
Maxmur'lu kadınlar saldırılara karşı birlik çağrısında bulundu
- 10:03 30 Nisan 2020
- Güncel
Rojarya Ruyam - Mîlan Cûdî
MAXMUR - Maxmur Kampı'nda yaşayan kadınlar, Zînî Wertê ve kamplarına yönelik saldırılara tepki göstererek, "1991 ve 1992 yıllarında kardeş katliamları gerçekleşmişti. Tüm Kürt halkı kardeş savaşlarına karşı tavır göstermeli ve biran önce birlik olmalılar” çağrısı yaptı.
Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından Maxmur (Şehit Rüstem Cudi) Kampı’na 10 aydır ambargo uygulanıyor. 15 Nisan günü kampa Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile yapılan hava saldırısında 3 kadının katledilmesi sonrası halkta büyük bir öfke oluştu. Aynı gün Zînî Wertê alanı da bombalandı ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından bölgeye askeri sevkiyat yapıldı. Halk bölgesel yönetimin bu tutumunun ulusal birliğe zarar verdiği görüşünde.
‘Tarih tekerrür etmesin’
Köylerine yapılan saldırılar sonrası Maxmûr Kampı’na göç eden kadınlar, tarihin bir kez daha tekerrür etmemesi için tüm Kürt halkının kardeş katliamlarına karşı aynı tavrı sergilemesi gerektiğine işaret etti. Öznur Kaya, yaşadıkları zulüm ve baskı üzerine yönünü Kürdistan Federal Bölgesi'ne çevirdiğini ve burada Bihêrê, Etroş ve Nînova kamplarında kaldıklarını söyledi. Kampın her zaman ihanet ve saldırı ile karşı karşıya kaldığına dikkat çeken Öznur, "Maalesef ki şimdiye kadar iç ihanetler devam ediyor. Bunun örneği Zînî Wertê ve Maxmur'dur. Bu ihaneti kınıyoruz. 1991-1992 yıllarında kardeş katliamları gerçekleşmişti ve bugün de düşman aynı şeyi yapmak istiyor. Umuyoruz ki KDP oyunlara gelmez. Kardeş savaşlarının gerçekleşmesini istemiyoruz" diye konuştu.
'Saldırılara karşı birlik gerek'
Kamplarına yönelik saldırıları kınayan Qumrî Benek de şöyle konuştu: "2-3 gündür keşif uçakları kamp üzerinde geziyordu. Ailemizin geçimini sağlamak için sürülerimizi otlatmaya çıkarız her zaman. O yüzden çobanlar da sürülerini otlatmaya çıkıyor. Çobanların sürülerini otlatmaya götürdüklerini gördüğü gibi üzerlerine bombalar yağdırdılar ve 3 kadın burada katledildi. Aynı zamanda kampımız üzerinde 10 aydır süren bir ambargo var. Üzerimizde bu tür yaptırımların yapılması ilk defa karşılaştığımız bir durum değil. 1994 ve 1995'te de aynı şeyi yaptılar. 1995'te bira kujî gerçekleşti acaba ne elde ettiler? Türk devleti sadece çıkarları doğrultusunda adım atıyor ve işgal ettiği yerden de hiçbir zaman çıkmıyor. Saldırılara karşı Kürt halkı birlik olmalı ve düşmanına karşı savaşmalıdır."
'Kardeş savaşını kabul etmeyin'
Meryam Mijînî ise Kürt halkı ve Maxmûr kampı üzerindeki saldırılara dikkat çekerek, saldırılara karşı göç ederek buraya geldiklerini söyledi. Burada da aynı şekilde zulüm ve saldırı altında olduklarını ifade eden Meryem, Kürt halkının ayaklanması gerektiğini belirterek "Artık yeter" diye konuştu. Meryem, aralarındaki ihanetin kalktığı zaman başarı sahibi olabileceklerinin altını çizdi. Tüm Kürt halkına seslenen Meryem, kardeş savaşının önünü kapatmaları çağrısında bulundu.
'Düşman her zaman düşmandır bize hiçbir zaman dost olmaz'
Gulê Mijînî de yaşadıkları göçlere değinerek şunları söyledi: "1994 yılında düşman bize korucu olmayı dayattı ama biz bunu asla kabul etmedik. Köyümüz üzerinde her zaman savaş uçakları uçuyordu ve her gün askeri operasyonlar yapılıyordu. Bunun üzerine çocuklarımızın elinden tutarak kendi toprağımızda göçebe olduk. Göçte de rahat edemedik ve bu süreçte çok sayıda şehit verdik. Kaç yıl geçse de yine aynı şey var Maxmur üzerinde ve göçmenler üzerinde aynı saldırı sürüyor. Ne kadar şehit verirsek de verelim kuşatma ve saldırılara karşı direneceğiz ve her zaman davamızın arkasında duracağız. Saldırılara karşı tüm Kürt halkının birlik olması ve kardeş kavgasına izin vermemeleri gerekiyor. Bu çok büyük bir ayıp. Düşman her zaman düşmandır, bize hiçbir zaman dost olmaz."