
Eşbaşkan Keziban Yılmaz tahliye edilmedi
- 15:45 15 Ocak 2020
- Hukuk
DİYARBAKIR - Yerine kayyım atanan tutuklu Kayapınar Belediye Eşbaşkanı Keziban Yılmaz’ın Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasında Keziban tahliye edilmezken, bir sonraki duruşma Mart ayına ertelendi.
İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden alınarak yerine kayyım atanan ve tutuklanan Diyarbakır’ın HDP’li Kayapınar Belediye Eşbaşkanı Keziban Yılmaz hakkında "örgüt üyesi olmak" iddiasıyla Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın ilk duruşması görüldü. Duruşmaya tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi ile (SEGBİS) katılan Keziban’ın avukatları duruşmada hazır bulundu. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tanık Hicran Berna Ayverdi ise mahkeme heyetinin duruşmada hazır edilmesi talebine rağmen Çınar Adliyesi'nden SEGBİS'le duruşmaya katıldı.
Duruşma öncesi Diyarbakır Adliyesi önünde ve mahkemenin bulunduğu koridorda alınan yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti. Duruşmayı ayrıca Keziban’ın ailesi, HDP Diyarbakır milletvekilleri, HDP Diyarbakır İl eşbaşkanları ve onlarca avukat arkadaşının yanı sıra polislerde izledi.
Duruşmada Keziban'ın avukatı Mehmet Emin Aktar, duruşmada bulunan 70 avukatın müdafi olarak duruşmaya katılmasını ve duruşmanın SEGBİS kaydıyla kayıt altına alınmasını istedi. Mahkeme heyeti, 3 müdafi sınırlaması gerekçesiyle avukatların katılma talebini reddederken, duruşmanın SEGBİS kaydıyla yapılmasını kabul etti.
'Tanık kendini kurtarma umuduyla iftirada bulunuyor'
Duruşmada hazır olarak bulunmak isteminin mahkemece reddedilmesine tepki göstererek savunmasına başlayan Keziban Yılmaz, yüzlerce kilometre uzaklıkta savunma yapılmasını hukuki ve adaletli bulmadığını söyledi. Ülkenin birliği ve bütünlüğünü bozmak suçlamasıyla 3 yıl cezaevinde kalan Hicran Ayverdi'nin ifadeleriyle tutuklandığını anımsatan Keziban, "Dosyada 15 yıllık mesleki faaliyetlerim kriminalize edilmeye çalışılmış. Üç yıl boyunca cezaevinde kalan birinin ifade vermeyi alışkanlık haline getiren bir kadın, kendini kurtarma umuduyla önüne gelen hakkında iftiralarda bulunan bir kadının ifadelerine ilişkin kendimi savunmak zorunda bırakıldım" diye ekledi.
'Eşbaşkan kim olsaydı bugün yargılanırdı'
Yerel seçimlere girme arifesinde kendisi hakkında emniyet tarafından tahkikat başlatıldığını ve üzerine ifade verildiğini hatırlatan Keziban, "Avukat Keziban veya başkan Keziban yargılanmıyor. Şahsın beyanlarına bakıldığında yerel seçimlere üç gün kala böyle bir seçimde bulunmuş olması zaten her şeyi gösteriyor. Kazanacağı yüzde yüz belli olan HDP'li eşbaşkan yargılanıyor. Eşbaşkan kim olsaydı bugün yargılanacaktı. Keziban Yılmaz değil. Kadının 22 Mart'tan itibaren jandarmada kaldığı görülüyor. Fotoğraf teşhisinde bana dair bir beyanda bulunmuyor. Ancak 5 gün sonra yapılan fotoğraf teşhisinde beni teşhis ediyor ve ifade veriyor" diye belirtti.
'Suçlama bulunamayınca Berna Ayverdi devreye konuluyor'
Emniyetin belediye başkanlığı adaylığını açıkladıktan sonra hakkında tahkikat başlattığını ve tüm seçim çalışmalarının kayıt alındığına dikkat çeken Keziban, 2 ay boyunca yürütülen çalışmalarda emniyetin hiçbir suç unsuru bulmadığı söyledi. Emniyet tarafından hakkında yürütülen tahkikatın 22 Mart'ta tamamlanıp 27 Mart'ta Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğine işaret eden Keziban, "Jandarmanın elinde bulunan Berna Ayverdi devreye sokuluyor. Berna Ayverdi 27 Mart'ta üzerime ifade veriyor" diye anlattı.
'Tanığın kaldığı cezaevinde kalmamız manidar'
Daha önce Berna Ayverdi'nin kaldığı cezaevinde kalmalarının manidar olduğunu belirten Keziban, "Burada personeller de anlatıyor istihbaratla çalışan bir kadın deniliyor. Üç yıl boyunca tutuklu bana dair tek kelime etmiyor ama aday gösterildikten hemen sonra ifade veriyor. Emniyet, jandarma, polis herkes benim ne yaptığımı biliyor. Sürekli basınla diyalog içerisinde olan, resmi kurumlar, başsavcılıklarla Adalet Bakanlığı’na kadar görüşmelerim olmuştur. Sürekli göz önünde bulunan biriyim. 15 yıl boyunca avukatlık yaptım ve hepimiz örgütün yapılanmasını biliyoruz. Devletin emniyetine, MİT mensuplarına rağmen yasa dışı faaliyetlerimin bir tanığı ifadesiyle ortaya çıktığına inanmak, devletle ve devletin birimleriyle alay etmektir" diye konuştu.
'Kadına olan bakış açımı açıklamak işkencedir'
"Bir kişinin yalan yanlış beyanlarından dolayı kadın bakış açımı özel hayatımı ortaya dökmek zorunda kalıyorum. Kadına karşı olan bakış açımı açıklıyorum, bu bir işkencedir benim için" diyen Keziban, "Benim insanları yargılamam demek örgütün üst düzey yöneticisi olmam gerek. Yalan yanlış beyanlarla hiçbir zaman tutuklanmayı beklemedim. Soruşturma dosyasını Ağustos ayında öğrendim. Meslektaşım dosyayı getirdi birlikte bakıp güldük. Savcı ile görüşüp ifade vermek istedik ama ifademiz alınmadı, kayyım atandı ve gözaltına alınıp tutuklandım, çünkü kayyıma gerekçe göstermek gerekir" şeklinde konuştu.
'Örgütün çocuk komisyonu mu var?'
“Taş atan çocuklar” ve “TMK mağduru çocuklar”a ilişkin iddialara da cevap veren Keziban, "Çocukların ceza almaması için çalışırım tabi. Hiçbir avukat müvekkilinin ceza almasını istemez. Örgütün çocuk komisyonu mu var. TMK mağduru çocukların haklarının savunması gerektiği kanısındayım. TMK Mağdurları İnisiyatifi'nde İHD'li yönetici olarak yer aldım. Yaptığımız çalışmaları basınla paylaşıyordum. Bu ifade veren kadın saçmalıyor. Bu inisiyatifle birlikte dönemin Başkanı Erdoğan'la görüştük. O dönem inisiyatifte yer alan bir isim şuan Cumhurbaşkanı danışmanıdır" dedi.
'Tahliyemi talep ediyorum'
Tanığın itiraflarıyla tutuklanacağını düşünmediğini belirten Keziban, savunmasını şöyle tamamladı: "Suçlama konusu olan 4 etkinliğe katılmamda suç unsuru olacak herhangi bir eylemde bulunmadım, kapatılan derneklere üyeliğim tek başına örgüt üyesi olduğum anlamına gelmez. Bu iddianameyle görevden alınmam bir yıla yakın özgürlüğümün kısıtlanması hukuksuzluktur. Tahliyemi talep ediyorum."
Tanık duruşmaya katıldı
Ardından Çınar Adliyesi SEGBİS odasından Hicran Berna Ayverdi duruşmaya katıldı. Tanığın yüzünün yeterince görülmemesinin usule aykırı olduğunu belirterek, herkesin görebileceği bir yakınlığın oluşturmasını istedi. SEGBİS'te net bir şekilde görülebilecek hale getirilen tanık Hicran Ayverdi, "Sanık KCK Türkiye Meclisi üyesidir. KJB içerisinde bulunuyordu. Aynı zamanda kadın sorunlarına üzerine yargılamalar yapıyordu. Taş atan çocukların davası ile ilgileniyordu. Eşinden izinsiz Newroz'a gittiği için şiddet gören bir kadını komisyonda dinlediler. Yargılamalar HDP il binasında yapılıyordu. Bu olay dışında başka bir şeye şahit olmadım. Yargılamalar raporlaştırılıp Kandile gönderiliyordu" şeklindeki iddialarını tekrarladı.
Hicran Ayverdi'nin ifade verdiği sırada SEGBİS odası kapısının sürekli açılıp kapanması ve Hicran Ayverdi'nin etrafına bakarak duraksaması dikkat çekti. Avukatların, "İfadenizi verirken kim içeriye girdi" sorusuna ise Hicran Ayverdi, "Bir vatandaş yanlışlıkla içeri girdi memur kapıyı kapattı" diye cevap verdi. Hicran Ayverdi avukatların diğer sorularını ise şöyle cevaplandırdı: "Diyarbakır Adliyesi’nde savcılıkta ifade verdim. İfade vermek için Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdim. Beni Diyarbakır'a gönderdi. Diyarbakır'da 10-12 gün nezarette kaldım. Sanık 2013-2014 yılları arasında KCK Türkiye Meclisi üyesiydi. Komisyonda dinledikleri kadını ve eşinin kim olduğunu hatırlamıyorum. Kimlikleri yok. Komisyonda yer alan diğer kişilere ilişkin bilgi vermek istemiyorum."
'İftiralarla insanın hayatını mahvediyor'
Tanığın beyanlarına ilişkin söz verilen Keziban, "İftiralarla insanların hayatını mahvediyor. Vicdanı rahat mı? " diye sordu.
Tutukluluk halinin devamı istendi
İddia makamı, verdiği mütalaasında tutukluluk halinin devamını talep etti.
'Yalan söylüyor'
Savcılığın mütalaasını kabul etmeyen Keziban, "Dinlediniz, yalan söylüyor. Pişkinliği belli oluyor. Ezberleyemediği ifadesini tekrarlayamadı. Kem küm etti. Böyle bir dosyadan tutuklanan bir müvekkilim olmadı. Bunları kabul etmiyorum tahliyemi istiyorum" dedi.
'Avukat olan birinin cezaevine gidip gelmesi sorgulanamaz'
Ardından Keziban’ın avukatı Cihan Aydın, müvekkilinin cezaevine kaç kez gidip geldiğinin sorgulanmasının avukatlık mesleğinin tehdit edilmesi anlamına geldiğini belirterek, verilen ara karardan vazgeçilmesini istedi. Müvekkilinin 550 kilometre uzakta cezaevinde olmasının savunma hakkının ihlali olduğunu belirten Cihan, "Bu zalimce bir uygulamadır. Mahkeme isteseydi müvekkili duruşmada hazır edebilirdi. Bu dosya dava süsü verilmiş bir dosyadır. Bir suç unsuru bulamayınca 'bize Berna'yı getirin’ dediler. Üretilmiş delillerle dosya hazırladılar. Müvekkilin katıldığı 3 etkinliğe ilişkin 130 sayfa hazırlayıp dosyaya koydular. Buna ne diyeceğiz, ayıptır. Tanığın beyanlarını çöpe atın, atılmaması ayıptır" diye konuştu.
'Tanık beyanları iftiradır'
Diğer avukat Servet Özen ise, "Bu dosyanın evveliyatını bilen bendim. Hicran'ın kim olduğunu ne ifade verdiğini biliyordum. Kolluktan önce tanığı etkilemek isteseydik çok rahat yapardık ama gerek duymadık. Savcıya ifade vereceğimizi söyledik ama kabul etmedi. Savunma hakkımız engellendi. Hicran Berna Nusaybin davasında ısrarla sağlık görevlisi olduğunu ve zorla örgüte kaçırıldığını ifade ediyor. Ama Eşbaşkan Selçuk Mızraklı ve müvekkile ilişkin verdiği ifadede örgüt üyesi olduğunu söylüyor. Bu bile yalan söylediğini ve suçtan kurtulmaya yönelik ifade verdiği nettir. Bu kadının baskı altında olup olmadığını bilmiyoruz. Tanık koruma kapsamında olsaydı adresini okumazdınız. Müvekkile ilişkin ifade verdiği tutanakta Cumhuriyet Başsavcısı katibinin imzası yok. Müvekkil 2014 yılında Diyarbakır Barosu Yöneticisiyken nasıl KCK-TM üyesi olabiliyor. KCK Ana Davası'nda KCK yapılanması içerisinde olduğu iddia edilen tüm isimler var bakın, müvekkilin ismi var mı? 2009'dan sonra KCK yargılamalarına ve iddianamelerine bakın müvekkilin ismi geçiyor mu? Tanık beyanları iftiradır. Tahliye talebinde bulunuyoruz" şeklinde konuştu.
Tanık çelişkili ifade verdi
İki avukatın savunmasının bitmesiyle verilen aranın ardından Keziban’ın avukatı Mehmet Emin Aktar savunmasında, tanık Hicran Ayverdi'nin Selçuk Mızraklı davasında, Bağlar Jandarma Karakolu'nda ifade verdiğini, Keziban hakkında ise "adliyede ifade verdim" beyanına dikkat çekti. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırlanan ifadeyi dikkate almaya mecbur bırakıldığına işaret eden Mehmet Emin, "Bu dosyanın esası hukuka aykırı yalan beyan. Muhtemelen iktidar seçilmesi kesin olan belediye başkanları hakkında ne var ne yok, bulun demiştir. Bir şey bulunamadığı için Hicran Berna Ayverdi getirildi. Umarım özgür bırakırsınız. Bize de kendinize de bir ışık yakarsınız" diyerek tahliye talebinde bulundu.
Verilen kısa aranın ardından mahkeme heyeti, mevcut delil durumu, suçun mahiyeti, suçun CMK 100/3 maddesinde yer alan katalog suçlardan olması ve kaçma şüphesi iddiasıyla Keziban’ın tutukluluğunun devamına karar verilerek, bir sonraki duruşmayı 2 Mart'a erteledi.