Canan Güllü: Koronavirüs sürecinde yeni felaketlere zemin hazırlanıyor

  • 09:09 28 Mart 2020
  • Güncel
Habibe Eren
 
ANKARA – Salgın sürecinde yargı paketinde cinsel suçlarda ceza indiriminin geçirilmeye çalışılmasını “fırsatçılık” olarak değerlendiren TKDF Başkanı Canan Güllü, “Koronavirüs sürecinde yeni felaketlere zemin hazırlanıyor” uyarısında bulundu.
 
AKP’nin koronavirüs salgını üzerine cezaevlerini boşaltmak gerekçesiyle yeniden gündeme getirdiği infazla ilgili düzenlemeler içeren yasa teklifi haftaya Meclis’e sunulacak. ‘Kasten öldürme suçu, ‘terör suçları’ ile ‘örgütlü suçlarda’ infaz süresini kısaltmayan paket, kamuoyunun tüm itirazlarına rağmen cinsel suçlar ile uyuşturucu suçlarına ceza indirimi öngörüyor.
 
CHP, HDP,  İyi Parti ve MHP ile görüşüldükten sonra TBMM’ye sunulacak infaz paketi 10 ayrı kanunda değişiklik yapılmasını öngörüyor. 2016 yılında kamuoyunda “tecavüz yasası” olarak gündeme gelen istismar faillerine yönelik af tartışmaları devam ederken, cinsel suçlara indirim paketinin içerisine girdi.
 
Duruma tepki gösteren Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, koronavirüs salgını yaşanırken bu paketin Meclis'e getirilmesini “fırsatçılık” olarak değerlendirdi.
 
‘2016’dan beri defalarca yanlışı anlatıyoruz’
 
2016 yılından beri bu ülkede cinsel suç işlemiş biri ya da birilerine hükümet tarafından  af getirilmeye çalışıldığına dikkat çeken Canan, “Kadın örgütleri olarak 2016 yılından beri defalarca yanlışı anlatıyoruz ve mücadele ediyoruz. Ancak sanıyorum henüz anlamamışlar ve anlamamaya da devam ediyorlar” diye tepki gösterdi.
 
‘Birini ya da birilerini kurtarma operasyonu’
 
AKP’nin 2016 yılından beri cinsel suçlara getirilmek istediği affı, “Bana göre sanıyorum çok yakın birini kurtarma gayreti ve çabası. Başka şekliyle açıklayamıyorum. Buradan oy devşirecek bir şeyin kalmadığını düşünüyorum” sözleriyle değerlendiren Canan, “Burada bir mağdur varsa o da çocuklardır.  Erken yaşta evlendirilenler iki kez mağduriyet yaşıyorlar. İstismara maruz kalan çocuklar hayatlarını yaşayamıyorlar. Burada özellikle ısrarla durulmasını, bu partinin içerisinden ya da çevresinden birini kurtarma operasyonu olarak görüyorum” diye belirtti.
 
‘Kıyameti yaşadığımız bu süreçte tecavüz suçluları salıverilmek isteniyor’
 
2016 yılında tecavüz önergesi gündeme geldiğinde cumhurbaşkanına bir mektup kaleme aldığını anımsatan Canan, sözlerimi şöyle sürdürdü:  “Çocuk tecavüzcülerine getirilecek istismar affı bizim için bir kıyamettir demiştim. Bugün Koronavirüs ile dünyanın kıyametini yaşıyoruz. Hele hele bu süreç içerisinde, günde kaç insanın öldüğünü bilemediğimiz bir zamanda hapishanelerin azaltılarak düşünce suçluları, gazetecileri ya da suçu kesinleşmemiş kişilerin serbest bırakmak ve cezaevlerini boşaltıp hastalıklardan korumak yerine tecavüz suçluları salıverilmek isteniyor. Bu sürece emek verenlerin akıllarının neye çalıştığını hepimiz biliyoruz. O dönem Kadın Dernekleri olarak bu istismarın ağır bedellerini yaşayanların, dava dosyalarını cumhurbaşkanına iletilmesi üzerine göndermeye çalıştım. Bu konu ile ilgili siyaseten parlamentodaki dört parti anlaşmasa olmayacağı beyanlarını biri bize iletti. Nasıl olsa böyle bir şey çıkamayacak umudunu taşıyorduk. Ta ki geçen günlerde paketin içeriği ortaya çıkana kadar.”
 
‘Koronavirüs sürecinde yeni felaketlere zemin hazırlanıyor’
 
Paketin ortaya çıkan ilk detaylarında kadına yönelik şiddetin ve istismarın kapsam dışında kaldığını ancak ikinci detayda cinsel suçlarında affın paketin kapsamına alındığını gördüklerini kaydeden Canan, “Bu şekliyle AKP’nin elinde hazırladığı iki taslak olduğunu gördük.  AKP Genel Başkanına değil Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Ben açıkçası koronavirüs sürecinde üzeri örtülerek bu istismar affının çıkarılma şekline de kızıyorum. Vatandaşın geleceğini korumakla geçirilecek zamanda yeni felaketlere yol açacak düzenlemeler hayata geçiriliyor” dedi.
 
‘Aile içi şiddet acil yardım hattını arayan kadınların sayısında artış var
 
Af ile birlikte başka çocukların hayatının karartılacağı bir sürecin yaşanacağını dile getiren Canan,  ayrıca Türkiye’de yurttaşların koronavirüs nedeniyle evlere kapanmasının ardından aile içi şiddet acil yardım hatlarını arayan kadın sayısında artış yaşandığını da  aktardı. Şiddetin arttığı pandemi süreçlerinde kadınların şiddete karşı mekanizmalara ulaşmasının önünün kesildiğini belirten Canan, “Kadınların ‘bu süreçte hayatını nasıl kolaylaştırırım’ diye meclise öneri getirmesi gerekenlerin ‘birilerini birilerinden nasıl kurtarırım’ diye ülkenin geldiği durum gözler önüne seriliyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Yardım  hattına gelen verilere göre bu süreçte fiziksel şiddet arttı’
 
Salgın dolayısıyla artan şiddet vakalarına yönelik ikinci kez cumhurbaşkanından randevu isteyeceğini aktaran Canan, “Çünkü izolasyon süreçlerinde kadınlara yönelik şiddet artıyor. Çocuklara Adnan Menderes’in idam edilme görüntüleri izletiliyor. Hane içinde ekonomik kriz ile meydana gelebilecek şiddet vakaları ya da daha önce var olmuş şiddetin koruma mekanizmalarındaki eksiklik nedeniyle artacağını söylüyorum. Bunu söylerken de gaipten ses duymuyorum. Acil Yardım Hattı'na gelen veriler üzerinden konuşuyorum. Bu nedenle bütün o cinsel suçlar hikayesini af paketinin içerisinden çıkarsınlar.  Bir ayıp yaşatmasınlar” şeklinde konuştu.
 
‘Karantina süreci ve sonrasına yönelik önlemlerin alınması gerekiyor’
 
Yardım hattına gelen çağrılarda kadınların çoğunluğunun fiziksel şiddete maruz kaldığını ve bu anlamda yardım istediklerini aktaran Canan, şöyle devam etti: “Kolluğun görev süreci arttı. Bu nedenle fiziksel şiddet şikayeti ile karakola gidenler yeterli ilgi görmüyor ya da bu konuda yardım alamıyorlar. Bunu biliyoruz bu nedenle ‘şiddet aratacaktır’ diyoruz. Ayrıca bu süreçte Barolar ve Baroların Kadın Hakları Merkezleri kapalı. Avukatlara ulaşılmıyor karantina günlerinde.  Bizim en çok yoğunlaşmamız gereken karantina süreci ve sonrası yaşananların önlemini alabilmek. Acilen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ya da Cumhurbaşkanlığı tarafından, şiddete uğramış mağdurların 81 ilde şu hastaneye gidecek, şu  karakola gidecek, şu savcıya gidecek diye kapı kapı dolaşmasının önlenmesi gerekiyor.”
 
‘Uzaklaştırma 10 gün veriliyor’
 
Salgından dolayı bu süreçte acil olmadığı sürece kadınların hastaneye gidemediğine dikkat çeken Canan, “Kolluk yoğun, öte yandan geçmişte İstanbul Sözleşmesi’ne yapılan kara propaganda ile uzaklaştırma gün sayısı azaldı. Yani hakimler uzaklaştırma verince 10 gün veriyor. Aslında 1 ay ya da daha fazla verebilir ama 10 günü bitince kadın ne yapacak? Geçen günlerde bir kadın bu durumu yaşadı. Uzaklaştırma kararı 10 gün verilmiş. Karar bitince kadın iki kere darp edilmiş bu kadın şimdi nereden ve nasıl yardım alacak. Yeniden uzaklaştırması nasıl sağlanacak” diye konuştu.