İHD İzmir Kadın Komisyonu: Hak temelli mücadelemiz devam edecek

  • 14:13 7 Mart 2020
  • Güncel
İZMİR - İHD İzmir Şubesi Kadın Komisyonu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Hak temelli mücadelemiz devam edecek” dedi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile şube binasında basın toplantısı düzenledi. Basın metnini komisyon adına Ayşenur Kizaroğlu okudu. 
 
Kadınların alanlarının devlet politikaları ile daraltıldığını belirten Ayşenur, “Toplumsal yaşamın; her alanda eşitlikçi, özgürlükçü ve adil olmasını talep ediyoruz. Bunlar doğuştan gelen haklarımızdır. Bu haklarımızın bize erkekler tarafından verilmesini istemiyoruz. Örgütlü ve hak temelli mücadelemiz devam edecektir” sözlerine yer verdi. 
 
Kadınların koruma kararına rağmen katledildiğini, mahkemelerde ise faillere  “haksız tahrik indirimleri” ile “iyi hal” indirimleri uygulandığını belirten Ayşenur, ayrıca AKP’li milletvekili Şirin Ünal’ın evinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Nadira Kadirova’yı hatırlattı. Ayşenur, “Bir milletvekilinin evinde Nadira Kadirova’nın öldürüldüğüne dair kanıtlara rağmen dosya kapatıldı. Gülistan Doku hala bulunamadı. Türkiye’de çalışan yabancı uyruklu kadınlara karşı hem emek sömürüsü hem de tecavüz ve istismar devam ediyor. Bu kadınlar sınır dışı edilme ve daha fazla şiddete uğrama korkusu ile başlarına geleni anlatamıyor, yardım alamıyorlar” dedi.
 
‘Mekanizmalar yeterli değil’
 
Ayşenur şöyle devam etti: “6284 sayılı kanun, İstanbul Sözleşmesi yok sayılmakta, yargılamalarda ve şiddeti önleme yönündeki uygulamalar hayata geçirilmemektedir. ‘Aile yapısını tehdit ediyor’ şeklindeki gerçeği yansıtmayan söylemlerle İstanbul Sözleşmesi’nin anti propagandasını yapmaktadırlar. İktidar merkezli pek çok kişi ve kurum İstanbul Sözleşmesi ve nafaka hakkına karşı söylemler ortaya koymaktadırlar. Binlerce kadın erkeklerin tehdidi altında yaşıyor. Sığınma evleri sayısı yeterli değildir. Kadınları erkek şiddetinden koruyacak merkezler, mekanizmalar yeterli değildir ve işletilmemektedir.”
 
‘Eşit işe eşit ücret uygulanmamakta’
 
Kadınların emeklerinin yok sayıldığını, erkeklere göre düşük ücret aldığını sosyal güvencelerinin sağlanmadığını kaydeden Ayşenur, “İş yerlerinde kadınların yasal hakları olan izinler kullandırılmamakta, işten çıkarılma gerekçeleri sayılmakta ve kadınların çoğunluğu işsiz kalmamak için yasal haklarını kullanmamakta. Çocuk, hasta, yaşlı bakımından sorumlu, ev içi işlerle meşgul etmeye dönük bir politika dayatılmaktadır” ifadelerini kullandı. 
 
‘Cezaevinde tutulan kadınlar hak ihlallerine maruz kalıyor’
 
Cezaevlerindeki tutsak kadınlara değinen Ayşenur, “Bu kadınların büyük çoğunluğu haklarını nasıl arayacaklarını bilmiyor ve toplumun gözünden uzak bir tecrit alanında kendilerine yapılanlara boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Haklarını arama noktasında bilinçli olanların ise bu mücadelesinin önünde iletişim engelleri oluşturulmakta ve disiplin cezaları uygulanmaktadır. Binlerce kadın bebekleriyle cezaevlerinde bulunmakta, hamile kadınlar hapishanelerde tutulmaktadır. Doğumdan hemen sonra hastanelerden tekrar cezaevlerine getirilmektedir. Hijyenik olmayan ortamlarda, yetersiz ve kalitesiz yemeklerle adeta bir yaşam savaşı veriyorlar” şeklinde konuştu. 
 
‘Örgütlü ve hak temelli mücadelemiz devam edecektir’
 
LGBTİ+ bireylere karşı her türlü şiddet, ayrımcılık ve kötü muamelelerden de söz eden Ayşenur son olarak, “LGBTİ+ eylemleri yasaklanmakta, engellenmekte ve polisin bu eylemlere katılanlara karşı şiddet uyguladığı görülmektedir. Bu uygulamaları ve devletin şiddetini, baskısını, nefretini kabul etmiyoruz. Toplumsal yaşamın; her alanda eşitlikçi, özgürlükçü ve adil olmasını talep ediyoruz. Bunlar doğuştan gelen haklarımızdır. Bu haklarımızın bize erkekler tarafından verilmesini istemiyoruz. Örgütlü ve hak temelli mücadelemiz devam edecektir” diye konuştu.