
‘Fransa'da mülteci ve yoksulların ihtiyaçları karşılanmadı’
- 09:01 14 Nisan 2020
- Güncel
Beritan Canözer
HABER MERKEZİ -14 bini aşkın insanın koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdiği Fransa’da yaşayan Duygu Erol, ülkenin durumuna ilişkin şunları paylaştı: 15 günlük yasak ilan edilince herkes aynı anda marketlere, alışveriş merkezlerine akın etti ve bu da inanılmaz büyük bir hata oldu. Ülkenin her yeri şimdi bir hayalet şehir. Erken alınmayan önlemlerin sonucunu şu an bütün ülke ödüyor.”
Çin'in Wuhan kentinde Aralık 2019’da başlayan ve tüm dünyaya hızla yayılan koronavirüs (Covid-19) nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısını 100 bini aşarken, ölümlerin en yüksek olduğu kıta Avrupa. Fransa’da yaşayan gazeteci Duygu Erol ve İsviçre’de yaşayan sağlık çalışanı Gül Öner, bulundukları ülkelerdeki koronavirüs sürecine ilişkin konuştu.
'En büyük hata yerel seçimleri gerçekleştirmek oldu'
14 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği Fransa'da bulunan Duygu, ülkenin genel durumunu ve hükümet ile halkın aldığı tedbirleri değerlendirdi. Duygu, her yerde olduğu gibi Fransa'da da tedbir almakta geç kalındığını söyledi. Ülkede vakaların görülmeye başlamasından neredeyse 10 gün sonra okulların ve resmi kurumların tatile girdiğini kaydeden Duygu, "Buna rağmen çok geç kalmadan tüm ülkede karantina ilan edildi ve sokağa çıkma yasağı getirildi. Tüm bunlar olurken aslında en büyük hata yerel seçimleri gerçekleştirmeleri oldu. Seçimler sırasında çok fazla vaka sayısı ortaya çıktı. Sokağa çıkma yasağı sonrası bu sayının artış hızının düştüğünü söylemek de mümkün. Seçimler sonrası aldıkları hiçbir tedbir de hatalarını örtmeye yetmedi fakat" dedi.
'Fransa artık bir hayalet şehir'
Halk tarafından da durumun ciddiye alınmadığına işaret eden Duygu, ülke genelinde "Bana bir şey olmaz" algısının hakim olduğuna dikkat çekti. Duygu, "Bu algı da maalesef ki sayının artmasında etken oldu. 15 günlük yasak ilan edilince herkes aynı anda marketlere, alışveriş merkezlerine akın etti ve bu da inanılmaz büyük bir hata oldu. Ülkedeki eczanelerde dezenfektan, eldiven ve maske tükenmişti ve çok fazla kişi hiçbirinden faydalanamadı. Ülkenin her yeri şimdi bir hayalet şehir. Kimse sokağa çıkamıyor, pencerelerini bile açmaktan korkuyorlar. Erken alınmayan önlemlerin sonucunu şu an bütün ülke ödüyor. Öte yandan tüm dünya hükümetin halk için bütçe çıkardığını düşünüyor ama öyle değil. Çıkarılan bütçe şirket ve işyeri sahipleri için. Yani büyük bir şirket 15 gün iş yapamamamın zararının hükümetten alacak ya da işyerlerinin elektrik, su gibi faturaları, kredi borçları hükümet tarafından ödenecek ama işsiz, bir geliri olmayan insanlar için bir düzenleme söz konusu olmadı" sözlerinin altını çizdi.
'Yoksullar ve mülteciler için bir şey yapılmadı'
Duygu, devamla şu ifadelere yer verdi: "Evet, virüse karşı neredeyse her hükümet halkın sağlığını gözeterek radikal tedbirler alıyor ama Fransa genelinde konuşacak olursam; Fransa ciddi bir işsizlik sorunu olan bir ülke. Çalışan işçiler için ise işten atılmamaları ve işe gitmemeleri durumunda maaşlarının ödenmesine devam edilmesi yönünde bir kanun getirildi. Fakat ülkede bulunan mülteciler ve yoksul halk için hiçbir düzenleme yapılmadı. Sokaklarda yaşayan binlerce insan var ve bir barınma alanı yaratılmadı. Ülkede şu an bir tedirginlik hakim. İnsanlar çok korkuyorlar ve ne olacağını bilmeyerek bekliyorlar."
'Tedbirler erken alındı fakat sağlık sektörü çökebilir'
İsviçre'de ise durumların diğer ülkelere göre biraz daha iyi olduğunu belirten Gül Öner, hükümetin tedbirleri zamanında aldığına işaret etti. Gül, ülkedeki durumu şöyle anlattı: "Daha ilk vakaların görülmesiyle beraber hükümet OHAL ilan etti ve 19 Nisan'a kadar eczaneler (her gün bir kaç eczane nöbetçi kalacak şekilde) kapatıldı. Hayat neredeyse durduruldu. Böyle olmasaydı şu an belki de İtalya gibi her gün yüzlerce kişi yaşamını yitirirdi. Vaka sayısı fazla ama ölüm oranı vaka sayısına oranla oldukça düşük. Sağlık sektörü oldukça endişeli, halk endişeli, hükümet endişeli. Bunun ne kadar devam edeceği bilinmiyor. Hükümet tüm halkın cebini düşündü. 'Siz yeter ki evden çıkmayın biz size bakarız' dediler ve öyle de oldu. Ayırt etmeksizin tüm halkın ihtiyaçları hükümet tarafından karşılanıyor. Eski ordu çalışanları, sağlık çalışanları yeniden göreve çağrıldı."
Sokaklarda polislerin nöbet tuttuğunu dile getiren Gül, şunların altını çizdi: "Tek korkulan şey sağlık sektörünün batması. Sağlık sektörü ülkede tamamen çökebilir. Virüs devam ederse bir süre sonra ilaç ve yatak sıkıntısı yaşamaktan korkuluyor. Çünkü şuan tüm dünyada virüs tehdidi var ve fabrikalar, şirketler çalışmıyor. O nedenle olabildiğince temkinli davranmaya çalışıyorlar."