Yürüyüş gerçekleştiren Ankaralı kadınlar barış talebini yükseltti
- 17:52 8 Mart 2020
- Güncel
ANKARA - Ankara Kadın Platformu öncülüğünde binlerce kadının katılımı ile gerçekleşen 8 Mart Mitinginde kadınlar, tüm engellemelere rağmen Sakarya Caddesine yürüyerek barış taleplerini haykırdı.
Ankara Kadın Platformu, “Emeğimiz, kimliğimiz, özgürlüğümüz, hayatımız ve barış için tüm dünyada ayaktayız” şiarıyla Sakarya Caddesi’nde binlerce kadının katılımı ile coşkulu bir şekilde eylem gerçekleştirdi. Eylem öncesi kadınların toplanma alanı olan Kolej Metrosu önü polis bariyerleri ile kapatılırken kadınların burada bir araya gelmesi “Valiliğin güvenlik” gerekçesi kararı ile engellendi.
Yürüyüşe izin vermeyeceğini belirten polislere karşı kadınlar “Polis barikatı aç” ve “Kadınlar artık susmayacaklar” sloganları ile karşılık verdi. Kısa süre içerisinde yüzlerce kadının toplanması ile bu karardan geri adım atıldı.
Barış da biziz devrim de dövizi taşındı
Kadınlar, “Emeğimiz, kimliğimiz, özgürlüğümüz, hayatımız ve barış için tüm dünyada ayaktayız” ana pankartı arkasında yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca rengarenk pankartlar taşıyan kadınlar yaklaşık 2 aydır kayıp olan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku, Rabia Naz ve şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren ve dosyasında geçen günlerde takipsizlik kararı verilen Nadira Kadirova’nın durumuna dikkat çekti.
Kadınlar ayrıca “Barış da biziz devrim de “, “İstanbul Sözleşmesini uygula”, Aileniz kadınları öldürüyor”, “Cinsiyetçi eğitime hayır” Şiddetsiz eşit ve özgür bir yaşam istiyoruz”,” Düzeniniz batsın eşitsiz dünya yansın” “Özgürlüğe el ele”, “Şili Arjantin Meksika kadınlar her yerde isyanda” ve “Savaşa karşı barışı istiyoruz” dövizleri taşıdı. Yürüyüş boyunca, ayrıca HES, JES, çocuk istismarı, mülteci kadınların durumuna dikkat çeken dövizler de taşındı.
Kadınlar arama noktasından “isyan” diyerek kendilerini aratmadan geçti
Erkek adalet değil gerçek adalet”, “Bağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun”, “ Kimsenin namusu olmayacağım”, “Tayyip kaç kaç kadınlar geliyor”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz”, “Jin Jiyan Azadi”, “Devlet elini bedenimden çek” ve Biji Yekitiya Jinan” sloganları ile Sakarya Cadesi’ne gelen kadınlar polis bariyeri ve arama noktasından “isyan” diye bağırarak koştu ve arama noktalarından kendilerini aratmadan geçti.
Barış talebi 8 Mart alanından yükseldi
Şili’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan Las Tesis dans performansını sergileyen kadınlar erbane eşliğinde halaya durdu. “Siyasal iktidarın Suriye’de ülkeyi içine sürüklediği savaş sonucu geçtiğimiz hafta onlarca ölüm yaşandı” diyen kadınlar , “ Yıllardır egemen güçlerin çıkarları uğruna Ortadoğu’da yürütülen savaş, halklar için ölüm, göç, kadınlar için, daha fazla şiddet, taciz, tecavüz anlamına geliyor. Savaş politikaları ile ülkelerini terk etmek zorunda kalan mülteciler siyasi pazarlık haline getiriliyor. Bizler buradan bir kez daha barış talebimizi tekrarlıyoruz. Ateşkes yetmez kalıcı barış sağlanmalı, mülteciler siyasi pazarlık malzemesi yapılmakta vazgeçilmeli.” çağrısında bulundu.
Kadınlar, Şule Çet, Ceren Damar, Ceren Özdemir, Emine Bulut, Sibel Ünli, Fatma Şengül, Kübra Aşın, Helin Palandöken ve katledilen çok sayıda kadının adını anarak “ isyan” diye haykırdı.
Ardından platform adına hazırlanan basın metni Kürtçe, Türkçe ve Arapça okundu. Türkçe metni platform üyesi Neslihan Kırmızıgül tarafından okundu.
‘8 Mart’ta ayaktayız isyandayız’
Esnek-güvencesiz çalışma koşullarının dayatılmasına, ırkçılığa, şiddete ve kadın cinayetlerine, özgürlüklerini ellerinden almak isteyenlere karşı mücadele ettiklerine dikkat çeken Neslihan, “ Bizler de bu topraklarda yaşayan kadınlar olarak işte böylesine büyük bir direnişin parçasıyız ve bugün her yerde sokaklardayız. Biz kadınlar hep birlikte emeğimiz, özgürlüğümüz ve hayatımız için ayaktayız!
Babasına kocasına, polisine devletine inat hayatlarımızın ve haklarımızın elimizden alınmasına izin vermemek, özgürlüklerimizi, emeğimizi ve yaşam alanlarımızı savunmak için 8 Mart’ta isyandayız” dedi.
“Kadınlar AKP iktidarının yasalarla, fetvalarla ne giydiğimizden nasıl yaşadığımıza kadar uzanan bitmek bilmeyen kadın düşmanı politikalarla yaşamlarımızı hedef aldığını biliyoruz” diyen Neslihan, kadınların evde, iş yerlerinde, sokakta şiddetin her biçiminin meşrulaştırılıp cezasız bırakıldığını ve kadınların güvenliksiz ve güvencesiz bir yaşama mahkûm edilmeye çalışıldığına dikkat çekti.
‘İktidar ve devlet kurumları suç ortağıdır’
2019 yılında 474 kadının katledildiğini hatırlatan Neslihan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eskişehir’de katledilen Ayşe Tuba Arslan 23 kez koruma talep etmişti ve her defasında faille uzlaştırılmıştı. Katledilen başka binlerce kadın da devletin, polisin ve yargının gözü önünde katledildi, katiliyle uzlaştırıldı. Yeni yargı paketiyle, aile içi şiddet vakaları adı altında kadına yönelik şiddet için arabuluculuk getirilmeye çalışılıyor. Buradan uyarıyoruz: Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddet bakımından arabulucuğu ve uzlaştırmayı yasaklamaktadır. 6284 Sayılı kanun şiddete maruz kalan ve risk altında olan tüm kadınlar için uygulanmak zorundadır. Yasaları uygulamayan iktidar ve devlet kurumları suç ortağıdır. Biz kadınlar, özgürlüğümüzün de yaşam hakkımızın da iktidarın yasalarına sığmayacağını biliyoruz. Biz kadınlar özgürlüğümüzü de yaşam hakkımızı da yasalarınıza rağmen kazanacağız”
‘Gülistan Doku nerede, ne oldu?’
Dersim’de üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun tam 64 gündür kayıp olduğunu vurgulayan Neslihan, “Arama çalışmaları sonlandırıldı. Ailesi, üniversiteden arkadaşları ve kadın örgütleri susturulmaya çalışılıyor. Bizler buradan bir kere daha haykırıyoruz; susmayacağız ve olay aydınlatılıncaya kadar hep bir ağızdan sormaya devam edeceğiz: Gülistan Doku nerede? Gülistan Doku’ya ne oldu?” diye sordu.
‘Bir kişi daha eksilmemek için mücadele ediyoruz’
Bu ülkede göçmen kadınların en ağır sömürü, şiddet, taciz ve mobbing koşullarında çalıştırıldığını göçmen işçi Nadira Kadirova’nın AKP’li Milletvekili Şirin Ünal’ın evinde sigortasız çalıştırılırken katledildiğini ifade eden Neslihan, “Yine gazeteci Yeldana Kahraman da evinde ölü bulundu. Cinayetler örtbas edildi. AKP bizden neyi saklıyor? Nadira Kadirova’ya ne oldu? Yeldana Kahraman’a ne oldu? Bizler kadın katillerine ve onları koruyup aklayanlara inat bir kişi daha eksilmemek için mücadele ediyoruz. Hayattan kopartılan tüm kadınlar için adalet istiyoruz. Mahkeme salonlarında nöbet tutarak Ceren Damar’ı katleden Hasan İsmail Hikmet’in, Şule Çet’i katleden Çağatay Aksu ve Berk Akand’ın ve daha nice kadın katilinin cezalandırılmasını sağladık.” ifadelerini kullandı.
‘Her ekonomik kriz gibi bu krizin de faturası önce kadınlara kesiliyor’
Her ekonomik krizin faturasının önce kadınlara kesildiğini ve kadınların yoksulluğa mahkûm edildiğini söyleyen Neslihan, “ Kadınların görünmeyen ev içi emeği ekonomik kriz ile artıyor. Türkiye’deki çalışma rejimi cinsiyet ayrımcılığını, kadınların yaşadığı mobbingi arttırıyor. İşten çıkarmalar başladığında önce kadınlardan vazgeçiliyor. Kadınların erkeklere göre iş gücüne katılım oranları daha düşük, işsizlik oranları ise daha yüksek. Kadınlar eşdeğerdeki işlerde erkeklerden daha az ücret alıyor. Kadınlardan bir yandan ucuz iş gücü olması bir yandan da kapitalist ataerkil sistemin devamı için ucuz iş gücü yetiştirmesi bekleniyor. Çalışma yaşamında da ayrımcılık ve eşitsizliği derinden yaşayan kadınlar olarak bu düzenin devam etmesine izin vermiyoruz, emeğimize sahip çıkıyoruz.” diye konuştu.
‘Halkın taraf olmadığı bu kirli savaş politikalarında sığınmacılar pazarlık konusu ediliyor’
Savaştan en büyük yarayı alanların yine kadınlar olduğunu söyleyen Neslihan, şöyle konuştu: “Devlet savaş politikaları ile korku salıyor, gündem değiştiriyor, kadınların tüm sorunlarını yok sayıyor. Halkların tarafı olmadığı bu kirli savaş pazarlığında kadın ve çocuklar başta olmak üzere sığınmacıların pazarlık konusu yapılmasını kabul etmiyoruz. Emperyalist saldırganlığa karşı inadına barış diyoruz.”
‘Kadın tutsaklar içeride yan yana gelerek kadın mücadelesini yükseltiyor’
Neslihan, kadınların siyaset alanından silmek istendiğine dikkat çekerek, kayyım politikalarıyla eş başkanlığın uygulandığı belediyelere saldırıldığını ve kadınların iradelerinin gasp edildiğini vurguladı. Neslihan, “ Kadın siyasetçileri tutuklayarak başta Kürt kadınları olmak üzere mücadele eden tüm kadınlara gözdağı vermeye çalışıyorlar. Kadınlar tutsak ediliyor, cezaevlerinde çıplak arama, en temel hakların gasp edilmesi gibi insanlık dışı muamelelere maruz bırakılıyorlar. Tüm bunlara rağmen kadınlar içeride ve dışarıda kadın düşmanı politikalara karşı yan yana gelerek, kadın mücadelesini yükseltiyor. “ diye belirtti.
‘Özgür ve eşit bir yaşamı yaratana kadar mücadeleden vazgeçmiyoruz’
“Kadınların özgürce yaşayacağı bir dünyayı kurmakta kararlıyız” diyen Neslihan, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “ Kapitalist, ataerkil sistemi değiştireceğiz. Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz! Özgür ve eşit bir yaşamı yaratana dek mücadeleden ve direnmekten vazgeçmiyoruz. Bugün de bu kararlılıkla ülkenin ve dünyanın her yerinde öfkemizle, isyanımızla, direncimizle sokaklardayız, meydanlardayız. Dünyanın her yerinde mücadelesiyle sokakları özgürleştiren kadınlara bin selam olsun”
Açıklamanın ardından Grup Kızçe tarafından kısa bir konser verildi. Kadınların 8 Mart eylemi Las Tesis dansı ve sloganlarla son buldu.