
Kadınlar: Örgütlüysek krizi yöneten taraf olabiliriz
- 09:04 4 Nisan 2020
- Güncel
Safiye Alağaş
İSTANBUL - Koronavirüs salgını nedeniyle evde kalmanın da beraberinde getirdiği iş yükü, işsizlik, yoksulluk, şiddet ve psikolojik tahribata dikkat çeken kadınlar, “Bu dönemde devlet kadınlar için bir önlem almıyor. Bu krizi ancak biz örgütlenerek aşabiliriz. Örgütlüysek krizi yöneten taraf olabiliriz” dedi.
Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle tüm dünyada ve Türkiye’de yaşanan kriz sürecinde kadına yönelik şiddet de arttı. Adliyelerin dahi kapalı olduğu, hayatın durma noktasına geldiği bu süreçte şiddete maruz bırakılmış kadınlar için hiçbir tedbir alınmadı. Evde kalmanın yanı sıra çocuk ve yaşlı bakımı, ev işleri de kadının omuzlarına yüklenmiş durumda. Tüm bunların yanında işsizlik, yoksulluk ve psikolojik travmalar da kadınların yaşadığı sorunların başında geliyor. Kadınlar, bu süreçte artan şiddete, şiddetin neden ve sonuçları ile şiddete karşı çözüm yollarına dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Toplumsal cinsiyet rolleri yeniden dayatılmak isteniyor’
Salgınla birlikte kadınlara yüzyıllardır dayatılan “ev kadını” rolünün yeniden şekillendirilmek istendiğini söyleyen Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Dilek Başalan, salgın bahanesiyle kadınların ya ücretsiz izine çıkarıldığını ya yıllık izinleri kullanmaya zorlandıklarını ya da çalışmak zorunda kaldığını dile getirdi. Çalışan ya da çalışmayan fark etmeksizin ev yükünün tümüyle kadınlara yüklendiğini belirten Dilek, “Yaşam alanı ortak olmasına rağmen tüm sorumluluklar kadına yüklenmiş ve yapması için psikolojik baskı uygulanmaktadır. ‘Sen annesin, ablasın, bu evin kadınısın’ gibi söylemlerle psikolojik ve toplumsal baskı ile karşı karşıyayız. Kadınlar şu an birçok sorumluluğu üstlenmiş ve birçok parçaya ayrılmış durumda. Buna karşı yine biz kadınlar ortak yaşam, özgür eş yaşam hakikatiyle adım atıp, ev içinde yaşayan bireylerde de içselleştirmesi yönünde öncü olmalıyız” dedi.
‘Kadınlar yalnız değil’
Salgının ekonomik olarak da kadını etkilediğini, işverenlerin yine önce kadınları gözden çıkardığını vurgulayan Dilek, “Sabiha Gökçen Havalimanı’nda 300 kadın işten çıkarıldı ve haklarından yararlandırılmadı. Her alanda kadın çaresiz, yalnız hissettirilmeye çalışılsa da bunun aksini savunuyor ve biliyoruz ki kadınlar yalnız değil. Ev işinde olan kadın da iş hayatında olan kadın da yalnız değil ve bu krizden daha güçlü çıkmak için örgütlü mücadelemizi büyüterek, bulunduğumuz alanlarda hakkımızı savunacak ve yalnız olmadığımızı göstereceğiz” diye vurguladı.
‘Yerellerde kadınlara ulaşılmalı’
“Biliyoruz ki kadınlar çok büyük oranda evlerinde, en yakınları tarafından öldürülüyor. Salgından dolayı evlere kapandık fakat kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddete karşı ortak bir mücadele alanı oluşturmalıyız” diyen Dilek, şöyle devam etti: “HSK’nin 6284 sayılı Kanun kapsamındaki korumaya dair kısıtlamaları kadınlara daha da güvencesiz bir ortam yaratıyor. Kadınlar bu süreçte hangi kurumla nasıl iletişime geçebilir, hangi kurumdan hangi şartlarda destek alabilir, bunların çalışması yapılmalı ve kadınlara ulaştırılmalıdır. Evinden çıkamayan kadına öncelikle ‘Yalnız Değilsin’i çok güçlü hissettirmemiz gerekmektedir. STK’ler, kadın kurumları, belediyeler yoğun bir şekilde kadına ulaşma çabasında olmalı. Bizler de bu çalışmanın mutlaka öncüleri olmalıyız ki mevcut birçok yerde bunları yapan, yürüten tarafız. Ayrı yerlerde olabiliriz fakat örgütlü bir mücadele içindeysek mutlaka krizleri yöneten taraf olabiliriz.”
‘Bu ağır yükü yine kadınlar çekiyor’
Ağır süreçlerin yükünü her zaman kadınların çektiğini ifade eden Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Aynur Cengiz, devletin yurttaşları için her türlü önlemi almak zorunda olduğuna dikkat çekti. Ancak mevcut durumda daha çok sermayeyi, işvereni koruyan önlem paketlerini hazırladığına işaret eden Aynur, “Dar gelirli yurttaşlar bu önlemler kapsamına alınmadı. Onlar bir şekilde çalışmak durumunda. Bir şekilde eve ekmeklerini götürmek durumunda kaldı. Eve kapanma durumu ile birlikte bu ağır yükü yine kadınlar çekiyor. Dolayısıyla bu yük de daha çok kadına yönelik şiddet, daha çok çocuğa şiddet ve emek sömürüsü olarak kendini gösterdi” diye konuştu.
‘Kriz ile birlikte insanlar sistemi sorgulamaya başlayacak’
Bu tür kriz dönemlerinde dayanışma ağlarının büyütülmesinin fırsat olduğunu dile getiren Aynur, şunları vurguladı: “İnsanların daha fazla birbirine ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Dayanışma ağlarını örerek bu krizi çözebiliriz. Sokağa çıkışlar yok. Ama kadınlar birbirleri ile iletişimi daha güçlü hale getirebilirler. Bu kriz ile birlikte bir sistem değişikliği yaşanmasa dahi insanlar sorgulamaya başlayacak. Var olan sistemin insanlara, özelde kadınlara neler getirip neler götürdüğü herkes tarafından biliniyor. Bu sistemin sorgulanması dahi biz kadınlar açısından önemli.”
‘Devlet bu süreçte bir şey yapmıyor’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Pınar Türk de salgınla birlikte kapitalist sistemin ne kadar güçsüz olduğunun da açığa çıktığını belirterek, “Bu salgının sanırım insanlığa gösterdiği en önemli şey kapitalizmin çöküşü olacaktır. Böylesi krizlerde kolektif, komünal yaşamın ne demek olduğunu, var olması gerekenin dayanışma güdüsü olduğunu gördük. Çünkü devlet bu süreçte insanlara bir şey yapmıyor” diye ifade etti.
Kadınlar cephesinde de durumun çok vahim olduğunun altını çizen Pınar, “Evde kalan erkekler bu sürecin tüm yükünü kadınların üstüne yüklüyor. Hem devlet yüklüyor hem de evdeki erkek yüklüyor. Erkek işe gidemiyor, kahveye gidemiyor evde kalıyor. Bu evde kalma halinden kaynaklı şiddet uygulamaya gidebiliyor. Hem ekonomik şiddet hem psikolojik şiddet uyguluyor. Kadınlar kapıyı vurup da gidemiyor. Zaten böyle bir imkanı yok. Salgından dolayı güvenlik kaygısı olduğu için de gidemiyor. Aslında evde kalsa ölecek belki de. Bu sinir sistem hali erkeklikle de birleşince çok daha başka bir boyuta evriliyor. O yüzden ‘evde kal’ sistemini uygularken devletin bu tür ihtimalleri göz önünde bulundurması gerekiyordu. Biz kendimiz örgütlü kadınlar olarak bu tür şikâyetlerle gelen kadınlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Dayanışma örneği sergilemeye çalışıyoruz. Gidebileceği mercilere yönlendirmeye çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.