
‘Gülistan soruşturmasında ihmal var, şüpheliler gözetim altında tutulmalı’
- 09:06 14 Mart 2020
- Güncel
Beritan Canözer
DERSİM - Gülistan Doku’nun bulunması için yürütülen soruşturmada ihmaller olduğunun altını çizen Avukat Çağla Yolaşan, “Gülistan öldürülmüş olabilir, kaçırılmış olabilir ama soruşturma tek bir ihtimal üzerinden yürütülüyor. Erkek arkadaşı onu katletmiş olabilir, olmaya da bilir. Bu kişiler şüphelidir ve her anlamda gözetim altında tutulmaları gerekir” dedi.
Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku (22), 5 Ocak'tan bu yana hala kayıp. Sualtı Arama Kurtarma (SAK) ekiplerinin “Gülistan’ın suda olmasına yüzde 1 bile ihtimal veremiyoruz” sözlerine rağmen, Valilik ve emniyet tarafından suda ısrarlı aramalar devam ediyor. Soruşturmada henüz yeni bir gelişme sağlanmazken, ailenin kentte bekleyişi de sürüyor. Yenigün Kadın Dayanışma Derneği üyesi ve Avukat Çağla Yolaşan, Gülistan’ın kaybolmasının ardından yürütülen çalışmaları ve kentin genel durumunu değerlendirdi.
‘Kentte ciddi oranda istismar olayları yaşanıyor’
Gülistan’ın kaybolmasının ardından derneklerine ve baro çocuk komisyonuna gelen başvuruların kentte çok ciddi oranda istismar olaylarının yaşandığını gösterdiğini söyleyen Çağla, yaşam hakkına karşı işlenen çok ciddi suçlar olduğunun altını çizdi. Çağla, “Bu olaylar dünyanın genelinde yaşanan cinsel istismar ve şiddet olaylarından bağımsız değildir. Tüm bunların altında yatan zemin ise eşitsizliktir. Kadın ve erkek arasındaki veya kadınlar ile çocukların içinde yaşadığımız bu ataerkil sistem içerisindeki güç yetersizliği ve eşit olmayan yaşam koşulları istismar edilmelerine, şiddet görmelerine sebep oluyor. Dersim’de son zamanlarda bundan kaynaklı yaşanan olaylar artmaya başladı ya da biz artık daha çok konuşmaya başladık. Hesaplaşmak için daha çok gündemleştirmeye başladık, bu kadar görünür olmasında bunun çok etkisi var” diye ifade etti.
‘Demografik yapısı değişen bir kent’
AKP’nin ve içinde bulunduğu ittifakın kadınlara yönelik cinsiyetçi söylemlerinin kadına yönelik şiddet ve katliam olaylarında artış yaşanmasına neden olduğunu ifade eden Çağla, medyada ve televizyonda izledikleri birçok dizinin de kadınlara dönük şiddette büyük etki yarattığını söyledi. Kadınların hep ikinci planda olan, söz hakkı olmayan, sömürülen, köleleştirilen rollerde toplumun karşısına çıkarıldığını dile getiren Çağla, sistematik bir saldırı denilebilecek bir saldırı biçimi ile karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Çağla, “Bunun yanı sıra Dersim, tıpkı Şırnak ve Hakkari gibi demografik yapısı oldukça değişen bir kent. Burada güvenlik politikaları ile bağlantılı olarak çok fazla kolluk kuvveti ikamet ediyor. Kolluk kuvveti olması da gerekmiyor aslında, bu herhangi bir kurum amiri olabilir, çeşitli bürokratlar ve onların yakın çevresi olabiliyor. Biz bu durumu Rabia Naz’ın şüpheli ölümünde de gördük, bunların hepsi aslında bir bütün” diye belirtti.
‘Tacizciler korunuyor’
İstismar, taciz eden, şiddet uygulayan, tecavüze maruz bırakan, katleden erkeğin yargı tarafından sürekli korunduğuna dikkat çeken Çağla, bu koruma hissinin de katliam, şiddet, tecavüz suçlarını üst seviyelere taşıdığını ifade etti. Çağla, “Üniversiteli genç kadınların hem üniversite personeli tarafından hem de saymış olduğumuz tüm o meslek grupları tarafından taciz edildiğini bizler duyuyoruz. Gerek taciz edilen kadınlar gerekse de buna tanık olanlar bir şekilde bu olayları bize aktarıyorlar. Birebir yapılan başvurular ne yazık ki sınırlı çünkü var olan toplum gerçekliği kadınların tacizciyi ifşa etmesinin önüne geçiyor. Toplumdan çekiniyorlar ve baskıdan korkuyorlar ama biz neticede bunları duyuyoruz. Cezasızlık sistemi ile tacizciler korunuyor. Biz bu kişilerin halkın vicdanına göre yargılanmasını istiyoruz. Bu tarz olayların hasıraltı yapılmasını istemiyoruz ve bunun önüne geçmek istiyoruz” sözlerini kullandı.
‘Dersim ataerkilden bağımsız değildir’
Dersim’de genç kadınları taciz eden ve istismar eden kişilerin isimlerini bildiklerini kaydeden Çağla, “Bu isimlerin büyük çoğunluğu saydığımız meslek gruplarından olabilir ve bu suçları işliyor. Dersim hem inanç hem de kimlik bakımından azınlıkların yaşadığı bir kent. Hep böyle bir algı var tırnak içinde söylemek gerekirse ‘Dersim aydındır, Dersim bilinçlidir, Dersim kültürlüdür’ şeklinde. Fakat şunu unutmamak gerekir, bu bir erkek zihniyeti sorunudur ve aydını da, kültürlüsü de, bilinçlisi de bu suçu işleyebiliyor. Kentle veya bölgeyle alakalı bir sorun değildir. Kadına bakış açısıyla ilgili bir durumdur. Ataerkil’den bağımsız bir yer değil. Erkeklik burada da karşımıza çıkıyor. Yani o nedenle hem yerelden doğru hem de kente yerleştirilen kolluk kuvvetlerinin birleşmesiyle yaşanan taciz olaylarında artış yaşandığını görebiliyoruz” dedi.
‘Hesaplaşmak gerekiyor’
Pertek’te çocuklara yönelik yaşanan cinsel istismarı da hatırlatan Çağla, Dersim’in birçok ilçesinde ve köyünde bu tarz olayların yaşandığını dile getirdi. Çağla, “Tabi burada yaşayanlar da böylelerini kabul etmiyor. Tacizin açığa çıkmasının ardından kendi içlerinde bu tarz kişileri dışlıyorlar ve barındırmamaya çalışıyorlar. Dünyanın her yerinde ne yazık ki erkek zihniyeti kendini aynı şekilde gösteriyor. Bütün bunlarla hesaplaşabilmek gerekiyor. Bu da kadın özgürlük mücadelesinden geçiyor” diye ifade etti.
‘Soruşturmada ihmal var’
Çağla, son olarak şöyle konuştu: “Yeniden Gülistan Doku olayına değinecek olursak aslında kaybolduğu günden bu yana kamuoyu müthiş bir gündem oluşturuyor ve unutulmasına izin vermiyor. Fakat bu soruşturmada en büyük hata soruşturmanın başında yapıldı. Gülistan intihar etmiş olabilir, öldürülmüş olabilir, kaçırılmış olabilir ama soruşturma tek bir ihtimal üzerinden yürütülüyor. Erkek arkadaşı onu katletmiş olabilir, olmaya da bilir. Bu kişiler şüphelidir ve her anlamda gözetim altında tutulmaları gerekir. Arama ekipleri Gülistan’ın su altında olmadığını söylüyorlar ve dosyada henüz yeni bir şey yok. İntihar etmişse dahi neden intihar ettiği açığa çıkarılmalıdır. Türkiye’nin ceza yasasına ‘intihara yönlendirme’ diye de bir suç vardır. Bunun da araştırılması gerekir. Kadınların intihar etmesi, kadın olmalarından kaynaklıdır ve biz bunların tümünün en ince şekilde araştırılmasını isteriz. Gülistan’a ne olduğu açığa çıkmalıdır.”