
Bölge Kriz Koordinasyonu’ndan 'Maske Dayanışması' çağrısı
- 09:18 13 Mayıs 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - COVID-19 Bölge Kriz Koordinasyonu, salgın tehlikesinin devam ettiğine işaret ederek, "Tüm halkımızı bu anlamda 'Maske Dayanışması'na davet ediyoruz. Koşulları olanlar koşulları olmayanlarla maske dayanışması yapması hayat kurtarır" çağrısında bulunuldu.
COVID-19 Bölge Kriz Koordinasyonu, salgına ilişkin yazılı basın metni yayınladı. Basın metninde, bütün dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 salgınının dalgalanmalar yaşayıp merkezler değiştirerek tüm insanlığı tehdit etmeye devam ettiği belirtildi. Bazı ülkelerde yeni vaka sayılarında düşüşlerin yaşanmasının salgının bittiği ya da azaldığı anlamına gelmediğine dikkat çeken koordinasyon, dünyada vaka sayısının 4 milyonu geçtiğini, hastalığa bağlı yaşamını yitirenlerin sayısının 280 bine yaklaştığını ve aktif hasta sayısı 2,4 milyona tırmandığına vurgu yaptı.
Metnin devamında şu ifadeler yer aldı:
“Bilim insanları ve DSÖ sıklıkla pandemi ile uzun süre yaşayacağımızı söylüyor. Salgın en az 2 yıl hatta 5 yıla kadar uzayabilir; dahası bu salgın yeni salgınlar ile devam edebilir deniliyor. İnisiyatif hala virüsün elinde ve aşı veya gerçek anlamda tedavi bulunamadığı sürece inisiyatifin virüsün elinde olacağı bilimsel bir gerçekliktir. Bu durumda bizim yapacağımız en önemli şey daha fazla önlem almaktan başka bir şey değildir. Pandeminin gidişatı Türkiye için belirsizliğini koruyor. Söylenen ve halk sağlıkçılarının da destek verdiği görüş toplumun kontrolsüz bir şekilde enfekte olduğu yönünde. Önlemlerin gevşetilmesi ile bu daha da yükselecektir. Rakamların iyiye gidiyor gibi görünmesi de ayrı ayrı insanlarda büyük bir rehavete neden oluyor, bu da ikinci dalgayı kaçınılmaz kılacaktır.
'Bakanlığın ciddi yetersizlikleri ortada duruyor'
Sağlık Bakanlığı’nın önlem alma konusunda ciddi yetersizlikleri ortada duruyor. İşçi ve emekçiler çalışmaya devam ediyor. Erdoğan’ın Sancaktepe Sahra hastanesi şantiyesi ziyaretindeki işçilerin görüntüleri iktidar açısından fiziksel mesafenin ve salgına dair önlemlerin ne kadar önemsendiğini ortaya koyan bir görüntüydü. Toplu ulaşım, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini almayan işyerleri, marketler ve sokaklarda bulunma zorunluluğu ile fiziksel mesafeye uyumun güçlüğü, uygun maske kullanımı ve el dezenfektanı olanaklarının olmaması enfekte olma olasılığını ve salgını büyütüp yayma potansiyeli taşıyor. Hasta olduğunu bile bilmeyen yüzbinlerce insanın riskli gruplara da hastalığı yayma potansiyelinin yüksek olduğu bilinmektedir. Kronik hastalar, yaşlılara ve bağışıklığı zayıflamış insanlara hastalığı bulaştırma oldukça ciddi sonuçlara yol açmaktadır.
'Toplum sağlığı göz ardı edilmiştir'
Hal böyleyken tedbirleri elden bırakmak verilen emeğin bir anda çöpe gitmesine sebebiyet verebilir. Bundan da önemlisi binlerce insanın sağlığı ve hayatının riske atılması demektir. Dahası bu şekilde bir ‘normalleşme’nin bilimsel hiçbir karşılığı yoktur. Yıllardır talan edilen ülke ekonomisinin kurtarılması telaşıyla, iktidarın yönetemediği bir süreci başarı gibi sunma kaygısıyla ve buradan bir başarı öyküsü çıkararak siyasal bir onaylanma devşirilmek istenmektedir. Dolayısıyla bu ‘normalleşme’ takvimi kararı kesinlikle tek taraflı ve toplum sağlığı göz ardı edilerek alınmıştır. Toplumun ve toplum örgütlenmelerinin aylardır aldığı tedbirlerin bir anda boşa gitme ihtimali vardır. Bu tedbirsizliklerin ve toplumu rehavete sürükleyen açıklamaların daha yıkıcı bir dalga şeklinde tekrar geri dönme ihtimali tüm bilim çevrelerince dile getirilmektedir."
Koordinasyon çağrıda bulunduğu metnin devamında şu maddeleri sıraladı:
“* Salgın devam etmesine rağmen bölgede filyasyon, karantina ve izolasyon takibi ve testler sağlıklı yapılmamaktadır. Test sayıları hala yetersiz yapılıyor. Şu ana kadar tüm Türkiye'de 1 milyon 403 bin test yapıldı. 140 bin vaka tespit edildi. Her vakanın en az 50 kişiye bulaşma olasılığı üzerinden hesaplandığında en az 7 milyon test yapılması gerekiyor. Fakat Filyasyon sağlıklı yapılmıyor. Bu nedenle test kriterleri değişmeli, riski yüksek olan sağlık emekçileri, AVM emekçileri, market emekçileri, berberler, otobüs şoförleri, kargo ve fırın emekçileri gibi meslek gruplarına salgın tehlikesi ortadan kaldırılıncaya kadar düzenli ve sistemli bir şekilde belirti olmasa bile test yapılması gerekmektedir. Test sayısı artırılmalı ve günde en az 100 bin test yapılmalı.
* Başta riskli gruplar olmak üzere hasta olduğunu bilmeyen yüzbinlerin saptanması, izolasyona alınması ve temaslılarının belirlenerek hepsine test yapılması zorunludur.
* İktidar hala sağlıklı veri sunamıyor, şeffaf olamıyor. Veriler il ve ilçeler düzeyinde paylaşılmalı. İnsanlar sağlıklı verilere sahip olabilirlerse sağlıklı sonuçlar oluşabilir. Tüm halkımıza çağrımız şudur: Eğer iktidar şeffaf olamıyorsa halkımız şeffaf olmalı. Kimse vakaları birinden saklamamalıdır. Onun için salgına dair bilgileri tüm halkımız birbiriyle paylaşabilmelidir. Ayrıca bu bilgileri HDP il ve ilçe merkezlerine de iletebilirler.
* Sağlık emekçileri hem işyerlerinde hem sosyal yaşamlarında ciddi sorunlar yaşıyor. Sağlık çalışanları için rutin testler yapılmalıdır. Çalışma koşulları kolaylaştırılmalıdır. Başta sendikalar olmak üzere tüm halkımızı ve demokratik kitle örgütlerini sağlık emekçileri ile aktif dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz.
* Salgın cezaevlerine bulaşmaya devam ediyor. Konya cezaevinden sonra Silivri cezaevine de bulaştı. Bu konudaki tedbirler yetersizliğini koruyor. Çağrımızı tekrarlıyoruz. Tüm cezaevlerinde salgın süresi boyunca 15 günde bir tüm tutuklu ve hükümlülere testler yapılmalıdır.
* Yine cezaevinde aile görüşleri yapılamadığı için izolasyon tecride dönüşmüştür. Hapishanelerde izolasyona dayalı tecridin uzun süreceği anlaşılmaktadır. Bu gidişat tutuklu ve hükümlüler üzerinde uzun süreli öngörülemeyen kitlesel psikolojik ve fiziksel hastalıkları tetikleyebilir. Bu riski bertaraf etmek için tüm hükümlü ve tutsaklara aileleri ile haftada iki kez yarım saat olmak üzere görüntülü telefon hakkı kullanılmalıdır.
* Hasta tutsakların tedavileri salgından kaynaklı yapılamadığı için adeta ölüme terkedilmiştir. Bir kez daha yineliyoruz. Hasta tutsaklar bir an önce tahliye edilmelidir. 5. Sendikaların tüm sınavları erteleme çağrısını yerinde buluyoruz. Ayrıca okullar mevcut durumda açılmamalıdır.
* Bayram tatilinin 9 gün uzatılarak tüm ülkede karantina uygulama çağrımızı yeniden yapmak istiyoruz. Bunun dışında halkımızın kesinlikle iftarlara gitmemesi, bayramlaşmanın görüntülü arama vb alternatif biçimlerle kutlanması, taziye çadırlarının kurulmaması, fiziki mesafeye uyulması, mecbur kalmadıkça dışarı çıkılmaması ve dışarda mutlaka maske takılması salgınla baş etmede önemli mesafeler aldıracaktır.
* Esnaflarımız kesinlikle maske takmalıdır. Maskesiz dışarı çıkılmaması gerekmektedir. Ancak Tüketici Dernekleri Federasyonuna göre 4 kişilik bir ailenin maske maliyeti 300 tldir. Maskeler bedava olmalı ve birçok yerden temin edilebilmeli. Halkımız bu konuda kendi alternatiflerini yaratabilmeli.
* Açık alanlarda yürümeyi yasaklayıp AVM'leri serbest kılmak tam bir akıl tutulmasıdır. AVM'lere giden kişiler arasında bir kişi bile Koronavirüs taşıyorsa, virüs kapma riski çok yüksek olur. Çünkü, AVM'lerin havalandırma sisteminde karışım havası kullanılır. İçerideki hava dışarıdan gelen taze hava ile karıştırılıp tekrar içeri verilir. Bu nedenle AVM' lerin açılması büyük bir risktir. Halkımız, emekçiler, kadınlar tüm ezilenler bu süreçte kendi öz güçlerinin farkına varmalıdır. Bu nedenle halkımız tedbirleri elden bırakmamalı, mesafe kuralına dikkat etmeli ve mümkün mertebe maske kullanmaya, hijyen uygulamalarına devam etmelidir. Tüm halkımızı bu anlamda 'Maske Dayanışması'na davet ediyoruz. Koşulları olanlar koşulları olmayanlarla maske dayanışması yapması hayat kurtarır.
* Halkımız geniş ve zengin paylaşma ve dayanışmayı şu an yaptığı gibi devam etmeli ve bunu büyütmelidir. Bizler halkımızla birlikten muhtaçlık ilişkisini kırarak kendi kendine yeterli olacak şekilde toplumsal üretim ilişkilerini geliştirmeye, ekolojik kooperatifleri, tarım faaliyetlerini, üretim atölyeleri ile ilgili çalışmalarımıza devam etmeye; ikinci dalganın her an gelebileceği ve daha yıkıcı olacağı öngörüsüyle tedbirleri elden bırakmadan yaşamımızı örgütlemeye devam edeceğiz.”