
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nden dayanışma çağrısı
- 14:59 2 Nisan 2020
- Güncel
İZMİR - İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri,Belediye Kanununun hiçe sayılarak üstü kapalı şekilde belediyelere kayyım atandığını söyleyerek, yurttaşları dayanışmaya çağırdı.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, “Bizi bu virüs değil, sizin bu düzeniniz öldürür” başlığıyla yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada dünyanın koronavirüs ile uğraştığını fakat iktidarın belediyelere kayyım atayarak Belediyeler kanununu hiçe saydığı belirtildi.
İktidarın minnet ilişkisi üzerinden edindiği iktidar alanını korumaya çalıştığı ifade edilen açıklamada, “Bir elin verdiğini diğerinin görmemesini esas alan örgütlenmelere yönlendirmeye; insanî krizi, siyasal iktidarın çaresiz ve yalnız bıraktığı kesimlerle omuz omuza durarak atlatma konusunda çaba sarf etmeye davet ediyoruz” denildi.
‘Sosyal izolasyon şart’
Covid-19 salgınının bir insani krize dönüştüğü, salgının alışılmadık bir hızla yayılışı karşısında devletlerin sağlık sistemleri yetersiz kaldığı hatta çöküntüye uğradığına dikkat çekilen açıklamada salgının hızının sosyal izolasyonu gerektirdiği de yer aldı. Açıklamada “Halkın sağlığını korumak ve salgını kontrol altına almak isteniyorsa her türlü toplumsal faaliyeti durdurup karantina uygulamak, karantinayı uygulamak için de halkın en temel ve yaşamsal ihtiyaçlarını hiçbir ayrımcılığa yol açamadan karşılamak gerekiyor. Bu da ancak kamu gücünü tümüyle seferber etmek ve toplumsal dayanışmayı büyütmekle mümkün olur” sözleri yer aldı.
‘Tedbir paketi yoksullar değil büyük sermaye grupları için’
Açıklamada iktidarın salgına karşı yeterli hazırlığının olmadığı belirtilirken ilan edilen tedbir paketi ile de iktidarın asıl hedefinin ortaya çıktığı vurgulandı. Açıklamada “Şantiyelerde, fabrikalarda, marketlerde, temizlik hizmetlerinde ve hastanelerde çalışmak zorunda kalanların/bırakılanların biyolojik ve sosyal yaşamsal ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağına dair en küçük bir öngörü, tedbir dahi yoktur. Oysa ülkemizde toplumun mutlak çoğunluğu yoksulluk sınırının altındadır. Son yıllarda giderek derinleşen ekonomik kriz bu yoksulluğu daha da arttırmış, halkın hatırı sayılır bir kesimi, temel gıda ve hijyen malzemesi ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelmiştir. Buna, salgına bağlı olarak ücretsiz izin ve işten çıkarmalar da eklenince, karşı karşıya olduğumuz insanî krizin boyutu iyice büyümüştür. COVİD-19 virüsünün “herkes için eşit tehdit oluşturduğunu” iddia eden lafazanlıklar ise bu krizin üzerini örtmeye yetmemektedir” sözlerine yer verildi.
‘İktidar siyasal fırsatçılık yaparak dayanışmayı engelliyor’
İktidarın yetmezlikleri ve hataları ile yüzleşmek yerine salgının sebep olduğu insanî kriz karşısında çare arayan, toplumsal dayanışma alanlarını büyütmek isteyen kesimlerin önünü kesme derdinde olduğu anımasatılan açıklamada “Çok iyi biliyoruz ki yerel yönetimler, bir kamu gücü olarak böylesi olağan dışı zor zamanlarda yurttaşlarla dayanışmanın, onlara destek olmanın ve alınacak tedbirlere toplumun etkin katılımının en önemli araçlarından biridir. Her şeyi kendi tekelinde ve kontrolünde bulundurma hırsı ile hareket eden iktidar, böylesi ağır koşullarda bile halkı değil de sadece kendi siyasal geleceğini düşündüğü için, kelimenin tam anlamıyla siyasal fırsatçılık yaparak belediyelere kayyumlar atamakta, başlatılan dayanışma ve destek çalışmalarına engeller çıkarmaktadır” denildi.
‘İktidar üstü örtük kayyımlar atayarak iktidar alanını koruyor’
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin bağış toplamalarını engellenmesi, hesaplarına bloke konduğu belirtilen açıklamada AKP’nin muhtaçlık ve minnet ilişkisi üzerine kurduğu iktidar alanını kaybetme kaygısı yaşayarak kendisinden olmayan yerel yönetimler tarafından başlatılan dayanışma ve destek çalışmalarını Belediyeler Kanununu hiçe sayarak engellemeye çalıştığı vurgulandı. Açıklamada “Söz konusu belediyelerin bağış hesapları bloke edilirken, İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı genelge ile bu belediyeler soruşturmalarla, yani üstü örtülü bir şekilde kayyum atamalarıyla tehdit edilmektedir. Zenginlere krizden zararsız çıkış paketleri sunan, yoksullara sabır ve dua telkin eden iktidar, istemektedir ki, mevcut büyük boyutlu kriz halinde bile kendilerine, parti teşkilatlarına, cemaatlerine, İHH’larına, Ensar’larına el açılsın. Bugüne dek beslendikleri ana kaynak olan yeni muhtaçlık ve minnet ilişkileri gelişsin. Kendi oy depoları olarak gördükleri yoksullar, kendileri dışında kimse ile temas etmesin, iktidar alanlarına girilmesin” sözleri yer aldı.
‘El açmaya değil dayanışmaya çağırıyoruz’
Emek ve Demokrasi Güçleri olarak ihtiyaç sahiplerinin gereksinimlerinin el açma yolu ile değil dayanışma yoluyla çözülmesi gerektiğinin altı çizilen açıklamada bu dayanışmanın doğrudan ihtiyaca yönelik yardımlarla daha sağlıklı yürüyeceği belirtilirken devamında şunlar söylendi: “Tüm yurttaşları temel ihtiyaç malzemelerinden oluşan aynî yardımlarını el açmayı değil dayanışmayı, bir elin verdiğini diğerinin görmemesini esas alan örgütlenmelere yönlendirmeye; insanî krizi, siyasal iktidarın çaresiz ve yalnız bıraktığı kesimlerle omuz omuza durarak atlatma konusunda çaba sarf etmeye davet ediyoruz. Özellikle de rekabeti ve maksimum kârı esas alan bu acımasız ve vahşi düzene karşı mücadelenin, bugünkü kriz ve olası benzer krizler karşısında yegâne çare olduğunu hatırlatıyoruz.”