
Sebahat ve Gültan’a tahliye çıkmadı: Kadınlar katlediliyor dedik diye yargılanıyoruz
- 14:29 9 Mart 2020
- Hukuk
MALATYA - Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanan DBP önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve yerine kayyım atanan DBB Eşbaşkanı Gültan Kışanak’a yine tahliye çıkmadı. Mahkeme heyeti Sebahat’a katıldığı bir 8 Mart etkinliğindeki konuşmaları için savunma yapmasını isterken, Sebahat, “Kadınlar tacize, şiddete ve katliama maruz kalıyor’ dedik diye bugün yargılanıyoruz. Batıdaki kadınlarla kol kola her şehirde mücadele ettik ve bunlar şimdi suç olarak dosyaya konulmuş” diyerek yaptığı konuşmanın arkasında olduğunu belirtti.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Ceza Dairesi tarafından yerel mahkemenin yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye (DBB) Eşbaşkanı Gültan Kışanak’a verdiği 14 yıl hapis cezası ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’e verdiği 15 yıl hapis cezasının bozulmasının ardından yeniden başlanan yargılamanın 3’üncü duruşması Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sebahat ve Gültan’ın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmada sadece Sebahat’ın avukatları hazır bulundu.
Duruşmaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü ve HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, HDP Kadın Meclisi, Tevgera Jinên Azad (TJA), HDP-DBP Malatya il-ilçe örgütlerinin yanı sıra Gültan ve Sebahat’ın aileleri katıldı.
Gültan kadınların 8 Mart’ını kutladı
Mahkeme başkanı Gültan’a, Mersin’de Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin (DÖKH) bir toplantısında yaptığı konuşamaya ilişkin söz verdi. Gültan, avukatlarının olmadığını belirterek bir sonraki celsede savunma yapacağını kaydetti. Gültan, ayrıca tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı ve “Her günü 8 Mart olarak gördüğümüz için toplumsal cinsiyet eşitliğinin olacağına inanıyoruz” dedi.
İddia makamı tutukluluğun devamını talep etti
İddia makamı "kuvvetli suç şüphesinin bulunması, suç şüphesi bulunan ve CMK’nin 100/3 maddesinde yer alan suç açısından tutuklama nedenlerinin bulunuyor olması, atılı suçlara ilişkin sevk maddeleri ile kanunda ön görülen yaptırım miktarı, isnat edilen ve delil durumu açıklanan olay ve eylem sayısı ile kanun yolu haricinde tutuklulukta geçen süre değerlendirildiğinde tutukluluk halinin devamının ölçülü bulunduğu, adli tedbirlerin yetersiz kaldığı gerekçesi ile tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini" istedi.
Sebahat Tuncel’e 8 Mart konuşması soruldu
Mahkeme heyeti sonrasında savunma yapan Sebahat Tuncel’e Manisa’da 8 Mart 2015 tarihinde yaptığı bir konuşmayı sordu. Sebahat, dün 8 Mart eylemi yapan kadınlara uygulanan şiddeti kınadığını belirterek, “Kadınlar kendilerine karşı uygulanan taciz, tecavüz, şiddet, katliam politikalarına karşı sokaklara çıktı. Fakat şiddetle karşı karşıya kaldılar. Bu politikaları kınadığımızı ilk günden beri söylüyoruz” diyerek tüm kadınların 8 Mart’ını kutladı.
Sebahat devamında kendisine yöneltilen suça ilişkin yaptığı konuşmada şunları ifade etti:
‘Kol kola verdiğimiz mücadele suç olarak dosyaya konulmuş’
"Kadınlar özgür olmadan toplum özgür olmaz dedik. Eşbaşkanlık sistemi, kadın politikaları, Meclis’te kadın vekillerin olması Kürt kadınının verdiği mücadeleden dolayıdır. Bu konuda hiç mütevazi olmayacağım. Belediyelere kayyım atanmasının nedeni eşbaşkanlık sisteminin olmasıdır. Kadınlar tehdit olarak görülüyor. Kürt kadınları hedef haline getiriliyor. ‘Kadınlar tacize, şiddete ve katliama maruz kalıyor’ dedik diye bugün yargılanıyoruz. Batıdaki kadınlarla kol kola her şehirde mücadele ettik ve bunlar şimdi suç olarak dosyaya konulmuş.
‘İddianamede yaptığım konuşmalar kriminalize ediliyor’
Birlikte yaşadığımız erkeklerin değişmesi gerekiyor. Bazı mahkemelerde erkekler kendilerini savunup, kadınları suçlayıp iktidarlarını sürdürmeye çalışıyor. Bunlar değişmeden özgürlük olmaz. İstismarlar, katliamlar devam edecek. Manisa’da da 8 Mart’ta yaptığım konuşmalarda bunlar yer aldı. Valilikten izin alınmış bir mitingdi. İzin verilen mitingde siyasi partinin eş genel başkanı olarak Silopi’de katledilen DBP PM üyesi ve yöneticileri olan Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ın saatlerce çatışma ortamında kaldığını, Bakanlık ile yapılan görüşmelerde ambulansın gönderileceğini fakat gönderilmediğini daha sonra bu kadınların katledildiğini, yüzlerinin tanınmadığını, saçlarından tanındığını söylemişim. İddianamede bu kriminalize ediliyor. Bu kadınlar partide yönetici, devletin bilgisi dahilindedir. Biz bu yapılanlara tabi ki ses çıkaracağız. Tabi ki soracağız ve bunun için yargılanıyorum. Kürtler olarak vatandaşlıktan çıkarılmışız.
‘Biz barış için mücadele ediyoruz, hiçbir insanın ölmesini istemiyoruz’
Biz hiçbir insanın ölmesini istemiyoruz. Barış için yıllardır mücadele veriyoruz. Sayın Öcalan ile yürütülen müzakerede tek bir insanın burnu dahi kanadı mı? Fakat biz barış vadedip yargılanırken ülkenin Cumhurbaşkanı ‘şehitler tepesi boş kalmasın’ diyerek ölüm vadediyor. Bizler barış için mücadele etmek için DBP Eş Genel Başkanı ve milletvekili seçildik. Bizlere sorumluluk verildi ve bu sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Barış için, kadınlar için verilen tüm mücadele suç sayılıyor. Kadınlar olarak susmayacağız ve söz söylemeye devam edeceğiz."
‘Mahkemeye nasıl güveneceğiz’
Daha sonra savunma yapan Sebahat’ın avukatı Haydar Akıncı, açık tanık olarak gösterilen Hicran Berna Ayverdi’nin bulunamadığını, tanığın önceki tanıklar gibi olduğunu ve bunun suç üretmeye yönelik olduğunu söyledi. Haydar, yargıda işlenen sürece de değinerek, “Gezi’de yargılananlar serbest bırakılınca Cumhurbaşkanı konuşma yaptı, savcı itirazda bulundu ve tutuklandılar. Sizde tahliye kararı verirseniz bir yerlerde yayınlanır sonra Şırnak’a sürülmeyeceğinizi nerden biliyorsunuz? İşte yargının durumu budur. Mahkeme bu kadar baskı altındayken ne bekleyeceğiz biz? Nasıl güveneceğiz” diye sordu.
‘Duruşmaların Diyarbakır’da yapılması gerekiyordu’
Sebahat’in bir diğer avukatı Cemile Turhallı Balsak ise mahkemenin tarafsız olmak zorunda olduğuna dikkat çekerek, “15 duruşmaya yakın duruşma görüldü. Duruşmaya gelen ziyaretçilerin yarısı dışarıda kalıyor, polislere yer veriliyor diye. Her defasında söylüyoruz bu yargılamanın Diyarbakır’da olması gerekirdi. Tüm duruşmalara ucu ucuna yetişiyoruz. Dosyayı inceleme fırsatı bulamıyoruz. Birçok arkadaşımız duruşmaya yetişecek diye ciddi kazalar da geçirdi. Bu şekilde adil yargılanma olmaz” şeklinde beyanda bulundu.
‘Tanık hukuka aykırı dinlenmiştir’
Cemile son olarak şu savunmaları yaptı: “Açık tanık olarak dinlenen Hicran Berna Ayverdi 27 Mart 2019 tarihinde beyan vermiş. Direk sorulan sorularda hukuku aykırı kurallar var. Sebahat Tuncel’in fotoğrafı alınıp dosyaya konulmuş ve sorularda (size gösterilen şahsı tanıyor musun) direk yönlendirmedir. Fotoğraf gösterilen kişinin tanımaması mümkün mü? Bu tanık etkin pişmanlık yasasından faydalanan biridir. Ayrıca bu tanığın 2018 yılında tahliye edildiği söyleniyor bunu netleştirmenizi istiyoruz. Tanıktan ifade alan savcı yok, katip yok, jandarma görevlisi var. Bu şahıs bütün dosyalarda aynı ifadeyi vermiş. Diyelim ki Sebahat’te acele ettiniz unuttunuz normaldir ama dört saat önce beş saat önce hazırlanan ifade tutanakları da aynıdır. Açık açık bir suç yaratmadır, bu hukuksuzluktur. Tanık aykırı beyan verdi tahliye ile ödülünü aldı. Bir telefon dinlenmesi var bunun savcılık izni olup olmadığını öğrenmek istiyoruz çünkü dosyada buna yönelik bir belge yok.
Son olarak ise 4 yıla yakındır yapılan yargılamada somut delil göremiyoruz. Sadece biz değil AİHM’de göremiyor ve tutuklamaların keyfi yapıldığını, ifade özgürlüğünü ortadan kaldırdığını söylüyor. Keşke savunmalarımızın bir karşılığı olsaydı. Tahliye talep etmiyorum çünkü değişen bir şey yok fakat tahliye edilmesi içinde söylediklerim yeterlidir.”
Tutukluluk devamına karar verildi
Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından açık tanık olan Hicran Berna Ayverdi’nin SEGBİS ile duruşmada hazır edilmesine ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması, suç şüphesi bulunan ve CMK’nin 100/3 maddesinde yer alan suç açısından tutuklama nedenlerinin bulunuyor olması, atılı suçlara ilişkin sevk maddeleri ile kanunda ön görülen yaptırım miktarı, isnat edilen ve delil durumu açıklanan olay ve eylem sayısı ile kanun yolu haricinde tutuklulukta geçen süre değerlendirildiğinde tutukluluk halinin devamının ölçülü bulunduğu, adli tedbirlerin yetersiz kaldığı gerekçesi ile Sebahat ve Gültan’ın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 13 Nisan’a ertelendi.