Semra Güzel: Kimse kendi OHAL'ini ilan edemez, hükümet tedbir almalı

  • 09:07 30 Mart 2020
  • Güncel
Beritan Canözer
 
DİYARBAKIR - HDP Milletvekili Semra Güzel, hükümetin virüs vakaları ve ölüm oranlarında şeffaf olmadığını ve tedbir almakta geç kaldığını dile getirerek, sağlık çalışanları için ise bir an önce koşulların iyileştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Semra, "Kimse kendi OHAL'ini ilan edemez, hükümet bir an önce gerekli tedbirleri almalıdır. Daha fazla geç kalınmamalı" dedi.
 
Türkiye geneline yayılan koronavirüs (Covid-19) tespit edilen vaka sayısı her geçen gün artıyor. Virüsün Türkiye'de görülmesinin ardından geç kalınan tedbirler, ihmaller ve vaka sayılarının şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmaması tartışmalara yol açtı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, konuya dair değerlendirmelerde bulundu.
 
'Kimse OHAL'ini ilan edemez'
 
Semra, hükümete en başından beri tedbirlerin üst düzeyde alınması gerektiğini defalarca söylediklerini vurgulayarak, iktidarın kendisi dışındaki bütün partileri, sağlık örgütlerini bu çalışmanın dışında tuttuğuna değindi. Salgına karşı önlemlerin, ilk vakanın ardından alınmaya başladığını söyleyen Semra, “Ülkelerde uçuşların iptal edilmesi, okulların tatil edilmesi, toplu durulan mekanların tatil edilmesi vs. hepsi birden yapılmaya başlandı ki, tüm sınırlarda koronavirüs tespit edilmişken Türkiye'de görülmemesi kuşku yaratıyordu. Bunun bir nedeni de testin çok az yapılmasıydı. Defalarca dile getirdik. Ne kadar çok test yapılırsa o kadar çok tespit yapılır ve tedbir alıp hastalığın önüne geçmek o kadar daha kolay olur ama şu an bile çok az test yapılıyor. Kimse kendi OHAL'ini ilan edemez, bunu bakan da hükümet de çok iyi biliyor" ifadelerini kullandı.
 
'Sosyal statü bu konuda da öne çıktı'
 
Başka ülkelerin bir günde yaptığı test sayısını Türkiye'nin bir ayda yaptığına işaret eden Semra, şöyle devam etti: "Ama tedbirler önceden alınmış olsaydı, daha çok test yapılmış olsaydı, mesela temizliğe, temasın kısıtlanmasına dair çağrılar çok önceden yapılmış olsaydı virüsün yayılmasının bir nebze de olsa önüne geçebilirdik. Fakat bunun yerine hükümet son dakikaya kadar vakaları açıklamamaya, virüsün durumuna dair açıklama yapmamaya devam etti. Önce bir kamuoyunun nabzını yoklayıp, saatler sonra vaka açıklaması yapılması hükümetin bu konuda algı yönettiğini gösterdi bir kez daha. Şu anda da alınan önlemler yeterli değil. Özellikle sağlık çalışanları koruyucu ekipmanlara ulaşamıyor. 'Evlerde kalın' çağrısı yapılıyor, doğru da bir çağrı ama evine ekmek götürmek zorunda olanlar için hükümetin ekonomi paketinden hiçbir şey çıkmadı. Yine sermayeyi kollayan tedbirler ile karşımıza çıktılar. Bu hali ile yoksul ile zengin arasında dahi bir önlem hiyerarşisi var. Türkiye’deki her şey gibi önleme ulaşım da sosyal statünüz ile ilgili."
 
'Vaka sayıları, ölümler gizleniyor'
 
Türkiye'de vaka sayısının gerçeği yansıtmadığını ve verilerin gizlendiğini dile getiren Semra, Türkiye'de sadece toplu bir rakam verildiğine işaret etti. Semra bu durumun toplumda paniği daha da arttırdığını dile getirerek, "İnsanlar kendi bölgesinde olup olmadığına dair kaygılar taşıyor. Elbette ki hasta isimleri, hastane isimleri açıklanmasın, bu hasta bilgi mahremiyetine de aykırı bir durum ama en azından vakaların tam bir şekilde ve hangi illerde, bölgelerde olduğu açıklanmalı. Israrla gerçek vaka sayısını açıklamama durumu var. Bunun en iyi kanıtı koronavirüsten hayatını kaybeden askerdir. Gizlemek istediler ama ailesi açıkladı, sonra bakan açıkladı. Ki yurtdışından kimi uzmanlar Türkiye'de vaka sayısının milyonları bulacağını ve ölümlerin yüz binleri bulacağını yazdı. Tabi bir de dediğimiz gibi testin az yapılmasından dolayı gözden kaçan dışarıda bulaştırıcı olarak dolaşan kendisi pozitif olup bulgu taşımayan ama virüsü çevreye yayan yurttaşlarımız var. Bu vakaları yakalamanın tek yolu testi daha fazla yapmak" diye vurguladı.
 
'Parası olmayan ölsün mantığı'
 
Halka “Sokağa çıkmayın” çağrıları yapıldığını ancak halkın sokağa çıkmasını önleyecek herhangi bir tedbir alınmadığını belirten Semra, "Bu insanlar ekonomik bir kaynakları olmadan evde kaldığı sürece kendisini geçindirecek bir kaynağı olmadan ev kirası, elektrik, su, doğalgaz faturası, beslenme ihtiyacını, temizlik ihtiyacını nasıl karşılayacak" diye sordu.
 
Hükümetin, insanların maddi bir kaygı duymadan evde kalacağı zemini yaratmak zorunda olduğuna vurgu yapan Semra, "AKP 'Parası olan evde otursun, olmayan çalışsın virüs kapsın' demek istiyor" dedi.
 
'Evde kalma süreci psikolojik olarak herkesi etkileyecektir'
 
Koronavirüsün psikolojik etkilerine de işaret eden Semra, "Toplu mezarlar, yası tutulamayan cenazeler, cenaze merasimleri düzenlenemeyen insanlar. Bunların çok ağır bir psikolojik yükü olacak herkes için. Virüsün şimdiden yayıldığı ülkelerde bunu görüyoruz. İtalya’da toplu gömülen ve yer kalmadığı için şehir dışlarına askeri araçlar ile taşınan cenazeler. Bunlar hepimiz için sosyal travmalar yaratıyor, yaratacak. Bir yandan evde kalma hali uzayacak ve bunun psikolojisi çeşitli hallerde ortaya çıkacak. Depresyon vakalarında ciddi artışlar görebiliriz. Devlet bir yandan da bu psikolojik sağlığı korumaya yönelik tedbirleri, çalışmaları şimdiden almaya başlamalı" sözlerine yer verdi.
 
'Sağlıkçılar için şartlar iyileştirilmeli'
 
Önemli konulardan birinin de sağlık çalışanlarının çalışma koşulları olduğuna dikkat çeken Semra, sağlık çalışanlarına virüs bulaşması durumunda önü alınamayacak bir kaosun oluşacağını vurguladı. Semra, "O yüzden acilen maske, eldiven, önlük gibi ekipmanlar sağlık çalışanlarına uygun kalitede ve boyutta ulaştırılmalı. Uzun çalışma saatleri, 24 saat mesai uygulaması, haftalık izinlerin iptal edilmesi, ağır çalışma yükü gibi insani olmayan çalışma koşulları ortadan kaldırılmalı. Sağlık emekçisini korumak halkı korumak anlamına gelir. Yine herkes için 'Evde kal' çağrısı yapılırken, sağlık emekçilerinin çoğu toplu ulaşım kullanarak sağlık merkezlerine gidiyor. Bu durumun ortadan kalkması için servis imkanları sağlanmalı. Yine sağlık çalışanlarına yaygın test uygulanmalı ve bu sürekli uygulanmalı. Aksi takdirde hastalarla da sürekli teması olan emekçiler hem kendileri hem diğer yurttaşlar için risk barındırır" ifadelerini kullandı.
 
'Virüsü herkes bulaştırabilir'
 
Semra, gençler, orta yaşlılar ve çocukların “Bize bir şey olmaz” diyerek sokağa çıkmak gibi bir hataya düşmemesi gerektiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Şu an başlıca sorunumuz virüsün mobilizasyonunu düşürmek ama dışarı çıkan her bir insan, yaş fark etmeksizin bu mobilizasyona su taşıyor istemeyerek. Ayrıca bir hastalığı sadece ölüm üzerinden ele almak çok riskli bir anlayış. İstatistikler genel olarak yaş almış kişilerde ölüm vakalarının daha çok olduğunu gösteriyor ama bu riski herkes taşıyor. 'Bizi öldürmez' mantığı ile sokağa çıkmak, temas halinde bulunmak ölüme davetiye çıkarmaktır. Evinizde, ailenizi risk altına sokmak demek. 65 yaş üstü, hastalığın ölümcül olması açısından risk grubudur ki bu risk grubunda sadece 65 yaş üstü yok, kronik hastalığı olanlar da (diyabet, hipertansiyon, kanser hastaları, bağışıklık sistemini etkileyen hastalıkları olanlar, kemoterapi radyoterapi hastalar vs.) var. 65 yaş üstüne sokağa çıkma çağrısı yapılması bu kesime karşı bir antipropaganda ortaya çıkardı. Bir ötekileştirme oluşmaya başladı. İşte bu da aslında sürecin iyi yönetilmediğinin bir göstergesidir. Bu hastalık herkese bulaşabilir ve herkes etrafına bulaştırabilir. Önemli olan bu bulaştırıcılığı engellemektir. Bunun sorumluluğu da hepimizde" dedi. 
 
'KHK'ler geri alınmalı, yeni atamalar hızlıca yapılmalı'
 
Semra, vaka sayısının çok fazla arttığına dikkat çekerek, günlük artışın iki katı olması salgının Türkiye için ciddiyetini gösterdiğini aktardı. Semra, "Ve önümüzdeki günlerde hastanelerde yatak sıkıntısı(özellikle yoğun bakımlarda)yaşanacak. Ayrıca eğer sokağa çıkma yasağı olması durumunda devletin yurttaşlar için ekonomik destek sunması gerekmekte. Ki şuan asgari ücretle çalışan çok fazla ve ayrıca işsizlik oranı çok yüksek. Bu yasak durumunda işsiz oranı artacak, Ekonomik gidişat için HDP 12 maddeden oluşan bir ekonomik paket sundu. Bu uygulanmalı. Evde kalma süresince halkın ihtiyaçları karşılanmalı. Yatak sıkıntısının önüne geçmek için şehir hastaneleri yapıldıktan sonra merkezde olup kapatılan kamu hastaneleri tekrar hizmete açılmalı. Ayrıca sağlık emekçisi eksikliği yaşanacak. Bunu giderebilmek için KHK ile ihraç edilen sağlık emekçileri tekrar işe alınmalı bununla ilgili yasal düzenleme yapılmalı ve bununla beraber yeni atamalar yapılmalı" sözlerinin altını çizdi.