‘İnsanların evleri başlarına çöküyor, ülkeyi yönetenler gayet rahat’

  • 12:35 25 Ocak 2020
  • Güncel
Habibe Eren
 
ANKARA - Rant odaklı kentleşme politikalarının sonucu depremin etkilerini çok daha derin hissedildiğini vurgulayan TMMOB Ankara Şube Başkanı Tezcan Candan Karakuş, “Anadolu’nun kırsalında yoksul insanların evleri başlarına çöküyor ama bu ülkeyi yönetenler gayet rahat. 18 yıldır iktidardalar ve hâlâ aynı. İvedilikle bu görevlerini terk etmelerini gerekiyor” dedi.
 
Dün akşam saat 20.55 sularında merkez üssü Sivrice olan depremde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) son açıklamasına göre şu ana kadar yaşamını yitiren sayısı 21, yaralı ise bin 30’a yükseldi.  Sivrice’de saat 07.50 itibarıyla bölgede 4 ve üzeri büyüklükte 11 sarsıntı meydana gelirken, toplam artçı sayısının da 228 olduğu kaydedildi. Elazığ şehir merkezinde 4 binanın yıkıldığı, AFAD ekiplerinin enkazda arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü belirtilirken, Elazığ ile çevre illerde arama tarama çalışmalarının devam ettiği, yurtlarda kalanların da spor salonlarına alındığı aktarıldı. 
 
Depremle ilgili tüm sorular tekrar gündemde
 
Uzun süredir Türkiye’nin belirli bölgelerinde etkisi küçük depremler yaşanırken gözler 1999 Gölcük Depremi’nden sonra alınan deprem vergilerine çevrildi. Öte yandan Ekim 2019’da Birinci dereceden deprem bölgesi olan Bahçelievler’de CHP’li meclis üyelerinin deprem komisyonu kurulması için verdikleri önerge AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Elazığ depremi ile tüm bu sorular tekrar gündeme geldi. Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara Şube Başkanı Tezcan Candan Karakuş , iktidarın rant odaklı ve sağlıksız kentleşme politikaları sonucu depremlerde can ve mal kaybının arttığını belirterek, beklenen büyük İstanbul depreminde durumun çok daha vahim olabileceği uyarısında bulundu.
 
‘İktidar kentleşmeyi rant odaklı politikaların aracı haline getirdi’
 
Depremin bir doğa olayı olduğunu ancak bu doğa olayı ile birlikte yaşamak ve bu duruma uygun kentleşme ve imar yapı politikalarının geliştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Tezcan,  “Ama bugüne kadar iktidar maalesef yaşanan depremlerden ders almadığı için kentleşmeyi rant odaklı politikalar aracı haline dönüştürdü. ‘İmar afları’ ile birlikte yapının depreme karşı dayanıklı olup olmadığının sorumluluğunu bile vatandaşa yükledi. Yani rant odaklı kentleşme politikalarının bir sonucu depremin etkilerini çok daha derini hissediyoruz. Ders alınmamış bugüne kadar, afet bu aslında” dedi.
 
‘Beklenen İstanbul depreminin ne kadar vahim geçeceği görülüyor’
 
İktidarın depreme uygun  kentleşme politikalarını yaşama geçirmediğini belirten Tezcan, “Kuleleri inşa eden ve imar affını çıkararak aslında bu süreci gerçek sağlıklı yapılı çevreler oluşturmayan ve sonrasında da deprem toplanma alanlarını,yeşil alanları, parkları inşaata yapılaşmaya açan yönetim birinci derece sorumlu bu süreçten. İktidar tarafından bilimi ve tekniği dışlayan bakış açısıyla kentler yönetilmeye çalışılıyor. Deprem toplanma alanları kalmadı, bu alanlara ilişkin öncelikli bir plan yapılmadı. Tüm bunlar aslında beklenen büyük İstanbul depreminin ne kadar vahim geçeceğini gösteriyor” diye konuştu.
 
‘Hâlâ Kanal İstanbul’u yapma derdindeler’
 
Hükümetin depreme hazırlıklı olmadığı ve yanlış politikaların bu şekilde gizlendiğine dikkat çeken Tezccan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hâlâ Kanal İstanbul’u yapma derdinde. Ama Anadolu’nun dört bir yanında deprem kuşağı olan bölgemizde henüz sağlıklı bir kentleşme politikası uygulanamadı. Bunları kapatma derdindeler. Hazırlıklı olsalar önceliklerini nereye vereceklerini görürler. Bir öncelik politikası yok. Siz var olan araştırmaları, önergeleri reddederseniz 99’dan beri toplanan vergilerle ilgili halka şeffaf bir bilgi vermezseniz onun da ötesi zaten depreme karşı bir önlem almazsanız ‘ahlayıp vahlayıp sızlanacak’ zaman değil. En büyük deprem böyle pervasızlıklardır.”
 
‘İmar Affı ile deprem güvenliği mal sahibine bırakıldı’
 
Bilim insanlarının deprem konusunda uzun süredir uyarılarını sürdürdüğünü ve belli noktalarda depremin geleceğini öngördüklerini kaydeden Tezcan, ancak bugüne kadar bilimi ve tekniği dışlayan bir bakış açısının yarattığı sorunun sonuçlarının görüldüğünü ifade etti. Tezcan, “İmar affını düşünün, deprem güvenliğini mal sahibinin yükümlülüğüne bıraktı. Böyle bir devlet anlayışı olabilir mi? bugün yaşadığımz şey bu. Büyük İstanbul depreminde de yaşayacağımız bu. Öncelikler ve sonralıklar ilişkisi. İktidar önceliğini Kanal İstanbul’a vermiş ancak Anadolu’nun her yerinde deprem kuşağı üzerinde sağlıksız yapılaşmalar var. Ve bunu engellemek yerine İmar Affı ile teşvik eden bir yaklaşım var.”ifadelerini kullandı.
 
‘İvedilikle görevlerini terk etmeleri gerekiyor’
 
Bilimi ve tekniğe hedefine koyan sağlıklı bir kentleşme politikasının uygulanması gerektiğine dikkat çeken Tezcan, “Ama bu yöneticilerin düzeleceğini beklemek mümkün değil. 18 yıldır iktidardalar ve hâlâ aynı. İvedilikle bu görevlerini terk etmelerini gerekiyor. Onlar orada durdukça daha büyük bir afetin sorumlusu haline geliyor. Afetlerin sorumluluğu artıyor” dedi. 
 
Elazığ Depreminden sonra Acil Eylem Planı’nın da hayata geçirilmediğine vurgu yapan Tezcan, şunları kaydetti: “Deprem oluyor, iki dakika sonra Kızılay Genel Müdürlüğü’nün attığı tweeti görüyoruz. Acil Eylem Planı bu mudur? Yani gerçekten üzüntü verici bir durum. Bu kadar can kayıpları yaşanıyor. Anadolu’nun kırsalında yoksul insanların evleri başlarına çöküyor ama bu ülkeyi yönetenler gayet rahat. Hâlâ daha büyük ölçekli, kendi öncelikleri üzerinden harekete geçiyorlar. Onun için özellikle deprem kuşağında olan alanlar için bir Acil Eylem Planı yapılması gerekiyor. Bölgelerde bilimin ışığında sağlıklaştırmaya gidilmesi gerekiyor. Bilimsel politikalarla karar alınması gerekiyor rant ölçekli değil.”