
El ele gidenlerin ardından: İçimiz soğumadı, soğumayacak…
- 09:02 25 Aralık 2019
- Güncel
Medine Mamedoğlu-Rojda Aydın
ŞIRNAK - 28 Aralık 2011 günü aralarında çocukların da olduğu 34 Roboskili genç sınırda üzerlerine atılan bombalar sonucu katledildi. Kimi dua ederek, kiminin de bir kâbusta olduğunu düşünerek gittiği ölüme altı genç el ele tutuşarak gitti. Cenazeleri elleri birbirlerine kenetli bir şekilde bulunan yedi gencin anneleri de 8 yıldır birbirlerinin ellerini tutup gözlerinin yaşını silerek acılarını birlikte yaşıyor.
Şırnak'ın Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011 günü katledilen çoğu genç 34 Kürt’ün hikâyesi defalarca kez yazıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu katledilen 34 kişinin ölümü üzerinden 8 yıl geçerken, her gün adalet taleplerini yenileyen köy halkı 34’e özlemle her yeni güne başlayıp bitiriyor. Öyle ki Roboskili kadınların verdiği adalet mücadelesi neredeyse iktidar tarafından artık hiç görülmüyor. Görünmeyen katliamda yaşamını yitiren 34’lerin hikâyeleri de acıları gibi halen tazeliğini koruyor. 8 yıldır her gün el ele tutuşarak ellerinde fotoğraflar ile mezarlığa giden anneler el ele tutuşup ölüme giden çocukları için, “Gözümüzde akacak yaş kalmadı. Ama asla unutmayacağız” diyor.
6 Roboskili genç ölüme el ele tutuşarak gitti
Yaşanan bombardımanda yaşamını yitiren 5’i çocuk 7 kişinin cenazeleri köylüler tarafından elleri birbirlerine kenetli bir şekilde bulundu. İlk bombardımanda kayalığın altına sığınan ancak ikinci bombardımanı hesaba katmayan gençler el ele tutuşup ölüme gittiler. Adem Ant (18), Yüksel Ürek (17), Mehmet Encü (15), Serhat Encü (17), Şıvan Encü (14), Erkan Encü (13) ve Seyit Enç'in (22), "belki görmezler diye" katırların arkasına saklanmışlardı ve bombardımandan korunmak için el ele tutuşmuşlardı, cenazeleri toprak altından çıkarılırken de ellerinin kenetli olduğu ortaya çıktı.
‘Tam tamına 8 yılımız doldu…’
El ele tutuşan gençlerden Seyithan Enç’in ablası Hatun Enç, 8’inci yılına giren katliamın arkasından yıllardır sadece adalet beklediklerini söyledi. 8 yıldır annesinin her gün mezarlığa gidip bir umut dua ettiğini ifade eden Hatun, “Katliamın üzerinden 8 yıl geçti. Tam tamına 8 yılımız tamamlandı. Annemiz, ailemiz 8 yıldır bu katliamın peşinde mezarlığa gidiyorlar. Türk devleti bu adaleti getirmedi. Biz kendimiz adalet arıyoruz. Onlarca insan katledildi. Benim kardeşim kendine bize bir ev yapmak için sınıra gitti. Evimiz eski diye annem ve babamı mutlu etmek için gitti. O kardeşimi de son görüşümüz oldu. Benim kardeşim iyi bir insandı. Bizim başımıza geldi başka insanların başına gelmesin. Ben kardeşimi kaybettim başka insanlar kardeşlerini kaybetmesin diye biz adalet istiyoruz. 8 yılımız doldu ama bizler daha devletten bir adalet görmedik. Biz annelerin ağlamasını istemiyoruz. Bu katliamı asla unutmayacağız” dedi.
‘Hayalleri için gittikleri yerden cenazeleri geldi’
Kardeşi Seyithan’ın bir kolunun elini tuttuğu arkadaşın elinde kaldığını ve cenazesinin diğer parçasını sabaha doğru bulduklarını söyleyen Hatun, gençlerin hayalleri uğruna gittikleri yoldan cenazelerinin geldiğini ifade etti. Hatun, “Burada insanların hiçbir geliri yok. Bir fırsatları yok. Gençlerimiz bir umut olsun diye bu yola çıktılar. Ailelerine bakmak hayallerini gerçekleştirmek için gittiler. O gittikten sonra benim kardeşim kalp kriz geçirdi yaşamını yitirdi. Babam felç geçirdi yatalak oldu. Ailemizde kimse gülmez oldu. Evimizde huzur gitti sadece hastalık geldi” sözlerini kullandı.
‘Öldüremedikleri insanları cezaevine gönderdiler’
Hatun son olarak, “Hukuki anlamda bir gelişme olmadı. Burada insanları öldürdükleri yetmezmiş gibi olaydan sonra birçok insanı da tutukladılar. Bu aileler kendi mücadelelerinin arkasında oldukları için onları tutukluyorlar. Adaletin peşinde oldukları için insanların bunu dile getirmesinden rahatsız oluyorlar. Bu katliam bir kere yaşandı bir daha yaşanmasın” diye konuştu.
‘Ağlamaktan gözümde yaş kalmadı’
Elleri arkadaşları ile kenetli halde bulunan Serhat Encü’nün annesi Halime Encü ise, “Bu katliam üzerinden 8 yıl geçti. Artık o kadar çok acımız ve dertlerimiz var ki. Ne söylesem boş gelir. O kadar çok katliam ve zulüm gördük ki artık biz ne diyebiliriz. Hiçbir şey gelmiyor aklıma. Yine yıldönümü geldi. Güneş doğuyor ama bize değil. O günden sonra bizler ne düğün yaptık ne bir keyif gördük. Her gün mezarlığa gidiyoruz. Sürekli siyah elbiseler giyiyoruz. Oğlum Serhat evin en çalışkanıydı. Hem okulunu okuyordu hem de kendine para biriktirmek için bu yola çıkıyordu. Bir bidon mazot için kendini bu yola vurdu. Devlet de bunun için onları katletti. Yasak diyorlar neresi yasaktı. Sınırın ötesinde birçok akrabamız var. Kanımız bağlı oraya neresi yasak. Oraya insanlar kendi ekmeğinin peşinde oldukları için gidiyorlardı. O çocuklar buranın çocuklarıydı. Hepsi öğrenci, babasının annesinin oğluydu” dedi.
Devletin kanun ve adaletinin yarım saat içinde karar verdiği katliamda bir bidon mazot için onlarca insanın yaşamını yitirdiğini söyleyen Halime, katledilen çocukları ile birlikte anneleri olarak kendilerinin de o gece hayallerinin yok olduğunu dile getirdi.
‘Çocuklarımızın cenazesi gökyüzüne kadar gidip tekrar yere düştü’
Halime, “Kanun, vicdan ve adalet yarım saatte kararını verdi o mazot bidonları için attı o bombaları. Paramparça ettiler canlarımızı. Kendi parçaları ile katırların vücut parçaları birbirine girmişti. Bizler kendi çocuklarımızı tanıyamıyorduk. Onların parçaları gökyüzüne ulaştı sonra geri geldi yere düştü. Bazı aileler kendi cenazelerinin parçalarını günlerce bulamadı. Bunu hangi din hangi vicdan kabul eder. O çocukların ne suçu vardı da onları öldürdüler. O kadar insanı öldürdüler sonra gelip o katliamın hesabını soran insanları da cezaevine attılar. Onlara sorgusuz sualsiz aldılar zindanlara attılar. Ağlaya ağlaya benim gözümde yaşlar bitti. Oğlumun o cenazesini gördüğümden beri aklım başımda değil. Biz ne yapalım sadece adalet diyoruz vicdan diyoruz. Biz kimsenin kanının akmasını istemiyoruz. Kimsenin evlatları gitmesin. Barış ve özgürlük istiyoruz. Artık yeter” şeklinde konuştu.
‘Paranın değil sonuna kadar kanımın arkasında olacağım’
Son olarak konuşan Nevzat Encü’nün annesi Nahide Encü ise, “8 yıldır bizim başımıza getirmedikleri şey kalmadı. Benim bir oğlum yaşamını yitirdi bir oğlum da cezaevine atıldı. Bizim başımıza bunları getiren Erdoğan daha sonra ‘gelin size para vereceğim’ diyor. Biz sağ olduğumuz sürece 34 şehidimizin arkasındayız. Ne tazminat ne de paralarınızı istemeyeceğiz. Ben var olduğum sürece onların kanlarının arkasında olacağım. Elimden geldiğince davamın peşinde olacağım. 34’lerden sonra bu topraklarda aklı yerinde olan tek bir insan kalmadı” dedi.
‘İçimiz bir an olsun soğumadı’
Nahide, “Her akşam, her Perşembe anneler ile birlikte mezarlığa gidiyoruz. Benim oğlum arkadaşları ile el ele tutuşup ölüme gitti. Ben de burada oğlumun elini tutan gençlerin annelerinin ellerini tutarak mezarlığa gidiyorum. Bizim çocuklarımızı hatırlıyor musunuz? Kimse onları unutmasın. Başka ne yapacağımızı bilmiyoruz çünkü. 8 yıl oldu 8 yıl. İnsanın içi hiç mi soğumaz bizim ki soğumayacak. Asla bitmeyecek” diye konuştu.