'Ebeveynler dikkat etmeli, çocuklar düzenli bilgilendirilmeli'

  • 09:01 3 Nisan 2020
  • Güncel
Şehriban Aslan-Zeynep Durgut
 
DİYARBAKIR - Dünyada hızla yayılmakta olan Covid-19 nedeniyle çocuklar zamanlarının tümünü evde geçirmeye başladığını ifade eden Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Meral Tekin, bu durumun çocuklarda kalıcı psikolojik sorunlar yaratmaması için ebeveynlerin dikkatli olması gerektiğinin altını çizdi. Meral, çocukların düzenli ve kaygı verilmeden bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etti.
 
Çin'den başlayarak dünyanın her yerine hızla yayılan koronavirüsü (Covid-19) Türkiye'de de vaka sayısında hızla artış yaratmaya devam ediyor. Alınan tedbirler yetersizken, eğitime ara verilmesi ile beraber öğrenciler de tüm zamanını evlerinde geçirmeye başladı. Savaş, salgın, göç gibi birçok konuda yaşananlardan en çok etkilenen kadınlar ve çocuklar oluyor. Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Meral Tekin, çocukların salgın günlerinde yaşayabileceği psikolojik sorunlara ve ebeveynlerin neler yapması gerektiğine dair değerlendirmeler bulundu. Meral, öncelikle evde kalma sürecinde evin temizliğinin, yemeğin, çocukların bakımının ve ihtiyaçlarının karşılanmasının, genel olarak yaşam alanı döngüsünün sadece kadının sorumluluğunda olmaması gerektiğine vurgu yaptı.
 
‘Çocuklar kendini güvende hissetmeyebilir'
 
Bu salgın günlerinde çocukların parktan, sokaktan, oyundan, akranlarından yani toplumdan koparıldığına dikkat çeken Meral, “Çocukların dört duvar arasında belli kural ve sınırlamalarla ne kadar yaşamasını gerektiğini bilmediğimiz bir süreç yaşıyoruz. İsteklerimizi yerine getirmelerini bekliyoruz oysaki onların yaşamlarını nasıl etkilediği belki de çok gündemimizde olmuyor. Çünkü şu an yaşam mücadelesi veriyoruz ve onlar adına da biz düşünüyoruz. Peki, çocuklar ne hissediyor? Evet, zorlu bir süreç bizi bekliyor ideal bir planlama yapıp her ebeveynin o planlama üzerine yaşamlarını kurgulamalarını beklemek çokta gerçekçi olmuyor. Sosyo-ekonomik durum, çocukların yaş grubu, çocuk sayısı gibi farklılıklar durumu değiştirir. Ebeveynler olarak sürekli televizyon karşısında ya da telefon elinde medya takibi yapmak, panik halinde ne yapacağını bilememek çocuklarda 'işin içinden çıkılmaz bir durumda' olunduğu kaygısı yaratabilir. Güvensizlik duygusu oluşturabilir. Ebeveynlerin bu süreçte çocuklara ne hissettiklerini sorması, varsa kaygıları gidermeye dönük davranmaları gerekmektedir” diye belirtti.
 
‘Çocukları doğru bilgilendirmeliyiz’
 
Çocuklara güncel durumun anlayabilecekleri bir dille aktarılması gerektiğini ifade eden Meral, evden neden çıkmamaları gerektiği konusunda bilinçlendirilmeleri gerektiğini söyledi. Meral, çocuklara bunun geçici bir süreç olduğunun hissettirilmesi gerektiğini dile getirerek, "Aksi halde çocuğun sosyalleşmesi ile ilgili birçok soru cevapsız kalacaktır. Süreç bittikten sonra toplumsallaşmadan uzak sadece televizyon izleyen, sosyalleşemeyen bir durumla karşılaşma riski oluşacaktır. Bu durumda televizyon izlemekten çok yaşamı beraber kurmaya dönük çocuklara ufak sorumluluklar verebiliriz. Çocukların fikirlerini alarak, neler yapmak istediklerini sorarak zamanın belli kısmını beraber planlayabiliriz. Böylelikle çocuklar değerli olduklarını hisseder. Bunlar ebeveynlerin sorumluluğunda olan durumlardır” sözleriyle tavsiyelerde bulundu. 
 
‘Çocuklarla sadece aile merkezli bağ kurulmamalı’
 
Meral, eve hapsolmuş çocuklarla doğru zaman geçirilmediğinde sadece aile merkezli, bağımlı bir ilişki kurulduğuna dikkat çekerek, "Bu durum çocuğun toplumsallaşmasını engeller. Bunun yaşanmamasına dikkat etmeliyiz" dedi. Öte yandan evsiz olan ve yaşamını sokakta sürdürmek zorunda olan çocukların olduğuna işaret eden Meral, şu sözleri kullandı: “Sağlık ihtiyaçları nasıl karşılanıyor? Kronik hastalıkları var mı? Beslenme ihtiyaçlarını nasıl gideriyorlar? Uzmanlar sık sık ‘bağışıklık sistemini güçlendiren yiyecekler yiyin’ diye uyarıyor da peki sokakta yaşayan çocuklar için ya da ekonomik gelir düzeyi düşük hatta hiç olmayan ebeveynler için bu ne kadar uygulanabilir? Bu soruları önce kendimize sonra sorumluluğu olan yapılara sormak gerekir. Yerel yönetimlerin bu konuda sorumluluğu vardır. Yani bu konuda politikası olmalı ve böyle kriz durumlarında hayata geçirmelidir. Cezaevlerinde bulunan tutuklu-hükümlü ve annesinin yanında kalan çocukların durumuna değinecek olursak çocukların risk altında olduğunu görüyoruz. Zaten çocukluklar yaşamlarını dört duvar arasında geçirmek zorunda kalıyorlar. Bu şartlarda zaten zor olan cezaevi yaşamı daha da zorlaşacaktır.”