SES: Yaşarken tedbir alınsın!
- 14:22 20 Mayıs 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - Şiddete uğrayan Eczacı Muazzez Balsak’a ilişkin açıklama yapan SES, “Şiddet gördükten veya öldükten sonra değil yaşarken tedbir alınmasını ve yaşatmak için taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz” çağrısında bulundu.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi, boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından şiddete maruz bırakılan Eczacı Muazzez Balsak’a ilişkin Çocuk Hastalıkları Hastanesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya çok sayıda sağlık emekçisi katılırken polis sosyal mesafeyi gerekçe göstererek, 10’dan fazla üyenin açıklamaya katılımını engelledi. Açıklamayı SES Diyarbakır Şube Kadın Sekreteri Rozerin Çatak okudu.
‘İktidar kadın üzerinden egemenliğini korumak istiyor’
Pandemi ile birlikte kadına yönelik şiddet, genelde dünyada özelde Türkiye’de her geçen gün arttığına dikkat çeken Rozerin, iktidarın, kadın politikalarındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınların büyük bir çoğunluğunun yaşamının belli dönemlerinde psikolojik, ekonomik veya fiziksel şiddete maruz kaldığını dile getirdi. Rozerin, “Kadına yönelik şiddet politikalarına karşı hukuk sistemindeki erk anlayışındaki adaletsizlik ve cezasızlık ‘bir kereden bir şey olmaz’ anlayışı nedeniyle kadına yönelik şiddet yaşamın her alanına sirayet etmiş durumda. Siyasi iktidar kadının emeği ve bedeni üzerinden tüm toplumu zapt u rapt altına alarak kendi egemenliğini korumak istiyor” şeklinde konuştu.
‘Her türlü şiddet politikası ile karşı karşıyayız’
Yaşamın her alanında olduğu gibi kamusal alanda da kadınlar üzerinde iktidarın zor aygıtının devreye sokulduğunu kaydeden Rozerin, toplumsal cinsiyet eşitsizliği politikalarının sistematik olarak uygulandığını vurguladı. Rozerin, “Yıllardır iktidarın kadın politikalarına karşı, yaşamın her alanında vermiş olduğumuz kadın eksenli emek ve demokrasi mücadelesinde iktidarın yerel işbirlikçileri tarafından diğer alanlarda olduğu gibi kamusal alanda da her türlü şiddet politikaları ile karşı karşıya bırakılıyoruz. Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde eczacı olarak görev yapmakta olan üyemiz Muazzez Balsak, boşanma sürecinde olduğu eşi Mehmet Balsak tarafından gece nöbetçi olduğu esnada fiziki ve psikolojik şiddete maruz kalmış, şiddet esnasında defalarca kendisi ve ailesi ölümle tehdit edilmiştir. Bu şahsın, hastanenin güvenlik kameralarının takılması işlerini yapması nedeniyle hastane yönetimiyle ilişkisinin olduğu, istediği zaman elini kolunu sallayarak hastaneye girdiği ve kadın arkadaşımızı tehdit ettiği bilgileri alınmıştır” dedi.
‘Yaşatmak için taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz’
Rozerin, Muazzez'in şiddet gördüğüne ilişkin hastane yönetiminin bilgisi olmasına, psikolojik şiddet uyguladığına ilişkin mahkeme tutanakları ile sabit tanıklarının olmasına, aralarında boşanma davası bulunmasına ve bu durumu sözlü olarak defalarca kurum yetkililerine bildirmesine rağmen hiçbir şekilde güvenlik önlem ve tedbir alınmadığını vurguladı. Rozerin, Muazzez’in dilekçe ile yaptığı yer değiştirme talebinin, gitmek istediği kurumun başhekimi tarafından eczacı ihtiyacının olduğuna dair olumlu görüş verilmesine rağmen kabul edilmediğini aktardı. Rozerin, “Bu talepler kadın arkadaşımızın boşanma aşamasında olduğu eşinin akrabası olan il müdürlüğü atama başkan yardımcısı tarafından reddedilmiştir. Oysa bu tür durumlarda kadro açığı veya ihtiyacına bakılmaksızın kişinin talebinin ivedilikle yerine getirilmesi gerekir. Biz kadınlar, şiddet gördükten veya öldükten sonra değil yaşarken tedbir alınmasını ve yaşatmak için taleplerimizin karşılanmasını istiyoruz” diye belirtti.
‘Haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz’
Rozerin son olarak şu ifadeleri kullandı: “Kadın üyemizin başına gelebilecek her türlü olumsuz durumdan Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü ve Diyarbakır Çocuk Hastalıkları Hastanesi idarecilerinin sorumlu olduğunu, sorumluların 6284 sayılı Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanununa aykırı davrandıkları için haklarında soruşturma açılmasını talep ediyoruz. 6284 sayılı yasanın, ‘yuva bozan yasa’ olduğuna dair hükümet trollerinin gündem saptırmasının bu şiddeti beslediğini bu nedenle de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını görevini yerine getirmeye davet ediyoruz. Bir kişi daha eksilmeyeceğimizi, haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Kamusal alanda olduğu gibi yaşamın her alanda kadına yönelik her türlü şiddete karşı olduğumuzu yine kadının bedeni ve emeği üzerinden geliştirilen toplumsal sömürüye karşı sesimizi yükseltmeye devam edeceğimizi belirtiyoruz.”