
İdil Uğurlu: Salgın sürecinin kolektif bir dayanışma ile aşılması mümkün
- 09:14 28 Mart 2020
- Güncel
Şehriban Aslan-Zeynep Durgut
DİYARBAKIR - HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, salgın sürecinde insanların ancak kolektif bir mücadeleyle bu durumu aşabileceğini kaydederek, “Böyle bir süreçte mesafe fiziksel olmalı toplumsal dayanışma alabildiğine güçlendirilmelidir. Ortak akla, iradeye ve morale daha fazla ihtiyacımız var. Ne kadar çok paylaşırsak o kadar güçlenir ve çoğalırız” dedi.
Dünyanın birçok ülkesinde yayılan koronavirüs salgını binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olurken bu salgın Türkiye’de de hızla yayılıyor. Ülkede salgından dolayı birçok kişi yaşamını yitirirken devlet tarafından alınan önlemlerin yetersiz olduğuna dikkat çeken Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, açıklanan ekonomi paketlerinin sermayeyi koruyan bir şekilde olduğunu halkın düşünülmediğini söyledi.
‘Devletler halkı görmezden geldi’
Koronavirüs salgınının zengin yoksul ayırmadan tehdit ettiğini söyleyen İdil, farklı toplumsal kesimlerin benzer şekilde etkilediği gibi bir algı oluşturulmaya çalışıldığına vurgu yaptı. İdil, “Devlet yöneticileri yaptıkları çağrılarda ilk elden yaşlıları nasıl gözden çıkarabileceklerini inceltilmiş bir dille anlatma yoluna gittiler. Bir kısmı tamamen sermayeyi koruyacak ekonomik destek paketleri açıkladı. Birkaçı salgını kontrollü yayarak toplumun bağışıklık sistemini güçlendirmeyi esas aldığını açıkladı. Fakat çoğunun reçetesinde yoksullar, emekçiler, işsizler, engelliler göçmenler, mülteciler, kadınlar neredeyse yok denecek kadar azdı ya da yoktu. Parmakla gösterilecek kadar az sayıda devlet halkının tamamını kapsayan bir yaklaşım sergiledi. Yani dünyanın neresinde olurda olsun devletler sermayeyi korumayı tercih etti” diyerek devletlerin halkı nasıl görmezden geldiğine dikkat çekti.
‘Herkes taleplerini ve örgütlülüğünü büyütmeli’
Bir başka kesiminde bu küresel sermaye reçetesini, haritayı ve olası sonuçları çok iyi okuması gerektiğini kaydeden İdil, “Emekçiler, kadınlar, gençler işsizler için bu salgın sonrasında işsizlik oranı dünyada daha da artacaktır. Buna göre herkes taleplerini ve örgütlülüklerini büyütmeliler. Toplumsal dayanışmayı güçlendiren mekanizmaları kurmak ve güçlendirmek için çaba içinde olmalılar” dedi.
‘Yaşananlar ekoloji mücadelesinin haklılığını gösterdi’
Yaşananların ekoloji mücadelesinin ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkardığını ifade eden İdil, yaşanan süreçte tüm halkların bu mücadeleyi büyütmesi gerektiğinin altını çizdi. İdil, “Sınır tanımayan, kâr etme hırsının ve endüstriyel gıda ile toplumların ne kadar zayıf düşürüldüğünü bir kez daha deneyimleyerek dünya kamuoyuna gösterdi. Ayrıca sağlık sistemlerine ticaret mantığı ile bakmanın sonuçlarını da gözler önüne serdi. Bu süreç bize toplumsal örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu aynı zamanda önümüzde böyle bir ödev olduğunu da tekrar hatırlattı” şeklinde konuştu.
‘Kolektif düşünmek çözüm getirir’
HDK’nin salgına karşı kolektif bir çalışma yürüttüğünü söyleyen İdil, toplumun pek çok kesiminin ihtiyaçlarının olduğunu ve bunların karşılanması ve toplumsal örgütlenme için çaba sarf ettiklerini belirtti. İdil şunları ifade etti: “Toplumun ötekileştirilmiş tüm kesimleri HDK’nin örgütlü olduğu bir taraftan, yerellerde yerel dayanışmaları örgütlemek, eş güdümlü bir şekilde bu salgınla baş etme ve en az hastayla sürecin atlatılması için emek vermektir. Diğer taraftan toplumu örgütlemek gibi bir çaba içindeyiz. Yürütülen çalışmaları ve doğal olarak çağrıları teklikten çıkarıp kolektif bir çabaya dönüştürmek gerekiyor. Başta ani bir refleks ile insanlar sadece kendini ve ailesini düşünen bir tarzda marketlere ve alışveriş merkezlerine akın etti. Oysa bu böyle olmaz tek başına stok yapmak veya tek başına önlem alarak böyle bir salgın veya tehdit ile baş edilmeyeceğini bilmek gerekir. Kolektif bir akıl, tutum ve pratikle sürece cevap olunabileceği çağrısını çok güçlü yapmak gerekiyor. Kolektif düşünmenin çözüm üreteceğini bilerek hareket etmek gerekir.”
‘Kolektif dayanışma ile salgının üstesinden gelinebilir’
Yürütülen çalışmaları ve doğal olarak çağrıları teklikten çıkarıp kolektif bir çabaya dönüştürmenin gerektiğini vurgulayan İdil, ani bir refleks ile insanların sadece kendini ve ailesini düşünen bir tarzda marketlere, alışveriş merkezlerine akın ettiğini ancak bu şekilde bireyci bir stoklama tarzının kabul edilemeyeceğini söyledi. Kolektif bir akıl, tutum ve pratikle sürece cevap olunabileceği çağrısını çok güçlü yapmanın gerektiğine dikkat çeken İdil, “Kolektif düşünmenin çözüm üreteceğini bilerek hareket etmek ve bu şekilde örülmesi gereken bir süreçle karşı karşıya olduğumuzu bilmek gerekiyor. Tek başına ‘evde kal’ çağrısının yeterli olmadığını düşünüyorum. Evimizde kalalım ama nasıl kalalım? Yanı başımızdaki komşumuzun desteğe ihtiyacı olduğunu, her gün on binlerce insanın işe gitmek zorunda olduğunu bilerek ve bunların evde kalan çocuğu, yakını olduğunun farkında olarak, engelli belli bir yaşın üstünde insanların varlığı ve ihtiyaçlarının ne kadar önemli olduğunu ve çözüm üreterek dayanışmayı örmek ve neredeyse görünür olmayan mültecileri ve infaz indiriminde kapsam dışında bırakılan siyasi tutsakları ve yakınlarını gören bir noktadan yürütülmesi gerekiyor” diye vurguladı.
‘Komşular arasında dayanışma ağı büyütülmelidir’
Kolektif dayanışmanın büyütülmesi gerektiğine dikkat çeken İdil, “Evde kaldığında şiddete daha fazla maruz kalacak kadınları da gören bir yerden kolektif dayanışma artırılabilir. Kapsam alanı çok geniş bir çalışma yürütülmelidir. Daha örgütlü, hızlı ve yüzünü topluma dönen ve birbirini güçlendiren, rahatlatan bir boyutu da olmalıdır. Devletin de küçük esnafa, güvencesiz esnek çalışanlara yani reçetenin olmadığı kesimlere çağrı yapması gerekir. Bütün vatandaşları kapsayan borçları erteleme, temel ihtiyaçları karşılama, faturaları erteleme çağrısı yaparak halkın eve girmesini sağlayabilir. Ayrıca komşularımızla dayanışmayı büyütmeliyiz. Eve kapanandan haberimiz olmalı, aç olandan, yardıma muhtaç olandan haberimiz olmalıdır. Mahallelerde dayanışma mekanizmaları oluşturabilir. Örneğin mahalle muhtarları mahallelerde maddi açıdan zorluk çekenleri tespit etmekle öncü rol oynayarak komşular arasından dayanışma ağı oluşturabilir. Böylelikle evde kalma olanağı sağlanabilir” diyerek nasıl evde kalınabileceği noktasına değindi.
‘Gün dayanışmayı büyütme günüdür’
İdil son olarak, “Böyle bir süreçte mesafe fiziksel olmalı toplumsal dayanışma alabildiğine güçlendirilmelidir. Ortak akla, iradeye ve morale daha fazla ihtiyacımız var. Ne kadar çok paylaşırsak o kadar güçlenir ve çoğalırız. Dayanışmayı birbirine tutunan kar taneleri gibi büyütmek bizim elimizde, gün dayanışma ve toplumsal olanı büyütme günüdür” çağrısında bulundu.