
Sosyal medyadan ‘siyasi tutsakların’ kapsam dışı bırakılmasına tepki
- 21:18 31 Mart 2020
- Güncel
HABER MERKEZİ - Meclis’e sunulan infaz yasa tasarısında siyasi tutsakların kapsam dışı bırakılmasına tepki gösteren aydın, yazar, gazeteci, akademisyen, şair, sanatçı ve siyasetçiler, “İnfazda eşitlik yaşatır” dedi.
AKP tarafından Meclis’e sunulan infaz kanun teklifinde siyasi tutukluların kapsam dışı bırakılmasına tepki gösteren aydın, yazar, gazeteci, akademisyen, şair, sanatçı ve siyasetçiler, sosyal medyada video mesaj yayınlandı. “#İnfazdaEşitlikYaşatır” hastagıyla videolu mesajla yapılan paylaşımlarda, siyasi tutsakların infaz yasası kapsamına alınması istendi.
Hükümete çağrıda bulunan aydın, yazar, gazeteci, akademisyen, şair, sanatçı ve siyasetçilerin verdiği mesajlar şöyle:
Gültan Kaya: Düşünceyi ifade etmek suç değildir. Adaleti sağlarken adalette eşitliği sağlayamazsınız toplumsal dokuyu onarılmaz şekilde bozmuş olursunuz. Adalette ayrımcılık olmaz. Çok ağır zamanlardan geçiyoruz insanlık olarak ve iki değerli kavramı yeniden hatırlamak zorundayız. Vebal ve vicdan... Be bir yurttaş olarak işin vicdani tarafı gereği infaz yasasında eşitlikten yanayım. Vebal ise sorumluların boynuna.
Siyasetçi Gülseren Onat: Şu anda hapiste bulunan 300 bin vatandaşımız koronavirüs tehdidiyle karşı karşıya. Benim 3 tane kırmızı çizgim var. Çocuk istismarcıları, kadın katilleri ve uyuşturucu çeteleri... bunların dışındaki bütün mahkumlara eşit bir şekilde bu infaz yasasının uygulanması gerektiğine inanıyorum. Çünkü eşitlik varsa adalet vardır. Bu zor süreci de eşitlik ve adaletle atlatacağımıza inanıyorum.
Oyuncu Lale Mansur: Birleşmiş Milletlerin de sizden talep ettiği gibi yeni infaz yasasına siyasileri de etmenizi istiyorum. Birazcık vicdanınız varsa yaparsınız.
Sosyolog Neşe Özgen: Virüsler insanlar arasında ayrım yapmıyor. Devletin yeni geliştirmeye çalıştığı infaz indirim yasası, bir tür mahcup gizli idam yasası olmasın istiyoruz. Geleceğimiz için, toplumsal eşitlik için, birlikte yaşayabilmek için cezaevlerinde infazda eşitlik istiyoruz.
Siyaset bilimci ve yazar Nuray Mert: Ceza infaz yasasında eşitlik istiyoruz. Bu ülkede düşünce suçlarının, siyasi suçlarının, cinayetten daha ağır cezalandırıldığını biliyoruz. Ama bu kez can sağlığı, can güvenliği söz konusu. Hiç olmazsa bu koşullar altında ceza infaz yasasında eşitlik gündeme gelsin.
Dansçı Zeynep Tanbay: “Hiçbir suç işlememiş yasal bir temel olmadan hapse atılan siyasi tutuklular. Ve sadece muhalif oldukları için hapse konulan insanların yargı paketinde olması gerekiyor. Hele ki uyuşturucu suçlularının, indirimden, denetimli serbeslikten yararlanması söz konusuyla hiçbir suç işlememiş insanların, öğretmen, ev kadını öğrenci, gazeteci aydınların hapiste tutulması bu toplumun kabul edemeyeceği bir şey. Bu kararı alanları da asla af etmeyeceği bir şey.”
Oyuncu Deniz Türkali: “Canlıyı insanı, toplumu insanlığı yaşatmak için infazda eşitlik istiyoruz.”
Oyunu Julide Kural: “Koronavirüs salgını nedeniyle insanlık gerçek anlamda bir sınavdan geçiyor. Çünkü bir kişinin sağlığı aslında tüm insanlığın sağlığı anlamına geliyor. Onunla birlikte de cezaevlerinde salgının boyutu düşünüldüğünde aslında bira infaz yasasının gündeme getirilmiş olması son derece olumludur. Ancak bu infazda mutlak surette bir eşitlik olması gereklidir. Sadece çocuk istismarcıları, kadın katilleri ve uyuşturucu çeteleri dışında topluma karşı işlenmiş suçlar dışına kalan tüm tutsaklar için mutlak suretle bir tahliye söz konusu olmalıdır.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin: “Türkiye Cumhuriyetinin darbeciler tarafından yapılmış anayasasında dahi 10’cu maddesinde kanun karşısında herkes eşittir der. Bu nedenle infazda eşitsiz uygulama herşeyden önce anayasaya aykırıdır.”
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Sevtap Yokuş: “Salgın Hastalıklar nedeniyle devletin vatanları için bir takım önlemler alması zorunludur. Bu kapsamda cezavlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler içinde bir takım önlemlerin alınması gerekmektedir. Ancak bu önlemler alınırken tutuklu ve hükümlüler arasında yapılacak ayrım Anayasanın eşitlik içeren 10’cu maddesine ve iç hukukta doğrudan uygulanma kabiliyetien sahip AİHM’in kararlarına, ayrıca sözleşmenin 14’cü maddesindeki ayrımcılık maddesine aykırıdır.”