
Ebru Günay: AKP Anayasa eşitlik ilkesini çiğniyor
- 12:44 10 Nisan 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - Ülke gündemine dair değerlendirmelerde bulunan HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, AKP'nin kendi yandaşlarını dışarı çıkarmaya dönük bir infaz düzenlemesi yaptığını vurgulayarak, "Hükümet anayasa eşitlik ilkesini çiğniyor, İnsanları içeride ölüme terk etme yasasıdır. Siyasi bir aymazlık, ayrımcılık ve fırsatçılıktır" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü ve Mardin Milletvekili Ebru Günay, HDP Diyarbakır İl Binası'nda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Ebru, büyük bir salgın olan koronavirüsün yayılmaya devam ettiğini belirterek, konuşmasına başladı. Böylesi süreçlerin dayanışma ve paylaşmanın güçlenebileceği süreçler olduğunu ifade ede Ebru, "Maalesef Türkiye'de salgına karşı tedbirler yürütülürken, her gün daha kötü kararlar ve düzenlemelerle süreci yürütemeyen bir iktidar gerçekliği ile karşı karşıyayız. İktidar salgınla ilgili doğru bilgileri ne yazık ki toplumla paylaşmıyor. Aslında hastalığın seyrine baktığımızda hızla yükselişte olan bir seyir söz konusu. İktidar bunu gizliyor. İktidarda kalmaktan başka hiçbir ahlaki değeri yok hükümetin. İktidar kalabilmek için tüm ahlaki, insani ve vicdani değerleri maalesef ayaklar altına alıyor. Bu zihniyet virüsten daha tehlikelidir" ifadelerine yer verdi.
'Cezaevleri salgın karşısında en korumasız alanlardan biridir'
Salgın başladığından beri topluma "evde kal" çağrıları yapıldığını söyleyen Ebru, "Evde kalacaksak hep beraber kalmalıyız. Toplumun yarısını izole edip, yarısını ölüme terk etmek tedbir değildir, virüsten korunmak için yeterli değildir" diyerek hala çalışmaya devam işçilerin durumuna dikkat çekti. Ebru, "AKP'nin çarkı dönsün diye emekçi, yoksul halk sokakta salgına karşı önlem alamadan çalışmaya devam ediyor. Çünkü evde kalmalarını sağlayabilecek hiçbir düzenleme yapılmıyor" dedi. Böyle bir politika ile ölümlerin ve yoksulluğun önünü alamayacaklarını söyleyen Ebru, "Salgınla mücadele edilirken, önemli konulardan biri de infaz yasasıydı. İlk günden itibaren çok açık ve net bir şekilde ifade ettik, cezaevleri salgın karşısında en korumasız alanlardan biri. Bu nedenle cezaevlerinde bulunan 60 yaş üstü ve kronik hastalığı olan tüm mahpuslar tahliye edilmelidir. Cezaevindeki insanlar da herkes gibi kendi sağlıklarını koruyabilecek duruma gelmelidir" diye belirtti.
'Topluma karşı işlenmiş suçlara af çıkması kanununa aykırıdır'
Cezaevleri hijyen ve temizlik malzemelerin ulaşımın mümkün olmadığına işaret eden Ebru, günlerdir yüz binlerce ailenin elleri yüreklerinde genel kuruldan çıkacak kararı beklediğini söyledi. Ebru, cezaevlerinden vaka haberleri ile beraber ilk ölüm haberlerinin de gelmeye başladığını vurguladı. Ebru, "Salgına rağmen cezaevlerini boşaltmayıp 'içeride kalsınlar' demek, adı konulmamış bir katliamdır ve bu katliamın tek bir sorumlusu var o da AKP hükümetidir. Bir ilke vardı ve bu ilkeye göre devlet yalnızca kendisine yönelik işlenen suçları affedebilir. Topluma yönelik işlenen suçları affedemez. Af yasasından faydalanan kişiler topluma karşı, kişilere karşı suç işlemiş kişilerdir ve bunlar için af çıkarılması kanuna aykırıdır ve devlet tam da bu suçları affediyor" vurgusunda bulundu.
'AKP anayasa eşitlik ilkesini çiğniyor'
Ebru, açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verdi:
"İçeride bulunan düşünce insanları ölüme terk ediliyor; çünkü iktidarın derdi aslında virüse karşı koruma düzenlemeleri getirmek değil, iktidarın tek bir amacı var ve o da sadece kendi yandaşlarını cezaevinden çıkarmak, kendi yandaşlarına cezaevi kapılarını açmaktır. Geri kalanları, muhalifleri, düşünen insanları, gazetecileri, siyasetçileri, hukukçuları ölüme terk etmektir. İnfaz yasası aslında bir ölüm yasasıdır. İnsanları içeride ölüme terk etme yasasıdır. Siyasi bir aymazlık, ayrımcılık ve fırsatçılıktır. Bizler açısından kabul edilemezdir. Kanun karşısında herkes eşit haklara sahiptir. Bu anayasanın en temel ilkesidir. Anayasal bir haktır. Anayasa eşitlik ilkesi hiç bu kadar çiğnenmemişti. Tam da bu salgın günlerinde toplumsal barışa hizmet edilebilirdi, kutuplaştırmalar ortadan kaldırılabilirdi. Eşitlik duygusu topluma verilebilirdi. Hala geç değil, hala bunun imkanları ve koşulları var. Hükümet bunu düşünebilir ve adım atabilir. Biz böyle bir anayasal düzenlemeyi kabul etmiyoruz ve karşısında mücadele etmeye devam edeceğiz.
'AKP dayanışma ruhundan uzak politikalar yürütüyor'
Salgınla beraber bizim HDP olarak üzerinde tartıştığımız ve geçtiğimiz günlerde duyurusunu yapmış olduğumuz bir dayanışma kampanyası var. 'Bizler paylaşıyoruz, bizler dayanışıyoruz' kampanyası. Kampanyamız gerçekten büyük bir yankı buldu. Çok büyük bir destek gördü. Toplum olarak virüs gibi felaketler karşısında çözümsüz ve çaresiz değiliz. Bu toplumun doğasında dayanışmak var. İktidar maalesef bu konuda da toplumun dayanışma ruhundan uzak bir politika yürütüyor. Dayanışma ağlarını engellemeye çalışıyor. Biz parti olarak tüm bu engellemelere rağmen zorluklarla mücadele etmek için emekçi halkımızla dayanışmak için bir arada olabilmek için ailelerimizle beraber dayanışmaya ve paylaşmaya devam edeceğiz. Bizim böylesi bir sorumluluğumuz var. Şunu çok net belirtmek istiyorum: dayanışma AKP iktidarının tekelinde değildir. Dayanışma toplumun ruhudur, özüdür. Dolayısıyla biz her koşulda dayanışacağız. AKP hükümeti bunu yasaklayamaz. İktidardan beklemeden, yan yana durarak bu süreci atlatacağız.
'Bizler paylaşıyoruz, sizler de paylaşın'
Yardımsever ve duyarlı ailelerimiz ilk günden bu yana kampanyamıza büyük bir destek verdi. İhtiyaç sahibi ailelerimiz ile olanakları dahilinde yardım etmeye hazır olan ailelerimizi buluşturmaya devam ediyoruz. Özellikle yurt dışında yaşayan halkımızın büyük bir desteği söz konusu. Yurt dışında bulunan yurttaşlarımız Türkiye ve Kürdistan'da bulunan yurttaşlarımızla dayanışma ağını kurdular ve kardeş aile oldular. Bütün sivil toplum örgütleri, DTK ve HDP olarak bu kampanyayı beraber yürütüyoruz. Buradan bir kez daha sesleniyorum: Bizler paylaşıyoruz, sizler de paylaşın.
'Üretimden kopmak büyük bir darbe olacaktır'
Tüm dünyanın tartıştığı bir diğer konu ise tarımsal gıda ürünlerinin üretimi ve bunların desteklenmesi. Çünkü salgınlar sonrasında önemli bir tehlike olarak görülüyor. Özellikle üretimin yapıldığı kentlerde, köylerde, kırsal alanlarda insanların ve işçilerin ekim alanlarını ekememesi ve ya ekilen ürünlerin seralarda ve tarlalarda kalması gibi bir tehlike ile karşı karşıyayız. Biz buradan bir kez daha tekrardan tarımla ilgisi olan herkesi tarıma katkı sunmaya çağırıyoruz. Üretmeye devam etmeleri çağrısı yapıyoruz. Bunun engellenmesi üretime çok büyük bir darbe olacaktır. Toplumu bekleyen büyük bir risk olacaktır. Hükümetin derhal çiftçileri ve köylülerin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirler alması gerekmektedir. Bütün borçlarını silmeli. bizler de gerekli sağlık tedbirlerimizi alarak üretime katkımızı sunmalıyız. Herkesi evde kalmaya davet ediyorum ve sağlıklı günlerde buluşmayı diliyorum."