‘8 Mart’ta savaşa ve her türlü şiddete karşı alanlardayız’

  • 09:14 7 Mart 2020
  • Güncel
Gülistan Azak
 
İSTANBUL - 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde iktidarın savaş ve şiddet politikalarına karşı kadınları Kadıköy’de buluşmaya çağıran İlerici Kadınlar Meclisi Sözcüsü Sevgi Özlem Gülmez, “Bu savaşı biz başlatmadık. Savaş biz kadınların savaşı değil. Savaşın yol açtığı krizlerin faturasını da biz ödemeyeceğiz” dedi.
 
Savaş politikalarından geri adım atılmaması ile derinleşen ekonomik kriz, yoksulluk, işsizlik sorunu sonucunda Türkiye’de çok sayıda kişi intihara sürüklendi. Son iki haftada sadece basına yansıyan 7 intihara sürüklenme vakası gerçekleşti. İktidarın Suriye’ye yönelik saldırıları ile halklar, özelde ise kadınlar bir kez daha savaşın sonuçları ile karşılaşmak zorunda bırakıldı. “Savaşa hayır, barış hemen şimdi”, “Savaşa değil, emekçiye bütçe” sloganları ve pankartları ile alanlarda seslerini yükselten kadınlar, 8 Mart’ta da “savaşa son” talebi ile alanlara çıkacak.
 
İlerici Kadınlar Meclisi Sözcüsü Sevgi Özlem Gülmez, 8 Mart’ta haykıracakları taleplere ilişkin konuştu.
 
‘AKP’nin dayatmalarının karşısındayız’ 
 
AKP’nin halkın ve özelde kadınların tüm tepkilerine rağmen savaşta ısrar ettiğini, çocuk istismarını meşrulaştıran tasarıyı yeniden gündeme getirdiğini kaydeden Sevgi, kadın katliamlarının da giderek arttığına dikkat çekti. Sevgi, sorunların çözümü için 8 Mart günü ses çıkarmak üzere alanları işaret etti.
 
Kadınların AKP iktidarın tüm saldırılarına rağmen ses çıkarmaya devam ettiğine vurgu yapan Sevgi, “Her alanda, adım attığımız her yerde pankartlarımızla, dövizlerimizle ve en güçlü halimizle kadınların, gençlerin sesi olmaya çalıştık, onlarla birlikte yürüdük. AKP’nin Kasım 2016’da Meclis’e getirdiği tasarıda yer alan ve çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında çocuk ve failin evlenmesi halinde, cezanın ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını öngören düzenleme tekrar gündeme taşınmaya çalışılıyor. Buna karşı içinde bulunduğumuz her platformda, her ilde düzenlediğimiz açıklamalarla kadınların tepkisine ve buna karşı verdikleri mücadelelerindeki kararlılığa dikkat çektik. Bunun iktidarın kendi yobaz zihniyetinin bir ürünü ve sonucu olduğunu biliyoruz. Halkın tepkisine rağmen getirmek istedikleri bu yobaz dayatmanın karşısındayız ve asla kabul etmiyoruz” diye konuştu.
 
‘8 Mart ses çıkarmak için önemli bir fırsat’
 
Kadınların sokakta, işyerinde ve yaşamın her alanında iktidar baskısıyla karşı karşıya olduğunun altını çizen Sevgi, işinden edilen, şiddete ve tacize maruz kalan ancak hukuki destek bulamayan kadınların sesi olmayı sürdüreceklerini vurguladı. “8 Mart Dünya Kadınlar Günü de tam da bu anlamda kadınların kendilerine dayatılan baskılara karşı duracağı ve ses çıkaracağı bir gün, bir fırsat” diyen Sevgi, bu nedenle İlerici Kadınlar Meclisi olarak 8 Mart’ta saat 14.00’te Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’nde kadınlarla buluşma gerçekleştireceklerini söyledi. Sevgi, “Tüm kadın örgütlerinin katılımıyla bir açıklamamız olacak. İşyerlerinde sendikalaştığı için işlerinden atılan kadınların, tacize maruz kaldığında herhangi bir hukuki destek bulamayan ve ancak hashtag olduğunda adı duyulan kadınların sesiyiz. Mücadelemiz sonucu gelişen kazanımlar bizleri diri tutuyor. Enerjimiz yüksek bu nedenle. İktidar bizlere saldırarak belki de sindirdiğini veya sindirebileceğini düşünüyor ama kadınların direngenliği ve gücünü hafife almakla çok yanılıyor. Aslında bizler her saldırıda geriye değil, ayakta, birlikte ve bir adım daha ileriye gidiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Bu savaş kadınların savaşı değil’
 
İktidarın ülke sınırları ötesinde sürdürdüğü savaşın sonuçlarına dikkat çeken Sevgi, savaş ve şiddet politikalarının en çok kadınları etkilediğini vurguladı. Sevgi, savaş sonrası daralan ekonominin “patronların” ilk olarak kadınları hedef almasına yol açtığını belirtirken, şunları kaydetti: “Saray siyasetinin en önemli parçasını savaş ve şiddet politikası oluşturuyor. Bu politikalar sonucu daralan ekonomi de işyerlerinde kadınları hedef alıyor. ‘Zaten eve giren ikinci bir maaş vardır’ denilerek işten çıkarılanlar ilk olarak kadınlar oluyor. Bu politikanın maliyet ve sonuçlarını biz kadınlara yansıtıyorlar. Temel besin ihtiyaçlarına, elektrik, su, doğalgaz faturalarına zamlar yapılıyor. Bunun bedelini ödeyen yine kadınlar oluyor. Çünkü geçim zorluğu karşısında ne yapacağını düşünen ve kendisinden ödün vermeye çalışan kadınlar oluyor, bu sorumluluk kadınların omuzlarına yükleniyor. Bu nedenle aslında bizi sıkıştırdıkça daha çok tepki çektiğinin farkında değil iktidar. Ancak çok sıkıştı. İktidar savaş, milliyetçilikle daralan alanını açmaya çalışıyor şu an. Bu savaşı biz başlatmadık. Savaş biz kadınların savaşı değil. Savaşın yol açtığı krizlerin faturasını biz ödemeyeceğiz.”