
‘Erkek egemen sistem yıkılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz’
- 09:03 19 Ocak 2020
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Eşbaşkanlık sisteminin önemine dikkat çeken HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen, “Bir yandan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa tartıştırılırken diğer yandan da Kürt kadın mücadelesi baltalanmak isteniyor. Eşbaşkanlarımızın yerlerine her gün yeni kayyımlar atanarak tutuklamalar gerçekleştiriliyor. Her yerde dizayn edilmiş erkek egemen sistem yıkılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
Türkiye’de yerel seçimlerin yapıldığı 31 Mart tarihinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) 3 büyükşehir olmak üzere 8 il, 56 ilçe ve belde belediyesi kazandı. Van, Diyarbakır, Mardin büyükşehir belediyeleriyle başlayarak toplamda 32 belediyeye kayyım atandı ve belediye eşbaşkanları tutuklandı. Eşbaşkanlık sisteminin hayata geçirildiği ilk parti olan HDP, uzun süredir bu sistem üzerinden her türlü baskı ve saldırı politikasına maruz kalıyor. Eşbaşkanlığın önemini ve saldırıları HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Eşbaşkanı Hülya Alökmen değerlendirdi.
‘Kadınlar hep en önde yer almıştır’
Kadın mücadelesinin dünya tarihine bakıldığında 200 yıllık bir geçmişi olduğunu söyleyen Hülya, kadının insan olmaktan kaynaklı haklarını talep etmesi, oy hakkı için mücadele etmesi, çalışma yaşamında yerini edinmesi ile ilgili bir direniş tarihinin olduğunu belirtti. Bu tarihten Türkiye’deki kadın hareketlerinin de etkilendiğini dile getiren Hülya, bunun Kürt kadınına yansımasının olduğunu kaydetti. Hülya, “90’lardan beri siyasette kendini var eden bir Kürt siyasetinin içerisinde kadınlar her zaman var olmuştur. Tüm savaşlarda, ideolojilerde ve devrimlerde kadınlar hep en önde yer almıştır ancak işler normale dönüp kendi akışına ulaştığı zaman kadınlar kadının yeri olarak tanımlanan evlere hapsedildi. Kadınlar söz ve yetki sahibi olamama, kritik noktalarda söz hakkının bulunmaması, sanattan bilimden uzaklaştırılma gerçeği ile karşı karşıya gelmiştir. Bunun özümsenerek yalnızca mücadele alanında kadınların ön planda olması değil aynı zamanda bu güne kadar hayatın her alanında yok sayılmış bir kadın iradesinin ortaya çıkarılması ile ilgili de bir yoğunlaşma vardı. İlk etapta gelişen ayrı ayrı örgütlenme ve sonrasında dernekleşme kadın gücünü açığa çıkardı” diye konuştu.
‘Eşbaşkanlık kadın bakış açısını yaşamsallaştırdı’
Siyasetin kendi içerisindeki eril zihniyetin geliştirdiği ilişki biçimlerini oluşturduğunu dile getiren Hülya, bu ilişki biçimleri içerisinde kadın kimliğiyle var olma ve kadın bakış açısının geliştiği bir siyaseti nasıl üretebiliriz tartışmalarının olduğunu kaydetti. Hülya, “Milletvekili seçimlerinde olabildiğince yüzde 50 kotayı tutturabilme, yerel seçimlerde kota tartışmalarının yapılması gibi kimi gelişmeler yaşandı. Ancak gelinen noktada eşbaşkanlık sistemi yalnızca koltuklarda bir kadınla bir erkeğin oturması değil, siyasetin kendi içindeki kurallarına, erk zihniyetin alt edilmesi gerektiği ile ilgili bir bakış açısı kazandırdı. Yetkiyi paylaştırmaktan çok olabildiğince bu iktidar algısını daha çok tabana yayma ve bir kararı insanların ortaklaşarak alması üzerinden gelişen bir sistem oturttu. Eşbaşkanlık bir yandan bize öğretilmiş siyaset kurallarını alt ederken diğer yandan kadın kimliğini, bakış açısını ve iradesini ortaya çıkarmasını da yaşamsallaştırdı. Bunun yanında iktidar olgusu nasıl ortadan kaldırılır ve nasıl yerle bir edilir onunla ilgili de bir pratik gerçekleşti. Eşbaşkanlık ilk olarak 2014 yerel seçimlerde uygulandı ancak 7 Haziran ardından devletin korkunç yönelimiyle o dönemin eşbaşkanların çoğu hala tutuklu bulunuyor” dedi.
‘Kadın iradesini alt etmeye çalışan bir yöntem uygulanıyor’
Eşbaşkanlık sisteminin uygulanır uygulanmaz hemen karşılığını bulan bir sistem olmadığını söyleyen Hülya, yaşamın kendi içerisindeki gerçekliğini de görmek gerektiğine dikkat çekti. Bu anlamda kimi eksikliklerin de yaşandığını belirten Hülya, “Her şeye rağmen 31 Mart seçimlerinde eşbaşkanlık çizgisinde ısrarcı olduğumuzu ifade ettik. Halk eşbaşkanlık sistemini özümseyerek bu ilgi ve alakayı gösterdi. İktidarın saldırılarının kadınlar üzerinden olacağını biliyorduk. Ancak kayyımlara gerekçe olarak eşbaşkanlık sisteminin gösterilmesi iktidarın kadın bakış açısının yansımasıdır. Eşbaşkanlık sistemine saldırı iktidarın bu güne kadar gizlemediği kadın bakış açısının ortaya çıkışıdır. Gözaltılara hep kadınlardan başlandı. Tutuklananlar hep kadın eşbaşkanlarımız oldu. Olabildiğince kadınları hedef alan ve siyasetten uzak tutmaya çalışan ve aslında açığa çıkmış bir kadın iradesini de alt etmeye çalışan bir yöntem uygulanıyor” ifadelerini kullandı.
‘Kürt kadın mücadelesi baltalanmak isteniyor’
Eşbaşkanlığa saldırının iki temel sebebi olduğunu dile getiren Hülya, “Birincisi hem kadın iradesinin kırılması ve kadınların bu güne kadar mücadele ederek elde ettiği bir mevzinin içini boşaltmak. İkincisi ise eşbaşkanlık sistemi Kürt siyaseti ve HDP siyaseti ile ortaklaştığı ve sahiplenildiği için bu saldırılar Kürt kadınına da bir gözdağı anlamı taşır. Hem İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa tartıştırılırken hem de Kürt kadın mücadelesi baltalanmak isteniyor. Bir işin bu kadar saldırı altında olması onun haklılığını gösterir. Eşbaşkanlarımızın yerlerine her gün yeni kayyımlar atanarak tutuklamalar gerçekleştiriliyor. İktidarın kendine muhalif kimseyi yaşatmama politikası devam ediyor. Bu sorunların demokratikleşmeyle ve her kesimin birbirini biraz daha anlayabileceği ve diyalogun açık olduğu bir zeminde çözüleceğini düşünüyoruz. Kadın mücadelesi bugüne kadar aldığı mirasla mücadelesine devam edecektir. Geri dönülecek bir noktada değiliz. Tüm dünya kadınları dünden daha çok alanlardadır ve hakları için mücadele etmektedir. Bunun yanında biz siyasetten eşbaşkanlık sistemini savunurken aynı zamanda kadına dönük şiddetin, tacizin, ekonomiden bilimden uzaklaştırıldığı her yerde dizayn edilmiş erkek egemen sistem yıkılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.