‘Hasta tutsaklar kötü koşullarda dayatılan tedaviyi reddetti’
- 16:16 27 Aralık 2019
- Güncel
VAN - Hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla düzenlenen panelde konuşan avukat Sevda Aydın, “Ağır hasta tutsaklar dahi tedavi edilmiyor. Sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Kimi hastalar diyet, perhiz uygulamak durumunda fakat gereken gıda ve vitaminler verilmiyor. Açlık grevinde dahi tutsaklara kötü koşullarda tedavi dayatıldığı için tedavi edilmeyi reddettiler. Tutsaklar kendi çabalarıyla tedavilerini yaptı” diye konuştu.
Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER) Van Şubesi, “Değişim ve Özgürlük için Sen de Ayağa Kalk” kampanyası çerçevesinde hasta tutsaklarla dayanışma paneli düzenledi. Panelin düzenlendiği Erenoğlu Düğün Salonu’nda “Taritî û faşîzm dê têk biçe û ronahî dê bi ser bikeve ji bo girtiyên nexweş rabin ser piyan” yazılı pankart asıldı. Panele Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl eşbaşkanları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yöneticileri, HDP ve DBP il ve ilçe örgütleri, HDP’li Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Van Milletvekili Murat Sarısaç, yerlerine kayyım atanan belediye eşbaşkanları, meclis üyeleri, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve tutsak yakınları katıldı. Panele katılan tutsak yakınları ellerinde hasta tutsaklara ait fotoğrafların yer aldığı dövizler ile “Hasta Tutsaklara Özgürlük” yazılı mor renkli dövizleri taşıdı.
Panel demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından 17 yıllık AKP iktidarı süresince cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini konu alan sinevizyon gösterimiyle başladı. Sinevizyon sırasında sık sık “Bijî berxwedana zindana”, “ Bijî berxwedana dayika”, “ Siyasi tutsaklar onurumuzdur”, “Berxwedan jiyan e” sloganları atıldı. TJA aktivisti Rojbin Bor’un moderatörlüğünü üstlendiği panelde, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve TUHAY-DER Van Şubesi avukatı Sevda Aydın ise konuşmacı olarak katıldı.
İlk olarak konuşan TJA aktivisti Rojbin Bor, “Kimliğimiz için verdiğimiz tüm mücadele alanlarında işkencelere maruz kaldık. Hak ihlallerine maruz bırakıldık. Tüm zulümlerine dünya tanıklık etti. Ne kadar işkencelere, baskılara maruz kalsak da mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz” dedi. Ardından söz alan avukat Sevda Aydın, konuşmasına Roboskî katliamında yaşamını yitirenleri anarak başladı. Sevda, konuşmasına PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dikkat çekerek, İmralı Cezaevi koşullarını anlattı. İmralı Cezaevi’nin varlığının dahi olmaması gerektiğini söyleyen Sevda, İmralı Cezaevi’nin lağvedilmesi gerektiğini söyledi.
‘Türkiye cezaevleri erkeklere göre inşa edilmiş…’
“Van T tipi, yüksek güvenlikli ve F tipi cezaevlerinde son dönemlerde çıplak aramaları rutinleşti keyfi uygulamalar devam ediyor. Bu sadece Van’da değil ülkedeki tüm cezaevlerinde yaşanıyor” diyen Sevda, cezaevlerinde bulunan kadınların yaşadıkları sorunlara da işaret etti. Sevda, “Türkiye’de cezaevleri erkeklere göre inşa edilmiş. Kadın personel az. Van’dan Kandıra Cezaevi’ne sürgün edilen bir kadın tutsak erkek görevliler tarafından götürülüyor. Dolayısıyla kadınlar, erkek görevliler karşısında kişisel ihtiyaçlarını karşılamada dahi zorlanıyor” sözlerini kullandı.
‘Hasta tutsakların birçoğu cezaevleri koşullarında hasta oldu’
Hasta tutsaklara ilişkin dışardaki insanların sağlık hizmetlerinden yararlandığı gibi hasta tutsakların da yararlanması gerektiğine vurgu yapan Sevda, şunları söyledi: “Ağır hasta tutsaklar dahi tedavi edilmiyor. Sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Hastanelere bakan doktorlar sürekli değişiyor. Bu hasta tutsakların arasında kronik sağlık sorunları bulunuyor. Bu tutsakların aynı doktor tarafından hastalık sürecinin takip edilmesi gerekiyor. Hasta tutsakların birçoğu cezaevi koşullarından kaynaklı hastalanıyor. Koğuşlarda kapasitelerin çok üstünde tutsaklar bulunuyor. Onlarca kişi tek bir tuvaleti kullanmak zorunda kalıyor. Temizlik malzemeleri dahi kısıtlı bir şekilde veriliyor. Beslenme ile ilgili birçok şikayet var. Kimi hastalar diyet, perhiz uygulamak durumunda fakat gereken gıda ve vitaminler verilmiyor. Açlık grevinde dahi tutsaklar kötü koşullarda tedavi dayatıldığı için tedavi edilmeyi reddettiler. Tutsaklar kendi çabalarıyla tedavilerini yaptı. Cezaevinde ambulans bulunmuyor. Getirilen araçta ise tutsak ayrıca bir bölümde bekletilerek daha fazla hastalanmasına neden olunuyor.”
‘Abdullah Öcalan 20 yıldır tecrit koşullarında’
Sevda’nın ardından HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran söz aldı. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride işaret eden Ayşe, “Ülkede yaşadığımız sorunların tamamı tecritle bağlantılıdır. Abdullah Öcalan yaklaşık 20 yıldır bulunduğu cezaevinde ağırlaştırılmış tecrit koşullarında yaşıyor. Cezaevinde Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit dışarıda bizlere yönelik ağır bir şekilde sürdürülüyor. Maruz kaldığı ağır tecrit koşullarına rağmen Abdullah Öcalan bize moral oluyor. 8 yıldır devam eden tecride karşı başlatılan açlık grevi sonucu görüşmeler gerçekleştirildi” dedi.
‘Tecrit savaştır’
Tutsak ailelerini selamlayan Ayşe, “Şu anda aramızda bulunan tutsak yakınlarının çocukları bedenlerini ölüme yatırarak kendi yaşamını yok saydı. Tecridin kaldırılması için mücadele verdi. Tecrit savaştır, tecrit gasptır, tecrit yıkımdır. Tecrit fiili idamın hayata geçirilmesi demektir. Açlık grevi sürecinde tecridin kaldırılması için kendini feda eden yoldaşlarımızın cenazelerine dahi alınmadık. Sayın Abdullah Öcalan ile yapılan ilk görüşmede ilk sorduğu hasta tutsakların özgürlüğü oldu” şeklinde konuştu.
‘Cezaevlerinde 7 bini aşkın siyasi tutsak bulunuyor’
Ayşe, konuşmasını şöyle sürdürdü: “OHAL süresince tutsaklarla yapılan görüşmeler kamera eşliğinde yapıldı. Yine çıplak aramalar dayatıldı. Cezaevlerinde mesajların dışarıya gönderilmesi engelleniyor. Nasıl ki Diyarbakır Zindanında Esat Oktay işkenceci olarak onursuz bir yaşamı dayatıyorsa günümüzde de yine uygulanan hak ihlalleriyle onursuz yaşam dayatılıyor. Cezaevlerinde 7 bin siyasi tutsak bulunuyor. Bunlar yasalara göre suçlu değil. Parti yöneticilerimiz, eşbaşkanlarımız, belediye eşbaşkanlarımız binlerce parti üyemiz şu anda hiçbir suç yokken cezaevlerine doldurulmuş durumda. Arkadaşlarımız kimseyi öldürmedi, hırsızlık yapmadı. Ülkede cezaevlerindeki tutsaklar siyasi nedenlerden dolayı tutukluyor. Hiçbir hukuki suç yok ortada.
‘Sayın Abdullah Öcalan sayesinde kadın kendi fikrini söyleyebildi’
Bu hukuksuzluğa karşı sokaklarda sesimizi yükseltmemiz gerekir. Nasıl ki binlerce tutsak açlık greviyle, anneler dışarda sokaklarda mücadele vererek görüşmeleri sağladıysa, bugün de aileleri ve arkadaşları olarak sokaklarda tecride karşı mücadele etmemiz gerekir. Tecridin kırılmasıyla birlikte AKP iktidarı bitecektir. Şu iyi bilinmelidir ki, barışın anahtarı Sayın Abdullah Öcalan’dadır. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan’ın perspektifleri Ortadoğu ve tüm dünyada büyük bir umuttur. Kadınlar 5 bin yıldır tecrit altındadır. Kadınlar bu tecritle birlikte doğasından uzaklaştırılmış. Bizi dört duvar arasına kapatmaya çalışan eril zihniyete karşı, Sayın Abdullah Öcalan sayesinde kadın kendi fikrini söyleyebildi. Bundan kaynaklı bizim en büyük mücadelemiz tecridi kırmak yönünde olmalıdır.”
Panel soru cevaplarla son buldu.