Ebru Dinçer: Yandaş medya eril dili sistematik olarak kullanıyor

  • 09:03 1 Mayıs 2020
  • Güncel
Melike Aydın
 
İZMİR - Kadına yönelik şiddet ve cinsel istismardaki artışa ilişkin medyanın rolüne dikkat çeken köşe yazarı Ebru Dinçer, "Özellikle ‘yandaş medya’ diye ifade ettiğimiz kesim erkek egemen dili üreten, bunu sistematik olarak yapan medya. Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti ve istismarı, iktidarın bakış açılarından verme gayretleri var" dedi. 
 
Geçtiğimiz haftalarda  koronavirüs (Covid-19) salgını gerekçe gösterilerek, Meclis'ten geçen infaz yasası ile kapsam dışında bırakılan siyasi tutsaklar dışında birçok hükümlü ya da tutuklu serbest bırakıldı. Bu süre zarfında kadına yönelik şiddet ve çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarında ise artış yaşanmaya devam ediyor. İzmir’in yerel gazetelerinden İz Gazete’de kadın, çocuk ve LGBTİ+ haklarına dair köşe yazan KHK’li öğretmen Ebru Dinçer, salgın sürecinde artan şiddet, infaz yasası ve medyanın rolüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Muhalefet partileri mevziyi terk etmemeliydi’
 
İnfaz yasası ile ilgili iktidarın her zamanki gibi tüm kamuoyunun itirazına rağmen bildiğini okuduğunu söyleyen Ebru, ‘düşünce suçlusu’ diye tabir edilen muhaliflerin dışarda bırakılarak insanlık suçlularının dışarı çıkarıldığını belirtti. Salınanların çoğunun bozkurt işareti yaparak çıktığına dikkat çeken Ebru, “Meclisteki muhalif parti vekillerinin sayısı birçok yasayı önlemek için yeterli değil fakat özellikle CHP ve HDP vekillerinin sağlık riski olmayanların tam kadro son ana kadar tüm itirazlarını dillendirerek onlara oy veren kadınların gençlerin LGBTİ+’ların sözünü söylemek zorundaydı. ‘Nasıl olsa yasa geçecek’ diye mevziyi terk etmemeliydiler. Düşüncesini söyleyeni, muhalefet edeni, yaptıklarını gün ışığına çıkaranı salıvermez. Hatta yaşlı, hasta, anne ve çocukları çıkarmadı. Cezaevlerindeki tek ölümün dahi sorumlusu siyasi iktidar” diye konuştu. 
 
‘Yandaş medyada erkek egemen dil sistematik olarak kullanılıyor’
 
Şiddetin artmasında medyanın dilinin de etkin olduğunu vurgulayan Ebru, “Özellikle ‘yandaş medya’ diye ifade ettiğimiz kesim erkek egemen dili üreten, bunu sistematik olarak yapan medya. Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti ve istismarı, iktidarın bakış açılarından verme gayretleri var. Ama bizim mahallenin medyasında bile niyetten bağımsız cinsiyetçi bir şekilde paylaşılabiliyor. Kimi yerlerde hala ‘bilim insanı’ değil ‘bilim adamı’ denebiliyor çünkü haberleri yazanlar erkek. Ancak kadın gazeteciler erkek egemen dili yeniden üretmemeye, cinsiyetçi olmayan bir dil yaratmaya çalışıyorlar. Bazı ajans ve platformların da bu noktada varlığı çok önemli. Yandaş medya örneğin LGBTİ+’ları hedef gösterme noktasına kadar gidebiliyor” dedi.
 
‘AA’nın başlığı korkunç’
 
Anadolu Ajansı’nın (AA) çocuk yaşta evlendirilen kadının, evlendirildiği erkeğin yolunu gözlediği ifadesi ile verdiği haberi hatırlatan Ebru, bu durumu “korkunç” olarak nitelendirdi. Çocukların istismar failleri cezaevindeyken bile kabuslar gördüğünü ancak bir nebze de olsa rahat ettiğini belirten Ebru, “Ama şimdi o çocukların hayatlarını mahfedenler geri geliyor. 9 yaşındaki çocuk mahkemeden bir gün önce korkudan kalp krizi geçirmişti. Mahkemede bile karşılaşmaktan korkan çocuk kendilerini döven erkeklerle aynı mahallede tekrar yaşamaya mahkum ediliyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Ana akım medya şiddetin pornografisini yapıyor’
 
Haberlerin başlıklarında “tecavüzcüsüyle evlendirildi” gibi ifadelerin de rahatsız edici olduğunu söyleyen Ebru, iyelik eki kullanılamayacağına dikkat çekti. Daha önce Habertürk gazetesinde bu şekilde haber verilmesini eleştirdiklerini kaydeden Ebru şunları dile getirdi: “Biz buna ‘şiddetin pornosu’ demiştik. Bu şiddeti tekrar tekrar üretiyor. Bazen kamuoyu oluşturmak için şiddet gören kadın fotoları, çocuk fotoları kullanılıyor. Hem kendilerini hem de sevenlerini üzebilecek ayrıntılarla, niyetten bağımsız da olsa tekrar o travmaları yaşamasına sebebiyet verebiliyoruz. Ana akım medya bunu bilinçli ve stratejik yapıyor ve bu işin pornografisini yapıyor. İnsanların üçüncü sayfa haberleri en çok okunan haberlermiş. Biraz ayrıntıyla beslenen, şiddetten beslenen yanımız var. Bu eksiklikten yararlanarak daha fazla reyting yapmak istiyorlar. Bir haberin verilişinde etik değerlere riayet edilmiyor. Bu algı operasyonudur. Sosyal medyaya da ekleyince herkesin evinde kapalı kaldığı, bilgisayarın başından ayrılmadığı sürede ana akım medya kullandığı dili bilinçli kullanırken bizim mahalle de kullandığı dile dikkat etmeli.”
 
‘Devlet çocuk istismarını ‘yasal güvenceye’ almaya çalışıyor’
 
Olanın olduğu gibi verilmediğini, illüzyon yaratılmaya çalışıldığını ifade eden Ebru, istismar faillerinin salınmasının her vicdanda rahatsızlık yaratacağını vurguladı. Yasaya karşı çıkanların sesinin bastırılması, sonuçlarının gizlenmesi için gelenekler, örf ve adetler referans alınarak yasanın makbul gösterilmeye çalışıldığına dikkat çeken Ebru, “Konu dikkatli tartışılmalı. ‘Çocuk yaşta, erken, zorla’ kelimelerinin altını çizmek gerekiyor ve ‘çocuk gelin’ gibi konuya sempatiklik katan kelimeler kullanılmamalı. Çocuktan gelin olmaz. 2016’dan beri her fırsatta yapmaya çalışıyorlar OHAL döneminde de yapmaya çalıştılar. Bunun adı istismardır ve iktidar bu istismarı yasal güvenceye kavuşturmak için sürekli hamle yapıyor. Biz kadınlar bu hamleyi her seferinde boşa çıkardık. Her seferinde ‘Allah’ın lütfu’ dediği kriz dönemlerini, bu herkesin canı ile uğraştığı süreçte yasayı gündeme getirmek için çabalıyor. Bundan önce geçirtmedik bundan sonra da geçirtmeyeceğiz” diye belirtti. 
 
‘Zor koşullarda bile mücadele zemini yaratabiliyoruz’
 
Sosyal medyayı etkin olarak kullandıklarını, her pazartesi farklı bir başlıkla Kadınlar Birlikte Güçlü olarak sosyal medyada bulunduklarını hatırlatan Ebru, “Meclisteki kadınlar da bizimle hareket etmeye devam edecektir. İçinde bulunduğumuz zor, yoksun koşulları bir şekilde yaşam ve mücadelenin zemini olarak yaratmayı beceriyoruz. Çünkü başka çaremiz yok” diye konuştu.