
‘Korkularım ve zaaflarım üzerinden ajanlık dayattılar’
- 09:08 9 Mart 2020
- Güncel
ADANA - 17 Haziran 2019 tarihinde evlerine yapılan baskında gözaltına alınan 17 yaşındaki M.K., polis tehdidiyle ajanlaştırılmak istendiğini iddia ederek, “İmzalattıkları ve yazdırdıkları ifadenin hiçbir gerçekliği yoktur. Baskı ve tehdit ile 17 yaşındaki beni korkuttular. Ellerinde hiçbir delili olmayan devlet yetkilileri biz çocuk yaştaki gençleri korkutarak ve baskılayarak sahte delil üretiyor” diye vurguladı.
Adana’da 17 Haziran 2019’da yapılan ev baskınlarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi üyesi 35 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltıların ardından 9 kişi tutuklanırken, 26 kişinin birçoğu “adli kontrol” şartıyla serbest bırakıldı. O süreçte gözaltına alınan 17 yaşındaki M.K. isimli çocuk ise götürüldüğü Çocuk Şube’de gözaltında tehdit edildiğini ve kendisine ajanlık teklif edildiğini iddia etti.
Polislerin tehdidi karşısında ajanlık dayatmasını kabul ettiğini kaydeden M.K., kendisiyle birlikte gözaltına alınan birçok kişinin de bu dayatmaya maruz bırakıldığını öne sürdü. M.K., “Çocuk Şube’de ailemle tehdit edildim ve cezaevine atılacağım söylendiği için korktum ve ardından asılsız itiraflarda bulundum. Ancak yaşadığım psikolojik şiddetin ardından pişmanlık duydum ve ifade dosyamı geri çektim. Bunu yapmamın hemen ardından polis tehdidi yeniden başladı” dedi.
Verdiği ifade nedeniyle 5 kişi tutuklandı
Verdiği ifade nedeniyle 5 kişinin tutuklandığını dile getiren M.K., bu kişilerin yok yere hala cezaevinde bulunması nedeniyle kendisini kötü hissettiğini belirtti. M.K, şunları ifade etti: “Bir dönem HDP Gençlik Meclisi’nde yer aldım. 17 Haziran 2019 tarihinde 35 kişi hakkında gözaltı kararı olan gençlerden biri de bendim. Ev baskınından sonra araca bindirildiğimde direk ‘Elimize düştün mü? Hadi git şimdi de basına konuş’ gibisinden tabirlerde bulundular. Gözaltında olduğum süreçte çocuk şubede tesettürlü olmama rağmen yazmama ve üzerimdeki gömleğe el koydular. ‘Takmayacaksın onları’ dediler. Nedenini sorduğumda ‘Öyle gerekiyor’ dediler. Ben de bu uygulamanın karşısında sessiz kalmayıp söylendiğimde ‘nezarete’ deyip nezarete gönderildim. Ardından savcı görüşmesi adı altında görüşmeye çağrıldım. İki kez reddetmeme rağmen üçüncüde beni götürüp itirafçılığa zorladılar. Ailemi ön plana atıp 5 kişi hakkında ifade vermem istendi ve bu ifade için zorlandım.”
‘Kendi el yazımla bir kağıdın aynısını yazdırdılar’
Çocuk Şube’de gözaltında bulunduğu süreçte TEM Şube polisleriyle özel olarak görüştürüldüğünü dile getiren M.K., TEM polislerinin kendisine "Sadece şu kişiler hakkında ifadeyi imzala. Merak etme onlara bir şey olmayacak" dediğini söyledi. Psikolojik baskı altında arkadaşları üzerine ifade vermek zorunda bırakıldığını belirten M.K., ertesi gün “adli kontrol” şartıyla bırakıldığını anımsattı. M.K., “19 Haziran 2019 tarihinde tekrardan polislerce aranıp ‘gel telefonun ve evden çıkan bazı eşyalarını al’ dediler. Emniyete gittiğimde bir kağıt verip onun aynısını kendi el yazımla yazmamı, yazmazsam daha kötü şeyler olacağını arkadaşlarımın ellerinde olduğunu söylediler. O yönden tekrardan savcılığa benim söylemlerim gibi dilekçe gönderdiler. Legal çalışmaları dahi illegalize etmeye çalışıyorlardı. Her siyasi partinin olduğu gibi HDP’nin de gençlik kurumu vardır. Kesinle şu an tutuklu bulunan gençler dahil hiçbir gencin illegal bir çalışması yoktur. Siyasi parti düzeyinde HDP Gençlik Meclisi çatısı altında olan yasal çalışmalar yürütüyorlardı. İfademi ne bir parti söylemi ne bir arkadaşımın söylemi karşısında geri çekiyorum. Sadece vicdanım ve arkadaşlarımın masumluğu için ifademi geri çektim. Bu süreçte hiçbir arkadaşımla görüşmedim ve görüşmüyorum da. Kendi isteğimle ifademi geri çekmek istedim” diye konuştu.
‘İHD’ye başvuru yapacağım’
Mahkemeden bir gün önce polislerce arandığını kaydeden M.K., kendisiyle konuşulmak istendiğini belirtti. 12 Mart 2020’de görülecek duruşma için de arandığını söyleyen M.K., bu görüşmeyi reddettiğini ve kendisine uygulanan baskıyı teşhir etmek için basına konuşmaya karar verdiğini aktardı. M.K., “30 Ocak 2019’dan bu yana ailem ve kendim tehdit altındayım. 30 Ocak 2019 tarihinde ifadeye götürüldüğüm zaman 7 polis memuru ifade odasındaydı. 5 dakika bile sürmedi ifadem. ‘Hemen bir arkadaş seninle görüşecek’ diye bir odaya götürüldüm. ‘Biz istihbaratla çalışıyoruz’ diyen 3 memurun üzerime baskı kurmasıyla reddedip çıktım. Sürekli bir takip ve taciz altındayım. 4 ay önce bir araç tarafından yolum kesildi. İçerisindeki memurlar ‘Arkadaşların kurtulsun istiyorsan bize yardımcı olman şart’ dedi. Telefonumla ses kaydı alacağım esnada fark edip elimden aldılar. Ben de araçtan inip hızla uzaklaştım. Yaşadığım polis tehdidi ve tacizi hakkında İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) başvuru yapacağım” dedi.
‘Korku ve zaaflarımızdan faydalanıp sahte delil oluşturuyorlar’
Kendi korkuları üzerinden polisin tehdidine maruz kaldığını dile getiren M.K. son olarak şunları ifade etti: “İmzalattıkları ve yazdırdıkları ifadenin hiçbir gerçekliği yoktur. Baskı ve tehdit ile 17 yaşındaki beni korkuttular. O süreçteki korkularım ve zaaflarım yüzünden 5 kişi benim yüzümden cezaevine girdi. Bu durumu vicdanım kabul etmiyor. Ellerinde hiçbir delili olmayan devlet yetkilileri biz çocuk yaştaki gençleri korkutarak ve baskılayarak sahte delil üretiyor. Ben sadece ailem adına ve özellikle babama zarar verirler diye korkuyordum. Bir daha asla boyun eğmeyeceğim.”