‘Fail ceza yerine evlilik ile ödüllendirilecek’

  • 09:03 21 Ocak 2020
  • Güncel
Habibe Eren
 
ANKARA - İkinci Yargı Paketi ile Meclis’e gelmesi beklenen “çocuk istismarında evlilik yoluyla af” düzenlemesini değerlendiren çocuk hakları aktivisti ve Sosyal Hizmet Uzmanı Emrah Kırımsoy, “Fail, ceza yerine evlilik ile ödüllendirilecek, cinsel istismara maruz kalan çocuk daha ağır hak ihlallerine açık hale gelecek, cezasızlık kültürü ise daha da meşrulaşacaktır” dedi.
 
Daha önce kadınların tepkisiyle iki kez geri çekilen “Çocuk istismarında evlilik yoluyla af” düzenlemesi AKP tarafından hazırlanan İkinci Yargı Paketi ile yeniden gündeme getiriliyor. Düzenlemeye göre, çocuk ile cinsel istismar faili arasındaki yaş farkı 10’un üzerinde değilse ve evlendirilirlerse verilen ceza ertelenebilecek. İktidara yakın medya kuruluşları cinsel istismar ve tecavüz sanıklarına af niteliğindeki yasal düzenlemeyi özellikle "mağdur aileleri kurtarma" şeklinde servis ederken, yurttaşlar tasarının tecavüzü meşrulaştıracağını ve buna maruz kalan çocukların sayısının artacağı uyarısında bulunuyor.
 
2016’da “Tecavüzü meşrulaştıramazsınız”, 2018’de “İstismarı affettirmeyiz” diyen kadınların tepkileriyle geri çekilen tasarıya karşı kadın örgütleri, 6 Ocak'ta Türkiye’nin pek çok yerinde sokaklara çıkarak “Çocuk istismarının affı olmaz” diye haykırdı.
 
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği’nden Sosyal Hizmet Uzmanı ve çocuk hakları aktivisti Emrah Kırımsoy, yasa tasarısının çocuklara etkisini değerlendirdi.
 
‘Çocuğa nesne olarak yaklaşılıyor’
 
Bugüne kadar çocukların yararını yok sayan yetişkinlerin; cinsel arzularını ve taleplerini meşrulaştıran, toplumsal cinsiyet kalıplarını dayatan ve buna göre toplumsal yapıyı şekillendiren yaklaşımlar ile karşılaştıklarını belirten Emrah, “Yasa tasarısı adım adım çocuğu, hak sahibi bir kişi olarak görmekten uzaklaştırarak, biat etmesi gereken ve cinsel olarak arzulanabilecek bir nesne olarak algılanmasıyla geldi.  Aile kurumuna ‘gereğinden fazla’ değer atfediliyor ve inanç sistemiyle de destekleniyor” diye vurguladı.
 
‘Cinsel istismar meşrulaştırılıyor’
 
Bütüncül, hak temelli ve sorumluluk zincirine odaklanmayıp sadece infial yaratan olaylarla gündeme gelen vakalardan sonra tepkilerin sönümlendiğini ve çocuğun yararını gözetmeyen yasal düzenlemelerin tartışılabilir hale geldiğini ifade eden Emrah, “Geldiğimiz nokta ise çocuğu, çocuk koruma sisteminden çıkarmak yani devletin çocuğa karşı yükümlülüklerini yok saymak. Oysa 18 yaşına kadar herkesin özel bir statüsü vardır ve bu statü devlete, çocuğun yararını gözetme yükümlülüğü verir. Tartışılan yeni düzenlemeler, devletin çocuğun yararını gözetme yükümlülüğünü üzerinden atmaya çalışması ve bir  ‘suç’ olan cinsel istismarın meşrulaştırılmasıdır” dedi.
 
‘Fail ceza yerine evlilik ile ödüllendirilecek’
 
Çocuğa yönelik istismarın her geçen gün arttığı ve bununla beraber cezasızlık politikasının uygulandığını belirten Emrah, sözlerine şöyle devam etti: “Fail tarafından cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun, bu suçun faili ile evlendirilerek koruma sistemi dışına çıkarılması, ergin sayılması ve Anayasa’da bir hukuk devleti olduğu açıkça tanımlanan Türkiye’de adaletin tesis edilememesi anlamına geliyor. Ayrıca fail, ceza yerine evlilik ile ödüllendirilecek, cinsel istismara maruz kalan çocuk daha ağır hak ihlallerine açık hale gelecek, cezasızlık kültürü ise daha da meşrulaşacaktır. Türkiye’de başta kız çocukları cinsel istismar suçu özelinde hak ihlallerinin hedefi haline gelecektir.”
 
‘Yasa telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açacak’
 
Böylesi bir durumda olan her bir çocuğun süreçten farklı etkileneceğine de dikkat çeken Emrah, istismar faili ile evlendirilen çocuğun kendini gerçekleştirmesinin önündeki engellerin daha da artacağı uyarısında bulundu. Bu süreçlerde ergin kılınan ve tek başına bırakılan çocukların haklar bakımından eşit, özgür, onur sahibi ve barış içerisinde bir yaşam sürdürmesinin beklenilmesini “akıl tutulması” sözüyle değerlendiren Emrah, “Tek tek durumlar özelinde erken yaşta gebelik, henüz çocuk iken başka bir çocuğun sorumluluğunu üstlenme, eğitime devam edememe, fiziksel, psikolojik ve sosyal sorunlar ve belki de intihar gibi telafisi mümkün olamayacak sonuçlara yol açılacaktır” ifadelerini kullandı.
 
‘Toplumsal refleks yeterli değil’
 
Emrah, toplumsal refleksin, çocuğun önceliğini ve yararını yok sayan iktidar politikaları karşısında yeterli olmadığının altını çizerken, iktidar politikalarını hak temelli eleştiren kesimlerin de kriminalleştirildiğini, marjinalleştirildiğini ve baskı altında tutulduğunu vurguladı. Emrah, şunları söyledi: “Çocuğun insan haklarını savunan sivil toplum alanının da bu süreçten payını aldığı açık. Çocukların yaşamı üzerinden inşa edilen politikaların, her bir çocuğun yaşamı ile ilgili olduğu kadar, bir arada yaşama kültürünü doğrudan etkileyecek sonuçları olduğu konusunda bilinç ve farkındalık yetersiz. Dolayısıyla etkili ve yaratıcı müdahale konusunda arayışlar sürse de ortak hareket etme konusunda zorlanıldığı ve başta çocuk hakları savunuculuğu alanındaki aktörlerin başında olması gereken ve sürecin öznesi olan çocukların dinlenmediği, onlara alan açılmadığı ortada.”
 
Emrah, son olarak herkesin birbirinden sorumlu olduğunun unutulmaması gerektiğini dile getirerek, “Herkesin her daim gündeminin çocuk olması ve dayanışmanın çoğalması gerekiyor” dedi.