
‘Siyasi iktidar yalanlarla göz boyama derdinde’
- 09:05 25 Nisan 2020
- Hukuk
Gülistan Azak
ANTALYA - Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Akdeniz Bölgesi Hukuk Sorumlusu Avukat Kübra Turan, infaz paketinin yol açacağı tehlikelere dikkat çekerek, “Devletin, şiddet uygulayanları affetme yetkisi bulunmamaktadır. Siyasi iktidar yalanlarla göz boyama derdinde” dedi.
Koronavirüs günlerinde ev içi şiddetin arttığı hem emniyet müdürlüğü hem de kadına yönelik şiddet üzerinde çalışan STK’ler ve örgütler tarafından açıklanan raporlarla bir kez daha doğrulandı. Yeni infaz paketinin yürürlüğe girmesi ile ise bu şiddetin daha da artması söz konusu. Çünkü tahliye edilenler arasında kadınlara şiddet uygulayan erkekler de var.
İnfaz paketi kabul edildi ancak tartışmaları hala sürüyor. Şiddet faillerinin cezaevinden çıkmasıyla birlikte yeni şiddet olayları duyulmaya başlandı. Kadın örgütleri haftalardır, kadınları erkeklerden koruyacak mekanizmalar geliştirilmeden şiddet faili erkeklerin serbest bırakılmasına tepki gösteriyor, kampanyalar ve paylaşımlar yapıyor.
‘Tahliyeler şiddeti tekrarladı’
Kütahya’da üç yıl önce boşandığı Nesibe Taşkıran’ı ölümle tehdit eden Veysel Sarı, bir ay önce gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Veysel bir aylık tutukluluğun ardından infaz paketinden önce serbest bırakılmış ve geçtiğimiz gün boşandığı Nesibe Taşkıran’ın evine giderek kendisini öldürmekle tehdit etmişti. Nesibe, yaşananları sosyal medya hesabından duyurarak yardım istemişti.
Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde evli olduğu kadını ve çocuğunu işkenceye maruz bıraktığı için tutuklandığı cezaevinden, infaz düzenlemesiyle tahliye olan Ramazan İnanç, kadının amcasını kesici aletle yaraladıktan sonra ölü bulundu.
‘İstanbul Sözleşmesi uygulanmıyor’
Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlemesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ yani bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi’nin 56. maddesine göre taraf devletin şiddet faili erkekler serbest bırakıldığında çeşitli sorumlulukları bulunuyor. Maddede devletler açıkça uyarılıyor: “Mağdurun kendisinin ve ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda, failin kaçtığından, geçici veya sürekli olarak serbest bırakıldığından haberdar edilmesini sağlamak yükümlülüğü vardır.”
‘6284 sayılı yasa uygulanmıyor’
Karantina koşulları nedeniyle, evde kalma oranlarının artışıyla ev içi şiddetin de artış göstermesine rağmen geçtiğimiz 30 Mart’ta Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadınların korunmasına dair bir güvence olan 6284 sayılı yasanın bu dönemde askıya alınabileceğini açıkladı. Açıklamaya tepki gösteren kadın örgütleri, “Bu durum şiddet faili erkekleri gözetmek anlamına gelir. Cezaevinden çıkan erkekler yeniden şiddet uyguladığında, kadınların şikâyetlerinin cezasızla karşılaşması ya da ciddiye alınmamasının önü açılmış olacak” uyarısında bulundu.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Akdeniz Bölgesi Hukuk Sorumlusu Avukat Kübra Turan, infaz paketinin yol açacağı tehlikelere dikkat çekti.
‘Tecavüz sanıklarına örtülü bir af anlamına gelmektedir’
Meclis’te kabul edilen infaz indirimi yasa teklifinde kasten öldürme ve cinsel suçların kapsam dışında bırakıldığının açıklanmasına karşın, düzenlemenin farklı açılardan irdelendiğinde çoğu cinsel suçlara ‘örtülü af’ getirilmiş olduğunu belirten Kübra, “Covid-19 salgını nedeniyle yeterince tartışılmadan yasalaşan kanun teklifi incelendiğinde; 1 Nisan 2020 öncesi ve sonrası olarak suçun işlenme tarihine ilişkin bir ayrım yapılmış, esas önemli ayrım olarak ise 18 Haziran 2014 tarihi olarak belirlenmiş. Bu tarih kamuoyunda hadım yasası olarak bilinen yasa değişikliğinin yapıldığı tarih. Bu değişikliklerle, tecavüz gibi nitelikli cinsel saldırı, cinsel istismar, reşit olmayanlara cinsel ilişki suçlarında infaz durumu cezanın dörtte üçünün yatılması biçiminde düzenlenmişti. Şimdi kabul edilmiş olan teklif, saydığımız suçlarda infaz durumunu dörtte üç olarak koyuyor, bunda değişiklik yapmıyor. Ancak suç tarihi 18 Haziran 2014’ten önce ise infaz oranının üçte iki olacağına ilişkin bir geçici madde var ki, bu düzenleme söz konusu tarihten önceki tecavüz sanıklarının cezaevinden çıkması anlamına gelir. Cinsel suçlar kapsam dışı dedikleri kocaman bir yalan. Görüyoruz ki son derece kötü yazılmış, anlamak için uzun çabalar gereken bu kanun teklifine bir geçici madde sıkıştırıp, en azından cinsel suç faillerinin bir kısmının çıkmasını, teklifi yasallaştırarak sağlamış oldular. Açıkçası söyleyebiliriz ki, bu yasallaşan teklif tecavüz sanıklarına örtülü bir af anlamına gelmektedir” dedi.
‘Devletin, şiddet uygulayanları affetme yetkisi bulunmamaktadır’
Türk Ceza Kanunu’ nda (TCK) ‘kadına yönelik şiddet’ biçiminde düzenlenmiş özel bir suçun bulunmadığını hatırlatan Kübra, kadın katliamı faillerinin işleniş biçimine göre ‘insan öldürmekten’ ceza aldığını söyledi. Kübra, “Kadınların yaralandığı, kalıcı sakatlıklarla şans eseri hayatta kaldığı çok sayıda olay var ne yazık ki. Ya da kasten öldürme dışında ceza almış pek çok erkek var. Bir şekilde az ceza almayı başarabilmiş. Bu kapsamda bu kişilerin erken tahliyelerinin yolları açılmış durumdadır. Görüleceği üzere gazeteciler, düşünürler, meslektaşlarımız cezaevinde hiçbir kadına ve çocuğa zarar vermemelerine rağmen. Bu kişiler haksızlıklara göğüs gerip kadın ve çocukların yaşamaları için mücadele ederken; kadın ve çocuklara zarar verenler erkenden tahliye edilmektedir. Devlet, kendisine karşı işlendiğini düşündüğü düşünce suçlarını affedebilirdi. Ancak kadın ve çocukların izni ve onayı olmadan, şiddet uygulayanları affetme yetkisi bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.
‘Siyasi iktidar yalanlarla göz boyama derdinde’
Kübra son olarak, siyasi iktidarın yalanlarla göz boyama derdinde olduğunu belirterek, “Yasalaşan teklifte kadına yönelik suçlar ve cinsel suçlar kapsam dışı bırakılmamıştır. Siyasal iktidar yalanlarla birlikte göz boyama derdinde bir de. Her aşamada inşa ettikleri eşitsizlikler, bu yasa ile bir kez daha karşımızda. İnfaz yasası adını verip, aslında gizli af yasası yaparak cezaevlerini boşaltmak çözüm değil” diye konuştu.