
‘Çocukların katledildiği bir dünya istemiyoruz’
- 14:17 18 Aralık 2019
- Güncel
İSTANBUL - İnsan Hakları Haftası kapsamında çocuk katliamlarına ilişkin yapılan ortak açıklamada, Aralık ayının ölümler ve katliamlar ayı olarak tanımlandı. Açıklamada, “Çocukların bedenlerinin ceset torbaları içinde sıra sıra dizildiği bir dünya istemiyoruz” denildi.
Barış Anneleri Meclisi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi ve Tevgera Jinên Azad (TJA), 10- 17 Aralık İnsan Hakları Haftası kapsamında çocuk katliamlarına ilişkin "Savaşlar son bulsun, çocuklar yaşasın" şiarıyla İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube binasında basın açıklaması yaptı. Açıklamanın yapıldığı salona “Dün Roboski bugün Til Temir çocuk katliamları son bulsun” pankartı asıldı. Açıklamaya HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, TJA aktivistleri, HDP Kadın Meclisi üyeleri ve çok sayıda Barış Annesi katıldı.
‘Barış kazanır savaş kaybeder’
Açıklamada ilk olarak söz alan İHD İstanbul Şubesi Sekreteri Leman Yurtsever, Türkiye’nin son zamanlarda çok fazla savaş suçu işlediğini ifade etti. Bu suçlardan birisinin de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yaptığı saldırılar olduğunu belirten Leman, “Türkiye’nin Rojava’ya başlattığı işgal girişiminden dolayı birçok sivil katledildi. Türkiye Cumhuriyeti Kürtleri yok etmek amacıyla bu işgal girişimini başlattı, sivilleri katletti. Bunlardan biri de Aralık ayında 8 tane çocuğun öldürülmesiydi. Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler var. Bunların yükümlülüklerini hiçbir zaman yerine getirmiyor. Biz diyoruz ki imza attığınız sözleşmelere uyun, yasaları uygulayın ve savaş politikalarınızdan vazgeçin. İnsan Hakları Derneği olarak bunu söylüyoruz. Türkiye derhal Rojava’daki işgal girişimine son vermelidir. Savaşların hiçbir zaman kazananı olmamıştır. Barış kazanır savaş kaybeder” dedi.
‘Savaş hepimize kaybettirir’
Ardından söz alan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Elif Bulut, yetişkinlerin başlattığı savaşlarda en çok zarar gören kesimlerin kadınlar ve çocuklar olduğunu anımsatarak, “Uluslararası alanda paylaşılamayan güçlerle başlatılan bu savaş halka zulüm getiriyor. Savaşın hiçbir zaman kazananı olmadığı gibi savaş hepimize kaybettirir. Savaş insanların barış umudunu kaybettiren bir yöntemdir. Türkiye’nin başlattığı ve uzun süreden beri Suriye’de yürütülen savaşta ağır bedeller ödeniyor. Kadınları, savaşın bizlerde yarattığı tahribata karşı mücadele etmeye ve ses çıkarmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
‘Bizler barış istiyoruz’
Barış Anneleri Meclisi üyesi Cemile Çiftçi de artık savaşın son bulması çağrısında bulunarak, “Artık çocuklarımız ölmesin. Bu savaş artık durmalı. Bu savaşa lanet okuyoruz. Bu dünya herkesin. Sen varsan biz de varız. Bizler de insanız. Artık çocuklarımız ölmesin. Bizler barış istiyoruz. Bizler kimsenin çocuklarının ölmesini istemediğimiz gibi kendi çocuklarımızın da ölmesini istemiyoruz. Artık bu ülkede barışın sağlanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Aralık katliamlar ayı’
Ardından ortak basın açıklamasını TJA aktivisti Pınar Kandal okudu. Aralık ayının “ölümler ve katliamlar ayı” olarak hatıralarda kaldığını dile getiren Pınar, aralık ayının başında Til Temir'de 8’i çocuk 10 kişinin yaşamını yitirdiğini vurguladı. Pınar, şöyle devam etti: “Başta Roboski’de uçak bombaları ile katledilen çocuklar olmak üzere, Suriye'de 10 yıldır savaşta ölen çocukları, aileleriyle ülkelerinden başka yerlere, sınırların öte taraflarına geçerken denizlerde, nehirlerde boğulan, bedenleri karaya vuran çocukları, Halepçe'de Saddam'ın katlettiği Kürt çocukları, Şengal'de IŞİD'in katlettiği çocukları, Arakan’da Çin'in katlettiği Uygur çocukları, Nijerya'da Boko Haram'ın katlettiği çocukları, Yemen'de katledilen çocukları üzüntüyle anıyoruz. Bizler kadınlar, anneler, savaşlarda, çatışmalarda, sınırlarda çocukların katledildiği bu yönetim biçimlerini, siyasi iktidarları, çocukları silahların değil vicdanların öldürdüğü böyle bir dünyayı, bir kez daha lanetliyoruz. Bu sivil ve çocuk ölümlerinin, katliamların hesabının sorulmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz.”
‘Yaşam hakkı evrenseldir’
Yaşam hakkının kutsal ve evrensel olduğunu sözlerine ekleyen Pınar, devamla şunları söyledi: “Yaşam hakkı insan haklarının en başında gelir. Devletler, kendi anayasalarında insan hayatını, güvence ve koruma altına alırken evrensel, uluslararası bildirge ve sözleşmelere koydukları imza ile insan yaşamını garanti altına aldıklarının sorumluluğunu da tüm dünyaya beyan etmiş olmaktadırlar. Türkiye, 1982 Anayasasının 17’nci maddesinde, imzacısı olduğu Avrupa Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin 3’üncü maddesinde ve Birleşmiş Milletler’de kabul edilen ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 198 ülkenin imzaladığı ve sorumluluk aldığı Uluslararası Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 6’ncı maddesinde ve 38’inci maddesinde insanların, çocukların yaşam hakları güvence ve koruma altına almakla yükümlüdür. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 6’ncı maddesi taraf ülkelere şöyle der: Her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için azami çabayı gösterir. 38’inci maddede ise; silahlı çatışmalarda, sivil halkın korunmasına ilişkin uluslararası hukuk kuralları tarafından öngörülen yükümlülüklerine uygun olarak, taraf devletler silahlı çatışmadan etkilenen çocuklara koruma ve bakımını sağlama amacıyla mümkün olan her türlü önlemi alır, der. Yetişkinlerin ve çocukların yaşam haklarının her ihlalinde kendi anayasasını, imzaladığı evrensel bildirgeleri ve sözleşmeleri hatırlatmak, demokratik toplumun görevidir.”
‘Savaşlar bitmeli’
“Çocukların tacize uğrayarak katledildiği, uçak bombalarıyla paramparça edildiği, sokağa çıkma yasaklarında öldürüldüğü, arazilerde temizlenmeyen mayınlar veya bombalarla parçalandığı, sınırın ötesi savaşlarda bombardımanlarda çocukların katledildiği, çocuk bedenlerinin ceset torbaları içinde sıra sıra dizildiği bir dünya istemiyoruz” diyen Pınar, savaşların bitmesi, çocukların savaşlarda katledilmemesi için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini belirtti.
‘Çocukların katledilmemesi için bizlere görev düşüyor’
Orduları savaşa göndermemenin, savaş ve çatışmalı ortamları ortadan kaldırmanın, sivillerin, yurttaşların, en çok da annelerin görevi olduğunu anımsatan Pınar, sözlerini şöyle tamamladı: “Çocukların ölmemesi için, katledilmemesi için en çok bizlere görev düşüyor. İnsanı doğuranlar, silah kullananları doğuranlar olarak, savaşların toplumlara ve tüm doğaya verdiği zararı söylemek, haykırmak, zorlamak zorundayız. Bitirirken, Suriye’de, Rojava’da, Til Temir’de, bombardımanlarla katledilen 8 çocuğumuzu ve sivilleri unutmayacağımızı söylüyor ve çocukların büyükleri tarafından katledilmesini, dünyanın neresinde ve ne sebeple olursa olsun katledilmesini kınıyoruz, lanetliyoruz. Tüm kadınları, anneleri, tüm toplumu, tüm kamuoyunu ve uluslararası toplumu çocuklarımıza yaşatmaya ve sahip çıkmaya çağırıyoruz.”