‘Alanlarda yaşamın bizim olduğunu güçlü bir şekilde haykırdık’

  • 10:06 9 Mart 2020
  • Güncel
DİYARBAKIR -  İstasyon Meydanı’nda yapılan miting sonrası 8 gün boyunca yaptıkları eylem ve etkinliklere dönük konuşan kadınlar, “Yaşamın bizim olduğunu, kendi yaşamımızı kendimizin düzenleyebileceğini, kendimizin yaşamın sahibi olduğunu haykırdık. Biliyoruz ki 8 Mart ruhu Newroz’u da belirliyor” dedi. 
 
Kadınlar tarafından günlerce çeşitli etkinlik ve aktivitelerle hazırlıkları sürdürülen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programı kitlesel kadın katılımıyla dün Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirilen mitingle sonlandırıldı. Bu yıl ki etkinliklerin sloganı “Direnişi örgütlüyor, özgürlüğe yürüyoruz” oldu. Diyarbakır’ın çevre illerinden de coşkulu bir katılımın yapıldığı mitinge, kadınların direniş kararlığı damgasını vurdu. 
 
Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl  Eş Başkanı Hülya Alökmen bir hafta boyunca yaptıkları eylem ve etkinlikleri değerlendirdi. 
 
‘Gittiğimiz her yerde coşkuyla karşılaştık’
 
Adalet, etkinliklerinin startını Dersim’de vermenin önemli bir anlam taşıdığını ifade etti. Son süreçlerde özellikle genç kadınlara dönük gerçekleşen saldırıların olduğunu söyleyen Adalet, bu saldırıların Gülistan Doku şahsında açığa çıktığının altını çizdi. Adalet, bu saldırılara dikkat çekmek, gündeme gelmesini sağlamak ve bu tür saldırıları geri püskürtmek amacıyla Dersim’de etkinlik startını verdiklerini dile getirerek, orada kadın direnişini ve örgütlülüğünü ortaya çıkarmaya çalıştıklarını kaydetti. 
 
Adalet, konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Biz kadınlar, tüm Kürdistan’daki kentlerimizden Dersim’e gittik. Orada Dersim Kadın Platformunun çağrısıyla başlatılmış olan sese ses verdik, güç verdik. 8 Mart çalışmalarına başladığımızdan beri aslında dünkü mitingin çalışmalarını da yürütüyorduk. Bu sene programımızda özellikle son bir yılda artan savaş politikaları ve kadına yönelik saldırıların çok boyutlu bir şekilde artmasından kaynaklı daha çok moral olacak, motivasyonu yükseltecek, şenlik, şölen ruhuyla birtakım etkinlikler planladık. Gittiğimiz her yerde çok büyük bir coşkuyla karşılaştık. Kadınların da özlemi, isteği buydu. Bize yöneltilen tüm saldırıları da birbirimize güç vererek, örgütlülüğümüzü arttırarak aşabileceğimizin bilinciyle mücadeleyi her geçen gün biraz daha yükseltiyoruz.” 
 
‘Artık her yerdeyiz, her yerde olacağız’
 
Diyarbakır mitinginde çok büyük bir coşku olduğunu dile getiren Adalet, gelen tüm kadınların büyük bir moralle, renkleriyle, duruşlarıyla geldiklerini aktardı. Adalet, katılımın çok yüksek olmasının kendilerini çok mutlu ettiğini belirterek, “Bir yıldır her yerde, yaptığımız bütün etkinliklerde, tüm çalışma ve kampanyalarda, sokakta olmanın, içeriği belirlenmiş hayat çerçevelerinin içerisine girmemenin, alanlarda ve meydanlarda olmanın sözünü verdik. Bu sözü gerçekleştirdik. Artık her yerdeyiz, her yerde olacağız mitingde bunu haykırdık. Savaşa karşı, savaş politikalarına karşı, kadın cinayetlerine karşı olan itirazımızı yükselttik. Bu nedenle de 8 Mart mitingimiz hepimizi çok mutlu eden bir güne dönüştü. Kadına yönelik her türlü şiddetin karşısında duracağımızı, güçlenerek, birbirimizi destekleyerek çok daha iyi bir güce ulaşacağımızı, en büyük gücün kadınlar tarafından yapılacağını ifade etmek istiyorum. Bu seneki şiarımız ‘Direnişi örgütlüyor, özgürlüğe yürüyoruz’ idi. Önümüzdeki bir sene boyunca da bu şiar ile hareket edeceğimizin sözünü veriyoruz” dedi. 
 
‘Direniş toplumda büyük bir etki yarattı’
 
Kadınların başlattığı her direniş ve coşkunun toplumda da çok büyük bir etki ve yansıma gerçekleştirdiğini ifade eden Adalet, “Biz biliyoruz ki 8 Mart ruhu Newroz’u da belirliyor. Bu sene önümüzde çok muhteşem bir Newroz var. Çünkü 8 Mart mitingimizde kadınların gelişi çok coşkulu ve renkliydi. O nedenle de bunu çok net ifade edebiliriz” diye ekledi. 
 
‘Kadınların içindeki direniş ruhunu açığa çıkarmaya çalıştık’
 
HDP İl Eş Başkanı Hülya Alökmen da 8 Mart çalışmalarına iki hafta önce başladıklarını dile getirerek, Dersim’de verilen startın ardından bir çok kentte etkinliklerin yapıldığını söyledi. Hülya, “Kürdistan ve Türkiye’nin bir çok ilinde 8 Mart’a ilişkin şölenler, sergiler, paneller, küçük küçük yürüyüşler, halaylı kutlamalar yaptık.  Köylerden tutalım mahalle ve ilçelere kadar olabildiğince kadınlara dokunmak, 8 Mart’a hazırlamak, 8 Mart’ın ne anlama geldiğini anlatmak, kadın mücadelesinin geldiği nokta ve bugün yükselen kadın mücadelesinin önünü kesmek için sistemin neler yaptığını ifade etmek için hem bilgi alış verişinde bulunmak hem de kadınların içindeki direniş ruhunu açığa çıkarmak amacıyla çalışmalarımızı sürdürdük” sözlerini kullandı. 
 
‘8 Mart’ı ruhuna yakışır bir şekilde tamamladık’
 
 Final mitinglerini Batman, Van,  Silopi, İstanbul ve Diyarbakır’da gerçekleştirdiklerini kaydeden Hülya, “Kadın direnişinin son noktası olan 8 Mart’ı ruhuna yakışır bir şekilde tamamladık. Alanlarda sistemin, erkek egemen zihniyetinin önlerine koyduğu elbiseyi ve hayatı kabul etmediklerini gördük. Yaşamın bizim olduğunu, kendi yaşamımızı kendimizin düzenleyebileceğini, kendimizin yaşamın sahibi olduğunu haykırdık. Tacize, tecavüze, öldürülmeye, katledilmeye, yok sayılmaya, mülteci olmaya zorlanmaya, yoksullaştırılmaya her şekliyle erkek egemen zihniyete bağımlı olmayı dayatan bu hayata hayır demek için 8 Mart’ta sesimizi yükselttik. Bu direnişin bittiği anlamına gelmiyor. Direnişimiz olan kadın mücadelesi durmaz, devam edecek. 8 Mart sadece biraz daha görünür olmak, sesini yükseltmek ve mücadele alanlarını genişletmek için bir vesiledir” şeklinde konuştu. 
 
‘Mücadeleye devam edeceğiz’
 
Kadınların, 200 yıldan fazladır yürüttükleri mücadeleleri sonucu elde ettikleri kazanımları iktidar ve erkeklere teslim etmeyeceğini vurgulayan Hülya, son olarak şunları söyledi: “Kadınlar, kendinin olan hayatı almaya ve kendinin olan hayatı yaşamaya devam edecek. Bu sözün arkasında durmaya da devam edecek.  Sadece kadınların hayatı değil, kadın bakış açısının insanların önüne koyduğu kurtuluş perspektifi de tüm insanların beraber, iktidar olmadan, ezen ve ezilen olmadan yaşayabileceği bir hayat tahammülüdür. Bu hayatı yaratmak için de mücadeleye devam edeceğiz.”