14 örgütten ortak açıklama: Çocuk istismarının affı olmaz

  • 15:26 25 Mart 2020
  • Güncel
ANKARA- Çocuk yaşta evliliklere ve istismara ilişkin yasal düzenleme hakkında  ortak rapor hazırlayan 14 örgüt, "Çocukların istismara maruz bırakanlarla evlendirilmesi, cinsel istismarın yasal yollarla sistematik hale getirilmesine yol açmaktadır." dedi.
 
Çocuk yaşta evlilik ve istismara ilişkin yasal düzenleme hakkında, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Gençlik Ağı, Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği, FİSA Çocuk Hakları Merkezi, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu, Kaos Gl Derneği, Roman Hakları Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Ankara Şubesi, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği Ankara Şubesi ve  Veli Der’in de içinde bulunduğu  14  örgüt Ocak ayında hazırlanan “Çocuk istismarının affı olmaz” başlıklı ortak rapor yayınladı.
 
Gecikmeksizin erken önlem alınmalı’
 
Raporun giriş kısmında çocuğun cinsel istismarı ve çocuk yaşta evliliklere ilişkin yasal düzenleme hakkında şu değerlendirme yapıldı:
 
“Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden alınan verilere göre; cinsel istismar mağduru olan çocukların yüzdesi  2014’ten 2016’ya yüzde 33 artmıştır. 2006 yılında yüzde 42,5 olan çocuk cinsel istismar hükümlülerinin oranı ise, 2016’da yüzde 58,8’e çıkarak ciddi bir artış göstermiştir. Bu rakamlardan da görüldüğü üzere çocuğa yönelik cinsel istismar, ülkemiz açısından, ertelemeksizin önlem alınması gereken bir sorundur.
 
Çocuğa yönelik cinsel istismarın önlenebilmesi için atılması gereken üç adım bulunmaktadır. Bu adımların ilkini cinsel istismar eylemi ortaya çıkmadan önce koruyucu önleyici çalışmaların gerçekleştirilmesi oluşturmaktadır. İkinci adım olarak riskli gruplara ulaşılması ve son olarak cinsel istismar eyleminin ortaya çıkmasının ardından faillere yönelik cezai yaptırım süreci ve istismara maruz bırakılanların psikososyal destek sürecini de içeren sağlık tedbirlerinin alınması gerekmektedir. Koruyucu ve önleyici çalışmaların en önemli ayaklarından birini yasal düzenlemelerin çocukların üstün yararını gözetecek biçimde düzenlenmesi oluşturmaktadır. Bu bağlamda, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de belirtildiği üzere 18 yaşın altındaki her bireyin çocuk olduğu unutulmadan yasaların oluşturulması gerekmektedir.”
 
'Cinsel istismarın yasal yollarla sistematik hale getirilmesine yol açar'
 
İkinci yargı paketi kapsamında gündeme gelme ihtimali olan, erken yaşta evliliklere yönelik yasal düzenlemenin, erken yaşta evlilikleri meşru kılma riski taşıdığı gibi cinsel istismar durumunda cezasızlığın da önünü açma tehlikesi taşıdığına dikkat çekilen raporda, “ Erken yaşta evlilik çocuklar açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Bu evliliklerin çocuklar üzerinde birçok olumsuz etkisi görülmektedir. Erken yaşta evlendirilen çocuklar eğitimden uzaklaşmakta, şiddete ve istismara maruz kalma riskleri artmaktadır. Özellikle cinsel istismarın ardından gerçekleşen erken evlilikler çocukları değersizleştirmekte, benlik saygılarının düşmesine neden olmakta, onları edilgen konuma getirmekte, duygularını bastırmalarına yol açmakta, çocukları depresyon gibi psikolojik sorunlarla karşı karşıya bırakmaktadır. Çocukların istismara maruz bırakanlarla evlendirilmesi, cinsel istismarın yasal yollarla sistematik hale getirilmesine yol açmaktadır. Ayrıca erken yaşta yaşanan evlilikler sonucunda gerçekleşen gebeliklerin ardından sağlıklı anne-çocuk bağlanmasının oluşamama riski nedeniyle gelişimsel sorunlar meydana gelebilmektedir.” ifadelerine yer verildi.
 
Yasal düzenlemelerle ortaya çıkabilecek risklerden endişe duyulduğu vurgulanan raporda, TCK’da düzenlenmesi gereken maddelere ilişkin ise şu değerlendirmeler yapıldı:
 
* “ Cinsel dokunulmazlığa karşı suçun failinin çocuk olması durumunda, ilişkinin akranlar arası sayılabilmesi için, mağdur ile fail arasında bir yaş farkı benimsenmesi gereklidir. Çocukların akran olarak kabul edilebilmeleri için benzer yaş grubunda benzer gelişimsel özelliklere sahip olmaları gerekmektedir. Uzmanların görüşleri doğrultusunda; iki çocuğun ‘akran’ kabul edilebilmesi için aralarındaki yaş farkının en fazla üç olması gerekir.
 
Bu nedenle TCK 103’e şu şekilde bir fıkra eklenmesini öneriyoruz: Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi ile ikinci fıkrasında ve üçüncü fıkrasının (c) bendinde düzenlenen fiillerin failinin çocuk olması ve fail ile mağdur arasındaki yaş farkının üçten çok olmaması durumunda, faile ceza vermek yerine bu suça özgü olarak düzenlenen güvenlik tedbirine hükmedilir.
 
* Ensest; aralarında evlenme yasağı olan iki yetişkin arasında, iradeye dayalı cinsel ilişkidir. Bu anlamda, bir yetişkinin yakın aile bireyi olan bir çocuğa yönelik cinsel eylemleri ensest değil, çocuğun cinsel istismarının ağır ve nitelikli halidir.
 
Türk Ceza Kanunu Madde 104’ün iki fıkrasında düzenlenen  “reşit olmayanla cinsel ilişki”başlığı altında ele alınan fiilin, 15 yaşını tamamlamış çocuklarla evlenme yasağı bulunan kişilerin her türlü cinsel birlikteliğinin cinsel istismar olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Çünkü çocuk kendisiyle yakınlığı bulunan kişilere daha zor “hayır” diyebilir ve bu kişilerin çocuğu sahip oldukları nüfuzu kötüye kullanarak yanlış yönlendirmeleri mümkündür.
 
Bu nedenle, çocukların cinsel istismarını düzenleyen  TCK 103. maddeye 1. fıkrasının; Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmasa dahi, bu maddenin üçüncü fıkrasının (c) ve (d) bentlerinde sayılan kişilerin fail olduğu hallerde, bu fıkranın (a) ve (b) bentlerinde sayılan yaş gruplarına bakılmaksızın, tüm çocuklara karşı gerçekleştirilen cinsel davranışlar... şeklin de düzenlenmesini öneriyoruz.
 
*  Türk Ceza Kanunu'nda bir suçu görerek haber vermemek de suçtur. Örneğin bireylerin çocuk yaşta evliğin olduğu bir düğününe iştirak etmesi, gelin ya da damadın küçük yaşta olduğuna şahit olması ama söylememesi, güvenlik makamlarına iletmemesi durumu bir suçtur. Bu fiile iştirak edenlerin de cezalandırılması gerekir.
 
Bu nedenle ailelerin çocuğun cinsel istismarına izin verecek şekilde tutum ve davranışlarda bulunmaları, dini nikâh kıydırarak çocuk yaşta evliliğin önünü açmaları ve yasaların vermediği izni kendi başlarına vermeleri veya çocuğu bir evliliğe zorlamaları da bir suçtur. Çocuk yaşta evliliğe zorlayan veya göz yuman velilere veya vasilere yaptırım öngören bir düzenleme yapılmalıdır.
 
* Çocukların cinsel istismarı başlıklı TCK 103. maddenin ikinci fıkrasında ‘Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda’ denerek cinsel istismarın nitelikli hali düzenlenmiştir. Bu suç tipinde kız çocukları kadar erkek çocukları da mağdur sıfatıyla yer alabileceğinden, cinsel ilişkiye zorlanan erkek çocuklarının da gözetilecek biçimde düzenlenmesi gerekmektedir.
 
TCK m.103/2 fıkrasının şu şekilde düzenlenmesini öneriyoruz:
 
Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi veya mağdurun bu davranışlarda bulunmaya zorlanması durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
 
* Türk Medeni Kanunun 124. maddesinde evlilik koşullarında yaş konusu düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunu, evlenme yaşını 17 olarak düzenlerken 16 yaşını doldurmuş kişinin, “olağanüstü durumlarda veya pek önemli bir sebebin söz konusu olduğu durumlarda, kanuni temsilcisinin ve hâkimin izni ile” evlenebileceği ibaresi içermektedir. Bu düzenleme, çocuğu erken evlenmenin olumsuz sonuçlarından korumak için yeterli değildir ve evlenme ehliyeti yaşının 18 olarak düzenlenmesi gerekmektedir.
 
Söz konusu olan 16 ve 18 yaş aralıkları, orta ergenlik ve geç ergenlik dönemlerini içermektedir ve bu dönemlerde çocukların aile birliğinin içerisine sürüklenmesi çocukların gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Mevcut durum çocukların üstün yararını korumaktan uzak durumdadır. Evlilik kurumu, yetişkinlere ait sorumluluklar gerektirir ve çocuklara bu sorumluluklar yüklenmemelidir.
 
Tüm bu nedenlerle; TMK’da yapılacak değişiklik ile evlenme ehliyeti yaşının on sekiz olarak düzenlenmesi gereklidir.
 
Madde 18 – 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 124. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “onyedi” ibaresi “onsekiz” olarak değiştirilmeli, maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmalıdır.
 
* 2018 yılında Kocaeli Barosu ve Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği önderliğinde, toplam 12 sivil toplum kuruluşu tarafından hazırlanan “Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu ve Bu Suçun Yargılanması ile Çocuk Koruma Sistemine İlişkin Değişiklik Önerileri” başlığıyla yayınlanan raporun, çocuk istismarı ve çocuk koruma sistemi hakkındaki mevcut 4 kanun içerisinde bulunan 18 maddenin neden yeniden düzenlenmesi ve nasıl olması gerektiği konusunda oldukça kapsamlı olduğu düşüncesindeyiz."