Cumartesi Anneleri: Hakikat arayışımızın engellenmesine izin vermeyeceğiz
- 13:54 21 Aralık 2019
- Güncel
İSTANBUL- 769 haftadır Galatasaray Meydanı’na çıkmaları engellenen Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde Pazartesi günü Adıyaman’da görülecek olan Dargeçit JİTEM davasında faillere gerekli cezaların verilmesini talep etti.
Kayıpların akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 769’uncu haftasında Galatasaray Meydanı’nda buluşmak isteyen Cumartesi Anneleri, yine polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, polis ablukasına alınan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirirken, üzerinde kayıpların fotoğraflarının olduğu tişörtler giyerek, karanfiller taşıdı.
Bu haftaki eylemde 29 Ekim-8 Kasım 1995 tarihleri arasında asker ve korucuların Mardin’in Dargeçit ilçesinde düzenlediği ev baskınlarında gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan 12 yaşındaki Davut Altunkaynak, 13 yaşındaki Seyhan Doğan, 16 yaşındaki Nedim Akyön, 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 20 yaşındaki Abdurrahman Olcay, 21 yaşındaki Abdurrahman Coşkun ile 57 yaşındaki Süleyman Seyhan’ın faillerinin yargılanması talep edildi.
‘İnsanlığa karşı işlenen suçlara tanıklık ediyoruz’
Bu haftaki açıklamayı 1 Mart 1995’te gözaltında kaybedildikten sonra cenazesi kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu. Gözaltında kayıp etmenin, insanlığın tüm değerlerine bir saldırı ve uluslararası bir suç olduğunu söyleyen Maside, “İnsanlığa karşı işlenen suçlarda hukuk yolunun açılmamasının, insan haklarının sistematik ve yaygın olarak ihlal edilmesine neden olduğuna yaşayarak tanıklık ediyoruz” dedi. “769 haftadır gözaltında kaybetme suçunun cezasız bırakılmasına itiraz ediyoruz” diyen Maside, 23 Aralık'ta Adıyaman 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan Dargeçit JİTEM davasında mahkemenin insanlığa karşı işlenmiş bu ağır suçun sanıklarını hakkaniyete uygun biçimde yargılama iradesi göstermesi talebinde bulunduklarını vurguladı.
‘Ağır işkence gördüler’
29 Ekim - 8 Kasım 1995 tarihleri arasında Dargetçit’te asker ve korucular tarafından düzenlenen ev baskınlarında dördü çocuk, ikisi lise öğrencisi ve ikisi kadının da aralarında olduğu çok sayıda kişinin gözaltına alındığını hatırlatan Maside, şöyle devam etti: “Gözaltına alınanlar Dargeçit Jandarma Taburuna götürüldü. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan Davut'un annesi Hayat Altunkaynak, Süleyman Seyhan'ın kızı Fehime ve Seyhan Doğan'ın 11 yaşındaki kardeşi Hazni 3 gün boyunca ağır işkence gördükten sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlar gözaltında tutulan yakınlarının ağır işkence gördüklerini açıkladı.”
‘Aileye bilgi veren uzman çavuş kayıp edildi’
Gözaltında tutulanları arayan ailelerinin başvurularına "Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler” cevabı verildiğine dikkat çeken Maside, ailelerin kayıplarını aramaktan vazgeçsin diye tehdit edildiğini, gözaltına alındığını ve işkence gördüğünün altını çizdi. Yapılan suç duyurularının soruşturulmadan takipsizlikle sonuçlandığını belirten Maside, 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan'ın vücut uzuvlarının parçalanmış ve yakılmış bedeninin bir kuyuda bulunduğunu, Süleyman Seyhan'ın ailesine bilgi veren uzman çavuş Bilal Batırır’ın da Dargeçit Jandarma Taburunda kaybedildiğini ifade etti.
‘Cenazelerin kuyulara atıldığı ortaya çıktı’
İHD'nin 29 Mayıs 2009 tarihli başvurusu ile Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığının dosyayı yeniden açarak soruşturma başlattığını söyleyen Maside, “Savcılığın yürüttüğü soruşturma kapsamında Dargeçit kayıplarının gözaltında öldürülerek kuyulara gömüldüğü gerçeği ortaya çıktı. 2012-2013 ve 2015 tarihleri arasında yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı. Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ve Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, ‘birden fazla kişiyi taammüden öldürme’ suçundan dava açıldı” diye konuştu.
‘Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
Maside, dava dosyanın açıldığı Midyat'tan “güvenlik” gerekçesiyle Adıyaman'a sevk edildiğini hatırlattı. Davanın en son 30 Eylül 2019 tarihinde Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldüğünü dile getiren Maside, “Bugüne kadar yapılan duruşmaların seyri mahkemenin, insanlığa karşı işlenmiş bu ağır suçu açığa çıkartacak, ceza adaletini sağlayacak istek ve iradede olmadığı yönündeki kaygılarımızı güçlendirdi. Dargeçit JİTEM davası önceki kayıp davalarında olduğu gibi, adalet ve hakikat arayışımızın yargı eliyle engellenmesi pratiğinin bir parçasına dönüştürülmesin; yargıçlar görevini yerine getirsin ve ceza adaleti sağlansın. Davut Altunkaynak, Seyhan Doğan, Nedim Akyön, Mehmet Emin Aslan, Abdurrahman Olcay, Abdurrahman Coşkun, Süleyman Seyhan ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” şeklinde ifade etti.
Kayıp edilenlerin yakınları konuştu
Davut Altunkaynak’ın kayıp edilmesinden 4 yıl sonra dünyaya gelen kardeşi Davut Altunkaynak’ın söz alarak, “Ben doğduğumda bana onun adını vermişler. Onun adını taşımaktan onur duyuyorum. Keşke kendi adını kendisi taşısaydı. Bu davanın da takipsizlikle sonuçlanmasına izin vermeyeceğiz. Faillerin cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız” diye vurguladı.
Ardından Seyhan Doğan’ın ağabeyi Kadri Doğan söz alarak şöyle dedi: “20 sene aradık Seyhan’ı. Annem 2000 yılında Seyhan’ın kayıp edildiği günün yıldönümünde vefat etti. Annem Seyhan’ın kemiklerini bulduktan sonra benim mezarıma koyun demişti. Biz Seyhan’ın kemiklerini bulduktan sonra annemin yanına gömdük. Adalet arıyoruz. Maalesef adaletin olmadığını görüyoruz.”
‘Maraş için hakikat ve adalet talep ediyoruz’
Ardından yeniden söz alan Maside Ocak, 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında yaşanan Maraş Katliamı’nda yaşamını yitirenleri andı ve şunları ifade etti: “Katledilen insanlar güvenlik güçlerince Şeyh Adil Mezarlığı'nda topluca defnedildi. Defnedilenlerin mezar yerleri hala net olarak bilinmiyor. Toplu defnedilenler dışında tespit edebildiğimiz kadarıyla Yusuflar mahallesinde öldürülen Hatice Yılmaz ve Serintepe mahallesinde de misafir bulunduğu evde ev sahipleriyle birlikte öldürülen Adıyamanlı bir öğretmen olan Mahmut Ünal'ın nerede olduğu hala bilinmiyor. Katliamın 41’inci yılında Maraş için hakikat ve adalet talebimizi tekrarlıyoruz.”
Cumartesi Annelerinin bu haftaki eylemi de yapılan açıklamanın ardından sessizce son buldu.