HDP Kadın Konferansı başladı: Kadınların mücadelesi asra damgasını vuracak

  • 12:03 18 Ocak 2020
  • Güncel
ANKARA - HDP 3’üncü Kadın Konferansı başladı. Açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “İçinde bulunduğumuz yüzyıl inanın ki kadınların yüzyılıdır. Yaşadığımız asra kadınların mücadelesi, kazanımları ve zaferi damgasını vuracaktır. Kadınlar sınırları aşan mücadeleleriyle yaşadığı her yeri değiştirecek ve dönüştürecektir. Bundan kaçış yoktur” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “Özgürlükte ısrarlı mücadele de kararlıyız” ve “Em di azadiyê de bi israr di têkoşînê de bi biryar in” şiarıyla 3’üncü Büyük Kadın Konferansı Ankara’da bulunan bir otelde gerçekleşiyor. Konferansa HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, Yeşil Sol Parti’den Fatma Çetintaş, Devrimci Parti Eş Genel Başkanı Elif Torun Öneren, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, SODAP Eş Sözcüsü Kezban Konukçu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) yönetici ve delegelerinin yanı sıra Türkiye’nin birçok yerinden 400 kadın katıldı.
 
İki gün sürecek olan konferans Kürtçe simültane çeviri ile iki dilli gerçekleştirilecek. Divan seçimi ile başlayan konferansta ilk olarak 2019 yılında verilen kadın mücadelesini anlatan bir sinevizyon gösterimi izlendi. Ardından konferansın açılış konuşmasını HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan yaptı. 
 
‘Bu yolu zafere ulaştırmak yitirdiğimiz canlara boyun borcumuzdur’
 
Konuşmasına cezaevinde bulunan kadın siyasetçiler Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Selma Irmak, Aysel Tuğluk, Çağlar Demirel, Gülser Yıldırım, Nurhayat Altun olmak üzere tüm kadın siyasetçilere selam göndererek başlayan Pervin,  “İçinde bulunduğumuz ay 2013’de Paris’te katledilen kadın arkadaşlarımızın yıldönümü. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez çözüm süreci görüşmelerini yürüttüğümüz bir süreçte, barışa giden yolları kapatmak, Sayın Öcalan’ın başlattığı çözüm sürecini berhava etmek ve çözümsüzlüğü tek seçenek haline getirmek amacıyla katledildiler. Bu katliam son derece organize ve planlı bir şekilde gerçekleştirildi. Çözüm karşıtı, barış karşıtı güçler bu kirli planı kadın yoldaşlarımız üzerinde gerçekleştirdi. Kadınların özgürlük mücadelesindeki yürüyüşü, inancı ve kararlılığı bu kirli planın kadın yoldaşlarımıza yöneltilmesinin esas nedeniydi.  Buradan Sakine’yi, Fidan’ı, Leyla’yı, Silopi’de katledilen Seve Demir’i, Pakize Nayır’ı, Fatma Uyar’ı ve kadın mücadelesinde kaybettiğimiz tüm canları saygıyla, minnetle anıyorum. Yaşamları, anıları, mücadeleleri yolumuza her daim ışık tutacaktır. Bu yolu zafere ulaştırmak yitirdiğimiz canlara ve halkımıza karşı boyun borcumuzdur” dedi. 
 
‘Adalet mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğiz’
 
Burhaniye Cezaevi’nde hayatına son veren Nurcan Bakır’ı da anan Pervin, onurlu bir yaşamı mutlaka inşa etme doğrultusunda mücadelelerini büyüteceklerini belirtti.  Pervin, “Bunu herkes böyle bilmelidir. Yarın Sevgili Hrant Dink’in ölüm yıldönümü. Buradan Sevgili Hrant’ı saygıyla anıyorum. Ne Paris cinayeti, ne Dink cinayeti, ne kadın cinayetleri, ne de diğer tüm cinayetleri, katliamları asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu cinayetlerin açığa çıkması için adalet mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” diye belirtti.
 
‘Kadınların kazanımları topluma ve bizim için yüz akıdır’
 
“Gururumuz var. Kadınların verdiği mücadele ve elde ettiği kazanımlar, kadınlara, tüm topluma ve bir bütün olarak partimize de kazandırması nedeniyle hepimizin yüz akıdır” diyen Pervin, şöyle devam etti: “Kadınların karar mekanizmalarında ve temsiliyet noktalarında eşit pozisyon alması biz kadınlar için olmazsa olmaz bir hedefti ve bu hedefimizi gerçekleştirdik. 2006’dan buyana genel başkanlıkta, il ve ilçe yönetimlerinde fiili olarak eş başkanlık sistemini uygulamaya soktuk. Öncelikle il ve ilçe başkanlıklarında başlattığımız eş başkanlığı 2014’ten itibaren yerel yönetimlerde de uygulayarak ilki gerçekleştirdik. Ve sonrasında girdiğimiz yerel ve merkezi her seçimden kadınların üstün başarısıyla çıktık.”
 
‘İçine girdikleri bu durum güçlerinin tamamen yitirdiklerin göstergesidir’
 
Parlamentoda da kadın vekil temsiliyetinde büyük bir başarı elde ettiklerini hatırlatan Pervin’in devamındaki konuşmasının satır başları şöyle: 
 
“HDP ağacının altında el ele vermiş biz bütün kadınlar bu mücadeleyi bütün bilincimiz ve çabamızla zafere ulaştırmaya kararlıyız. Eşit, ekolojik, demokratik bir toplum düzenini sağlamak, aydınlık geleceği inşa etmekte kararlıyız. Tabii, bu kararlılığımızdan ve gücümüzden korkanlar var. Bizim haklı mücadelemizde kendi karanlık sonlarını görenler var. Bu nedenle belki de son yüzyılın devlet gücüyle kadınlara yöneltilmiş en yoğun saldırılarını yaşıyoruz. Siyasi operasyonlardan, 4 Kasım siyasi darbesine, yerel yönetimlerimize karşı sürdürülen kayyım darbelerine kadar aralıksız bir saldırı süreciyle karşı karşıyayız. Gerçek şudur ki; kadınların ve halkımızın siyasal iradesini engellemek ve geriletmek için hukuk dışı, demokrasi dışı yol ve yöntemlerle bizlere karşı bir darbe süreci işletiyorlar. Çok net söylüyorum: İçine girdikleri bu durum, izledikleri yöntemler meşruiyetlerini ve güçlerini tamamen yitirdiklerinin birer göstergesidir. Zira bu tekçi zihniyeti iktidarda tutacak ne bir halk destekleri vardır, ne de dayanacakları demokratik bir zeminleri kalmıştır.
 
Kendi karanlıklarında kaybolacaklar
 
Ülkeyi öyle bir iklime soktular ki, nefret söylemi, kutuplaştırma, hedef gösterme, düşmanlaştırma siyasi iktidarın artık günlük politikası haline dönüşmüş durumdadır. Sevgili Demirtaş’ın kitabının uyarlandığı tiyatroyu ve tiyatroya katılanları hedef gösterenin kim olduğu da iyi biliniyor. Kadın buluşmasından rahatsız olan gücün kim olduğunu iyi tanıyoruz. Bizi yıldırabileceklerini sananlar yanılıyorlar. Kaybeden kendileri olacaktır. Kendi karanlıklarında kaybolacaklar. Kazanacak olan ise bizleriz. 
 
Bir yalan mekanizması halinde çalışıyorlar
 
Tek dertleri ihale ve rant dağıtımıyla zenginleşmek, güvenlikçi politikalarla ve milliyetçilikle iktidarlarını ayakta tutmaktır. Tek adam erkek rejiminin icraatlarına bir bakın. Önlenmeyen kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri, çocuk istismarlarını, yoksulluktan tükenmişlikten intihara sürüklenen bir toplum gerçeğini, açlıktan yaşamına son veren gençleri, soğuktan donarak ölen yurttaşları görürsünüz. Bir yalan mekanizması halinde çalışıyorlar. Bunların ‘biz hukuk devletiyiz’  dedikleri yalanın yeri, milyonların adalet aradığı fakat adalete ulaşamadığı, milyonların adaletsizliğin pençesinde inim inim inlediği gerçeklikte yoktur. Bunların ‘kadınlar en çok bizden değer gördü’ yalanının her gün onlarca kadının şiddet gördüğü, öldürüldüğü gerçeklikte yeri yoktur.  Bunların ‘Suriye’ye barış getiriyoruz’ yalanının; talanı, kıyımı, sürgünü, vahşeti yaşattığı Kuzey Suriye gerçeğinde yeri yoktur.
 
Faşizmin kara kışını en çok kadınlar yaşıyor
 
Sebep oldukları ekonomik kriz işsizliği kat be kat büyütürken halk günden güne ağırlaşan yoksulluk yükünün altında daha da ezildi. Halkın çoğunluğunun açlık sınırının altında yaşadığı,  açlığa mahkûm edildiği bir toplumsal gerçek ile yüz yüzeyiz. Bunun sonucunda gerçekleşen toplu intiharlar ve cinayetler çok ağır bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Böylesine yarattıkları kara tablo karşısında bir gündemleri yandaşlarına para akıtacakları Kanal İstanbul diğer gündemleri ise yine savaş tezkereleri. Ülkenin gerçek hiçbir sorununa dair ne bir söylemleri, ne bir çözümleri, ne de bir projeleri var. Ne sınır içinde ne sınır dışında çözümün, uzlaşının, diyaloğun, dünya barışının bir parçası olmuyorlar. Yıkımın, şiddetin, kutuplaştırmanın ve düşmanlaştırmanın baş aktörlüğü kendilerine biçtikleri tek misyondur. İşte soyundukları bu misyonla ülkeyi felakete sürüklüyorlar. Bu misyonluğun ağır faturasını halka ve kadınlara ödetiyorlar. Faşizmin kara kışını en çok kadınlar yaşıyor, en çok kadınlar eziliyor. Yoksulluksa en çok yoksullaşan kadınlar, işsizlikse en fazla işsiz kalan, güvencesiz işlerde emeği sömürülen kadınlar. 
 
Kadınlar bu iktidarın korkulu rüyasıdır
 
Kadının emeğinden, yaşamından, canından, adalet hakkından, bütçe hakkından, gelecek umudundan, özgürlüğünden çalıyorlar. Şiddetse en fazla şiddete maruz kalan kadınlardır, öldürülen kadınlardır. 2019 yılı son on yılda en fazla kadının öldürüldüğü yıl oldu. Maalesef ki 474 kadının katledildiği vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu kadar cinayet hangi ülkede işlenirse işlensin ülke genelinde yas ilan edilirdi.  Yüzlerce kadının yaşamı söndürüldü; sevdiklerinin, yakınlarının yaşamı solduruldu. Fakat kime gam, kime dert? Her zaman yaptıkları gibi hatta her zamankinden daha fazla yine kadınlara yöneldiler, kadın kazanımlarına saldırdılar. İstanbul Sözleşmesi’nden, nafaka hakkına, eş başkanlık sisteminden kadınların büyük mücadelesi ve emeği ile elde edilmiş eş başkanlık sistemimize ve kadın kurumlarımıza varıncaya kadar bütün kazanımlarımızı hedef aldılar.
 
Kadın milletvekillerimizden, kadın belediye eş başkanlarımıza, birçok il, ilçe eş başkanımız ve çalışanımıza,  TJA aktivistlerine saldırdılar, görevden aldılar, tutukladılar. Meydanlara çıkan, adalet isteyen, haklı taleplerini haykıran hatta dans eden kadınlara bir bütün halinde yöneldiler, saldırdılar. Çünkü korkuyorlar,  kadınlar bu iktidarın korkulu rüyasıdır. 
 
Kadınlar 2019’da direnişteydi
 
Kadın isterse sonsuz sandıkları iktidarları tuzla buz olur. Çünkü onlar da biliyorlar; bütün baskılarına, bütün zalimliklerine rağmen 2019 yılı kadınların mücadele ve kazanım yılıydı.  2019 yılını sevgili Leyla Güven’in tecrite karşı başlattığı açlık grevi ile karşılamıştık. Bu direniş sayısız kadının ve beyaz leçekli anaların tavizsiz direnişiyle başarıya ulaştı. Kadınlar büyük bir coşku ve direnişle 31 Mart seçimlerine girdiler ve bütün engellemelerine rağmen HDP ile belediye eş başkanlıklarını tekrar kazandılar. Kadınlar zindanlardaki duruşlarıyla, tarihi savunmalarıyla, sözleriyle, kadın özgürlük mücadelesine kattıkları güç ve verdikleri moralle direndiler. Kadınlar 2019’da adalet için mücadeleyi daha da yükselttiler, alanları hiç terk etmediler.  Bütün saldırılarına rağmen 8 Mart gece yürüyüşünde kadınlar Taksim’deydiler.  25 Kasım’da kadınlar protestoları ve bütün talepleriyle meydanları doldurdular. Erkek sisteme meydan okudular. Nafaka hakkı ve İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için kadınlar her yerdeydiler.  HDP çatısı altında kadınlar meclis kürsüsündeydiler, yasama faaliyetlerinde, siyaset alanındaki mücadeledeydiler, sokaktaydılar, direnişteydiler. Kadınlar çevre mücadelesinde en öndeydiler. Şili’den Rojava’ya; Amed’den İstanbul’a bütün kadınlar erkek iktidar sömürüsüne karşı ayaktaydılar. 
 
Kadınlar IŞİD karanlığının coğrafik egemenliğini bitirdiler. 2019 kadınların direniş yılıydı, 2020 de kadınların zafer yılı olacaktır. İktidar şunu iyi bilsin ki bu meydan boş değildir, bu ülke sahipsiz değildir. Bizler HDP olarak ve bu ülkenin aydınlık geleceğine doğru yol alan kadınlar olarak durmayacağız, mücadele edeceğiz. Evet farkındayız; bu sorumluluk çok büyük, bu görev çok ağırdır. Fakat bizim bu rolü üstlenirken bize güç verecek çok fazla haklılığımız ve çok köklü bir mücadele tarihimiz var. Cesaretimiz var, inancımız var. Kadınların cesareti onların karanlığını mutlaka yenecektir. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın; Faşizmin kara kışını kadınların getireceği rengarenk bir demokrasi baharı bitirecektir. 
 
Çoğala çoğala geleceğiz
 
Kadınlar, HDP ile birlikte yol almaya devam edeceklerdir. Kadınlar HDP ile birlikte kadın kazanımlarını arttıracaklar, kadın haklarını layık olduğu mertebeye yükselteceklerdir. Onların tüm bu hukuk dışı saldırılarına karşı bizler dünyaya ilham verecek mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz, yine dünyaya ilham verecek demokratik yerel yönetim ve eş başkanlık sistemimizde ısrar edeceğiz. Halkımıza ait olanı geri halkımıza teslim edinceye kadar bu mücadele kesintisiz sürecektir. Biz kadınlar tekçi erkek iktidarın tüm ezberlerini bozacağız. Tek adam rejimi rahatsız olsa da kadın eş başkanlar, kadın vekiller HDP ile beraber her zaman var olacak ve her seçimde sayımız, gücümüz, etkimiz, katlanarak artacaktır! Çoğala çoğa, büyüye büyüye geleceğiz. Parlamentonun rengi HDP ile değişiyor, HDP ile daha fazla değişmeye devam edecektir.  
 
Bu asra kadınların mücadelesi damga vuracak
 
Göreceksiniz, bu mücadelenin sonunda HDP’nin öncülük ettiği bu yolda kadınlar hak ettiği eşit temsiliyeti siyasette de, kamusal alanda da yaşamda da her yerde kazanacaktır. Bunun için sadece kararlılığa, örgütlülüğe ve daha çok çalışmaya daha çok mücadeleye ihtiyacımız var. Tek çare bizdedir, tek kurtuluş bizim, öz mücadelemizdedir. Bulunduğumuz her yerde kadın duyarlılığı ve kadın bilinciyle mücadelemizi örgütleyelim, erkek egemen sistemin karanlığını yenelim. 
 
İçinde bulunduğumuz yüz yıl inanın ki kadınların yüzyılıdır. Yaşadığımız asra kadınların mücadelesi, kazanımları ve zaferi damgasını vuracaktır. Kadınlar sınırları aşan mücadeleleriyle yaşadığı her yeri değiştirecek ve dönüştürecektir. Bundan kaçış yoktur. Ben bu vesileyle bütün kadınları 23 Şubat’ta gerçekleştireceğimiz büyük kongremize çağırıyor birlik olmaya güç vermeye davet ediyorum.” 
 
Pervin’in konuşmasının ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın gönderdiği mesaj okundu.