Kadınlar yargılandı: Kayyım sistemini kabul etmiyoruz

  • 15:14 18 Aralık 2019
  • Hukuk
İSTANBUL - HDP’li belediyelere atanan kayyımları protesto ettikleri için yargılanan 22 kadın, duruşma salonunda eylemlerini savundu. Kadınlar, yargılamalarına gerekçe yapılan açıklamayı bu kez adliye önünde yaptı.
 
Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atamalarına karşı yaptıkları eylemden dolayı haklarında "2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet" gerekçesiyle dava açılan Özgür Gelecek Gazetesi muhabiri Taylan Öztaş ve 22 kadının yargılandığı davanın ilk duruşması görüldü. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 17’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanıklardan Ayşe Güldane Özdağ  ve Merve Öztep başka bir dosya kapsamında gözaltında olduğundan katılamazken, diğer sanıklar ve müdafii avukatları hazır bulundu.
 
‘Hiçbir uyarı yapılmadan müdahale edildi’
 
Duruşma birçok kadın örgütü tarafından da takip edildi.  Kimlik tespitinin ardından kadınların savunması alındı. İlk olarak savunma yapan Berivan Han, Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu çağrısıyla kayyım atamalarını protesto etmek için eyleme katıldığını ancak basın açıklamasının yapılacağı Hakan Hastanesi’nin önünde polislerin kendilerine izin vermediğini söyledi. Berivan, “Poli11sler bizlere Barbaros Hayrettin Paşa Meydanı’nda basın açıklaması yapabileceğimizi söyledi. Meydana gitmeden hiçbir uyarı yapılmadan bizlere müdahale edildi” dedi.
 
‘Kadınlar darp edildi’
 
Ardından savunmasını yapmak için söz alan Fadime Fulya Dağlı, basın açıklaması yapılmadan polislerin kendilerine saldırdığını hatırlatarak, “Bir anons yapılmadan darp edilerek gözaltına alındık. Orada suç teşkil edilecek bir durum varsa o da polisin orantısız güç kullanması oldu. Müdahale olduğunda ilk gözaltına alınan megafon oldu. Ben avukatım o eylemde bana bile ters kelepçe katılmak istendi. Birçok kadın eylemde ciddi anlamda darp edildi” diye belirtti.
 
‘Demokratik hakkımızı kullandık’
 
Sanıklardan Feride Eralp da kayyımların kadın haklarına yönelik saldırı olduğunu vurguladı ve “Kadınlar olarak kayyumların saldırılarına dikkat çekmek için basın açıklaması yapmak istedik. Ama basın açıklaması yapmadan bizlere müdahale oldu. İddianamede basın açıklamasının çağrısının HDP’nin yapıldığı söyleniyor. Böyle olsa bile bir suç teşkil etmiyor ama HDP değil, Kadınlar Birlikte Güçlü Platformunun çağrısıyla toplandık. Biz orada kayyumların kadınlara olan politikalarını anlatacaktık. Ama basın açıklamamızı dahi yapmadan hiçbir uyarı yapılmadan çembere alınıp, gözaltına alındık. Biz kadınlar olarak Kürt iradesini yok sayan kayyum politikalarına karşı demokratik hakkımızı kullanmak istedik” dedi.  
 
‘Kayyım atamaları devam ediyor’
 
Ardından söz alan sanık Hülya Osmanağaoğlu da bağımsız bir feminist olduğunu belirtti. Feminist hareketin yıllardır erkek şiddetine karşı mücadele ettiğini ifade eden Hülya, “Bu koşullar altında Diyarbakır'da, Van'da, Mardin'de kadın sığınakları, kadın danışma merkezleri, 7/24 alo şiddet hatları açarak, kadınları erkek şiddetine karşı korumak için kadın hareketinin deneyimini ve birikimini güncel yerel yönetim politikalarının bir parçası haline getiren büyükşehir belediyelerine kayyum atandı. Bu süreç aslında 2016'da ilan edilen OHAL döneminde KHK'ler başlamıştı. O dönemde de aralarında kadın mücadelesinden yol arkadaşlarımız Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin DBP'li Eşbaşkanı Gültan Kışanak'ın ve DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'in de bulunduğu çok sayıda seçilmiş belediye başkanı ve milletvekili Kürt kadın siyasetçi tutuklandı. DBP'Ii belediyelere atanan kayyumlar ilk iş olarak kadın merkezlerini, kadın örgütlenmelerini dağıttılar. Kürt kadın hareketinin kadın dayanışmasını güçlendirerek kadınların hayatlarını savunması için hayata geçirdiği bütün kurumların kapısına kilit vuruldu. 2019 yerel yönetim seçimlerinin ardından da, HDP çatısı altında seçilen, kadın hareketinin mücadele deneyim ve birikimini yerel yönetimlere aktaran Kürt kadın arkadaşlarımızın bulunduğu belediyelere kayyum atamaları devam ediyor” diye konuştu. 
 
‘Eşbaşkanlık kriminalize edilmeye çalışıldı’
 
Kayyım politikalarının kadın düşmanlığıyla özdeşleştiğini vurgulayan Hülya, şöyle devam etti: “Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu'nun kayyumları protesto etmek için çağrısını yaptığı basın açıklamasına gittim. Maalesef bu konudaki itirazlarımız ifade etmemize bile tahammül edilemedi, hemen gözaltı başladı. Basın açıklaması çağrısının yapıldığı süreçte AKP ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu feminist mücadelenin yüz elli yıl öncesine dayanan seçme ve seçilme hakkının yeni bir aşaması olan eşbaşkanlık uygulamasını kriminalize etmeye, ‘suçlu’ ilan etmeye çalışıyordu.”
 
Kayyım atamaları ile eşbaşkanlık sisteminin hedef alınmasına dikkat çeken Hülya, savunmasının devamında şunları söyledi: “Bu nedenle bugün AKP iktidarında ve bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sözlerinde cisimleşen, eşbaşkanlığı suç olarak sunmaya çalışan erkek siyasetin, Van, Mardin Diyarbakır'da kayyum atamalarıyla kadın mücadelesinin kazanımlarını gasp etmeye çalıştı.  İstanbul, İzmir ve Ankara'da da erkek şiddetine karşı dans eden kadınları gözaltılar ile polis şiddetiyle engellemeye çalıştığını görüyoruz. Bir feminist olarak, kadın hareketinin kayyumları protesto etmek için örgütlediği basın açıklamasının bir parçası olarak, 17 yıldır İstiklal Caddesi'nde yapılan 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü'ne koyulan yasağa itiraz ederek, erkek egemenliğine ve kadın düşmanı erkek siyasete karşı mücadeleyi önemli ve anlamlı buluyorum. Kadınların kurtuluşunun; erkek siyasetin baskıları karşısında, İstiklal Caddesi'nden yükselen feminist isyan ile kayyumlara hayır diyen kadınların Diyarbakır'dan, Van'dan yükselen sesinin birleşmesiyle mümkün olacağına inanıyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum.”
 
Beraat talep edildi
 
Ardından söz alan diğer kadınlar da kayyımların kadınların kazanımlarına yönelik politikalar olduğunu vurgulayarak, polislerin gözaltında anında ve gözaltında orantısız güç kullandığına işaret ederek, beraat talebinde bulundu.
 
Gazeteci Taylan Öztaş da savunmasında, şunları söyledi: “Eylemi gazeteci olarak takip ediyordum. Polisin yönlendirmesiyle kadınlar Barbaros Meydanına yönlendirildi. Meydana varır varmaz polisler; gazeteciler ve kadınların etrafında kalkanlar sardı. Gazeteci olduğumu söylememe rağmen ters kelepçelenerek gözaltına alındım. Suçlamaları kabul etmiyorum.”
 
Daha sonra söz alan müdafii avukatlardan Sevgi Dutar, “Orda da bir suç unsuru yoktur. Suç unsuru olan bir durum varsa da bu kolluk güçlerinin kullandığı orantısız güçtür. Kulluk güçleri birçok yerde olduğu gibi burada da orantısız güç kullanmıştır. Yasal hak olan basın açıklaması yapılmadan müdahale olunmuştur. Dava derhal beraat edilmelidir” dedi.
 
‘7 cümlelik iddianame’
 
Müdafi avukatlardan Ayşe Özdemir de, “20’den fazla kişi yargılanıyor ama 7 cümlelik bir iddianame var ortada. Kimin ne yaptığı hangi sloganı attığı bili belli değil iddianamede” diye belirtti.
 
Avukat Zehra Şahin de müvekkillerinin savunmalarına katıldığını belirterek, “Müvekkillerimizin beyanlarına bakıldığında polisin oraya adımını attığı an itibarıyla gözaltına alma kararını aldığını görüyoruz. Yani herhangi bir suç unsuru olmadan keyfi yapılan bir durumdur. Bu nedenle derhal beraatlarını talep ediyorum” diye konuştu. 
 
‘Jin jiyan azadi sloganı mı suç?’
 
Müdafi Avukatı Oya Meriç ise şunları ifade etti: “Birincisi bu davanın açılmasını anlamak mümkün değil. ‘İtaat etmiyoruz. Jin jiyan azadî’ sloganları mı suç. Bunlar suç olmadığı görüldüğü gibi hangi sloganının suç olduğu belirlenmemiş. Anayasa Mahkemesi’nin kararına göre istenilen yerde basın açıklaması yapabiliyor. AİHM ve AYM kararı basın açıklamalarının yani gösterilerin nerede yapılacağını belirlemiştir. Mahkeme heyeti valilikten izin alındı mı diyor. Basın açıklaması yapmak için valilikten izin almaya gerek yok. Çünkü bu Anayasal bir haktır. Bu ülkeyi yönetenler artık bunu görmeli. Orta da herhangi bir suç yok. Bu haksız davanın bir an önce beraat edilmesi gerekir.”
 
Verilen aradan sonra kararını açıklayan mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmayı 18 Mart 2020 tarihine erteledi.
 
Engellenen açıklamayı yaptılar
 
Duruşma sonrası adliye önünde buluşan kadınlar, “Kayyum kimdir, nedir? Ne yapar?” başlığıyla 28 Ağustos’ta hazırladıkları ve polis saldırısı sonucunda gözaltına alındıkları basın metnini okudu. Kadınlar adına açıklamayı Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu üyesi Çağla Akdere yaptı. Çağla, “Bu basın açıklama metnimizi okumadan gözaltına alındık. Ertelen duruşma sonrası bu açıklamayı okumayı uygun gördük” dedi.                                        
 
Kayyımın seçimle gelen yöneticileri yerlerinden ederek atanan kişi olmakla beraber aynı zamanda kadın düşmanı olduğunu vurgulayan Çağla, kayyımların kadınların kazanımlarına yönelik saldırılarına örnekler verdi. Kadınların iradesini ortadan kaldıran kayyım sistemini kabul etmediklerini belirten Çağla, kendilerine açılan davanın bir an önce beraat edilmesi gerektiğini söyledi.