
Dört yıldır onarılmayı bekleyen mezarları bağladıkları bezlerden tanıyorlar
- 09:08 4 Aralık 2019
- Güncel
MARDİN - Nusaybin’de sokağa çıkma yasakları döneminde yaşamını yitiren sivillerin ve HPG ile YPS’lilerin defnedildikleri Hececa (Hacılar) Mezarlığı’ndaki mezarların tahrip edilmesinin üzerinden dört yıl geçti. Bazı aileler, mezarların kime ait olduğunu üzerine bağladıkları bezlerden ya da tuğlaya yazdıkları isimlerden tanırken, bazı aileler ise, ne tuğla ne de bez bağlayamadıklarını söylüyor.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı 2015-2016 yılları arasında yaşamını yitiren HPG'liler, YPS’liler ve sivillerin cenazeleri ilçeye bağlı Kışla Mahallesi’nde bulunan Hececa (Hacılar) Mezarlığı’na defnedilmişti. Üzerinde sarı, kırmızı ve yeşil renkler ile yazılamaları gerekçe olarak gösteren polisler çok sayıda mezarı tahrip etmiş ve taşlarını kırmıştı. Tahrip edilmiş halde bulunan mezarların onarılmasına izin vermeyen İlçe emniyeti, aynı zamanda mezarların etrafının mermerle kaplanıp isim yazılmasını da engelliyor.
Anne ve oğlunun mezarları dört yıldır onarılmayı bekliyor
Mezarı tahrip edilenlerden biri olan ve üzerinde sadece Arif yazılı bir kişinin ve annesinin mezarı ile aynı yerde bulunan iki kişinin mezarı daha üzerindeki renkler gerekçe gösterilerek tahrip edilerek taşları kırılmıştı. O süreçte her iki mezarın da yapımı için çalışan yurttaşlara ise polis engel oldu. Taşları kırılan iki mezar dışında onlarca mezarın daha bulunduğu alana yine diğer yerlerden farklı olarak yol ve çeşmenin yapılmasına izin verilmiyor.
Mezarlarını taşlara bağladıkları bezlerden tanıyorlar
Bazı aileler, yakınlarının mezarlarını tanıyabilmek için mezarın etrafını tuğlalarla kapatıyor, bazıları ise bez bağlıyor, bazıları da mezarın başına zeytin ağacı dikiyor. Aileler, “Sanki ölenler insan değil” diyerek karşı karşıya bırakıldıkları duruma tepki gösteriyor.
'Bu Müslümanlık değil'
Yakınlarının mezarlarının başındaki tuğlalara bile isim yazamadıklarını dile getiren bazı aileler ise tepkilerini şu sözlerle dile getiriyor: “Buraya geliyoruz, diğer mezarların başında bir çeşme var. Ama burada onlarca mezar olmasına rağmen çeşme yok. Mezarları sulamak için diğer çeşmelere gidip su alıyoruz. Dört yıldır ne mezarları ne de bu mezarın yollarını ne de başka bir şey yapmamıza izin vermediler. Kendi mezarlarımızı taşlara bağladığımız bezlerden tanıyoruz. Dört yıldır kırık olan mezar taşları var. Oraya kimsenin dokunmasına bile izin verilmiyor. Bu Müslümanlık değil.”