
MED TUHAD-FED Eşbaşkanı: İnfaz yasasını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık
- 09:03 27 Nisan 2020
- Güncel
Zeynep Durgut-Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Elif Harran çıkarılan yeni infaz yasasını AYM’ye taşıdıklarını belirterek, demokratik mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.
Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını dünya genelinde şimdiye kadar 2 milyondan fazla kişiye bulaşırken, yaşamını yitiren sayısı ise 200 bini aştı. “Erken önlem alıyoruz” denilmesine rağmen Türkiye’de ilk vakadan bu yana 107 bin 773 kişide virüs tespit edildi ve 2 bin 706 kişi ise yaşamını yitirdi. Cezaevlerinin durumu da ailelerin endişesini iki kat artırıyor. Yeni infaz yasasında kapsama alınmayan siyasi tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla imza kampanyası düzenleyen Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), siyasi tutsakları dünya gündemine taşıdı. MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Elif Harran, bu duruma yönelik mücadelelerini sürdüreceklerini ve ailelerin yanında yer alacaklarını kaydetti.
‘Hasta tutsaklara olan yaklaşım insani değil’
Diyarbakır Cezaevi’nde mevcut koşullarda hasta tutsak sayısı vermenin mümkün olmadığını belirten Elif, cezaevi koşullarında uzun süre tutuklu bulunan her bir tutuklunun hasta tutsak statüsünde olduğunu söyledi. Elif, “Örneğin Diyarbakır T Tipi Kadın Cezaevi’nde 23 yıldır tutuklu olan Semire Direkçi açlık grevinden sonra bağırsakları işlevsizliğini yitirmesinden kaynaklı aylardır bağırsakları dışarıda. Cezaevi koşullarında ve salgından kaynaklı tedavisi yarım kalmaktadır. Yine Mehmet Emin Özkan uzun yıllardır cezaevinde olmasına ve cezaevinde kalamaz raporu olmasına rağmen salgından kaynaklı tahliye edilmesi için yapılan başvuruda kaçma şüphesi olduğu belirtilerek tahliye kararı reddedildi. Türkiye cezaevlerinde hasta tutsaklara olan yaklaşım ne insani nede hukukidir” dedi.
‘Cezaevlerinde sağlıklı kalamama durumları söz konusudur’
Elif, infaz yasasında eklenen bir hüküm ile adli tıp kurumlarında “cezaevinde kalamaz raporunun” verilmesine rağmen bunun tekrar Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yeni bir düzenlemeyle “toplum güvenliğini tehlikeye atıp atmadığı” durumunun araştırıldığını ifade etti. Elif, “Ağır hasta tutsaklar dışında cezaevinde kalan hiç kimse cezaevinin fiziki koşulları, sağlığa erişim, yemek, barınma, havalandırma, hijyen ve benzeri diğer durumları bir arada değerlendirildiğinde; sağlıklı kalamama durumları söz konusudur. Yine Şakran ve Buca cezaevleri örneğinde görüldüğü gibi aslında çok rahat bir şekilde bu hastalık bulaşabiliyor. Ve hasta olan birine bulaştığı an bu kişinin yaşama olanağı bu koşullarda imkânsızdır. Cezaevleri tümden mevcut koşullarda sağlıklı kalamama durumundadır bu sebepten salgından kaynaklı cezaevlerinin acilen boşaltılması gerekmektedir” diye belirtti.
‘AKP ve MHP kanunları yok saydı’
“Siyasi tutsakların bir bütünen yasanın dışında bırakılması şu anda içinde bulunduğumuz toplumsal kaosun siyasilere yapılan baskı, belli bir fikre ve düşünceye sahip olanlara karşı düşmanca yaklaşım” diyen Elif, bu durumun infaz yasasına açıkça yansıdığını belirtti. AKP ve MHP hükümetine muhalif olan herkesin siyasi tutsak haline dönüştürüldüğüne dikkat çeken Elif, “Kişiler fikirlerinden ve düşüncelerinden kaynaklı cezaevlerinde tutuluyor. Anayasanın 10’uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesine göre; herkes dil, din, ırk, mezhep, siyasi düşünce ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Ancak buna rağmen yasanın siyasi suçlarda kapsam dışı bırakılması eşitlik ilkesine aykırıdır” diyerek hükümetin anayasa kanunlarını yok saydığını dile getirdi.
‘AYM’ye başvurduk’
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) nün “pandemi” ilanının ardından salgının hızla yayıldığına dikkat çeken Elif, “Salgından en çok endişe duyulan yerlerin başında cezaevleri gelmektedir. Kapasitenin fazla olması, hijyen ve sosyal mesafenin cezaevi koşullarında mümkün değildir. Bu koşullarda alınacak her türlü tedbirin yetersiz olacağı aşikardır. MED TUHAD-FED olarak bu süreçte ailelerin başvuru ve talepleri doğrultusunda kurum olarak Adalet Bakanlığına Meclis’te bulunan tüm siyasi partilere infazda eşitlik ilkesini uygulaması için dilekçe gönderdik. Yine ailelerin CİMER üzerinden Adalet Bakanlığı’na başvuruları gerçekleşti. Son olarak ise federasyon da dahil 64 kurumun yer aldığı imza kampanyası başlatıldı. İmza kampanyasıyla birlikte cezaevleri, hem yurt içinde hem yurt dışında birinci gündem haline geldi. Bu kampanya tutsakların ve ailelerin sesi oldu. Fakat AKP ve MHP hükümeti bu taleplere kulak tıkadı ve adil olmayan bir yasa çıkardı. Bizlerde federasyon olarak eşit olmayan infaz yasasını kabul etmeyerek Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. Bu süreçte demokratik mücadelemizi sürdüreceğimizi tutsakların sesi olacağımızı belirtmek isteriz” şeklinde konuştu.
‘Demokratik ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz’
Elif son olarak şunları kaydetti: “Sürecin başından bu yana tutuklu ve hükümlü aileleri ile iletişim halinde olduk. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini, tutsakların aileler ile yapmış olduğu telefon görüşmelerinde, aktarımlarını ve avukat görüşlerinde yaşanan sıkıntıları haftalık cezaevleri raporlarıyla basınla paylaşıyoruz. Ailelerle gerekli hukuki ve demokratik mücadelemizi sürdürmeye zindanların sesi olmaya devam edeceğiz. Adil ve eşitlikçi infaz düzenlemesinin bir an önce hayata geçirilmesi için AKP ve MHP hükümeti tutukluların yaşam hakkı tehlikeye girmeden gerekli yasal düzenlemeyi yapmalı olası bir durumda katliamın önüne geçmelidir.”