Kadın Savunma Ağı: Ürettiğimiz sürece var olabiliyoruz

  • 09:07 7 Mart 2020
  • Güncel
Zeynep Pehlivan
 
İZMİR - Kadın Savunma Ağı’ndan Gizem Coşkun, “Her bir kadının içsel dönüşümünü ve farkındalığını yaratması, kadın hareketini oluşturan ve de öfkeyi mücadeleye dönüştüren bir şey. Kadınların eğlenip dans etmeye de çok ihtiyacı var” diyor. 
 
Kadın hakları savunuculuğu yapan birçok oluşum, feminist bir çizgide tartışmalarını devam ettirirken, hayatın bir parçası olan sanattan da yararlanmayı bırakmıyor. Kadınlar olarak zaten oldukça zor olan yaşamımızı sürdürmeye çalışırken ya da hak savunuculuğu yaparken, içsel yolculuğumuzu zaman zaman ihmal edebiliyoruz. Bu bitmek tükenmek bilmeyen haksızlık ortamında, en ateşli olanımız bile arada şöyle bir durup nefes almak istiyor. Yaşamın her koldan bizlere dayattığı güçlükler karşısında eğlenmeyi ve hatta eğlenerek örgütlenmeyi arzular bir haldeyiz. Mücadelenin içinde olurken ya da mevcut iktidarın saldırılarıyla nasıl başa çıkacağımız konusunda çözümler üretirken elbette yorulmamak elde değil. Kendimizi çoğu zaman ihmal etmemiz bu yorgunluğu daha da pekiştiriyor. Neyse ki sanat, tam olarak bu noktada bize güç katan önemli bir işleve sahip oluyor.
 
Türkiye genelinde üç yıldır, İzmir’de ise bir yıldır faaliyet gösteren Kadın Savunma Ağı da örgütlenme çerçevesini kadın kadına eğlenmeyi ihmal etmeden çizmiş bir örgütlenme biçimini benimsiyor. Bir yandan aralarında bir hiyerarşi oluşturmadan çocuk istismarı, nafaka hakkı gibi konularda söyleşiyorlar, bir yandan da İsveç menşeili Balfolk dansını öğrenerek eğleniyorlar. 
 
Bağımsız bir örgüt olarak kurulan Kadın Savunma Ağı, feminist özsavunmayı fiziksel savunmanın haricinde farkındalık ve bilinç yaratma üzerinden değerlendiriyor. “Şiddetle mücadele yöntemleri”, “Neden şiddetle karşılaşırız” gibi konuları 10-15 kişilik grup çalışmalarında, hep birlikte tartışıyorlar. Bunun yanı sıra dönem dönem beden, cinsellik ve dans atölyeleri oluşturuyorlar. 
 
‘Kadınların bu tarz çalışmalara ihtiyacı oluyor’
 
Kadın Savunma Ağı’ndan Gizem Coşkun, bedenleriyle tanışma ve daha önemlisi barışma yolculuklarına dans ve müziğin eşlik ettiğini belirtiyor. Gizem, yaptıkları Balfolk dansı etkinliğinin kendilerine olan katkılarını şu şekilde aktarıyor:  “Bedenimizi sevmeye dönük bir çalışma oluyor bu. Kadınların bu tarz çalışmalara çok ihtiyacı oluyor. Bir taraftan kadınların haklarına saldırılara yönelik olarak politik söylemlerimiz oluyor. Kadın savunması çalışması aslında pratik ve teorinin birleştiği bir noktadadır. Kadın hareketi açısından mücadele ve politik duruş çok önemlidir. Bununla beraber her bir kadının içsel dönüşümünü ve farkındalığını yaratması, kadın hareketini oluşturan ve de öfkeyi mücadeleye dönüştüren bir şey. Bu yüzden bedenimizle barışık olmak gerçekten kendimizi tanımak demek. Kadın olduğumuz için yaşadığımız şeyler hepimizin ortak noktası; bunun nedenini iktidara, patriyarkaya oturtabiliriz. Ama bununla nasıl baş edeceğimiz konusunda her kadının bu içsel yolculuğu yapması gerekiyor. Bu sanatsal çalışmalar o yüzden çok önemli oluyor. Ürettiğimiz sürece var olabiliyoruz.”
 
‘Müziğe ve dansa ihtiyacımız var’
 
Kadın Savunma Ağı, Dikili’de yazın yaptıkları kamp sırasında çeşitli atölye faaliyetleri yürütürken Balfolk dansıyla tanışıyor. Ekofeminizm, iklim krizine kadınların durumu, feminist grev ve dünyadaki kadın direnişleri gibi konuları da ele aldıkları kampta, dans ve halk oyunları atölyeleri de yapıyorlar.  300’e yakın kadın ve 60’a yakın çocuk katılımcıyla yaptıkları kampta, çocuklar için de ayrı atölyeler oluşturuyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği, gerçek eşitlik, toplumsal eşitlik çerçevesinde de atölyeler yapıyorlar. Gizem bu dansla tanışmasını ve kamp sürecini “Birlikte eğlendik, güldük, birlikte tartıştık” diye özetliyor. 
 
‘Balfolk dansını öğrenmek için buluştuk’
 
Gizem, Balfolk dansının kamp sürecinden bugüne dek onlar için nasıl bir anlama sahip olduğunu şu sözlerle anlatıyor:  “Kamptaki son günümüzde sadece eğlendik ve dans ettik. O gün bir arkadaşımız Balfolk dansını bir atölye çalışması olarak yaptırmıştı.  Önce İstanbul Yoğurtçu Parkı’nda bir etkinlik yaptı arkadaşlarımız. Sonra Ankara Mor Mekan açılışında da Balfolk dansını sergilediler. Biz de İzmir Kordon’da Balfolk dansını öğrenmek için bugün buluştuk.  Bütün yaptığımız çalışmaların yanında kadınların eğlenip dans etmeye de çok ihtiyacı var. Bizi en çok buluşturan çalışmalar müzik ve dans çalışmaları oluyor.” 
 
Ayrıca birlikte üretim faaliyetleri de gösteren Kadın Savunma Ağı üyeleri çanta boyayarak, seramik yaparak festivallerde satış yapıp masraflarını karşılıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi Morfest isminde bir parti bile düzenlemişler. Bunların haricinde de kadın hakları için büyük önem taşıyan yine 8 Mart ve 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nde de alanlarda olduklarını belirtiyor.