8 Mart kararlılığı: Katledilen kadınların hesabı sorulacak, tecrit kırılacak
- 10:02 9 Mart 2020
- Güncel
Beritan Canözer
DİYARBAKIR - 2019 yılını kadınların direniş yılı olarak gören kadınlar, 2020 8 Mart’ında da direnişte ısrarlı, özgürlükte kararlı olduklarını gösterdi. 8 Mart alanından Gülistan, Emine, Güleda, Ceren, Şule için haykıran kadınlar, katledilen tüm kadınların hesabını soracaklarının ve tecridi kıracaklarının mesajını sloganlarından, pankartlarından verdi.
ABD’nin New York kentinde 8 Mart 1857 tarihinde 40 bin dokuma işçisi çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebi ile bir tekstil fabrikasında greve başladı ve polisler fabrikanın kapılarını kilitleyerek kadınların fabrikadan çıkmasını engelledi. Fabrikada çıkan yangının ardından 129 işçi kadın yanarak yaşamını yitirdi. Ve işte o günden bu yana 8 Mart, yaşamını yitiren kadınlar için yas günü olmak yerine, direnişlerini büyütmek için verilen bir söz oldu. O günden bu yana kadınlar her yıl daha da büyümüş öfkesiyle, direniş ruhuyla, aynı ısrarla kadınlara yönelik her türlü şiddet, emek sömürüsü, taciz ve tecavüze karşı alanlardalar.
Yüzlerce kadının katledildiği 2019 yılında, kadınlar alanları hiç boş bırakmadı. 8 Mart’a günler kala hem bölge hem de Türkiye kentlerinde eylem ve etkinlikler başladı. Kadınların coşkusu ve heyecanı tüm etkinliklerinde görüldü. Dersim’de 5 Ocak tarihinden bu yana kayıp olan Gülistan Doku’nun akıbetini ve hesabını sormak için 27 Şubat tarihinde 8 Mart etkinliklerinin startı Dersim’de verildi. Kadınlar yaptıkları açıklamada geri adım atmayacaklarının vurgusunu yaparak, Gülistan bulunana ve sorumlular hesap verene kadar mücadele edeceklerini kaydetti. 27 Şubat itibariyle yapılan tüm eylem ve etkinliklerde katledilen ve kaybedilen tüm kadınlara dikkat çekildi.
Cevabı alanlar verdi
Kadınların bu ısrarının ve heyecanının mitinge nasıl yansıyacağını merak ediyorduk. “Kitle kalabalık olur mu yoksa az mı olur” tartışmaları yapıyorduk gazeteciler olarak. Fakat şunu da atlamadık: aslında şimdiye kadar yapılan etkinliklerde görülen coşkunun miting alanına da yansıyacağına emindik. 8 Mart sabahı yani dün, biz de gazeteciler olarak haber takibi için alanlardaydık. Önce Yenişehir ilçesinin Ofis semtinde bulunan bir otelin önünde bekledik. Her yıl kadınlar buradan bir kortej oluşturarak alana yürüyorlar. Bu yıl da öyle oldu. Önce tek tek sonra gruplar halinde kadınlar otelin önünde toplanmaya başladı. Rengarenk ulusal kıyafetleri ile gelen kadınlar halaylar, türküler, zılgıtlar, sloganlar eşliğinde 8 Mart’ın gelişini gösterdi.
‘Tek renk değil, rengarengiz’
Buradaki kadınlar arasında en dikkat çeken diyaloglardan birine 60-70 yaşlarında iki kadın arasında tanıklık ettik. İki kadının birbirinin başındaki puşiyi bağlıyordu. Biri diğerine Kürtçe konuşarak, “Bugün bizim günümüz. Niye her gün bağladığın gibi bağlamışsın, Botan kadınları (Şırnaklı kadınlar) gibi bağlasaydın” deyip puşisini yeniden bağladı. Bu anlar orada bulunan genç kadınlar tarafından ilgiyle izlendi ve herkesi güldürdü. Otelin önünde çekilen halayların ardından kadınlar yürüyüş halinde miting alanı için belirlenen giriş noktasına geldi. İstasyon Meydanı, başından sonuna, her yanı polisler tarafından ablukaya alınmış durumdaydı. Kadınların alana götürmek istediği bazı pankartlara, dövizlere, flamalara el koyan polisler, sarı-kırmızı-yeşil flamaların ise rengine “taktı”. “Tek renk” bayrak olması gerektiğini söylediler. Kadınlar ise “tek renk değil, rengarengiz” diyerek uzun süren tartışmaların ardından flamalarını alana sokabildi.
Slogan tüm kadınlarda hayat bulmuştu
Kadınlar ilk arama noktasını geçtikten sonra kortej oluşturdu. Her kadın kurumu kendi kurumunun hazırlamış olduğu pankartlarla alana giriş yaptı. “Jin jîyan azadi” sloganlarının hiç susmadığı mitingde, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam eden tecride dikkat çekildi. Alanda katledilen kadınların isimlerinin olduğu ve “Gülistan Doku Nerede” yazılı dövizler taşındı. 7’den 70’e tüm kadınlar alanda coşku ve heyecanla bekledi. Teknik sorunlardan ötürü mitingin geç başlaması, kitlenin dağılacağını düşündürse de kadınlar alanı terk etmeyerek mitingin başlamasını şarkılar ve halaylar eşliğinde bekledi.
TJA’nın bu yılki 8 Mart için belirlemiş olduğu “Direnişi örgütlüyor, özgürlüğe yürüyoruz” şiarı tüm kadınlarda adeta hayat bulmuştu.
‘Kadınlar durursa yaşam durur’
Mitingin başlamasının ardından konuşma yapan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, direnen tüm kadınları selamlayarak, tecridin kırılması için her alanda direneceklerini vurgulayarak, “Bizim durduğumuz her an bir yaşamın kaybolması demektir, kadınlar durmamalı, direnmeli” dedi. TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan ise ülke ülke, kurum kurum sayarak direnen, alanlarda olan, tecavüze ve şiddete maruz kalan, emeği sömürülen tüm dünya kadınlarını selamladı.
Tutuklu siyasetçi Gültan Kışanak’ın ise cezaevinden göndermiş olduğu 8 Mart mektubunda “Kadınlar 8 Mart’ta yaktıkları özgürlük meşalesini, Newroz ruhuyla birleştirmelidir” ifadeleri yer aldı.
Kadınlar cinsiyetçi politikalara geçit vermeyecek
Konuşmaların ardından siyasetçiler ve TJA’lılar alana giderek, kadınlarla beraber özgürlük halayı çekti. Alanda bulunan her kadın “erkek-devlet şiddetinin” farkında olduğunu gösteriyordu. Kadınlar artık cinsiyetçi politikalara geçit vermeyecek, her alanda direnecekti. Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da “Özgürleşmeyen tek bir kadın kaldığı sürece bu direniş devam edecek” şiarı her yerde can bulacaktı. Genç kadınların özgürlükteki ısrarı hem halaylarına hem enerjilerine yansıyordu. Genç kadınların alandaki sayısı ise her geçen gün kadınların daha çok örgütlendiği ve bilinçlendiği gerçeğini gösteriyordu.
Kadınlar hesap soracak
Kadınlar örgütleniyor, bilinçleniyor, yaşamın her anında direnişi örüyor. Kadınlar artık susmuyor, itaat etmiyor, kadınlar direniyor. Kadınlar Özgecan için, Ceren için, Emine, Güleda için, Rabia için, Şule için, Gülistan için, daha nice katledilen kadın ve çocuklar için hesap soracak, ayakta olacak.