‘Tahliye taleplerimiz sıradan gerekçelerle reddediliyor’

  • 09:04 24 Nisan 2020
  • Hukuk
Şehriban Aslan-Zeynep Durgut
 
DİYARBAKIR - Yeni infaz yasasında siyasi tutsakların kapsam dışı bırakılmasına tepki gösteren Avukat Cemile Turhallı Balsak, müvekkillerine dönük tahliye taleplerinin sıradan gerekçelerle reddedildiğini söyledi.
 
Dünyada hızla yayılan koronavirüs (Covid-19) salgını Türkiye’de de görüldüğü ilk andan itibaren hız kesmeden yayılmayı sürdürüyor. Binlerce kişi yaşamını yitirirken binlercesi de hastanelerde tedavi görüyor. Dışarıda alınan tedbirler kısıtlı kalırken bu durum cezaevlerinde daha da ağırlaşıp ciddiyetini koruyor. Tedbirlerin kısıtlı olmasının yanı sıra çıkarılan yeni infaz yasasında da siyasi tutsaklar dışında kadın katilleri, çocuk istismarında bulunanlar dahil neredeyse tüm adli tutuklular serbest bırakıldı. Bu duruma birçok kesimden tepki gelirken Avukat Cemile Turhallı Balsak da, iktidarın uzunca bir süredir siyasi tutsakları dışında tutan bir karar ile zaten af getirmek istediğini, bunun aleyhine olan bir sürece neden olmaması için uygun zamanın beklendiğine dikkat çekti.
 
‘Politik yaklaşım değişmediğinden politik atmosfer daha da uçlaşıyor’
 
Siyasi tutsakların tutukluluğunun ve mahkûmiyetinin tamamen politik nedenlerden kaynaklı olduğunu söyleyen Cemile,  bu durumu, siyasi iklimin yargının kararlarına sirayet etmesine bağladı. Cemile, muhaliflerin iktidara karşı siyasal hesap verilebilirlik üzerinden yaptığı faaliyetlerinin de yargının çoğu zaman görmezden geldiğini belirterek, “Aksine iktidarın garantörü olduğunu gösteren kararlara imza attı. Son süreçte de Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala AİHM kararları bunun en önemli örnekleri oldu. Affın en önemli tarihsel arka planında; kul hakkını devlet affedemez, devletler kendisine işlediği iddia edilen fillere ilişkin ancak af çıkarılabilir. Türkiye gibi totaliter ülkelerde ise tersi işliyor. Yani kul hakkı affediliyor. Siyasi mahkûmların mahpus olmalarına neden olan arka plandaki politik yaklaşım değişmediğinden aksine politik atmosfer daha da uçlaşıyor. Buda güvenlikçi refleksin kendini yeni infaz yasasında ifşa ettiğini gösteriyor” dedi.
 
‘Politik mahkûmlar kapsam dışı bırakıldı’
 
İktidarın uzunca bir süredir siyasi tutsakları dışında tutan bir karar ile zaten af getirmek istediğini söyleyen Cemile, bunun aleyhine olan bir sürece neden olmaması için uygun zamanın beklendiğine dikkat çekti. Cemile, korona salgını ile bunun hemen Meclis’e taşındığını fakat gelen tepkilere göre birkaç sembolik adli suçu kapsam dışı tuttuğunu ifade etti. Cemile, “Cezaevlerinde önemli oranda sayıları olan politik mahkûmlar kapsam dışı tutuldu. Bu yönetim ve ahlak anlayışının bir sonucu diyebiliriz. Çünkü bu düzenleme ile bir kez daha siyasi mahpusların birer vatandaş ve birey olarak görülmediklerini görüyoruz. Bu, hukukun genel prensibi olarak görülen eşitlik ilkesinin de ihlali anlamına geliyor” şeklinde konuştu.
 
‘Politik mahkûmlar her zaman siyasal saiklerle cezalandırılmak istendiler’
 
Cemile infaz yasasında siyasi tutsaklara yer verilmemesine ilişkin ise şöyle konuştu: “Politik mahkûmlar her zaman siyasal saiklerle cezalandırılmak istendiler. Yani arka planında hak ve özgürlüklere yapılan müdahale meşru bir müdahale olmadı. Ve aslında müdahalenin kendisi suç oluyor. Lehte bir düzenlemeden önce öncelikle bununla yüzleşmeyi ve hukuki hesap verilebilirliği ortaya koymanız gerekir. İktidar bununla yüzleşmedi ve hesap verilebilirliği de bu yönüyle imkânsız kılmaya çalışıyor. BM tüm dünyaya yapmış olduğu çağrıda siyasi mahpusların bırakılmaları gerektiğini söyledi. Türkiye’de ise salgında bile bu yönde bir adım olmayacağını infaz yasası ile kapsam dışı bırakılan siyasi mahpuslar ile gördük.”
 
‘Cezaevi içinde alınan tedbirlerle salgın önlenemez’
 
Salgının risk boyutunun cezaevinin fiziksel koşulları ile paralel gösterdiğini ifade eden Cemile şunları kaydetti: “Havalandırma, beslenme, sosyal mesafe gibi bir dizi tedbir ile ilgili inisiyatif alabilmeniz mümkün değil. Bunun üstüne bir de görüş yasağı, ihtiyaçlara getirilen kısıtlama ile tutukluluk en ağır infaz rejimine dönüşmüş oldu. Müvekkilim Sebahat Tuncel de bundan diğer mahpuslar gibi doğrudan etkilenmiş oldu.”
 
'Devletin tedbir alma yükümlülüğü var'
 
Cemile avukatlar olarak salgının yarattığı etki ile birlikte Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ), Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun açıklamaları ve dünya örneklerini de refere ederek iki defa tahliye başvurusunda bulunduğunu belirtti. En son Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak’ın 13 Nisan’da görülen duruşmasına değinen Cemile, “Duruşmada tahliye talebimiz oldu. Bu taleplerimiz yokmuşçasına sıradan gerekçeler ile itirazlarımız reddedildi. Kaldı ki Gültan Kışanak’ın kronik hastalığı dahi bulunmaktaydı. Yaşanan küresel salgın, bunun doğrudan yaşam hakkı ile ilgili olduğunu gösterdi. Devletlerin de bunun tedbirini her yönüyle alma yükümlülükleri vardır. Bunun için cezaevleri gibi kamu otoritelerinin kontrolünde olan yerlerde görülecek her bir vaka, devletin doğrudan sorumluluğunu gerektirir” diyerek devletin sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulundu.