Bahar 8 Mart’la başlar: Yasaklara karşı tek yol direniş

  • 09:48 9 Mart 2020
  • Güncel
Safiye Alağaş
 
İSTANBUL - Her yıl olduğu gibi bu yıl da kadınlar, direniş ve mücadele mesajları verdikleri 8 Mart etkinliklerinin finalini direnerek gerçekleştirdi. İstiklal Caddesi’ni kadınlara kapatmak, yasaklamak isteyen erk zihniyet, kadınların direnişini kıramayacağına bir kez daha tanıklık etti.
 
Bir kez daha içimiz umutla doldu. Kadınların coşkusu ayrı bir hava bir heyecan kattı.Günlerdir 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için hazırlık yapan kadınlar, 8 Mart günü final eylemlerini gerçekleştirdi. 8 Mart Günü İstanbul’un dört bir yanına farklı saatlerde eylem ve açıklama yapan kadınlar finali ise bu yıl 18’incisini düzenledikleri Feminist Gece Yürüyüşü’nde yaptı.
 
İstanbul’da kadınların Feminist Gece Yürüyüşü’ne yansıyan coşkusu kuşkusuz günler öncesinden başladı. Ancak kadınlar, dünkü Feminist Gece Yürüyüşü’nün startını Kadıköy’de yaptıkları şölende vermişlerdi. 8 Mart günü Kadıköy’de gerçekleştirilen şölene kadın örgütleri farklı farklı noktalarda bir araya gelerek İskele Meydanı’na yürüdü. Her grup kendi renkleriyle, sloganlarıyla, coşkusuyla alana yürüdü.
 
Başka bir dünya mümkün
 
Bu yürüyüş kollarından takip ettiğimiz TJA, HDK, HDP yürüyüşü belki de en renkli ve coşkulu yürüyüştü. Kadınların rengarenk ulusal kıyafetleriyle katıldığı yürüyüş, 8 Mart’ın en coşkulu haliydi demek yanlış olmaz. Öyle ki, o coşkuyu kadınların kendi emekleriyle işleye işleye hazırladıkları pankartlardan, dövizlerden de görebiliyorduk. Yürüyüşte yaşlı kadınların coşkusu, genç kadınlara da enerji veriyordu. Kadınların coşkusuna eşlik eden çevredekiler de bu heyecana kapılıp sloganlar ve alkışlarla eşlik etti. Kimileri ise büyük bir ilgi ile tebessümle yürüyüşü izledi. “Olayı” anlamayıp, kadınların yanına gelerek neler olduğunu soranlar da oldu. Kadıköy’ün sokaklarını renklendiren bu kadınlar, bir kez daha “başka bir dünya mümkün” dedirtti, umut ışığı oldu. Bu kadınlar sesleri kısılmaya çalışılan toplumun dinmeyen sesi, küçücükte olsa bir umut ışığı. Zira çevrede onları izleyen erkek ve kadınların sokaklarda bu görüntüleri görmeyi özlediklerini anlamamak zor değildi. Muhakkak taşıdıkları umut ve cesaret onları da heyecanlandırmıştır. Kim bilir belki bir sonraki sokak eylemine katılmaları için ilham kaynağı olmuşlardır.
 
Polisin böyle bir kitleyi beklemediği her halinden anlaşılıyordu. Şaşkınlık içinde yürüyüşü izleyip bir süre sonra kendilerine geldiklerinde, kameralarını çıkarıp yürüyüşü çekmeye başladılar. Kadınlar alana geldiklerinde alandaki görevli polisler gelen grubu şaşkınlık içinde izledi.
 
Mücadeleyi diri tutacak olan bu inançtır
 
Ama alandakileri de izleyenleri de belki en çok heyecanlandıran, kadınların taleplerindeki coşkuyu, kararlılığı, “Devrim devrim” sloganıyla haykıran 70-80 yaşlarındaki Kürt bir kadının havaya kalkan tek yumruğu anlatıyordu. Daha önce hangi eylemlerde bulundu, bu yaşına kadar nasıl bir mücadele verdi bilinmez. O an sadece heyecanla “Devrim devrim” diyerek yumruğu havaya kaldırması ilgimizi çeker oldu. Ömrünü bu ülkede geçirmiş, katliamlara, ölümlere, işkencelere tanıklık eden bir kadının hala mücadeleye inanması büyük bir güç, büyük bir irade. Biz kadınların mücadelesini diri tutacak olan bu inanç, iradedir. Herkesin zihnen, bedenen hantallaştığı bu dönemde ismini bilmediğim bu kadın, hantal bedenleri, zihinleri ve üzerimizdeki ölü toprağını çok kolay silip süpürebilir.
 
Uzun süredir yumruğunu havaya kaldırıp devrim diye slogan atan gruplar veya insanlar göremiyorum. Tam da burada kadın mücadelesi bize bir kez daha umut oluyor. Umudun nereden, kimden geleceği bilinmez. Bazen bir çocuktan, bazen yumruğunu yılların, yaşanmışlığın öfkesiyle sıkan 70’lerinde bir kadından. Yine “Dansımı değil OHAL’i engelle” yazılı dövizleri taşıyan aynı yaşlarda bir başka kadının yapacağı dans, beni de heyecanlandırdı. Sokakta, evde, işyerinde yapacağı dansı özgürce yapmak istiyor ve bu talebinden hala vazgeçmiyor.
 
Çocuklarıyla alana gelen kadınlar, hala erkek egemen zihniyetin yaratmaya çalıştığı aile profilini reddedip özgürlüğü için iradesi için alanlarda olmayı tercih etti.
 
18’inci kez Feminist Gece Yürüyüşü
 
Bu yıl 18’inci Feminist Gece Yürüyüşü gerçekleştirildi. Kadınların özgürlük taleplerinin yükseleceği korkusu, sabahın erken saatlerinde “yolların kapanması”nı da beraberinde getirdi. “Kadınların korkusu” İstiklal’e çıkan bütün yolları kapattırdı. Adeta kuş uçurtmamak için kolları erkenden sıvamışlardı. Bütün gün farklı alanlarda eylem yapan kadınlar akşam saatlerine doğru Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılmak için Taksim’e gelmeye başladı. İstiklal’e çıkan bütün yollar kapalı olduğu için kadınlar için tek yol vardı: Direnmek!
 
“Kadınlar bu gece kadınların, ezilenlerin, haksızlığa uğramışların sessizliğinin isyanı oldu. Kadınlar, katliamlara karşı isyan, ekonomik krize karşı öfke, savaşa karşı barış, şiddete karşı mücadele oldu İstiklal’de.”
 
“Kimse gelemeyecek” diye tartışılırken, kadınlar bir anda İstiklal Caddesi’ne çıkan Büyük Parmakkapı Sokağı’nda toplanmaya başladı. Her şey bir anda oluverdi. Pankartları, dövizleri hazır bir şekilde kadınların Sıraseviler Caddesi’ne doğru yürüyüşü başladı. Buradan Taksim Meydanı’na yürümek isteyen kadınları polis barikatları ve panzerleri karşıladı. Saatlerce polis barikatları önünde bekleyip barikatın açılmasını bekleyen kadınların sloganları, alkışları ve zılgıtları hiç susmadı. Her kesimden kadınların olduğu eylemde kadınlar el ele vererek barikatı yıkmaya çalıştı. Kadınlar bu gece kadınların, ezilenlerin, haksızlığa uğramışların sessizliğinin isyanı oldu. Kadınlar, katliamlara karşı isyan, ekonomik krize karşı öfke, savaşa karşı barış, şiddete karşı mücadele oldu İstiklal’de.
 
Kadınlar isyandaydı. Ve “İsyanın sesini yükselt” diye haykırdı. Ekonomik krizin bedelini ödemek istemeyenlere, savaşa karşı olanlara, kadın katliamlarına karşı olanlara, tacize, tecavüze karşı olanlara, kültürel asimilasyona karşı olanlara isyan daveti vardı bu alanda. Kadınların sesleri nerelere kadar ulaşır, yankılanır bilemeyiz. Ancak biz, kadınların yüzündeki isyan ifadesine tanıklık ettik ve seslerini kısmaya da hiç niyetleri yoktu.
 
Bir grup kadın Karaköy’e doğru yürüyüşe geçerken bir grup kadın ise polis barikatlarının üzerine üzerine yürüdü. Barikatı aşmaya çalışan kadınlara saldırı gerçekleştirilerek, biber gazı sıkıldı. Bütün saldırılara rağmen kadınlar uzun süre direnerek sokağı terk etmedi.
 
Biz de bir sonraki 8 Mart’a kadar kadınların her gününü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gibi mücadele ve direnişle geçmesini diliyoruz.