
Demokratik uygarlığın devletçi uygarlığa direnişi: Efrîn
- 09:15 19 Ocak 2020
- Güncel
Feride Zade
ŞEHBA - Türkiye’nin Efrîn’e dönük saldırıları üçüncü yılına girdi. Neolitik ve tanrıça kültürünü içinde barındıran ve Kürtlerin direniş mekanı olan Efrîn, tarih boyunca saldırıların hedefi oldu. Nedeni ise Efrîn’deki demokratik modernite sisteminin ulus devletçi sisteme karşı ortaya koyduğu direniş. Efrîn’deki süreci “kadın kültürünün erkek kültürüne karşı direnişi” olarak tanımlamak mümkün.
Neolitik dönemin belirgin özelliklerini içinde barındıran ve kadın kenti olarak bilinen Efrîn, 20 Ocak 2018’de Türkiye ve ona bağlı grupların saldırılarının hedefi oldu. Peki, neden Efrîn? Bu sorunun cevabı aslında Efrîn’in tarihsel sürecinde gizli. Paleolitik ve mezolitik döneme dair izlerin korunduğu Efrîn’de Hurri, Mittani, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait izlere rastlamak mümkün. Bu uygarlıkların izlerinin Efrîn’in hemen hemen her mekanında bulunması tarih boyunca devletli uygarlıkların bu topraklara saldırılar düzenlediğinin de kanıtı. Fakat inançlar, ritüeller, semboller ile sözlü ve yazılı anlatımlar Efrîn’in neolitik özünü korumayı başardığını da gösteriyor.
‘Efrîn’ nereden geliyor?
“Efrîn”in kelime anlamının Kürtçedeki “afirandin”, “afirîn”, “afrat” yani “yaratmak” kelimesinden geldiği söylenir. Afrat kelimesinin Soranice lehçesinde “kadın” anlamına geldiği, “yaratmak”, “üretmek” anlamı taşıdığı, zamanında Afrodit’in de buradan geçtiği ve isminin “Afrin dit” yani “Afrin’i gören” anlamına geldiği de belirtiliyor. Afrodit kültünün İştar ve İnanna kültleri ile Fenikeliler aracılığıyla Yunan uygarlığına taşınmış olma yönündeki tez de göz önünde bulundurulduğunda, bu söylemin önemli bir veri olduğu belirtilebilir. Efrîn kelimesi, Aryencede “nimet”, “tevazu”; kutsal kitap Avesta’nın Pazand bölümünde ise nimetle ilgili dualarda “bereket” anlamında kullanılıyor. Aynı zamanda Avesta’da özel dualarda kutsal ateşin boyun büktüğü törensel bölümün adı olarak da geçmektedir. Yine etimolojik olarak Efrîn kelimesi ile “aferin” kelimesinin aynı kökenden geldiği ve ödül ile bereket anlamında kullanıldığı ifade ediliyor. Kelimenin dini ve Zerdüşti yapısına dikkat çekiliyor.
Kadın kenti olarak bilinmesi tesadüfi değil
Demokratik uygarlığın dayandığı tarihsel ve toplumsal dokuya dair önemli verileri de içinde barındıran Efrîn, neolitik toplumun temel kültürlerinden olan İştar yani tanrıçalık ve Til Xelef kültürüne dair önemli veriler de bulunduruyor. Bu yüzden Efrîn’in kadın kenti olarak anılması da tesadüfi bir şey değildir. İsminin bütün anlamlarında doğa, tarih, yaşam ve toplumunun izlerini taşıyan Efrîn, 90 tepenin bağlı olduğu 9 ziyaretin kadın isimlerini taşıması, 7 vadi, 7 nahiye, her bir nahiyeye bağlı 52 köyü ile takvime göre yapılanmış bir yerleşim yeridir aynı zamanda. Her köyünde bir ziyaretin olması doğal toplumun bilimi olan animizmin etkilerini taşır. Bu ziyaretlerin genelde 9 ziyarete bağlı olması, bağlı olunan ziyaretlerin de kadın isimleriyle anılması doğal toplumun kodlarına işaret ediyor. Kastella Cindo’da Porsa Xatun Ziyareti, Mabada Xilnire’de Sarıkız Ziyareti örneklerinde olduğu gibi.
Her köşesi tarih kokuyor
Efrîn’in neredeyse her köşesinde kutsal mekanlar, kutsal sular, kutsal ağaçlar, kutsal taşlar bulunuyor. Nebi Hurri (Hurri Kalesi), Henên Ziyareti, Abdurrehmên Ziyareti, Şex Berekat Ziyareti, Çîlxane Ziyareti, Mena ve Deyan ziyaretleri gibi. Turindê Çeşmesi ve Golbehir Suyu da kutsal sulardır. Henên Ziyareti’nde Nûrî Dêrsimî ve eşi Feride’nin mezarı da bulunmaktadır. Qibale’de üç ziyaret, Şex Berekat, Gundi Dereza ve Kastella Porse Xatun ziyaretleri, Raco’nun Heci Xelil köyünde Mihemmed Ali Ziyareti Şera’da ise Karecoran Ziyareti bulunuyor.
Kürtlerin direniş mekanı oldu
Çiyayê Kurmanç, Kurdağ, Cumê, Efrîn ve Avrin olmak üzere birçok farklı isimle anılan Efrîn bölgesi, tarih boyunca Kürtlerin direniş mekanlarından biri oldu. Yörede yaşayan Kürtler buraya Çiyayê Kurmanç ya da Çiyayê Kurmênc, Osmanlılar Kürddağ, Araplar Cebel-ul Ekrad (Çiyayê Kurdan) demişlerdir. Efrîn’de yaşayan aydınlar ise Efrîn kelimesinin Avrin suyundan ismini aldığını belirtiyor.
Efrîn’deki paradigma savaşı
Böylesine tarihi içinde barındıran Efrîn’e yönelik son saldırı da “paradigmaların savaşı” olarak nitelendiriliyor. Nedeni ise Efrîn’de halk tarafından oluşturulan demokratik modernite sisteminin ulus devletçi sisteme karşı ortaya koyduğu direniş. NATO’nun ikinci büyük ordusu demokratik moderniteyi hayata geçiren halka savaş açtı. Demokratik uygarlık çağının kadın uygarlık çağı olduğu tespitinde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, devletli uygarlığı egemen erkek zihniyetin sistemi olarak tarif ediyor. Efrîn’de yaşananların kadın kültürünün erkek kültürüne karşı direnişi olarak tanımlamanın doğru bir tespit olduğunu söylemek de mümkün.
Zeytinin yurdu Efrîn
Bir rivayete göre Büyük Tufan’da Nuh peygamber tufan biraz dinince güvertesinden beyaz bir güvercin uçurur ve bu güvercin ağzında bir zeytin dalı ile döner. Böylece Nuh peygamber suların çekildiğine ve tufanın bittiğine kanaat getirir. Bu nedenle beyaz güvercin ve zeytin dalı barışın simgesi olarak anılır. İlk zeytinin anayurdu olan Efrîn’de zeytin dalı kutsaldır. Yunan tanrı ve tanrıçalarında ödül olarak zeytin dalının taç gibi başa takılmasının da bu anlayış ile bağlantılı olduğu belirtilir. Türkiye’nin Efrîn’e dönük başlattığı operasyona “Zeytin Dalı Harekatı” adını vermesi de bu anlamda oldukça manidardır. “Barışın simgesi” zeytin dalı “savaşın sembolü” haline getirildi.
Üçüncü yılına giren saldırılardan sonra binlerce Efrînli Şehba bölgesine göç etmek zorunda kaldı. Efrîn’de bulunan tarihi yapılar bombaların hedefi oldu. Göç eden halkın evlerine çete grupları ve aileleri yerleştirildi. Binlerce Efrînli kaçırıldı, işkencelerden geçirildi. Yine bölgeye farklı insanların yerleştirilmesi ile bölgede demografya da büyük ölçüde değiştirildi, bu süreç hala da devam ediyor.
‘Kürt tarihini ve kültürünü yok etmek için saldırıldı’
Efrîn Bölgesi Tarihi Eserler Yeri Eşbaşkanı Esmehen Ehmed, Efrîn’in “Kürt Dağı” ya da “Çiyayê Kurmênç” olarak tanındığına değinerek, Yunanistan’ın tarihi belgelerine göre Efrîn tarihinin bir milyon yıla uzandığını belirtti. Esmehan, Efrîn’deki tarihi yerler ile ilgili ise şunları dile getirdi: "Efrîn’de unutulan 32 köy var, çoğunluğu Şêrava ilçesinde bulunmakta. Birc Qas, Birc Heyder, Beradê, Kîmarê, Bircikê ve buna benzer köyler bulunmakta. Tarihi yerleri, kurulun başlattığı keşiflere Albîskê köyü ve birçok tarihi tepe keşfedilmiştir. Türklerin işgalinin başlamasıyla bazı tarihi eserler talan edildi, çalındı. Türk devleti Kürt kültürünü ve tarihini yok etme amacıyla saldırılara başladı. Efrîn işgalinden sonra birçok görüntü ve foto da tarihi eserler yerinin çalınmasını belgeliyor. Ancak Türk devleti hiçbir zaman Kürt tarihini ve kültürünü yok edemeyecektir."
‘Efrîn’de geleneksel ve eşitlikçi yaşam sürüyordu’
Efrîn'in Cindirêsê ilçesine bağlı Xaltiya köyünden 85 yaşındaki Sadika Reşo da Efrîn kültürü hakkında şunları aktardı: "Eski zamanlarda annem ve diğer kadınlar tarla ekimini ve biçimini ortak yapıyorlardı. Bizim geleneksel kültürümüzde bir aileden biri öldüğünde, o evde yemek hazırlanmazdı. Komşular bir haftaya kadar yemek hazırlardı. Bu da ölenin ailesinin duygularına saygının göstergesi sayılırdı. Her sabah iki üç kadın köyün çeşmesine giderek suyu omuzlarında taşıyarak eve getirirlerdi. Yine kadınlar kıştan önce komünal bir tarzda Efrîn dağına çıkarak odunları omuzlarının üstüne yük yaparak evin ihtiyaçları için toplarlardı. Şafağın sökmesiyle birlikte her ev kalkar, ekmeğini yapardı. Eşleriyle sabah erkenden tarlaya birlikte gidebilmek içindi.”
‘Direniş destanları Kürt kadının öncülüğünde geliştirildi’
Türkiye’nin saldırıları karşısında kadınlar amansız bir direniş sergiledi. Kadının direnişteki rolünü değerlendiren Kongreya Star Efrîn Koordinasyonu üyesi Wehîde Xelîl ise şunları söyledi: "Her yerde Kürt kadını öncülüğünde emsalsiz direniş sürüyor. Bu direniş ruhuyla Kürt kadınları Şehba'da direnişin ikinci aşamasını sürdürüyorlar. Efrîn’de kadınlar direnişin her alanında görüldü, kadınlar bütün eylemsellikleri üstlenerek katılım da sağlıyordu. Tüm dünyanın desteklediği soykırım siyasetine karşı, kadınların direnişi öne çıktı. Efrîn üzerindeki direniş sadece 20 Ocak'ta gelişmedi. 2017'de de sınır boylarında Kürt kadını, bunca vahşete karşı direnerek, yaralandı ve şehit düştü. Ancak hiçbir saldırıda da Kürt kadının iradesi kırılmadı gittikçe güçlendi ve göç kazandı.”
‘Kadınlar her alanda rolünü oynadı’
Wehîde, saldırılar sonrası halkın yönünü Türkiye’ye vereceği emeli taşındığını fakat halkın bunu alt üst ederek yönünü Şehba’ya verdiğini vurguladı. Wehîde, şöyle konuştu: "Türk devleti Efrîn halkı için kampları kendi toprağında kurmayı hedeflemişti, bu da boşa çıktı ve tüm halk yüzünü Efrîn’e verdi. Halk yüzünü Efrîn'e çevirirken, kadının görevleri ve rolleri de arttı. Kadınlardan bir grup, göç eden halkı yerleştirdi, diğerleri de halkı özel savaş yöntemlerini anlatmak üzerinden eğitti, diğerleri de göçebelerin ihtiyaçlarını karşılıyordu. Kadınlardan bir grup da eylemsellikler geliştirerek kendileri de bu eylemlere katılıyordu. Köy ve şehirdeki Efrînli kadınlar, askeri güç için yemek yaparak cepheye gönderiyorlardı. Askeri alanda da Efrînli kadınlar askeri güçlerle beraber mevzi yapıyor, yaralıları pansuman ediyor ve özsavunma güçleri içinde alanları savunuyordu. Çağın direnişinin ikinci aşamasında birçok aile çocuklarını, devrime armağan etti. Bu da Önder Apo'nun düşünce ve felsefesinin gücüyle ki, günümüzde bu bilincin geliştirdiği kendini örgütlemeyle düşmanın planlarını başarısızlığa uğratıyor."
‘Görevimiz çocuklarımız olan YPG-YPJ’ye destek vermekti’
Şehba’nın Ehdas İlçesi Komün Eşbaşkanı Emine Osman, saldırılar sonucu yaralananlardan biri. Emine, “Efrîn bölge olarak güvenli koşullarda olmasına rağmen, Türk devleti 2018 20 Ocak’ta tüm ordu ve vahşetiyle, Efrîn’e saldırdı. Bu saldırılardan kaynaklı güvenlikli olan bölge karıştı. YPG-YPJ'li çocuklarımızın desteğe ihtiyacı vardı. Bir kadın olarak omuzladığım sorumluluktan kaynaklı 31 gün boyunca YPG-YPJ'lilerle omuz omuza savaştım" dedi.
‘Türk devleti askeri güçten ziyade sivillere saldırıyordu’
Emîne konuşmasının devamında Türk Devletinin vahşetine dönük şunların altını çizdi:"Vahşetten kaynaklı birçok katliam yaşandı ve yüzlerce halk yaralandı ve yaşamını yitirdi, yaralananlardan biri de bendim. Bunca saldırılara rağmen halkın duruşu yaşanan saldırılardan daha güçlüydü. Kendisi, güç beden ve çocuklarıyla beraber savaşıyordu ve son ana kadar da direndi."
‘İşgal altındaki topraklarımızı unutmadık’
Efrîn Kantonu Meclis üyesi Norşan Hısên, konu hakkında şunları söyledi: "Türk devleti tüm ağır silah ve NATO'nun savaş uçaklarıyla Efrîn’e saldırdı. Halkın tüm mal mülkünü, çocuklarını ve halkı kaçırmayı amaçladı. Çağın direnişi 58 gün boyunca devam ederken, uluslararası sessizlikten kaynaklı halk kendini katliamdan korumak için göç etmek zorunda kaldı. İki yıl işgal altında olması, toprağımızı unuttuğumuz anlamına gelmez. Halk Şehba'ya yerleşirken, amaç kendi ülkesine geri dönmekti. Çağın direnişinin ikinci aşamasının devamı için, halk yine toplanarak, en zor koşullarda Kuzey ve Doğu Suriye halkının desteğiyle kamplarını yaptı. Halkın sayısı çok olunca daha sonra Serdem ve Veger kampları da inşa edildi. Yaşanan birçok zorluk var, bu zorluklarının birçoğu da Efrîn’den uzak kalmaktan kaynaklıdır.”
‘Her koşulda direniyoruz’
YPG’de yaşamını yitiren Baran'ın annesi Selwe Şêxo da aslen Bilbilê ilçesine bağlı Qûto köyünden. Selwe, Efrîn halkı göç ettikten sonra, halkın kamplarda yaşadığı zorlukları şu cümlelerle dile getirdi: "Kamplarda birçok zorlanma yaşanıyor. Kış mevsiminde rutubet su gibi çadırlarımızdan geçiyor. Yaz aylarında da aşırı sıcaklar için hastalık çok yayılıyor ve Şehba’da doktor ve ilaç imkanları azdır. Önder Apo 21 yıldır İmralı'da halkının özgürlüğü için mücadele veriyor, biz Kürdistan'ın ve Önderliğimizin özgürlüğü için direniyoruz."