstergesidir."
'Yetersizlikker yaşam hakkını riske atıyor'
ÖHD Van Şubesi, Van Barosu Cezaevi Komisyonu ve Van Tuhay-Der'in raporda yer alan ortak açıklamasında cezaevlerinde yeterli önlem alınmadığına dikkat çekilerek, sağlık ve tedavi imkanlarına erişemeyen tutsakların yaşam hakkının riskte olduğu vurgulandı. Cezaevlerinin doluluk oranının aşıldığı belirtilen raporda, şunlar aktarıldı:" Özellikle maske, eldiven, dezenfektan gibi koruyucu malzemelerin mahpuslara para ile satılması ve birçok cezaevinde fiyatların fahiş olması, yine koğuşlarda dezenfekte işlemlerinin kapsamlı ve sık sık gerçekleştirilmemesi ve özellikle telefon görüşüne giden mahpuslara sosyal mesafe kuralları hiçe sayılarak arama yapılması gerek mahpusların gerek infaz koruma memurlarının yaşam haklarındaki riski kat ve kat artırmaktadır."
'Hukuki surecin takipçisi olacağız'
Anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşme hükümleri de göz önüne alınarak öncelikle tüm cezaevlerinde alınan tedbirlerin artırılması vurgusu yapılan raporda, "Tüm mahpusların yaşam haklarını koruyacak uygulamalar ile öncelikle hasta, yaşlı ve çocuklu mahpusların tahliyesi sağlanmalı ve tüm mahpusları kapsayacak eşit ve adil bir infaz değişikliği gerçekleştirilmelidir. Covid-19 salgını dolayısıyla tüm mahpusların sağlık ve yaşam hakları kapsamında cezaevlerinde alınan ve alınacak tedbirlerin, yasalar ve uluslararası sözleşmeler ışığında tüm hukuki sürecin takipçisi olacağız" diye belirtildi
ÖHD’nin 13 Mayıs günü Van T Tipi, Van Yüksek Güvenlikli, Van F Tipi Cezaevlerine gerçekleştirdiği ziyaretlere ilişkin tespitleri şu şekilde:
"* Van Yüksek Güvenlikli kapalı cezaevi girişinde cezaevi personeli ve görevli askerlerin eldiven ve maske taktıkları, cezaevi girişinde avukata da eldiven ve maske verdikleri ve ateş ölçümü yapıldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca X-ray’de uyarı veren avukata elle üst araması gerçekleştirilmiştir.
* Avukat görüşleri kapalı görüş usulüne göre yapılmaktadır.
* Görüş yerine varıldığında mahpusun elinde eldiven ve yüzünde maske olduğu görülmüştür. Ancak mahpuslar haftalık telefon görüşmelerine çıktıklarında kendilerine maske ve eldiven verilmediği gibi sosyal mesafe hiçe sayılarak kendilerine ince üst araması yapıldığını belirtmişlerdir.
* Mahpusların kaldığı bölümde görev yapan personel ile x-ray ve dışında görev yapan personelin birbirinden ayrıldığı, personel geçişinin engellendiği, mahpusların kaldığı bölümlerde görev yapan personelin izole edilerek mesai saati dışında da aile ve sosyal temaslarının sınırlandırıldığı tespit edilmişse de mesai saati dışında gerçekleştirilen sınırlamaların nasıl denetlendiği ile ilgili tarafımızca herhangi bilgi edinilememiştir.
* Görüş bittikten sonra kullanılan atık eldiven ve maskelerin X-rey bölümünde kapağı açık bir çöp kutusuna atıldığı gözlemlenmiştir.”
Tutsaklardan cezaevine ilişkin aktarımlar şöyle sıralandı:
"* Koğuşlarda dezenfekte işlemi yapıldığını, ama bu işlemin çok yüzeysel bir şekilde gerçekleştirildiğini,
* Kendilerine maske, dezenfektan, eldiven, temizlik malzemesi gibi malzemelerin hala verilmediğini, kantinde satılan maske ve temizlik malzemelerinin fiyatlarının hala yüksek olduğunu,
* Berber ihtiyacının karşılanmadığını, mahpuslara traş makinesi verilmediğin ve hemen herkesin saç ve sakalını kazıtmak zorunda kaldığını
* Aile görüşlerinde ve sosyal faaliyetlerinde getirilen kısıtlamaların halen devam ettiğini, haftalık 20 dk aile telefon görüşü gerçekleştirdiklerini,
* Elektrik ve su kullanımlarının, temel gıda ihtiyaçlarının kendilerine ücretsiz sağlanmadığını,
* Hasta, yaşlı ve çocuklu mahpuslar için durumlarına özgü herhangi bir önlem alınmadığını,
* Dışardan gelen eşya ve kitaplarının kendilerine verilmediğini,
* Sağlık hakkına erişimlerinin sınırlandırıldığı, çok acil durumlar dışında revire götürülmediklerini,
* Hastaneye götürülmek durumunda olan mahpusların hastane dönüşü 14 gün süresince tekli odalara alındıkları, yaşlı ve hasta mahpusların bu durumdan kaynaklı hastaneye gidemedikleri ve tedavilerinin aksadığını,
*Cezaevlerinde gerçekleştirilen sayımın normal seyrinde devam ettiği ancak görevli personelin maske kullandığını,
* Yeni tutuklanan kişilerin 14 gün karantinada bekletildiklerini ancak karantina koğuşunun küçük olduğunu bu küçük koğuşta 10 mahpusun kaldığını, yine doluluk oranının fazla olması sebebiyle 20 kişilik koğuşlarda 26-27 kişi kalındığını ve birçok kişinin yerde yatmak zorunda kaldığını belirttiler."
Van TUHAYDER’in “Kardeş Aile” kampanyasına yönelik raporunda ise şunlar yer aldı:
“* Van merkez ilçelerde tespit ettiğimiz ihtiyaç sahibi 30 ailemize koli yardımını çat kapı teslim ettik.
* Van merkez ilçelerde ihtiyaç sahibi 80 ailemize de alışverişte kullanabilecekleri alışveriş fişlerini aynı şekilde evlerine giderek ailelerimize teslim ettik.
*HDP ve diğer kurumlarımızın başlattığı kardeş aile kampanyası çerçevesinde Wan merkez ve ilçelerimizde ihtiyaç sahibi 210 ailemizi belirleyerek kardeş aileleri ile buluşturduk.
*Bu çalışmalarımızda 200'e yakın ailemizi ziyaret ettik. Yaptığımız aile ziyaretlerinde ailelerimizi dinledik genel olarak olumlu tepkiler aldık.”
Van MEBYADER’in “Kardeş Aile” kampanyası kapsamında destek sağladığı ilçe ve aileler şöyle: "Erçiş'te 32, Özalp'ta 11, Muradiye'de 10, Saray'da 6, Çatak'ta 4, Çaldıran'da 18, Bahçesaray'da 6, Başkale'de 15 aile olmak üzere 102 aile kampanyaya dahil edilmiştir. 193 ailemiz de bizzat evlerine gidilip ziyaret edilip durumları tespit edilip kampanyaya dahil edilmiştir. Ayrıca 45 ailemize alışveriş kartı verilmiştir. 6 ailemize yurtsever bir kişi tarafından gıda kolisi verilmiştir. Vekillerimiz tarafından kardeş aile kampanyası kapsamında tespit edilen 30 ailemize alışveriş kartı verildi ve üç ay boyunca verilecektir. Bunun dışında 75 torba un dağıttık ve dağıtmaya devam ediyoruz."