'Keşke Roman çocukları 18 yaşına kadar gerçekten çocuk olabilselerdi'

  • 09:15 21 Nisan 2020
  • Güncel
Safiye Alağaş
 
İSTANBUL - Roman çocuklarının yaşadığı ayrımcılığı ve eğitime ulaşma konusunda yaşadıkları zorlukları anlatan Sıfır Ayrımcılık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Elmas Arus, uzaktan eğitimin Roman çocuklarının eğitim hayatına büyük bir kopuşu getirdiğine dikkat çekti. Elmas, “Keşke Roman çocukları da 18 yaşına kadar gerçekten çocuk olabilselerdi. Çocuk olabilme hakkını bu çocuklara teslim etmek gerekiyor” dedi.
 
Türkiye’de her yıl 23 Nisan Çocuk Bayramı olarak kutlanıyor. Çocuk bayramı olmasına rağmen binlerce çocuk, çocuk olmaktan doğan haklarından mahrum bırakılıyor. Çocuk işçiler, eğitimde eşitsizlik, dil ve kültürde ayrımcılığa maruz bırakılan binlerce çocuk, 23 Nisan’dan bihaber yaşıyor.
 
Roman çocukları, çocuk olmanın getirdiği haklardan ne yazık ki mahrum bırakılıyor, hak ihlallerine maruz bırakılıyor. 23 Nisan Çocuk Bayramı nedeniyle Roman Çocuklarının yaşadığı ayrımcılığı Sıfır Ayrımcılık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Elmas Arus’a sorduk. 
 
Elmas, Roman çocuklarını yaşadığı ayrımcılığı ve koronavirüs  (Covid-19) salgını nedeniyle internet ve televizyon üzerinden uzaktan eğitime geçilmesinin Roman çocuklarına etkisini anlattı. 
 
‘Eğitim sistemi Romanları kabul edebiliyor mu?’
 
Romanların bin yıldır Anadolu topraklarında yaşadığını hatırlatan Elmas, “Bin yıldır toplumun yapmadığı, uğraşmadığı işlerle uğraşıyorlar. Geleneksel yaşıyorlar. Yerleşik hayata geçmesinin 40-50 yıllık bir geçmişi var. Dolayısıyla bu geleneksel hayatın içinde eğitim aslında hiçbir yerde. Çünkü hayatta kılınabileceği bilgi babadan oğula veya anadan kıza geçiyor. Dolayısıyla bu sözlü kültürle bir anlamda toplum kendi hayatını idame ettiriyor. Ve okul eğitimine ihtiyaç duymuyor. Özellikle 1980’den sonra Romanların Türkiye’deki hayatlarına baktığımız zaman artık eğitim dediğimiz olgunun içinde yer alma zorunluluğu oluşuyor. Romanlar eğitime ihtiyaç duymaya başlıyor. Hal böyle iken Romanların eğitim sisteminin içine girmek istiyor ama bu eğitim sistemi Romanları kabul edebiliyor mu? Romanlar bu sisteme hazır mı? Romanların gelenekleriyle görenekleriyle, hayata bakış açısıyla, mahalleden getirdiği kültürle, yoksulluk ve diğer dinamiklerle hazır mı? diye sormak gerekiyor” dedi. 
 
‘Nitelikli eğitime erişemiyorlar’
 
Romanların eğitim sistemine girmeye hazır olmadığını vurgulayan Elmas, Belirli bir yaş grubunun üstündeki Romanların yüzde 70’nin  de okuryazar olmadığın belirtti. Elmas, “Son 10 senedir Roman çocuklar okullarda eğitime erişse de nitelikli eğitime erişemiyor. Şuanda yüzde 80’i okula erişiyor gibi görünüyor ama nitelikli bir eğitime erişemiyorlar. Okul devamsızlığı en büyük sorunları. Okulda uğradıkları sosyal ayrımcılık söz konusu.  Aynı zamanda yoksulluk çok belirleyici bir faktör. Bir çocuk her gün okula geç kalıyorsa bunun bir nedeni var. Çünkü sabah okula gitmeden önce ailenin beslenme çantası ya da eline verebileceği bir yiyecek olması gerekiyor” diye konuştu.
 
‘Öğrenilmiş hikayeler’
 
İstanbul’da bir Roman Mahallesi’nde çocukların okula geç kalması ile ilgili yaşadığı bir olayı örnek veren Elmas şunları dile getirdi: “Okul müdürü ile konuştuğumda ‘Ama bunlar da her gün geç kalıyor’ diyor. Dedim ki ‘hiç geç kalma nedenini sordunuz mu?’  ‘Bunlar rahat insanlar. Gece 3-5 yatıyorlar’ diye cevaplıyor. Öğrenilmiş hikayeler. Oysaki o mahallenin geneline baktığımız zaman derin bir yoksulluk yaşanıyor. Hurda topluyorlar, günübirlik temizlik işlerine gidiyorlar. Ve bir tane pastane var orada. Anne her sabah o çocuklara bir şey verebilmek için o pastaneden çocuğu için poğaça alabilmek için diğer Roman kadınlarla beraber bekliyor. Bir liraya iki liraya poğaça alıyor çocuklarının beslenmesine kokuyor. Dolayısıyla sıra çok yoğun olduğu için o çocuklar okula her gün geç kalıyor. ‘Bunlar eğitim istemez’ gibi kalıp yargılarla bu çocukları dışlınıyor. Eğitimden koparılıyor.” 
 
‘Roman çocukları kazanılması gereken çocuklar’
 
Elmas ,şuanda Türkiye’nin her tarafında yaşayan Roman çocuklarının okula devamsızlığı olduğuna dikkat çekti. Özellikle eğitmenlerin çoğunun Roman çocuklarına gözden çıkarılmış çocuklar olarak baktığını dile getiren Elmas,bunun yanlış olduğunu aksine Roman çocuklarının kazanılması gereken çocuklar olarak bakılması gerektiğinin altını çizdi. Roman çocuklarının eğitim alanında yaşadığı sorunlar arasında yoksulluğun çok etkileyici bir faktör olduğuna söyleyen Elmas “Okulun aidatını veremiyorsun. Okulun herhangi bir şeyine katkı sunamıyorsun. Okulda eksik bir şey alamıyorsun. Okul sana ödev verdiğinde internet ve bilgisayarın olmaması nedeniyle yapamıyorsun. Kaç tane Roman ailenin evinde internet ve bilgisayar var. Bu koşullar varsa bile aile okul yazar değil bu nedenle çocuğu yönlendiremiyor. Teknik yetersizliklerden dolayı çocukların çoğunluğu okula ödevlerini yapamadan gidiyor. Romanlar eğitime katılmak istiyor ama onları kapsayabilecek bir sistem yok. O sistemin içine giremiyor. Var olan sistem onların ihtiyaçları karşılanacak donanıma sahip değil. Tamda buradan desteklenmesi gerekiyor Roman çocukları” diye konuştu.
 
‘Ayrımcılığa maruz kalıyorlar’ 
 
Roman çocuklarının hem aileler hem de eğitmenlerin çoğunluğu tarafından ciddi anlamda ayrımcılığa maruz bırakıldığını belirten Elmas, “Diğer yandın aile de çocuğun eğitime erişimi için hayatını kolaylaştırıcı teşviklerde bulunmuyor. ‘Oyup memur mu olacak benim gibi hurdacı olacak’ diyor. Öğrenilmiş bir çaresizlik var. Bu insanlara yapılacak yatırımlarla umudu yeşertmek lazım. Aileye ve çocuğa aynı anda yatırım yapacak ki somut bir çıktı olsun” diye konuştu. 
 
 ‘Roman çocuklarına eğitim vereceklerin eğitim alması çok önemli’
 
Roman çocuklarının okulda yaşadığı dil sorununa değinen Elmas, “Türkiye’deki tüm Romanlar Türkçe konuşuyor ama Roman mahallesinde 500 kelimeyle Türkçe konuşursun. Yani anlattığın şeyler 500 kelimeden ibarettir. Roman çocukları anlamıyor değil. Çok iyi anlıyor. Ama şöyle bir sorun var. Teknik olarak baktığınız zaman daha çok görerek bu çocuklar öğreniyor.  Ama okulda ezberci bir sistem var. Bu sisteme uyum sağlayamıyor çocuk. Sivil toplum örgütleri olarak biz milli eğitime ve okullara birçok önerilerde bulunduk. En baştaki öneri ise ‘çocuğu Roman çocuk olarak görmeyin. Çocuğu çocuk olarak görün’ diyoruz. Okul sevmemelerinin nedenin ne olduğunun araştırılmasını öneriyoruz. Romanların yoğun olarak gittiği okullarda, Roman çocuklarına eğitim verecek eğitmenlerin eğitilmesi çok çok önemli. Çocukların hassasiyeti açısından, okula devamsızlığı açısından, öğrenme yöntemleri açısından eğitimcilerin mutlaka eğitim alması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Okullar arasındaki eşitsizlik var’ 
 
Roman mahallelerindeki okulların hiçbirinin Romanlar dışında tercih edilmediğini söyleyen Elmas, “Teknik alt yapıları yetersiz.  Okulların bakımından tutunda öğretmenlerine kadar yetersiz. Romanlar mahallelerindeki okullar genelde öğretmenler için sürgün yeri. Diğer taraftan teknik altyapı yetersiz. Okul aile birliği diye bir birim var. Bu birimin yatırım yapması lazım. Bağışta bulunması lazım. Maddi ve manevi işin içinde olması lazım. Ne yazık ki bu sürecin içinde olamıyorlar. En çok rehber öğretmenlerinin olması gerektiği yerlerdir ancak rehber hocaları da yetersiz” dedi. 
 
‘Okul öncesi eğitim olması gerekiyor’ 
 
Roman çocuklarının 6-7 yaşına kadar yaşadığı mahalle dışına çıkmadığını anlatan Elmas, “Davranış şekilleri mahallede şekilleniyor. Diğer çocukların dinamiklerini bilmiyorlar. İlkokula başladığında haliyle bir çatışma başlıyor. Mutlaka okul öncesi eğitime dahil edilmeleri gerekiyor. Kesinlikle Roman okulu olmaması gerekiyor. Karışık olması gerekiyor” diye konuştu. 
 
‘Aileler için uzaktan eğitime dahil olmak imkansız’
 
Koronavirüs salgını sürecinde de ayrıca bir ayrımcılığa maruz kalındığını anımsatan Elmas, ailelerin uzaktan eğitime dahil olamadığını kaydetti. Evlerin bir veya iki odalı olduğunu dile getiren Elmas, “3-4 tane çocuk var. İmkanları varsa bile hangisine öncelik tanıyıp uzaktan eğitim sistemine girsin. O sisteme çocukların hiç biri nasıl dahil olacağını bilmiyor. İnterneti yok. Televizyonu yok. Bilgisayarı hiç yok zaten. Olanlar da zaten ‘elit’ olarak kendini tanımlıyor. Hal böyle iken koronavirüs süreci Roman çocuklar için kayıp bir süreç. Bu kayıp sürecin telafi edilmesi için şimdiden hızlıca bir planlama yapılması gerekiyor. Zaten devamsızlık sorunu, okula uyum sorunu var. Okulun teknik altyapısından kaynaklı öğrenme zorluğu yaşıyor. Hal böyle olunca tamamen eğitimden kopacak. Romanların geçmişten bu güne getirdikleri şey sadece ayrımcılık ve yoksulluk. Bu ayrımcılık ve yoksulluğu ortadan kaldırabilecek tek imkan eğitim. En basitinden okur yazar olmalı. Diğer eğitimlere devam edebilmeli” diye belirtti.
 
‘Online eğitim büyük bir kopuş getirdi’
 
“Keşke Roman çocukları da 18 yaşına kadar gerçekten çocuk olabilselerdi. Çocuk olabilme hakkını bu çocuklara teslim etmek gerekiyor. Burada hepimizin sorumluluğu var. Bu sorumluluk dahilinde üzerimize ne düşüyorsa onu yapmamız gerekiyor” diyen Elmas, online eğitim sisteminin Romanların hayatına büyük bir kopuşu getirdiğini söyledi. Elmas son olarak, “Çocukları tekrar kazanabilecek yöntemler geliştirmemiz gerekiyor. Telafi eğitimlerinin olması gerekiyor. Açık öğretim okulları ve dışarıdan bitirme sınavları olabilir” dedi.