
‘AKP amasız fakatsız infazda eşitlik ilkesini uygulamalı’
- 09:03 1 Nisan 2020
- Güncel
Medya Üren-Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - MED TUHAD-FED Yönetim Kurulu üyesi Dilek Özer, koronavirüsün cezaevlerinde yayılması tehlikesine karşı başlattıkları kampanyayı anlatarak, “Başvuru yapmayan ailelerimize bir an önce Adalet Bakanlığı’na başvurmaları çağrısında bulunuyoruz. AKP hükümeti amasız fakatsız infazda eşitlik ilkesini uygulamalı ve başta hasta ve risk grubundaki tutuklular olmak üzere bir an önce zindanları boşaltmalıdır” dedi.
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı dünyada da Türkiye’de de artıyor. Yaşamın her alanı risk altındayken cezaevleri, bu riskin en büyük olduğu yerlerin başında geliyor. Konuya ilişkin Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) koronavirüs salgını nedeniyle cezaevlerindeki tehlikeye karşı kampanya başlattı. Diğer yandan yakınları cezaevinde bulunan aileler de Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvuruda bulunarak tedbir alınması ve tahliyelerin gerçekleştirilmesi taleplerini iletti. MED TUHAD-FED Yönetim Kurulu üyesi Dilek Özer, kampanyayı, cezaevlerinin durumunu ve taleplerini anlattı.
‘Cezaevleri kapasitelerinin çok üstünde’
Koronavirüsün kısa zaman içerisinde bütün dünyaya yayıldığını söyleyen Dilek, salgın sürecinde endişe ve kaygı duyulan en önemli yerlerden birinin de cezaevleri olduğunu dile getirdi. “Sosyal mesafenin ve hijyenin çok önemli olduğu bir süreçte koğuşlarda mevcut kapasitenin çok üstünde kalındığı herkes tarafından bilinmekte” diyen Dilek, cezaevlerine dair konulardan en önemlisinin ise hasta tutsakların, yaşlıların ve çocukların durumu olduğuna dikkat çekti Dilek, “Hem ailelerin endişeleri, kaygıları ve yoğun olarak kurumumuza başvurmaları hem de kurum olarak hassasiyetimiz ve kaygılarımız doğrultusunda bir kampanya yapma ihtiyacı duyduk ve hayata geçirdik. Bilindiği üzere pandemi ilan edildikten sonra Adalet Bakanlığı tarafından aile görüşleri yasaklandı. Mevcut yaşanan durumlar haftalık ailelerle yapılan telefon görüşmelerinde ve sınırlı avukat görüşlerinde açığa çıkıyor. Bu görüşmelerde bakanlıkların almış oldukları tedbirlerin yetersiz olduğu ve gayri ciddi yaklaşıldığı açığa çıkmaktadır” dedi.
‘Bakanlık tedbirleri yetersiz’
Adalet Bakanlığı’nın yasa tasarısı ve infazdaki eşitsizlik durumunun her kesimde endişe uyandırdığını ifade eden Dilek, Adalet Bakanlığı’nın görüşleri yasaklayıp, haftalık telefon görüşlerini artırarak sürece ciddiyetsizlikle yaklaşıp sürüncemede bıraktığını kaydetti. Dilek, “Ailelere yansıyan ve avukat görüşmelerinde açığa çıkan durumlar da işin vahametini ortaya koydu. Cezaevlerinde genel sağlık taramasının yapılmayışı, eldiven, maske ve dezenfektanların verilmeyişi, hatta kantinlerde bu hijyen ürünlerini fahiş fiyatlarla satmaya çalışmaları, çoğu cezaevinde koğuşların dezenfekte edilmeyişi ve bakanlığın yetersiz tedbirleri bu durumu elzem kıldı. Biz de başta MED TUHAD-FED yöneticileri olarak kampanya konusunda geniş çaplı tartışma yürüttük. Bu sürecin öncüsü olarak diğer kurumlarımızla da ortaklaşarak bu süreci başlattık ve yürütmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
‘Dışardan içeriye her bir temas riskli ve tehlikelidir’
Başvuru yapan birçok ailenin haftalık yapmış oldukları telefon görüşmelerinde tutsakların, cezaevi idarelerinin kendilerine koruyucu ekipmanları ilettiğini söyleyen Dilek, bunun yanında kendilerine koğuş, ortak alan gibi yerlerin sterilize edilmediklerini aktardıklarını belirtti. Dilek, “Ailelerin, avukat ziyaretlerinde de benzer sorun yaşandığı ve cezaevi idaresinde bulunan görevlilerin de hassasiyetle yaklaşmadıklarını ve tutukluların hayatlarını riske attıkları noktasında aktarımları oldu. Bu durum tutsakların, istedikleri kadar kendi çabalarıyla önlem almaya kalkışsalar da bu görevliler tarafından dışardan gelecek tehdide açık oldukları ve savunmasız olduklarını gösteriyor. Dışardan içeriye her bir temas riskli ve tehlikelidir. En önemli husus infazın ve yasa tasarısının kapsayıcı olması, zindanlardaki bütün tutsakların bu süreci dışarda aileleri ile geçirmeleridir. Katı rejimle yönetilen İran, Bahreyn gibi devletlerde bile siyasi tutsaklar serbest bırakıldı. O nedenle bir an önce başta hasta ve risk grubundaki tutuklular olmak üzere bütün tutsakların bırakılması gerekmektedir” sözlerini kullandı.
‘Hükümeti bir an önce zindanları boşaltmaya çağırıyoruz’
Her tutsağın devletin güvencesi altında olduğunu hatırlatan Dilek, yasa tasarısına bakıldığında devletin güvencesine aldığı suçların ortada olduğunu vurguladı. Tutsakları kaderine terk etme durumunun söz konusu olduğunu söyleyen Dilek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümete, bir an önce bu yaklaşımından vazgeçmesi ve infaz değişiminde eşitlik için çağrıda bulunuyoruz. Zindanlara ve tutuklulara yönelik mevcut tutum ve yaklaşım devam ederse durumun sonucunu düşünmek korkutucu olacaktır. Günü kurtarmanın peşinde olan hükümet tozpembe bir tablo varmış gibi davranıyor. Verilen veriler buzdağının sadece görünen kısmı. Dışarda durumu toparlayamıyorken ve dışardaki insanlar kendilerini koruyamıyorken, zindanlardaki tutuklular nasıl koruyabilir? Koronavirüs zindanlara sıçramadan, ölümler olmadan bir an önce boşaltılması gerekir. Buradan öncelikle ailelerimize sesleniyoruz, mevcut kampanyamızdan haberdar olmayan ve başvuru yapmayan ailelerimize bir an önce Adalet Bakanlığı’na başvurmalarını ve kampanyayı desteklemeleri çağrısında bulunuyoruz. AKP hükümeti amasız fakatsız infazda eşitlik ilkesini uygulamalı ve başta hasta ve risk grubundaki tutuklular olmak üzere bir an önce zindanları boşaltmalıdır.”