‘Tutuklu gazeteciler derhal serbest bırakılsın’

  • 09:09 3 Nisan 2020
  • Güncel
Rojda Aydın
 
ŞIRNAK - Covid-19 salgını tehdidinin arttığı bu süreçte TGS Avukatı Ülkü Şahin ile gazeteci Gülistan Azak, “Gerçek haberlere ihtiyaç duyulan bu süreçte gazetecilerin olması gerektiği yer cezaevleri değildir” diyerek tüm tutsak gazetecilerin tahliye edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
 
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Covid-19) salgını dünyaya hızla yayılmaya devam ederken, bir diğer yandan da virüsle mücadele edilmeye devam ediliyor. Salgının Türkiye’de de hızla yayılmasının ardından yaşamını yitirenlerin  ve vaka sayısı hızla artıyor. Salgın hastalığın yayılması en çok ta cezaevlerini tehdit ediyor. Cezaevlerinde alınan tedbirlerin yetersiz olduğu vurgulansa da, hükümetin tutsaklara dönük ayrım gözetmeksizin bir uygulaması da henüz yok. Yeni İnfaz Yasası’nın içeriğinde siyasi tutsaklar ve gazeteciler saf dışı bırakılırken kamuoyunda ise tepkiler yükselmeye devam ediyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatlarından Ülkü Şahin ve Jinnews Muhabiri Gülistan Azak konuya dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Salgın nedeniyle görüşmeler yapamıyoruz’
 
Yürütmüş oldukları gazetecilik faaliyetleri ve yaptıkları haberlerden dolayı 86 gazetecinin şu an cezaevinde tutulduğunu hatırlatan TGS avukatı Ülkü Şahin, “Gazetecilerin hemen neredeyse hepsi ‘terör’ suçlaması ve propaganda suçlaması ile karşı karşıyalar. Bu suçlamalara delil olarak da gazetecilik faaliyetleri gösteriliyor. Gazeteciler yaptıkları haberlerin hiçbirinde de şiddeti özendirmemiştir. Pandemi söz konusu olduğundan beri ne yazık ki cezaevlerine ziyarette bulunamıyoruz taşıyıcı olma riski nedeniyle. Tabi daha önce yapmış olduğumuz görüşmelerde tabloyu öngörebiliyoruz” dedi.
 
‘Türkiye cezaevleri herkes için risk taşıyor’
 
Türkiye cezaevlerinin durumunun içler acısı bir halde olduğunu söyleyen Ülkü, yapmış oldukları görüşmeler ve yayınlanan raporların da bu gerçekliği gözler önüne serdiğini söyledi. Yaptıkları görüşmeler ve edinilen verilerden cezaevlerinin kapasitenin üstünde olduğunu ifade eden Ülkü, “Cezaevi yemekleri son derece kötü, yağlı ve besleyici değil. Bırakın bağışıklığı güçlendirmeyi besleyici olmayan yemekler söz konusu. Hijyen koşulları son derece kötü ve sınırlı. Kantinden gıda ve hijyen ürünler almak mümkün ancak fiyatlar çok derece yüksek ve ekonomik olarak sınırlı bir yerden bahsediyoruz. Sağlık hizmetlerine ulaşım son derece sınırlı. Örneğin yapmış olduğumuz görüşmelerde özellikle kronik hastalığı olan gazeteciler veya daha önce diş ağrısı çeken gazeteciler hastaneye sevklerinin bir buçuk iki ay sonra yapıldığını aktardılar. Bu tablo içerisinde yaşanacakları ön görmek çok kolay. Türkiye cezaevleri bütün herkes için risk taşıyor” diye belirtti.
 
‘Devlet gözünde gazeteciler daha tehlikeli’
 
Pandemi söz konusu olduktan sonra pek çok demokratik kitle örgütleri gibi cezaevlerine dikkat çektiklerini ifade eden Ülkü, bu kapsamda gazetecilerin tahliyesini talep ettikleri söyledi. Uzun süredir gündemde tutulan ardından rafa kaldırılan infaz düzenlemesinin tekrardan Meclis gündemine getirildiğini dile getiren Ülkü, toplum için tehdit teşkil edenlerin salıverileceği bir yasa tasarısı ile karşı karşıya olunduğunu belirtti. Gazetecilerin, siyasi tutsakların dahil edilmediği infaz yasasının kabul edilemeyeceğini aktaran Ülkü, “Bu da bizlere bir kere daha şunu göstermiştir; bu devlet için gazeteciler eli silah tutan insanlardan daha tehlikeli olarak ele alınmaktadır. Türkiye’nin taraf olduğu pek çok uluslararası düzenleme diyor ki; ‘devlet bir bireyi özgürlüğünde yoksun bırakıyorsa, suçu ne olursa olsun onun sağlığını ve güvenliğini sağlamakla yükümlüdür’ bu sözleşmelerin gerekliliklerini anımsatmakta fayda var” ifadeleri kullandı.
 
‘Gazeteciler acil bir şekilde tahliye edilmelidir’
 
Ülkü, son olarak şunları dile getirdi: “Korona riski söz konusu olduğunda bu derece bulaşıcı bir hastalığın ve virüsün cezaevi gibi kapalı bir kurumda ne kadar büyük bir tehdit yarattığını bu şartlar altında da öngörmek çok mümkün. Ne yazık ki cezaevi kapalı bir yer olsa da daha güvenliymiş gibi gelse de evimiz kadar güvenli olamaz. Bu nedenle diyoruz ki gazeteciler de evlerinde kalsınlar, yazmaya devam etsinler ve sözlerini söylemeye devam etsinler. TGS olarak cezaevlerindeki gazetecilerin acil bir şekilde tahliye edilmelerini talep ediyoruz.”   
 
‘Cezaevlerindeki durum tehlikeleri gözler önünde sermekte’
 
Jinnews Muhabiri Gülistan Azak ise, salgın hastalığın giderek kötü bir hal almaya başladığını ve cezaevlerinin en büyük risk alanlarından olduğunu dile getirdi. Sivil toplum kuruluşları, hukukçular, sağlık meslek örgütleri ve insan hakları aktivistlerinin cezaevlerindeki tehlikeye dikkat çektiklerinin altını çizen Gülistan, “Cezaevlerindeki durum tehlikeleri gözler önünde sermekte. Cezaevlerinde bin 334 hasta tutsak var ve bunlardan 460’ı ağır hasta. En çok ta bunun için tahliyelerin başlaması gerekiyordu. Ama Türkiye’de yapılan yargı paketiyle birlikte bu düzenlemelerin olmadığı, cinsel suçlar ve uyuşturucu suçlarından yargılananlar tahliye edilmesi ön görüldü” ifadelerini kullandı.
 
‘Hükümete çağrımız gazeteciler derhal serbest bırakılmalı’
 
Tutuklu gazeteci meslektaşlarının tahliye edilmesi çağrısında bulunan Gülistan, “Gerçek haberin ihtiyaç duyulduğu bu süreçte gazetecilerin olması gerektiği yer cezaevi değil, dışarda halkın ve meslektaşlarının yanında haber takibi yapmalarıdır. Hükümete çağrımız gazeteciler derhal serbest bırakılmalı” diye vurguladı.