
9 aydır ambargo uygulanan Maxmur Kampı koronavirüs tehdidi ile karşı karşıya
- 09:10 27 Mart 2020
- Güncel
Hewlêr Şahîn
MEXMUR - Maxmur kampına 253 gündür uygulanan ambargonun kaldırılması için çağrı yapan İştar Meclisi Koordinasyon üyesi Pakistan Bilen, koronavirüs tehdidi ile yüz yüze olduklarının altını çizdi. Pakistan, virüsten korunmak için ellerinde imkan olmadığını da hatırlattı.
Maxmur yani Şehit Rüstem Cudi Kampı’na Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından uygulanan ambargo 253’üncü gününe girdi. Bölgede aylardır uygulanan ambargo her geçen gün insanları daha büyük tehlikeler ile yüz yüze bırakırken, dünya genelinde yayılan koronavirüs ise bölgede endişeleri artırıyor. İştar Meclisi Koordinasyon üyesi Pakistan Bilen, konuya ilişkin ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
‘Maxmur göç eden halkın kaldığı kamptır’
Kampta yaşayanların 26 yıl önce köylerinden göç etmek zorunda bırakılanlar olduğunu hatırlatan Pakistan, buraya yerleşen halkın kendi toprakları üzerinde baskı ve işkenceler ile yüz yüze kaldıklarını belirtti. Pakistan, “Bakılara dayanamayan halk Başur Kürdistan’a gelmek zorunda kaldı. Düşmanın amacı her daim Kürtleri parçalamaktır. Halk çözüm olarak bir arada kalabilecekleri ve direnişlerini sürdürebilecekleri bir toprağa göç etmek durumunda kaldılar. Buradaki halkın yüz yüze kaldıkları kitaplara sığmaz. Defalarca göç eden bir halk. Örneğin Etrûşê kampı. Şuan yaşanan ambargoya yabancı değiliz. Ama bu ambargo sıradan da değildir” dedi.
‘Bu halk defalarca yerinden edildi’
Daha önce de buradaki halkın birçok zorluk ile karşı karşıya kaldığını ve açlık ile sınandığının altını çizen Pakistan, bir yandan savaş bir yandan da psikolojik bir savaşın kampta hayata geçirildiğini ifade etti. Pakistan, önceki dönemlerde yaşadıklarını örneklendirmeye devam ederek şöyle dedi: “Halk gittiği kamptan çıkamıyordu. Çıkan ölümü göze almak zorundaydı. 3 ay boyunca halka yaşatılanlar ifade edilemeyecek kadar büyük. Kadın, çocuk, genç, yaşlı halk tümden bir direniş ile yürüyordu. Tarihi bir direniş sergileniyordu. Halk Maxmur kampına gelene kadar defalarca yer değiştirdi. Şuan yaşatılan zorluklar ile daha önce de defalarca yüz yüze kaldık. Halk bir lokma ekmeğe muhtaç edildi. Psikolojik savaş hat safhada yürütüldü. Bugün bu halka tekrar aynı şeyler yaşatılıyor.”
‘Hiçbir ihtiyaç karşılanamıyor’
Maxmur halkının ikinci defadır ambargo ile karşılaştığını dile getiren Pakistan, “Kampımız 9 aydır ambargo altında. Giriş ve çıkışlara izin verilmiyor. Hiçbir şekilde ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Basın yolu ile bu durum defalarca kamuoyu ile paylaşıldı. Defalarca yetkililer ile görüşülmesine rağmen her hangi bir sonuç alınamadı ve bir adım atılmadı. 9 aydır bu halkın yaşadıkları sıradan basit şeyler değildir. Küçükten büyüğe kadar kimse ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Çalışmak için de insanların çıkışına izin verilmiyor. Bir kişinin yaşamını idame edebilmesi ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için çalışması gerekiyor. Ambargodan bu yana işçiler kampın dışına çıkamıyor işlerine gidemiyor. Toplumun bir diğer ayağı da eğitimdir. Eğitim alanında da bir çok zorluk yaşanıyor. Öğrenciler kırtasiye ve daha birçok ihtiyaçlarına ulaşamıyor. Kampta yaşayanlar çok zor ve kısıtlı şartlarda yaşamını sürdürebiliyor” sözleri ile maruz kaldıkları baskıları ve mağduriyetlerini anlattı.
‘Virüsün kampa ulaşması an meselesi’
Koronavirüsün yayılması ile birlikte yaşam koşullarının ağırlaştığını söyleyen Pakistan, bu salgının nedeninin ulus devletler ve işgalcilik olduğunu dile getirdi. Pakistan, doğayı ve insanlığı yok etmek için her türlü yol ve yöntemin denendiğini vurguladı ve şöyle devam etti: “Bu nedenle bu virüs ortaya çıkarıldı. Bu virüs ile insanları yok etmek istiyorlar. Virüse karşı ancak tedbir alınabilir. İnsanlığın yok edilmesi ve çıkarları için her türlü şeyi hayata geçirebilirler. Virüs artık tüm dünyaya yayıldı ve binlerce insan yaşamını yitirdi. Önüne geçilemiyor. Tedavisi henüz bulunamadı. Önce İran’da görülen virüs daha sonra Irak’a ve daha sonra da tüm Başûr Kürdistanı’na yayıldı. Virüsün kampa ulaşması an meselesi. Biz de bundan payımızı alacağız. Ülkeler buna karşı teknolojileri ile her türlü önlemlerini alabilirler. Fakat bizler kampta kalanlar olarak buna karşı tedbir alamayız. Bir çok baskı ile karşı karşıyayız. Her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Bizim durum çok farklı. Eğer bu virüsün önü alınmazsa daha zor günler bizi bekliyor.”
‘Koronavirüse karşı personelimiz ve ilacımız yok’
Virüsün yayılmasından sonra ellerinde olan imkanlar çerçevesinde tedbir aldıklarını söyleyen Pakistan, ambargo sürecinin devam etmesinden dolayı da ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını vurguladı. Pakistan, virüsten korunmak için ellerinde imkan olmadığını söyleyerek şunları belirtti: “ Var olan imkanlar çerçevesinde halkımızı bu virüsten korumaya çalışıyoruz ve ona göre sıkı tedbirler alıyoruz. Olası bir durumda koronavirüsüne biri yakalanırsa herhangi bir tedavi malzemesi bulunmamakta. Giriş çıkışlar olmadığından ötürü hastamız olsa bile başka bir yere tedaviye götüremeyiz. Buda olumsuz bir etki kamp üzerinde yapmakta. Bu virüsü tedavi edecek personelimiz ve ilacımız yok.”
‘Acil ilaç yardımı yapılmalı’
Herkesi duyarlı olmaya ve yardımlaşmaya çağıran Pakistan konuşmasına şu sözler ile sonlandırdı: “Bu bizim için gerçekten çok ağır bir durum. Dokuz aydır yaşadığımız zorluklar ve imkansızlıklar önümüzdeki süreçte büyük kayıplar yaşatmamıza neden olabilir. Böyle bir durum kamp için büyük bir trajedi olur. Doğrudur ölüm var ama yaşanacak ölümlerin tedavi ve ilaç yetersizliğinden kaynaklanması tam bir trajedi olacaktır. Bu bütün kampımız için çok ağır bir durumdur. Yıllardır kampımız Birleşmiş Milletlerin çatısı altındadır. Ama dokuz aydır bizim için hiçbir şey yapılmadı. Başta BM olmak üzere Kürdistan Bölgesel Hükümeti ve Irak merkezi hükümetine ve bütün duyarlı, sorumlu kurumlardan talebimiz başta ilaç olmak üzere acil ihtiyaçlarımızın sağlanmasıdır. Halkımızın bu salgına karşı koruyabilmemiz için acil olarak bu yardımların yapılması gerekiyor.”